28 Kasım 2012 Çarşamba

Arıcılığın Önemi

0 yorum | Devamını Oku...

Arıcılık, çeşitli tarım kolları ile birlikte uyumlu bir şekilde yürütülebilen ve toprağa bağlı kalınmaksızın yapılabilen bir yetiştiricilik koludur. Birçok bitki üretimi, arıcılık ile birlikte ve karşılıklı yarar sağlayarak sürdürülebilir. Deniz seviyesinden binlerce metre yüksek yaylalara kadar, bitki ve çiçeğin bulunduğu her yerde arıcılık yapılabilir. 

Ülkemizde çiçeklenme zamanlarının hemen hemen bütün yıla yayılmış olması, kovan üretimi için gerekli kerestenin yeterli miktarda bulunması, arıya ve ürünü olan bala geleneksel bir önem verilmesi, arıcılığa aktarılabilecek iş gücünün bulunması, önemli bir yatırım gerektirmemesi ve toprağa bağlı kalınmaksızın yapılabilmesi, arıcılığın önemini gittikçe arttırmaktadır. Ancak arının önemli ürünlerinden olan bal, balmumu ve arı sütünün diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi hak ettiği fiyatla satılamaması, arıcılık ile ilgili birliklerin yaygın olarak kurulamaması ve mevcut kuruluşların etkili çalışmalarda bulunamamaları, arıcılığın gelişme hızını oldukça düşürmektedir. Türkiye’de 1989 yılında 340,020 adedi eski tip, 2,740,640 adedi yeni tip olmak üzere toplam 3,080,660 adet kovan bulunduğu ve 40,180 ton bal ile 2,316 ton balmumu üretildiği bildirilmektedir (Tablo 1).
Türkiye kovan sayısı, bal ve balmumu üretimi bakımından birçok ülkeden ileri durumdadır. Ayrıca üretilen ballar dünyanın en kaliteli balları arasındadır. Ancak kovan başına üretim miktarı oldukça düşük ve dünya ortalamasının gerisindedir.

Arıcılığın tarım içindeki önemi

Arıcılık çeşitli tarım kollarıyla birlikte uyumlu bir şekilde yürütülebilen ve toprağa bağlı kalınmaksızın yapılabilen bir hayvancılık koludur. Tarım işletmelerini, Bitkisel üretim işletmeleri ve Hayvansal üretim işletmeleri olarak 2 gruba ayırmak mümkündür. Arıcılık her iki grupla da yakından ilgilidir. Bir çiftlik sahibi zirai faaliyetlerinin yanı sıra arıcılık da yaparsa, hem arının gelirinden hem de zirai üretim artışından ek fayda sağlayabilir. Bu işletme şekilleri, dengeler bozulmadığı takdirde arıcılıkla uyum içinde yürütülebilir. Özellikle zirai ilaçlamalar bu dengeyi olumsuz yönde bozmaktadır.
Tablo 1. Türkiye’de 1956-1983 yıllar arasındaki kovan miktarı ve bal üretimi.
 
YılEski TipYeni TipToplamBalBalBalmumu
 kovan,ad.kovan,ad.adettonkg/kovanton
19561,177,994125,5831,903,5777,7695.959-
19601,302,000195,4001,497,4009,6906.514-
19641,375,700285,3001,661,0009,5005.719955
19681,344,023442,5311,786,55412,9307.2311,184
19721,225,651670,1091,895,76016,3638.6311,336
19761,007,6281,019,1212,026,74924,06111.5161,762
1980893,2601,332,2172,225,47725,17011.3102,110
1984756,1911,905,2092,661,40035,62013.3842,513
1988363,0582,620,6652,983,72342,72914.3212,422
1989340,0202,740,6403,080,66040,18013.0432,316

Kaynak: Başbakanlık D.İ.E. Tarım İstatistikleri Özeti, 1989

Arının çiçek tozu ve nektar toplamak için bütün çiçekleri dolaşması meyve ağaçları ve özellikle elma ağaçları açısından büyük önem taşımaktadır. Yapılan bir denemede etrafı arının girmesini engelleyecek bir malzemeyle kaplanan elma ağacının, hiç elma vermediği veya veriminin % 99 oranında azaldığı tespit edilmiştir. Çünkü elma ağaçları kendi kendilerini dölleyemezler. Ayrıca arının çiçekten çiçeğe dolaşması ve her seferinde aynı cins çiçekleri defalarca ziyaret etmesi, çiçeklerin kendi kendini döllemesi (yakın akraba evliliği veya kan yakınlığı) sonucu oluşabilecek genetik bozuklukların ortaya çıkmasını da önemli ölçüde engellemektedir. Bu sayede oluşan heterozigotluk nedeniyle meyveler daha bol ve kaliteli olur.
Arıların tozlanma yoluyla sağladıkları ürünün değeri bal ve balmumu üreterek sağladıklarının 10-20 katı kadar daha fazladır. Bu nedenle meyve bahçesi sahipleri ile tohumluk bitki yetiştirenler tarla ve bahçelerinde bal arısı kovanları bulundurmalıdırlar.
Bal arıları tarafından tozlanan meyvelerden; badem, elma, zerdali, şeftali, kiraz, üzüm, kavun, karpuz, armut, Trabzon hurması, erik, ahududu, çilek, tohumluk bitkilerden ise yonca, kuşkonmaz, karnabahar, lahana, havuç, kereviz, tırfıl, pamuk, salatalık, keten, soğan, biber, kabak, turp, kolza, şalgam, ayçiçeği ve bakla sayılabilir.
Arının dolaylı olarak toprağın erozyonunu önlediği ve gübrelenmesini sağladığı da ifade edilebilir. Meyve ve tohum üretimini gerek sanayi ve gerekse yabani bitkilerde arttırarak bitkilerin çoğalmasını ve dolayısıyla toprağın su ve rüzgar yoluyla erozyonunu engellediği ve toprağa karışan bitkilerle de gübrelenmeyi sağladığı söylenebilir. Çayır ve meraların yaşaması ve kalitesini de aynı yolla etkilediği ve hayvancılığa uygun ortamın sağlanması açısından dolaylı rol oynadığı ifade edilebilir.

