30 Nisan 2012 Pazartesi

İşte iş yerinde kalori yakmak için uygulayabileceğiniz teknikler

0 yorum | Devamını Oku...
İşte iş yerinde kalori yakmak için uygulayabileceğiniz teknikler;

Dizleri kaldırın!
Uzun süre boyunca hiç kalkmadan yerimizde oturduğunuz oluyordur. Bu sırada kalori yakmak için yer varsa masanızın altında dizlerinizi kendinize doğru çekip uzatın. Eğer yok derseniz sandalyenizi boşluğa doğru çevirip bunu yapabilirsiniz.

Karın kaslarını çalıştırın!
Oturuken ya da ayaktayken karın kaslarınızı iyice gerin ve sıkın bunu kimse anlamayacaktır.

Yürüyün ve konuşun!
Konuşmanın fazla olduğu bir işiniz varsa bu sorunu, mikrofonlu kulaklıklardan ya da kablosuz telefonlardan alarak, sorunun yarısını çözmüş olacaksınız. Sorunun bir diğer kısmını ise telefon çalınca, ayağa kalkıp konuştuğunuz süre boyunca yürüyerek çözebilirsiniz.

Sakız çiğneyin!
Evet, sakız çiğneyin! Ne kadar kalori yakacağınız ise, sakı çiğnediğiniz zamanla alakalı.

Yönünüzü değiştirin!
Diyelim ki, tuvalete gideceksiniz, fakat bu yol üzerinde bir kahve içmek için mutfağa ya da arkadaşınızın masasına doğru ilerleyerek yolda ufak molalar verin. Unutmayın ne kadar çok hareket ederseniz, o kadar karınıza...

Su için!
Kalori yakmanın en iyi yönlerinden biri de, su içmektir. Bu nedenle masanızda küçük bir şişe suyunuz daima olsun. Mümkünse küçük olanlarından alın ki, bittikçe doldurmak için yürüyün!

Öğle yemeğinizi masanızda yemeyin!
Öğle yemeğinizde yiyenlerdenseniz, kalori yakmayı unutun! Eğer mümkünse, yemekhaneye inin. Müsait değilseniz bile, müsait olduğunuz zaman yemeklerinizi yemekhanede yiyin. Böylece hem iş yoğunluğundan kafanız dağılmış olacak, hem de sağlıklı yiyecekler tüketmiş olacaksınız.

Keops Piramidi ve Gizem Dolu Özellikleri

0 yorum | Devamını Oku...

Kahire'de bulunan " Keops piramidi " nin 12 ton ağırlığında iki buçuk milyon bloktan oluştuğunu, günde on blok yerleştirilmesi halinde yapımının 664 yıl süreceğini, Piramidin üstünden geçen meridyenin karaları ve denizleri tam eşit iki parçaya böldüğünü ve piramidin dünyanın ağırlık merkezinin tam ortasında bulunduğunu, Yüksekliğinin (164 mt) bir milyarla çarpımının güneşle dünyamız arasındaki uzaklığını verdiğini, Taban alanının, 

yüksekliğinin iki katına bölünmesinin pi sayısını verdiğini, Piramitlerin içerisinde "ultrasound", radar,sonar gibi cihazların çalışmadığını,Kirletilmiş suyun bir kaç gün piramidin içinde bırakıldığında arıtılmış olarak bulunduğunu, Piramidin içerisinde sütün birkaç gün süreyle taze kaldığını ve sonunda bozulmadan yoğurt haline geldiğini, 

Bitkilerin piramit içerisinde daha hızlı büyüdüklerini, çöp bidonu içindeki yemek artıklarının
hiç koku yaymadan mumyalaştığını,Kesik, yanık, sıyrık ve yaraların piramidin içinde daha çabuk iyileştiğini,Piramidin içinin yazın soğuk, kışın sıcak olduğunu, Piramit kimin adına yapıldıysa onun bulunduğu odaya yılda 2 kez güneş girdiğini ve bu günlerin doğduğu ve tahta çıktığı günler olduğunu, biliyor muydunuz?

17 Nisan 2012 Salı

COLA'NIN 60 DK. DA VÜCUDA VERDİĞİ ZARARLAR

0 yorum | Devamını Oku...
Bu haberi okuduktan sonra bir daha kola içer misiniz? 1 bardak kola 1 saatte vücütta neler yapıyor?
İç ve Kalp Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, bir bardak kolanın 60 dakikada vücuda verdiği zararları anlattı.

İşte felakete götüren kısır döngü:

Prof. Dr. Karatay, 'kola içince vücudunuzda neler olduğunun farkında mısınız?' diyerek aşağıdaki açıklamayı yaptı:

1. İlk 10 dakikada: Kanınıza hemen 10 çay kaşığı kadar şeker girer. Bu normal günlük dozun 100 katı kadardır. Bulantınızın olmamasının nedeni içinde bulunan 'fosforik asiddir'.

2. İlk 20 dakikada: Kan şekeriniz aşırı şekilde yükselir. Bunun sonucu pankreasınızda aşırı derecede insülin salgılanır ve kan şekerinin fazlası karaciğerde yağ olarak depolanmaya başlar.

3. 40 dakika içinde: Kafeinin tamamı dolaşıma girmiş olur. Kan basıncı yükselir, karaciğerden daha fazla şeker yapılarak kana geçer ve kan şekeri tekrar yükselir.

4. 45 dakika içinde: Beyinde dopamin yapımı artar, mutluluk hissi başlar (eroinin etkisine benzer bir etki meydana gelir.)

5. 60 dakika içinde: Ani açlık hissi oluşur.

6. Tekrar kolaya ve tatlılara saldırısınız.

7. Bu kısır döngü devam ettiği süre karaciğer ve göbek yağlanması artar, vücudun tüm hücrelerinde LEPTİN ve İNSÜLİN DİRENCİ gelişir.

8. Şişmanlık hastalığını başlatmıştır ve bütün dejeneratif hastalıkların nedenidir.

Hala cola içmek istermisiniz? İçmem diyenler paylaşır mı acaba..

16 Nisan 2012 Pazartesi

Hamilelere Zararlı Yiyecekler Hakkında Bilgiler, Hamileye Ne Dokanır

0 yorum | Devamını Oku...

Hamile olduğunuz  dönemde bazı yiyeceklerden uzak durmanız gerekir çünkü bunlar hastalanmanıza ya da bebeğinizin zarar görmesine neden olabilir.  

Bazı peynir türleri 
Camembert, Brie ya da chevre (Keçi sütüyle üretilmiş bir peynir türü) ve rokfor peynirinden uzak durmanız gerekir. 

Bu peynir türleri, humustan yapılmıştır ve bebeğinize zarar verebilecek listeriya bakterisini içerir.

Pate (Et ve Ciğer Ezmeleri)
Tüm pate türlerinden özellikle de sebzeli olanlarından uzak durun. Çünkü pate, listeriya içeriyor olabilir.

Çiğ ya da az pişmiş yumurtalar 
Çiğ yumurta ve çiğ ya da az pişmiş yumurta içeren yemeklerden uzak durun. Beyazı ve sarısı iyi pişmiş yumurtaları yiyebilirsiniz. Böylece bir tür kan zehirlenmesi olan salmonelladan korunmuş olursunuz. 

Çiğ ya da az pişmiş et 
Sadece iyi pişmiş etleri tercih edin. Özellikle kümes hayvanlarının etleri ve sosis ve köfte gibi et çeşitleri için bu geçerlidir.

Çiğ ete dokunduktan sonra mutlaka ellerinizi yıkayın. Çiğ yiyecekler, zehirleyici olabilir bu yüzden yenmeye hazır yiyeceklerden her zaman ayrı tutulmaları gerekir. 

Ciğer ürünleri ve A vitamini içeren destek ürünleri
Fazla A vitamini tüketmemeye dikkat edin. Pate gibi ciğer ve ciğer ürünlerini, A vitamini içeren destek ürünlerini ve yüksek miktarda bu vitamini içeren balık yağını tüketmeyiniz. A vitami almaya ihtiyacınız vardır ancak bu vitamin, doğmamış bebeğiniz için zararlı olabilir. Uzmanınız ya da bebek hemşirenizden daha fazla bilgi alabilirsiniz. 

Bazı balık türleri
Hamilelik süresince balık türlerinin bazılarını fazla yememeniz, bazılarını ise hiç yememeniz gereklidir. 

Köpek balığı, kılıç balığı ve marlin balığı yemeyin. İçinde bulunan civadan dolayı ton balığını da fazla (en fazla 140 gr. pişmiş ya da 170 gr. çiğ) tüketmemeniz gerekir. Civanın fazla tüketilmesi, bebeğin sinir sistemi için zarar verici olabilir.

Haftada iki porsiyondan fazla yağlı balık yemeyiniz. Konserve olmayan ton balığı, uskumru, sardalye ve alabalık yağlı balıklara örnektir.

Ancak balık yemenin sağlığınız ve bebeğinizin gelişimi için faydalı olduğunu unutmayın bu yüzden haftada iki porsiyon balık yemeniz gerekir ve bu porsiyonlardan bir tanesi yağlı balık olabilir.

Az pişmiş hazır yemekler 
Az pişmiş hazır yemeklerden uzak durun. Eğer yemek isterseniz, mutlaka tam olarak pişmiş olanları tercih edin. 

Çiğ su kabukluları 
Hamileyken çiğ su kabuklularından uzak durmanız gerekir çünkü çiğ su kabukluları, yemek zehirlenmesine neden olabilen bakteri ve virüsleri içeriyor olabilir. 

Alkol ve kafein 
Hamile olduğunuz dönemde, alkol almayı bırakmanız en doğru tercih olacaktır. Ancak yine de canınız alkol çekerse, haftada 1 ya da 2 defa, alkol oranı normal bir içkiden yaklaşık 250 ml.  alabilirsiniz.  