Arıcılığın Tarihçesi

0 yorum | Devamını Oku...

Arıcılığın tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. MÖ 7000 yıllarına ait mağara resimleri, çok eski tarihlere ait arı fosilleri ve tarihi buluntular bu görüşü doğrulamaktadır. Mısırda 4000 yıl önce Firavun mezarlarında bal ve balmumları bulunmuştur. Yine mısırlıların ayinlerinde balın yer aldığı ve kral hanedanlarından birisinin arıyı simge olarak kullandığı bilinmektedir. Mısır’da göçebe arıcılık yapılmaktaydı ve bu nedenle buradan Yunanistan, Filistin ve Kıbrıs’a arıcılığın yayıldığı düşünülmektedir.

Hindistan’da MÖ 3000-2000 yılları arasında arı ve bala ait bilgiler bulunmuştur. Babilliler balı hem gıda hem de ilaç olarak kullanmışlardır. MÖ 384-322 yılları arasında yaşayan Aristo, yazmış olduğu Hayvanlar Tarihi adlı eserinde (5 ve 9. kitap) kovan içerisinde ana arı, erkek arı ve işçi arı olarak 3 tip arının olduğunu, arıların çiçek tozu topladıklarını, işçi arıların su taşıdıklarını ve işçi arılar arasında iş bölümü bulunduğunu ifade etmiştir. Bu eserde sadece, arıların çiçek tozundan balmumu ürettikleri konusunda yanılgıya düşmüştür. Yunanlılar saplardan örülmüş kovan, sepet kovan ve tahta kovan kullanmışlardır. Romalılar arılar hakkında çok yazı yazmışlardır. Milattan önce Cato, miladi yıl başlangıcında Columella, Virgil ve 4. Georgies arı hakkında bilgiler vermişlerdir. Columella arılıktan 2.5 ton bal alınabileceğini, kovanların arılığa nasıl yerleştirileceğini, kovanların nasıl yapılması gerektiğini ve arıcılıkta kullanılan alet ve malzemelerin esaslarını yazmıştır. Boğazköy kazıları, MÖ 1300 yıllarında Hititler devrinde arıcılığın önemli bir zirai faaliyet olduğunu göstermiştir.

Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman ve Yavuz Sultan Selim devirlerinde çıkarılan Kanunnamelerde arıcılığa ait hükümler bulunmaktadır. Türk köylüsü balı asırlardır bir ilaç ve şifalı besin kabul etmiş ve hastalara bal yedirmiştir.
Arı ve bala, İncil ve Kur’an gibi mukaddes kitaplar da yer vermişlerdir. Kur’anı-Kerim’in Nahl suresinin 68 ve 69. ayetlerinde mealen şöyle buyurulmuştur; "Ve Rabbin balarısına dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yuva edin. Her çeşit üründen ye, sonra da Rabbinin işlemen için gösterdiği yollarda yürü diye emretti. Karınlarında insanlara şifa olan çeşitli renklerde bal çıkar. Düşünen milletler için bunda ibret vardır."

Arıcılığın gelişmesi

Butler, 1609 yılında, balmumunun arının vücudunda pulcuklar halinde meydana geldiğini bildirmiştir. Jan Swammerdam (1637-1680) arı biyolojisi üzerinde çalışmıştır. François Huber (1750-1831) "The Encyclopaedia Britannica" adlı eserinde arılara ait bazı ilgi çekici ifadelere yer vermiştir; kovanların havalandırılması arıların yelpazeleriyle yapılmaktadır, ana arılar işçi arı yumurta ve larvalarından yetiştirilebilir, ana arı yalnız havada çiftleşir, çiçektozu arı yavrularının asıl besinidir, yavru yetiştirme sıcaklığı 30 °C civarında olmalıdır, arıların antenleri dokunma organıdır. Huber ayrıca antenlerin fonksiyonları ve temel petek gibi konularda çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalarını "New Observations on the Bee" adlı kitapta toplamıştır. Peter Prokopovyrch 1814’de çerçeveli modern kovanı geliştirmiştir. Mehring 1857’de ilk temel petek kalıbını keşfetmiştir. Dzierzon çerçeveli Langstroth kovanını geliştirmiş, 1845 yılında arıların parthenogenesis teorisine göre çoğaldıklarını tespit etmiş, arıların iki çeşit yavru hastalığının olduğunu ve İtalyan yerli arı ırkının iyi bir ırk olduğunu iddia etmiştir. Modern kovanın babası sayılan Langstroth ve ticari arıcılığı ortaya atan Moses Guinby, arıcılık malzemeleri fabrikası kuran A.I. Root ve Charles Dadant arıcılığa önemli hizmetlerde bulunan önemli kişilerdir.
Günümüzde arıcılık ticari bir iş haline dönüşmüştür. Türkiye şartları göz önüne alındığında arıcılığın hızla ilkel kovandan modern kovana doğru değişim içinde olduğu, 10-50 kovanlık aile işletmeleri yerine, 100-500 kovanlık ticari işletmeler haline dönüştüğü dikkati çekmektedir. Önceleri genellikle bal ve balmumu üretmek amacıyla kurulan işletmeler son zamanlarda arı sütü, polen ve arı zehiri gibi sağlık açısından önemli ürünlere yönelik faaliyetlerde de bulunmaktadırlar.
Geçmişte Arıcılık