Her gün aldığınız kafein miktarını da azaltmanız gerekir, ancak bu miktarı sıfırlamanıza gerek yoktur. Kafein; kahve, çay, çikolata, bazı alkolsüz içecekler ve enerji içeceklerinde bulunur. 

Günde 300 mg.’dan fazla kafein almamanız gerekir. Aşırı kafein alımı, bebeklerin doğum ağırlıklarının az olmasına ve hatta düşüğe neden olur.

Aşağıdakilerin her biri yaklaşık 300 mg. kafein içermektedir. 
• 3 fincan hazır kahve
• 3 fincan çekilmiş kahve
• 6 fincan çay
• 8 kutu kola
• 4 kutu enerji içeceği
• 8 parça sade çikolata barı
Sütlü çikolatadaki kafein miktarı, sade çikolatadakinin yarısı kadardır. 

Eğer bir adet sade çikolata, 3 fincan çay, bir kutu kola, ve bir fincan hazır kahve içerseniz, 300 mg. limitine ulaşabilirsiniz. 

Bazı soğuk algınlığı ve grip ilaçlarında da kafein bulunduğundan dolayı, bu ilaçları kullanmadan evvel uzmanınıza danışmanız gerekir.


Hamilelik döneminde, özellikle beslenme konusundaki küçük ayrıntılar, anne adayı ve bebek sağlığı açısından risk yaratabiliyor 

Uzmanlar; anne adaylarını az pişmiş yumurtadan, deniz ürünlerine kadar pek çok besinden uzak durmaları için uyarıyor. 

Anne adayları bebeklerini korumak amacıyla hamilelikte nelerin zararlı olup olmadığını bilmek isterler. Hamileyken kendi sağlığınıza dikkat etmek, bebeğinizi de korumanın en iyi yoludur. Hamilelik boyunca neler yiyebileceğiniz ve yiyemeyeceğiniz konusunda kendinizi çok sıkmayın. Başlangıçta size kocaman görünen 'hamilelikteki yasaklar listesi' aslında düşündüğünüz kadar korkutucu değildir. Pek çok yasak besinin zarar verme riski düşüktür ama siz yine de emniyetli olan yolu seçmelisiniz. İşte, hamilelikte beslenme konusunda dikkat etmeniz gerekenler... 

Küflü ve pastörize edilmemiş sütten yapılan peynirler: Küflü ve pastörize edilmemiş sütten yapılan peynirler güvenilir değildir. Pastörize edilmemiş yumuşak peynirlerde; erken doğum, düşük ve doğum kusurlarına yol açan listeria (tehlikeli bir bakteri cinsi) bulunur. Pastörize sütten yapılmış her tür beyaz peynir, kaşar peyniri ya da diğer tür peynirler rahatlıkla yenebilir. Peynir iyi bir kalsiyum kaynağı olduğundan, hamileler için gereklidir. Bebeğinizin kemik ve diş gelişimine faydası olur. 

Yumurta: Az pişmiş yumurta ve pişmemiş yumurta içeren mayonez gibi yiyecekler hamileyken tüketilmemeli. Çiğ ve az pişmiş yumurta, şiddetli besin zehirlenmesine neden olan salmonella'nın kaynağı olabilir. İyi pişmiş ya da katılaşana kadar kaynamış yumurtanın bir zararı olmaz. Güvenilir, mümkünse markalı yumurtalar alın ve iyice pişirdikten sonra yiyin. 

Az pişmiş ya da çiğ et: Çiğ ya da az pişmiş et kesinlikle yenmemeli. Az pişmiş ve çiğ ette toksoplazma riski vardır. Toksoplazma, düşüğe ve doğum kusurlarına neden olabilir. Et ve tavukları, hiç pembelik kalmayana kadar pişirmelisiniz. Buzluktan çıkan etleri, iyice çözülmeden pişirmeyin. 

Deniz ürünleri: Midye, istiridye, karides gibi çiğ ve az pişmiş kabuklu deniz ürünleri yenmemeli. Sushi de hamilelikte tüketilmemelidir. Çiğ deniz ürünleri salmonella nedeniyle zehirlenmeye neden olabilir. Aynı zamanda, campylobacter (hem hayvanlarda hem de insanlarda hastalık yapan bir bakteri) ve listeria da taşıyabilirler. Deniz ürünlerini, bakterilerinin ölmesini sağlamak için iyice pişirdikten sonra yiyebilirsiniz. 

Balık: Konserve balıkları haftada iki kereden fazla yemeyin. Köpek balığı ve kılıç balığından da uzak durmalısınız. Bu balıklar cıva gibi ağır metaller içerebilir ve bunlar da bebeğinizin sinir sistemine zarar verebilir. Hamilelere özellikle; lüfer, palamut, levrek, sardalye, uskumru ve somon tavsiye edilir. Yeter ki, iyice pişmiş olsunlar. 