Arıcılık Nedir

0 yorum | Devamını Oku...
Bitkisel kaynakları,arıyı ve emeği birlikte kullanarak bal,polen,arı sütü,propolis,arı zehiri gibi ürünler ile ana arı,oğul ,paket arı gibi canlı materyal üretme faaliyetidir.
Arıcılık tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son yıllarda önemli gelişme kaydeden bir sektör haline gelmiştir. Ülke ekonomisine önemli katkısı olan arıcılık dünyanın çoğu ülkesinde ve ülkemizde yaygın olarak yapılmaktadır. Gerek arılardan elde edilen bal,balmumu, arı sütü, arı zehiri ve benzeri ürünler gerekse arı yetiştiriciliği için üretilen petek,kovan gibi malzemeler yönünden arıcılık bir sektör halini almıştır.
Türkiye’de arıcılıkla uğraşan aile sayısı 35 bin, arılı kovan sayısı 3.5 milyon, yıllık bal üretimi ise 66 bin ton civarındadır. Türkiye'de kovan başına alınan bal verimi 20 kg. kadar olup bu miktar çok düşük düzeydedir. Türkiye dünyadaki arı varlığının %5 ini, üretilen balın %3-4 ünü ve ihracatın ise %1 ini oluşturmaktadır. Yukarıda da görüldüğü gibi ülkemizdeki arı varlığı ile bal üretimi arasında bir dengesizlik bulunmaktadır. Bunda teknik bilgi yetersizliği, bakım ve besleme noksanlığı, ana arı üretiminin ihtiyacı karşılayamaması, kışlatmadaki bilgisizlik, hastalık ve zararlılarının
bilinmemesi ve zamanında teşhis ve tedavinin yapılamaması gibi hususların büyük payı vardır.
Bu durum karşısında, dünya standardını yakalayabilmek için ; arıcılıkla uğraşan vatandaşların teknik bilgiye sahip olmalarına, bilinçli arıcık yapmaları konusunda eğitim almalarına, değişik projelerden dağıtılan kolonilerin arıcılık yapacak kapasite ve bilgisi olanlara verilmesine, arı hastalıkları ve zararlılarının zamanında teşhisi ve gerekli tedavisinin yapılmasına dikkat edilmelidir. Bal arıları sosyal böcekler olup topluluk yaşamı sürdürürler. 
Bal, balmumu, arı sütü, arı zehiri, polen ve propolis gibi insan sağlığı ve beslenmesi yönünden son derece değerli ürünleri üretmesi ve toplaması yanında doğal ve tarımı yapılan bitkilerde sağladığı tozlaşma hizmetleri ile de doğal denge ve tarımsal üretimde hayati öneme sahiptirler. Bir bal arısı kolonisi morfolojik ve fizyolojik özellikleri bakımından farklılıklar gösteren bir ana arı ile sayıları mevsimlere göre değişen miktarlarda işçi arı ve erkek arılardan oluşur. Ana arı, kovandaki en önemli aile ferdidir.Bazı özel durumlar dışında her kovanda bir adet bulunan ana arı, yumurtlayarak arı ailesinin çoğalıp güçlenmesini yani popülasyon hacminin sürekli artmasını sağlayan tek kişi durumundadır. Teknik arıcılıkta ana arıyı kullanma süresi iki yıldır. Yaşlı, başarısız ve güçsüz ana arılar, daha az koloni nüfusu ve sonuçta daha az geri dönen bal ürünü demek olduğundan, arıcılar yıllık bakım programlarında yedek ana arı bulundurmaya mutlaka yer vermelidir.