Kaynak: ekolay.net/kadin
Gebeler için önerilmeyen besinler:
• Katkı maddeleri içeren gıdalar
• Dondurulmuş yiyecekler
• Açıkta satılan gıdalar
• Açık süt-peynir ve çiğ etlerden yapılmış gıdalar
• Koyu çay, kahve, kakao. Son araştırmalar özellikle kahvenin erken doğum riski oluşturduğu yönündedir.
• Bitki çayları: Doktorunuz ve diyetisyeninize danışmadan tüketilmesi önerilmemektedir. Çayların içeriğindeki bazı etken maddeler sizi olumsuz etkileyebilir.
• Tuz: Vücutta aşırı tuz tüketimi ödem oluşmasına yani şişliğe neden olacağından böbrekleriniz zarar görüp sizi hastalandırabilir.
• Gazlı içecek ve meşrubatlar: Boş enerji kaynağı olup;annenin gereksiz kilo almasına neden olurlar.
• İyi yıkanmamış sebze ve meyvalar: Üzerlerinde kalabilecek kimyasal atıklar, bakterilerden dolayı zarar verebilirler
• İyi pişmemiş etler: Gıda Zehirlenmesine neden olabilir.
• Maydonoz: Fazla maydonoz tüketimi erken doğumu tetikleyebilir.

Zehra C. Akören
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi
Diyetisyeni
Gebelikte zararlı besinler;

• Genel olarak tatlı ve şekerlemeler 
• Şekerli marmelatlar
• Likörler 
• Gazlı ve şekerli içecekler ( 
• Aperatifler 
• Kızartmalar 
• Çok fazla kahve ve/veya çay 
• İki kişilik yemek
Kaçınmanız gereken yiyecekler var mı?Hamileliğiniz döneminde, yüksek oranda, düşük, ölü doğum veya yeni doğan bebekte ciddi hastalığa neden olabilen bir mikrop olan listeria taşıyabilecek bazı yiyecekleri yememeniz gerekir. Aşağıdaki yiyeceklerden kaçınmayı unutmayın:
• ‘Camembert’, ‘Brie’ denen peynirlerle mavi damarlı peynir gibi yumuşak küflü peynirler. ‘Cheddar’ türü peynir gibi sert peynirlerle, ‘cottage cheese’ denen peynirlerin ve işlenmiş peynirlerin herhangi bir tehlikesi yoktur
• Pişirilmemiş veya az pişirilmiş hazır yemekler. Hazır yemekleri her tarafı iyice sıcak oluncaya kadar ısıtmaya dikkat edin.
Ayrıca aşağıdaki noktaları da akılda tutmanız gerekir:
• Çiğ yumurtayı ve çiğ ya da kısmen pişmiş yumurta içeren yiyecekleri yemekten kaçının. Yalnızca hem beyazı hem sarısı katılaşıncaya kadar iyice pişmiş yumurtaları yiyin. Bu, bir tür gıda zehirlenmesine yol açan salmonella riskinden kaçınmak için gereklidir.
• Çiğ etlere dokunduktan sonra daima ellerinizi yıkayın ve çiğ yiyecekleri, yenmeye hazır yiyeceklerden ayrı tutun. Bu, gıda zehirlenmesine yol açan örneğin
salmonella, campylobacter ve E.coli O157 gibi mikroplardan kaçınmak için gereklidir.
• Yalnızca iyice pişmiş et yemeye dikkat edin. Sosis ve kıyma yerken buna özellikle dikkat edin.
• Bahçede çalışırken veya kedinin kakasını yaptığı kumu temizlerken daima eldiven giyin ve daha sonra ellerinizi yıkayın. Bu, etlerde, kedi dışkısında ve toprakta bulunan bir parazitin yol açtığı toksoplasmosis denen bir enfeksiyondan kaçınmak için gereklidir. Toksoplasmosis, henüz doğmamış bebekler için zararlı olabilir.
• Çok fazla A vitamini almamaya dikkat edin. Bu, yüksek dozda multivitamin hapları almaktan ve karaciğer ile, karaciğer ürünleri yemekten kaçınmanız anlamına gelir. Bir miktar A vitaminine gereksiniminiz vardır. Ancak çok fazla miktarda alırsanız, fazla miktarda birikebilir ve hamilelik sırasında çok yüksek olabilir. 
• Yediğiniz ton balığı miktarını sınırlamanız gerekir. Haftada (pişmiş 140gm ya da çiğ 170gm ağırlığında) bir tuna bifteği ya da haftada (her birinin süzülmüş ağırlığı yaklaşık 140gm olan) iki orta boy teneke kutu ton balığından fazla yemeyin. İki teneke kutu ton balığı, altı ton balığı sandviçi veya üç ton balığı salatası anlamına gelir. Bunun nedeni, bu balıklarda bulunan cıva miktarıdır. Yediğiniz balıkta bulunan cıvanın bir miktarı sütünüze karışır
ve yüksek miktarda cıva çok küçük bebeklerin sinir sisteminin gelişmesine zarar verebilir.
Aynı zamanda:
• Pasta ve bisküvi gibi yağ ve şeker oranı yüksek yiyeceklerden de kaçınmak iyi fikirdir. Ayrıca bu hamilelik sırasında fazla kilo almanızı önlemeye de yardımcı olabilir.
Bazı sağlıklı hafif yemekler ve yiyecekler
• Az yağlı yoğurtlar
• Sebze ve fasulye çorbaları
• Taze, konserve halinde veya örneğin kuru üzüm gibi kurutulmuş halde meyve.
Kafeini azaltmanız gerekir mi?
Her gün aldığınız kafein miktarını azaltmanız gerekir. Ancak tümüyle kesmenize gerek yoktur. Kafein, kahve, çay ve çikolata gibi bazı yiyecek ve sıcak içeceklerde doğal olarak bulunur. Ayrıca bazı yumuşak içeceklere ve ‘enerji’ veren içeceklere de katılır.
Günde 300 mg’dan fazla kafein almamak önemlidir. Çünkü yüksek miktarda kafein doğumda bebeğin kilosunun düşük olmasına ve hatta düşüklere yol açabilir.
Aşağıda sayılanlarda yaklaşık 300 mg kafein bulunur:
• 3 büyük bardak instant kahve (her biri 100 mg)
• 4 küçük bardak instant kahve (her biri 75mg)
• 3 bardak demlenmiş kahve (her biri 100 mg)
• 6 bardak çay (her biri 50 mg)
• 8 teneke kutu kola (her biri en fazla 40 mg)
• 4 teneke kutu ‘enerji’ verici içecek (her biri en fazla 80 mg)
• her biri 50 g ağırlığında 8 parmak çikolata
(her biri en fazla 50 mg)
Günde bir parmak çikolata yer, 3 bardak çay, bir teneke kutu kola ve bir küçük bardak instant kahve içerseniz, 300 mg olan azami kafein miktarına ulaşmış olursunuz. Bazı soğuk algınlığı ve grip ilaçlarında da kafein bulunduğunu unutmayın.
Alkolü azaltmanız gerekir mi?Haftada bir veya iki kez, 1 veya 2 birimden fazla alkol içmemeniz gerekir. Küçük bir bardak şarap ya da 25 ml tutarında damıtılmış alkollü içkiler, bir ünite oluşturur.
Ne kadar kilo alabilirsiniz?
Her kadının aldığı kilo miktarı değişik olur. Ancak bütün hamilelik döneminde 10-12 kg’dan fazla almamanız gerekir. Fazla kilo alırsanız bu sağlığınızı etkileyebilir ve tansiyonunuzu yükseltebilir. Aynı derecede, rejim yapmaya çalışmamanız da önemlidir.
Yazının Kaynağı : food.gov.uk
gebelikte ne ‘’ye-me-ye-lim'’?
Hamilelikte doktora sorulan soruların en başında ‘’ne yemeliyim'’, ‘’nasıl beslenmeliyim'’ yeralmakta. Ben ise burada hamileliğiniz boyunca neleri yemezseniz daha iyi olur ya da neleri yememelisiniz konusuna değineceğim…Neler yenmeli konusuna daha sonra bakarız belki ;))

Bazı bakterileri ve virüsleri taşıma ihtimali nedeniyle çiğ et, pişmemiş deniz ürünleri, az pişmiş kırmızı veya beyaz et ürünleri hamilelikte yenmemeli !!!


Salam, sosis, sucuk, pastırma türü yiyecekleri pişmemiş halleriyle yemek, hamilelikte düşüğe neden olabilecek Listeria gibi mikroorganizmaların vücuda girmesiyle sonuçlanabilir !!!


Ağır metal içeren deniz ürünleri: Civa içeren balık yenmesi halinde bebekte beyin ve sinir sistemi gelişiminde gecikme ve hasar meydana gelebilmektedir. Köpek balığı, kılıç balığı, uskumru gibi balıklar bu gruptadır. Konserve edilmiş ton balığı diğerine nazaran daha az civa içermektedir ancak aşırı miktarda yenmemelidir. Sushi içine karıştırılan çeşitli balık türleri de civa açısından dikkatli tüketilmelidir !!!


Poliklorinat bifenilleri içermeleri nedeniyle göl ve nehir balıkları da hamilelikte zararlı olabilmektedir ki bunlar somon, turna, çizgili levrek, alabalık gibi türlerdir !!!


Pişmemiş midye ve istiridye de gebelikte kaçınılması gereken deniz ürünleridir !!!


Salmonella bakterisinin bulaşma riskinden dolayı çiğ yumurta ve çiğ yumurta ile yapılmış yiyecekler de hamilelikte yenilmemesi gereken yiyeceklerdendir, mayonez, amerikan salata, elde yapılmış kremalar, dondurmalar ve soslar çiğ yumurta içerebilir!!!


Rokfor tarzı bazı peynir türleri, pastörize olmamış sütle yapılmış olabilecek peynirlere dikkat ! Listeria, Brucella gibi bakterileri içerebilir !!!


Pastörize olmamış sütlere dikkat !!!