İnsan sağlığı yönünden önemiArıcılık zevkli bir iştir. Arı kendisiyle uğraşan kişiye iş bölümü, çok üstün seviyede çalışma gücü kazandırır, iyi ahlak ve fedakarlık örneği olur. Arıcılar açık havada ağır olmayan ve sürekli bir işle meşgul oldukları için sağlıklıdırlar. Ayrıca sık sık bal yemeleri ve arı sokması sonucu vücutlarına giren arı zehiri nedeniyle hastalıklara karşı dayanıklıdırlar. Bağışıklık sistemlerinin devamlı çalışıyor olması hastalıklara karşı koymada vücudu tetikte tutar.
Arı denilince aklımıza ilk olarak bal gelir. Bal insanlık tarihi boyunca beslenmenin yanı sıra ilaç olarak kullanılagelmiştir. Yara ve berelerde oldukça yaygın olarak kullanıldığı gibi, bazı yörelerde sünnet işleminde de kullanılmaktadır. Bal bileşimi itibariyle organizma için önemli ve uyumlu, genç ihtiyar herkesin tüketebileceği ve sindirebileceği bir maddedir. İçinde bulunan şekerlerin çoğunun monosakkarit halinde olması nedeniyle sindirimi çok kolaydır, midede pek fazla kalmaz, bağırsaklardan kolayca emilir, karaciğerde çok az bir işlemle depolanır. Bileşimindeki karbonhidratlar nedeniyle enerji deposudur, ayrıca vitaminler, enzimler, mineraller ve bileşimi açıklanmamış bir çok madde bulunmaktadır. Midedeki ülser ve yaraları kapatıcı rol oynar, ılık suyla içildiğinde kabızlığı, soğuk suyla içildiğinde ishali önler. Uykusuzluk ve sinirlilik hallerinde sakinleştirici olarak kullanılabilir. Kalp ve damar hastalıklarında ayrıca şeker hastalığında tavsiye edilir. Ciltteki yara ve sivilcelerin iyileşmesi, cildin taze ve yumuşak kalması için kullanılır. Bazı krem, sabun ve losyon gibi güzellik ürünlerine de katılmaktadır.

27 Kasım 2012 Salı

PMR Telsiz Nedir? PMR Nedir Nasıl Alınır?

0 yorum | Devamını Oku...

Türkiye pazarında da özellikle güvenlik firmalarının rağbet ettiği PMR el telsizi artık bir çok alanda da kendini göstermeye ve adından söz ettirmeye başladı. Basit kullanılabilirlikleri yanında gelişmiş bir çok özellikleri ile göz doldurmaları ve özellikle de herhangi bir ruhsat veya belge gerekmeden satın alınabilmeleri ana etken olarak öne çıkmaktadır.

Benzer nedenlerle oldukça şirin PMR telsizleri özellikle amatör telsizci olmayan arkadaşımızda merak uyandırmaktadır. Bu yazımızda PMR konusuna biraz olsun ışık tutmak istedim. Nedir, ne değildir? Hangi marka tercih edilmeli, özellikleri ne olmalı bu sorulara cevap arayacağız.

PMR nedir?

PMR 446 kelimesi bir kısaltma olarak  “Private Mobil Radyo” kelimelerinin baş harflerini temsil etmektedir. Bir anlamda özel taşınabilir el telsizi de diyebiliriz. Genellikle PMR kelimesinin yanında kullanılan 446 sayısı ise bu el telsizlerinin belli ve sınırlı bir  frekans aralığını (446.000 - 446.100 MHz.) kullandıkları içindir. Bu telsizler bulundukları ülkede izin verilmiş frekans ve güçlerde gönderme yapabilen, amatör telsizcilerin kullandığı el telsizlerle kıyaslandığında görece kısa mesafe erişimli ve sadece ses haberleşmesine yönelik olan alçak güçlü telsiz cihazlarıdır. Çok sayıda kullanıcı frekans bandını ortak kullanmaktadır. Görüşmelerin dar bir frekans aralığında bulunması ve 8 ana kanalın alt kanallara bölünmesiyle kullanıldığından bazen konuşmalar başka bir kanala da sarkması mümkündür.

Her ne kadar amatörler bu konuya uzak kalmış gibi görünse de özellikle çocuklar tarafından kullanılmaları durumunda, amatör telsizciliğe özenti ve eğitici olmaları açısından bana göre önemli olup,  bir anlamda ilk basamak teşkil edebilirler.

PMR kullanmak için lisans gerekli midir?

Hayır, Türkiye’de PMR kullanmak için herhangi bir ruhsat gerekmemektedir. PMR’lar, birçok Avrupa ülkesinde serbest olarak kullanılmakta ve Avrupa Telekomünikasyon Standartları Enstitüsü (ETSI 300 296) spesifikasyonlarına uygun olarak üretilmekte olup, ülkemizde "T.C. Telekomünikasyon Kurumu Onaylı"dır. Ancak, Avrupa dışında kullanılmakta olan (Amerika, Kanada, Yeni Zelanda, ve Güney Afrika) telsizler ülkemizde satışı yapılan PMR telsizlerle aynı gibi gözükse de, bunlar değişik frekans ve kanallarda çalışmakta olup, Türkiye'de satışı ve kullanımı kanunen yasaktır.

Türkiye’de kullanılmasına müsaade edilen bu maksatlı telsizlerin hepsi PMR sınıfındaki telsizlerdir ve  çıkış gücü 500 mW olanların ithalatına yasal olarak müsaade edilmektedir. Bunlar T.C Telekomünikasyon Kurumu ’nun TGM-STK-001 yönetmeliğine uygun olarak UHF 446 MHz. frekans bandında çalışan modeller olarak sınırlandırılmışlardır. (Detaylı bilgi için bakınız KET Yönetmeliği)

PMR görüşme mesafesi ve bunu etkileyen faktörler nelerdir?

Bir telsizin görüşme mesafesi için çıkış gücü, anteni veya diğer özellikleri olarak sınırlamak mümkün değildir. Engeller, manyetik alanlar, ufki görüş açısı veya yüksekliği gibi bir çok etken bunda parametreleri değiştirmektedir. 500 mW'lık bir telsizin menzili ise coğrafi koşullara bağlı olarak en iyi 3-5 km.'dir. Şehir dışı düzlük yollarda 2-3 Km. mesafede diğer araçtaki arkadaşınız ile de konuşabilirsiniz. Şehir içersinde, bina, mesken ve engellerin yoğunluğuna göre mesafe 500-1.000 metre arasında mesafelerde değişlik göstermektedir.

Daha uzak mesafelerle iletişim için çatı/harici anten kullanabilir miyim?


Ülkemizde kullanımına izin verilen cihazlara ait antenler cihaz üzerinde orijinal anteni ile gelmektedir. Diğer yandan yönetmelikte de cihazın antenleri tümleşik olarak tanımlanarak belli bir standarda bağlanmıştır. O nedenle ek kablo veya harici anten ile uzatma, ilave gibi hususlar uygun değildir.

Kullanım alanları nelerdir?

ASELSAN'ın, Amerikan Cobra Firması’nın Türkiye tek yetkili dağıtıcısı olarak piyasaya sunduğu gelişmiş özelliklere sahip, hafif ve aynı zamanda küçük boyutlu PMR el telsizlerinin kullanım yerlerinden bazıları şunlardır.

*  İnşaat Şantiyeleri    
*  Çeşitli bina içi kullanımlar
*  Çeşitli fuar, konferans, müsabaka organizasyonları        
*  Siteler
*  Okullar, kreşler
*  Spor salonları, sahalar
*  Oteller, tatil köyleri
*  Otopark işletmeleri
*  Süpermarket çalışanları
*  Arama-Kurtarma Grupları
*  Ambarlar
*  Bilardo, bowling vb. oyun salonları
*  Lokantalar
*  Asansör firmaları
*  Çeşitli fabrika içi kullanımlar
*  Gece klüpleri, barlar
*  Harita / Kadastro hizmetleri
*  Doğa yürüyüşleri sırasında gruplar arası haberleşme
*  Alışveriş merkezinde, spor karşılaşmalarında aile veya arkadaşlarınızla irtibat kurmak
*  Bir binanın ayrı katları arasında iletişim sağlamak
*  Başka bir arabada seyahat eden arkadaşlar ile irtibat kurmak
*  Parka giden çocuğunuzla iletişim kurmak
*  Yazlık veya bahçeli evlerde iletişim kurmak
*  Her türlü hobisel faaliyet (Modelcilik, yürüyüş , balıkçılık, kamp, bisiklet-motosiklet, paraşüt, kayak)

Bu el telsizlerinin genel özellikleri nelerdir?

Öncelikle belirtmek isterim ki bu özelliklerin tümü her marka ve modelce standart değildir. Almadan önce kontrol etmeli ve satıcıya danışmalısınız. Ülkemizde de satışı yapılan PMR 446 tip el telsizlerinde belirgin özellikler şunlardır. Kullanım alanınıza en uygun özellikleri taşıyan model ve markayı tercih edebilirsiniz.

*  Modülasyon tipleri : FM (F3E)
*  Ortalama 200-250 Gr. ağırlık
*  (12dB SINAD) : 0.158µV duyarlılık
*  38 (67.0-250.3Hz) CTCSS ton frekansı
*  ±2.5kHz, ±5.6ppm frekans kararlılığı
*  12.5kHz/20 kHz/25 kHz kanal aralığı
*  Titreşimli uyarı (vibration)
*  Bebek telsizi olarak kullanım
*  Aynı anda iki kanal takibi (dual RX)
*  Dahili görüşme (Intercom)
*  Kanal ve frekans tarama (scan channel / freq)
*  Sesle iletime geçme (VOX), bir çok modelde WOX seviyesi seçilebilir şekildedir.
*  Toz koruma ve suya dayanıklılık
*  Otomatik güç tasarrufu (auto power safe)
*  Otomatik kapanma (auto power off )
*  Tuş kilidi (key lock)
*  Harici kulaklık-mikrofon girişi (ear-mic)
*  Çağrı uyarısı (call)
*  Anlaşıldı doğrulama sinyali (roger beep tone)
*  Tuşlama tonu
*  CTCSS ve DSC özelliği
*  Suya dayanıklılık (JIS Grade 4)
*  FM radyo

PMR tercihimde hangi markayı tercih etmeliyim?

Bu konu tamamen sizin tercihinize kalmakla birlikte, kullanım alanınızda gerek duyduğunuz özellikleri tercih ettiğiniz markanın karşılayıp karşılamadığı ile orantılıdır. Ucuz veya pahalı ya da çok fonksiyonel bir PMR telsiz seçimi elbette doğru bir karar değildir. Satın almadan önce yaygın servis ağı, servis  özellikleri gibi bilgilerin de araştırılması gerekir.

Batarya ve kullanım durumları nedir?