Kafein: Fazla tüketilmediği halde zararlı olmadığını bildiren çalışmalar olduğu gibi özellikle ilk üç ay içinde 300mg/gün’den fazla tüketilmesinin; düşük, prematür doğum, düşük doğum ağırlıklı bebek gibi problemlere yolaçtığını bildiren çalışmalar da mevcuttur. Vücuttan su ile birlikte kalsiyum atılımını da arttırır !!!


Alkol hamilelikte kaçınılması gereken bir maddedir. Gebelikte zararlı olmayacak alkol miktarı diye birşey belirlenmemiştir. Bebekte ‘’fetal alkol sendromu'’ bebeğin gelişimine olumsuz etki yaratacak potansiyele sahip olmasından dolayı alkol alımını gebe olduğunuzu öğrendiğiniz ilk günden itibaren kesiniz. Alkol anne sütüne de geçebileceğinden emzirme döneminde de alınmamalıdır !!!


İyi yıkanmamış sebze ve meyveler de toxoplazmozis bakterisini taşıyabileceğinden bebek için son derece riskli olabilir !!!


(Kaynak: American Pregnancy Association )

5 Nisan 2012 Perşembe

Devrim otomobilinin Teknik Özellikleri

0 yorum | Devamını Oku...

ANA KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİ


OTOMOBİLİN AĞIRLIĞI 1250 kg
UZUNLUK / GENİŞLİK / YÜKSEKLİK 4500/1800/1550 mm


MOTOR TİPİ

A4L


MOTOR DEVRİ

3600 d/dk


SİLİNDİR SAYISI

4


SİLİNDİR ÇAPI

81 mm


STROKE

100 mm


SİLİNDİR HACMİ

2070 cm 3


KOMPRESYON

6.8/1


GÜÇ

50 hp
KARAKTERİSTİK
4 Zamanlı, Su Soğutmalı Yandan Supaplı, Basınçlı Yağlama
İMAL TARİHİ 1961
İMAL YERİ ESKİŞEHİR DEMİR YOLU FAB.
İMAL SÜRESİ 4.5 Ay
ÜRETİM SAYISI 4

Devrim Otomobili Tarihçesi : Türkiyenin Yerli Yapım Tek aracı

0 yorum | Devamını Oku...
16 Haziran 1961 günü Devlet Demiryolları Fabrikaları ve Cer Dairelerinin yönetici ve mühendislerinden 20 kadarı Ankara’ da bir toplantıya çağrıldılar.

Toplantıya başkanlık eden Genel Müdür Yardımcısı Emin BOZOĞLU, Ulaştırma Bakanlığından alınan bir yazıyı okudu. Yazıda “ Ordunun cadde binek ihtiyacını karşılayacak bir otomobil tipinin geliştirilmesi “ görevinin TCDD İşletmesine verildiği ve bu amaçla 1.400.000.-TL ödenek ayrıldığı belirtiliyordu.

Verilen termin 29 Ekim 1961, yani tanınan süre 4.5 aydı. Bu süre içinde bu çapta bir geliştirme çalışması yapılabilir miydi ? Bırakınız geliştirmeyi, hiçten yola çıkarak, çalışabilecek bir otomobil yapılabilir, böyle bir mucize gerçekleştirilebilir miydi? Toplantıda söz alanların çoğu böyle bir projede seve seve çalışmaya hazır olduklarını, fakat böylesine kısa bir sürede sonuç alınabileceğini sanmadıklarını dile getirmeye çalışmış, bir kısmı da “ hayır “ demişlerdi.

Tüm ülkede ise üniversitesinden, basınına, bir avuç sanayicisinden, politikacısına, sesini duyurabilen herkes Türkiye’de ne otomobil, ne de motor yapılabileceğine inanıyor, özel sohbetlerde, röportajlarda, hatta film gösterili konferanslarda bu görüş vurgulanıyordu.

Fakat bu inanılmaz şey gerçekleşiyor ve 29 Ekim 1961 sabahı Türkiye’ de yapılan bir otomobil, kaportası pürüzsüz olmasa da, kendi tekerlekleri üzerinde ve yine Türkiye’ de yapılan kendi motorunun gücüyle Büyük Millet Meclisi binasının önüne götürülerek Cumhurbaşkanı Cemal GÜRSEL Paşa’ ya sunulabiliyor, bir ikincisi Paşa’ yı Anıtkabir’ e götürüyor, sonra da Hipodrom’ daki geçit resmine katılıyordu.

Bu nasıl gerçekleşmişti ?

Projeyle başka bir kuruluşun değil de Demiryollarının görevlendirilmiş olması,bir yandan, o tarihlerde TCDD’ nin onarım amacıyla kurulmuş fakat geniş ölçüde yedek parça imal eden Ankara, Eskişehir, Sivas ve Adapazarı’ ndaki fabrikaları ile önemli bir teknik potansiyeli ve yetişmiş işçisinden mühendisine kadar güçlü bir teknik kadrosunun bulunması, öte yandan Genel Müdür Yardımcısı Yüksek Mühendis Emin BOZOĞLU’ nun asker kökenli ve aynı zamanda Sıtkı ULAY Paşa’ nın akrabası olması dolayısıyla Milli Birlik Komitesi ve çoğu kabine üyelerince yakından tanınıyor ve güveniliyor olmasının sonucu idi.