Muhtemelen bir cep telefonunuz vardır.  Kullanım durumunuza göre nasıl şarj durumu değişiklik arz ediyorsa bunda da aynı benzerlik söz konusudur. Çok gönderme yapmanız, veya almada uzun süre açık tutmanız, vibrasyon, VOX, otomatik güç koruma özelliklerinin aktif olup olmaması kullanım sürenizi değiştirecektir. Modeller büyüklüklerine göre genellikle 2-4 pil arasında değişiklik arz etmektedir. Motorola MT950'de bu değer ortalama 24 saattir ( % 5 Gönderme / % 5 Alma / % 90 Bekleme). Her halükarda aktif bir kullanıcı olacak seniz en azından acil durumlarda kullanılmak üzere yanınızda yedek batarya/pil bulundurmaya özen gösterin.

Bakım gerekir mi, nasıl yapabilirim, nelere dikkat etmem gerekir?

Tüm kullandığınız diğer elektronik cihazlar gibi telsizler de nispeten narin cihazlardır. Etiketinde su geçirmez yazsa da uzun süreli kullanım kastedilmemektedir. O nedenle siz yine de telsizinizi ısı, ekranlarını doğrudan güneş ışınına karşı korumalısınız. Mümkünse bir taşıma veya bel klipsi kılıfı ile kullanmanız durumunda düşürme vb. gibi nedenlerle hasar görmesini en aza indirmiş olursunuz.

Temizlik ve bakımda ilk kural telsizinizin kapalı halde bulunması ve mümkün ise bataryasının çıkarılmış olmasıdır. PMR el telsizinizi temizlemek için asla alkol, sprey/sıvı deterjan veya bunlara benzer temizlik maddeleri ya da asit  ihtiva eden maddeler kullanmayınız. Aksi kullanımlarda bu maddeler telsizinizin kasasına veya içine sızdığında elektronik devrelere zarar vermektedir. Bu tür uygulamalar da bir çok kez garanti kapsamı dışında tutulmaktadır. En uygun temizlik hafif nemli bir bez ile yüzey temizliğini yapmak ve akabinde kurulamaktır.

Yağmurlu havalarda veya bakım esnasında telsizinizin üzerinde bulunan çeşitli konnektör (mikrofon, harici anten, kulaklık, şarj vb) kapakçıklarının kapalı olmasına özen göstermeyi de unutmamalısınız.

Telsizlerin önemli parçalarından bir tanesinin antenleri olduğundan hareketle bu parçalara özen göstermelisiniz. Antenden tutarak taşımak, gereksiz zorlama ve bükmeler antene zarar verebildiği gibi alma ve gönderme hassasiyetinizde de önemli kayıplara neden olacaktır. Yine antenlerin yerinden çıkarılarak bilinçsizce yapılan veya uygun olmayan harici anten uygulamaları da konnektöre zarar verebileceği gibi çıkış katı devre elemanlarına da zarar vermeniz olasıdır. Bir çok kişi daha uzun antenin daha iyi kazanç sağlayacağını düşünse de aslında bu çok yanlış bir düşüncedir. Bu tür profesyonel firmalarca üretilen telsizlerin antenleri o cihazla en uygun şekilde çalışacak, en uygun gönderme ve alma kararlılığı sağlayacak şekilde belli bir matematiksel formüle göre dizayn edilmişlerdir.

Bir PMR el telsizi aldığınızda ve tabiri caizse kibar kullandığınızda cihazınız olmasa da bir süre sonra batarya veya pillerle sorun yaşayacağınız kaçınılmazdır. Bununla ilgili yapabileceğiniz birkaç püf noktasına da değinerek bu konuyu tamamlayalım.

Her zaman size verilen orijinal şarj aletini ve tavsiye edilen pil/bataryayı kullanmaya özen gösterin.

İlk aldığınızda heyecanınızı frenleyerek kullanım kılavuzunda yazılı ilk şarj sürelerine uyun (Muhtemelen bu süre 12-16 saat arasındadır). Daha kısa sürede dolu ikazı verse de fişten çıkarmayın veya çıkarıp yeniden takmayın. Daha sonraki kullanımlarda ise “doldu” ikazı aldığınızda daha fazla tutmayın ve mümkün olduğunca pil/bataryalarınızı tam bitirerek yeniden şarja takmaya özen gösterin. Zaten zaman içinde kullanım durumunuza göre kendinizi muhtemel şarj zamanına göre ayarlayabilirsiniz. Eğer varsa yedek pil ya da batarya bulundurmanız acil durumlar için sıhhatli olacaktır. Batarya veya pillerinizi kullanmamış olsanız bile haftada bir şarj etmeyi unutmayın.

- Aşırı soğuk ya da sıcakta bulundurmayın. Çok soğuk bir ortamdan oda ısısına geçtiğinizde veya aşırı soğuk ortamda her zaman aynı gücü alamayacağınızı unutmayın. Çok soğuk bir ortamdan oda ısısına geçtiğinizde bir süre bekleyin ve cihazınızı öyle çalıştırın.

- Bataryalarınızın veya pillerinizin evladiyelik olmadığını ve en iyi ihtimalle 1-2 yılda bir değiştirmeniz gerektiğini unutmayın.

- Hani yeni bir şey aldığımızda içinde ne var diye kurcalamaya pek meraklıyızdır ya, siz zahmet etmeyin diye ben bir PMR'ın içini gösteren bir resmi de her ihtimale karşı ekleyeyim dedim. Sizin de gördüğünüz üzere pek kurcalanacak bir tarafı yok. Cihazın kapağını açmanız da garanti kapsamını ihlal olabilir.