Yüksek Mühendis Emin BOZOĞLU yönetim grubunun başı olarak, projenin yürütülmesi ve sonucuna ulaştırılmasında da gruptaki öteki yöneticiler gibi bütün bürokratik engelleri cesaretle aşarak her türlü imkanı sağlamak ve kimi kişisel sorunlar, kimi görevin çok yanlılığı ve ivediliği gibi nedenlerle büyük gerilim altında bulunan 20 mühendisin olağanüstü bir tempoyla fakat gönül rahatlığı içinde çalışmalarını sağlamak suretiyle de birinci derecede rol oynamıştı.

Zamana karşı yapılan yarışın kazanılmasında ikinci etken, görev alan mühendislerin proje süresince hafta sonları da dahil her gün, en az 12’ şer saat, gerektiğinde bazı geceleri sökülmüş bir otomobil sedirinin üzerinde birkaç saat kestirmek suretiyle işbaşında kalmaktan kaçınmayacak ölçüde davaya gönül vermiş olmalarıydı.

16 Haziran 1961 günü yapılan toplantıda, çalışmalar için en uygun yerin, (bugünkü TÜLOMSAŞ) Eskişehir Demiryolu Fabrikalarında dökümhane olarak yapılıp kullanılmayan bir bina, en uygun yöntemin de elden geldiğince çeşitli tipten otomobil yapısını yakından inceleyerek fikir edindikten sonra, yapılacak tipin boyutları, motor, şanzıman vb. öteki grup ve parçalarının nasıl tasarlanıp imal edileceği üzerinde durulması olduğu sonucuna varıldı.

İşyeri olarak seçilen atölyenin hazırlanması için Eskişehir’ e talimat verildi ve otomobili olanların 19 Haziran’ da Eskişehir’ de bulunmaları istendi. Dökümhane binası zemini, lokomotif kazanlarında kullanılmak üzere alınan saç levhalarla döşendi. Kapının üzerine, kocaman rakamlarla kaç gün kaldığını gösteren bir levha asıldı. Projenin bitimine dek bu levha, her gün bir azalarak, sonuna kadar orada kaldı. Atölyede bir baş üstü gezer vinç, çeşitli bankolar ve bir toplantı masası vardı. Yakınında bir de çay ocağı bulunan bu masa dört ay süreyle hem toplantılar, hem dinlenme, hem de gerektiğinde çalışma masası olarak kullanıldı.

Atölyede yapılan ilk toplantıda “ Yönetim Grubu “ açıklandı. Genel Müdür Yardımcısı Emin BOZOĞLU başkanlığında, Fabrikalar Dairesi Başkanı Orhan ALP, Cer Dairesi Başkanı Hakkı TOMSU, Cer Dairesi Başkan Yardımcısı Nurettin ERGUVANLI, Eskişehir Demiryol Fabrikaları Müdürü Mustafa ERSOY, Adapazarı Demiryol Fabrikası Müdürü Celal TANER, Ankara Demiryol Fabrikası Müdürü Mehmet NÖKER’ den oluşan grupta iki de emekli subay vardı: Genel Müdürlük Müşaviri Hüsnü KAYAOĞLU ve Necati PEKÖZ. Ardından çalışma grupları belirlendi: Dizayn, motor-şanzıman, karoseri, süspansiyon ve fren, elektrik donanımı, döküm işleri, satın alma işleri ve maliyet hesapları grupları.

Önce otomobilin ana hatları saptandı. Dört ila beş kişilik, toplam 1000-1100 kg-ağırlığında, orta boy denilebilecek bir tip üzerinde mutabık kalındı. Motor 4- zamanlı ve 4 silindirli olmalı, 50-60 BG vermeliydi.

Karoseri için hazırlanan 1:10 ölçekli maketlerden seçilen birinin 1:1 ölçekli alçı modeli yapıldı. Karoserin damı, kaput ve benzeri saçları, bu modelden alınan kalıplarla yapılmış beton bloklara çekilmek ve çekiçle düzeltilmek suretiyle tek tek imal edildi. Bir yandan da Willy’s Jeep, Warswa, Chevrolet, Ford Consul, Fiat 1400 ve 1100 motorlarının incelenmesinden sonra Warswa motoru örnek alınarak yandan supaplı bir 4- silindirli motorun gövde ve başlığı Sivas Demiryolu Fabrikasında dökülüp, Ankara Demiryolu Fabrikasında işlendi. Piston, segman ve kolları Eskişehir’ de yapıldı. Motor Ankara Demiryolu Fabrikasında monte edildi. Frenlemede 40 BG’ den fazla güç alınamayan bu motora alternatif olarak Ankara Fabrikası aynı gövde ve krank milinden yola çıkarak başka bir tip geliştirdi. B- motoru adı verilen üstten supaplı bir üçüncü motorda Eskişehir’ de imal edildi.
Süspansiyon grubu ön takımlar için “ Mc Pearson “ sistemini önerdi ve numuneye göre Eskişehir’ de imal edildi.