Mobil olarak bir araçta veya motosiklette kullanılabilir mi?

Evet kullanılabilir. Motosiklet gibi özel kullanımlar için çeşitli firmalar özel donanımlar geliştirmişlerdir. Bu sayede kaska monte edilerek rüzgar sesinden etkilenmeden veya ellerinizi kullanmadan da VOX özelliği ile gerek haberleşme ve gerekse dahili haberleşme yapmak mümkündür. Bu tür kullanımlarda mikrofon üzerindeki sünger doku nispeten de olsa rahatsız edici rüzgar sesini engellemektedir. Mobil uygulamalar için bir çok ek donanım biraz pahalı da olsa daha profesyonel yaklaşımlar sergilemektedir. Intercom gibi kablolu dahili grüşmelerde kablo karmaşıklığının önüne geçilmesi için kablosuz sistemler (Bluetooth özellikli) mevcuttur.

Bilgisayar, GPS veya paket radyo ve diğer birimler ile uygulama geliştirilebilir mi?

Bilgisayarınızın ses kartı kullanılarak PMR ile bir takım uygulamalar geliştirilebilir. Örneğin PMR el telsizleri ile paket radyo çalıştırılabilir ya da e-QSO software vers. 3.0 gibi yazılımlarla ve yine ses kartı veya küçük arabirimler ile PMR el telsizleri bilgisayar İnternet bağlantısını kullanarak dünyadaki diğer PMR telsizler ile görüştürebilirsiniz. Bu tür E-QSO (görüşme) çalışmaları ile ilgili http://www.446user.co.uk veya http://pmr-radio.dc4fs.de adresini ziyaret edebilirsiniz. Ancak hemen belirteyim, ülkemizde henüz bu tür “Link Sistemi” kurarak çalıştırmak ya da data haberleşmesinde mümkün değildir.

Bunların yanında ses ve mikrofon girişleri kullanılarak çeşitli çevre birimleri (müzik çalarlar, walkman, discman vb.) gibi bağlanması veya gerekli alt yapı/tekrarlayıcılar mümkün olduğunda GPS uygulamaları da geliştirmek mümkündür. PMR kullanarak araba alarmı yapanlar bile mevcuttur. :)

Müzik yayını yapılabilir mi? Ya da cep telefonu , MP3 çalar gibi çevre aygıtları bağlanabilir mi?

Etik olarak bir telsizden müzik yayını yapılması uygun değildir. Amatör telsizcilikte bu konu yasaklanmakla birlikte PMR da böyle bir yasaklama bulunmamaktadır.  Ancak bir yasağın bulunmaması onun genel ahlak ve etik kurallarınca yapılmaması anlamına da gelmemektedir.  Gerek müzik yayını yapmakla veya gereksiz kanal frekansını uzun süre işgal belki de acil bir haberleşme ihtiyacı olan başkalarının da haberleşmesini engellemiş olabilirsiniz. Haberleşme bir ihtiyaç olduğuna göre herkesin buna özen ve saygı göstermesi gereklidir.

Telsizin yaydığı radyasyon zararlı mıdır?

Radyasyon kelimesi bile başlı başına ürkütücüdür. Bunun altında yatan sebeplerden birisi de şüphesiz neredeyse bu kelime ile özdeşleşmiş bazı hastalıklardır. Evinizdeki bir lambanın, TV ya da bilgisayar monitörünün ya da iş yerinizdeki bir fotokopi makinesinin bile belli oranlarda radyasyon yaydığı düşünülürse PMR telsizlerde böyle bir şey söz konusu değildir demek pek de akla mantığa uygun düşmeyecektir. Radyasyon konusuna değinildiğinde çeşitli kuramlar ve etki mesafeleri öne sürülmektedir. Bu açıdan baktığınızda sanırız cep telefonları ilk sıralara girmektedir, çünkü doğrudan baş bölgesine dayalı olarak kullanılmaktadır. Oysa bir el telsizi ona göre nispeten belli bir uzaklıkta ve kısa aralıklarla kullanılmaktadır. Bir cep telefonunun 2 Watt’lık çıkışı ile bir amatör el telsizinin 5 Watt veya bir PMR’ın 0,5 Watt gibi çıkışları elbette aynı değildir ancak burada bu konuya daha fazla dalarak kafanızı karıştırmak istemem.

Radyasyonun şekli tipi ne olursa olsun adı tektir. Zaten evlerinizde kullandığımız bir çok cihaz yanında cep telefonları ve telsiz telefonlar yeterince bunu sağlarken en iyisi  ;

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/sandik/gsm.pdf

http://www.tk.gov.tr/Yayin/telsiz_gsm/telsiz-gsm.pdf

adreslerindeki bilgileri okuyarak genel olarak bilgilenmenizi öneririm. Bu dokümanlarla sadece telsiz uygulamaları değil, GSM konularında da bilgi sahibi olarak konuya daha duyarlı yaklaşmanız mümkündür.

Yarım Watt’lık PMR’ın anteninden yayılan belli miktarda ve görece düşük radyasyon için elbette bu şirin şeyleri kullanmaktan vazgeçecek değiliz. Ancak radyasyon da sonuçta bir vitamin değildir, bilinçli kullanıcı olmak hem sizi hem de çevrenizi koruyucudur.