Eylül sonlarına doğru ön ve arka camları piyasada bulunabilenlere intibak ettirme zorunluluğu nedeniyle modele göre biraz değiştirilmiş, iki gövde çakılmış ve biri A, öteki B tipinden iki ayrı motor hazırlanmış bulunuyordu. Şanzımanlar, Ankara Fabrikasınca tümü yerli olarak yapılmıştı.

Montaja geçildiğinde karşılaşılan en büyük sorun, gövde – motor uyumunu sağlamak, debriyaj, gaz ve fren kumanda mekanizmalarını yerleştirmek ve direksiyonun en uygun konumunu bulmaktı. Ayarlı direksiyon önerisi kabul edilmedi. İki yıl sonra Cadillac bunu bir yenilik olarak getiriyordu.

Nihayet Ekim ortalarında Devrim otomobillerinden ilki tecrübeye hazır duruma gelebildi. Elektrik donanımı ile diferansiyel dişlileri, kardan istavrozları ve motor yatakları ile cam ve lastikleri dışında tüm parçaları yerli idi.

Bir yandan bu ilk otomobilin yol tecrübeleri sürdürülürken bir yandan da Cumhurbaşkanı’ na sunulmak üzere B- motoru ile donatılan ikinci otomobilin yetiştirilmesine çalışılıyordu. Siyah renkteki bu 2 numaralı Devrim’ in son kat boyası ancak 28 Ekim akşamı vurulabildi. Pasta ve cilası Ankara’ ya sevk edilirken gece trende yapıldı. Buharlı lokomotiflerle çekilen trende bacadan sıçraması muhtemel kıvılcımlardan ötürü güvenlik önlemi olarak benzin depoları boşaltıldı.

Tren sabaha karşı Ankara’ ya ulaştı. İki Devrim Otomobili o zamanlar Sıhhiye semtinde bulunan Ankara Demiryolu Fabrikası’ na indirildi. Manevra imkanı sağlamak için depolarına yalnızca birkaç litre benzin kondu. Asıl ikmal sabahleyin Sıhhiye’ deki Mobil Benzin İstasyonundan yapılacak, sonra da Meclis’ e gidilecekti.

29 Ekim sabahı, Devrimler motosikletli oldukça kalabalık bir trafik ekibinden oluşan eskortun arasında yola çıktı. Çıktı ama, eskorttakiler, benzin alma işinden haberleri olmadığı için, Mobil’ e uğramadan yola devam ettiler. Meclis’ in önüne gelindiğinde durum anlaşıldı, acele getirilen benzin 1. Arabaya kondu. 2 numaraya konacağı sırada Cemal Paşa Meclis’ in önüne gelmiş ve Anıtkabir’e gitmek üzere 2 numaralı Devrim Otomobiline binmişti. Yola çıkıldı. Fakat 100 m. Kadar sonra motor öksürerek durdu. Cemal Paşa’ nın “ Ne oluyor ? “ sorusuna direksiyondaki Yüksek Mühendis Rıfat SERDAROĞLU “ Paşam, benzin bitti. “ cevabını verdi. Paşa’ dan özür dilenilerek 1 numaralı Devrim’ e geçmesi rica edildi. Buna uyan Cemal Paşa Anıtkabir’ e bu otomobil ile gitti. İnerken ünlü “ Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama, doğu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz ” sözlerini söyledi.

Ertesi gün bütün gazetelerin söz birliği etmişçesine “ 100 metre gidip bozuldu “ başlığını attıkları 2 numaralı Devrim, aynı gün Hipodrom’ daki geçit törenine katılıyor, ne bundan, ne de Cemal Paşa’ nın Anıtkabir’ e bir başka Devrim otomobili ile gittiğinden söz ediliyor; yalnızca haber, yorum ve fıkralarda harcanan bunca paranın boşa gittiğinden dem vuruluyordu. Oysa aynı yıl Tarım Bakanlığı bütçesine konmuş bulunan “ At neslinin ıslahı “ için 25 Milyon TL. ödenek ve sonucundan kimse söz etmiyordu.


Karoseri Grubundan Y.Mühendis
Salih Kaya SAĞIN’ ın
Yazısından derlenmiştir.

NOT: * 1961 yılında 4 adet üretilen DEVRİM Otomobillerinden sadece birisi günümüze ulaşmıştır. TÜLOMSAŞ Müzesi bahçesinde, özel olarak yapılan camlı garajda muhafaza edilen DEVRİM Otomobili halen çalışır durumdadır.

Hakkımızda

Bu Sayfa Üzerinde Aklınıza gelecebilecek tüm sorulara cevap arayacağız, sormak istediginiz birşey varsa iletişim kısmından yazabilirsiniz.

Takip Listemizden

İstatistikler


Sitemizde 33 kategoride toplam yazı bulunmaktadır!

Görüntülenme

back to top