Modellerleri incelemek için aşağıdaki linkleri ziyaret edebilirsiniz.

ASELSAN Motorola MT 550-2 (Türkçe)
http://www.aselsan.com.tr/urun.asp?urun_id=129

ASELSAN Motorola MT 750 (Türkçe)
http://www.aselsan.com.tr/urun.asp?urun_id=138

ASELSAN Motorola MT 950 (Türkçe)
http://www.aselsan.com.tr/urun.asp?urun_id=139

ICOM IC-4088 SR (Türkçe)
http://www.telsan.com/documents/tr/PMR4088.pdf

Motorola T5022 Talkabout™ (Türkçe) 
http://www.ecs.com.tr/new_page_3.htm

Kenwood TK 3201, Midland MIDLAND G7,  HYT TC 446, (Türkçe)
http://www.teknoben.com/pmr.php

VERTEX VX-146
http://www.teknodijital.com/asp/show_stock.asp?product=VX-146

PMR fiyatları ne durumdadır?


Marka ve modele göre fiyat aralığı 150 ile 300 YTL. arasında değişmektedir. Burada fiyat kadar dikkat etmeniz gereken bir önemli husus daha vardır ki o da verilen fiyata kaç telsiz satın alınacağıdır. Örneğin; MOTOROLA firmasının Cobra MT-550 modelinin iki el telsizi birlikte 140 YTL’ye satılırken, bir  ICOM  IC-4088SR PMR modeli tek olarak 250 YTL’ye satılmaktadır.

** PMR ile ilgili soru ve sorunlarınızı aşağıdaki yorum bölümünden iletebilirseniz elimden geldiğince cevaplamaya çalışırım. Bir başka konuda daha görüşmek üzere kalın sağlıcakla. 73, TB2NMR.

26 Kasım 2012 Pazartesi

Medula Hakkında Genel Bilgiler

0 yorum | Devamını Oku...

Medula SGK, Emekli Sandığı, Bağkur ve Yeşilkart’ı tek bir çatı altında yani Genel Sağlık Sigortası (GSS) çatısı altında toplamayı hedefleyen bir çalışmanın bilişim ayağıdır. Devlet hastaneleri, özel hastaneler, üniversite hastaneleri, diyaliz merkezleri ve daha bir çok sağlık kuruluşunun verdikleri hizmet, kullandıkları tıbbi malzeme ve ilaçların bedelinin geri ödeme kurumu tarafından ödenmesi için Medula sistemini kullanmaları gerekmektedir.

Medula SGK sistemi aracılığıyla sağlık tesisleri sosyal güvenlik kurumu ile aşağıdaki işlemleri gerçekleştirebilmektedir:
Hak Sahipliği ve Sözleşme Doğrulama – A00 (Provizyon Alma)
Bu web servisi ile müstehaklık sorgusu yapabilmekte, hasta kabul ve sevk işlemleri yapılabilmektedir. Bir hasta kabul işleminden sonra hasta bir takip numarası alır ve bundan sonraki bütün süreç bu takip numarası üzerinden devam eder.
Bu web servisi aşağıdaki metotları içerir: Hasta Kabul Takip Numarası Olmayan Sevki Kabul Takip Oku Hastanin Takiplerini Bul Takip Sil
Reçete, Tetkik, Sevk Takibi -B00 (Sevk Bildirimi)
Bir sağlık tesisi hastayı başka bir sağlık tesisine sevk etmek isterse bu web servisini kullanır.
Medula SGK web servisinde aşağıdaki metot bulunur: Sevk Bildir
Ödeme Sorgulama – C00 (Ödeme Bilgisi Kayıt)
Sağlık tesisi hastaya verdiği hizmetin, hasta için kullandığı tıbbi malzemenin ve ilaçların masraflarını geri ödeme kurumuna bu web servisi ile bildirir.
Bu web servisi aşağıdaki metotları içerir: Odeme Bilgisi Kaydet Odeme Bilgisi Oku
Fatura Sorgulama – E00 (Fatura Bilgisi Kayıt)
Ödeme durumu hatasız olan takip numaraları için bir fatura bilgisi gönderilir. İcmal faturası bir grup faturanın bir liste halinde düzenlenerek gönderilmesidir.
Medula SGK servisi aşağıdaki metotları içerir: Fatura Bilgisi Kaydet Icmal Fatura Bilgisi Kaydet Fatura Bilgisi Oku Fatura Bilgisi Sil
Ödeme Durum Kontrolü – C01
Ödeme bilgisi kaydedildikten sonra o ödemenin bir durumu olur.
Ödemenin durumu aşağıdaki gibidir:
  • 0 : İlk kayıt
  • 1 : hatasız
  • 2 : hatalı
  • 3 : faturalandı
  • 4 : dönem sonlandırıldı
  • 5 : incelendi
Ödeme durum kontrolü hatasız olan takip numarası faturalandırılabilir. Hatalı olan ödeme bilgisi kontrol edilerek tekrar ödeme bilgisi gönderilmesi gerekir. Ödeme durum kontrolü ödeme bilgisi kaydından itibaren her adımda uygulanabilir.
Bu web servisinde aşağıdaki metot bulunur: Odeme Durumunu Kontrol Et
Rapor Bilgisi Kayıt – F00
GSS yan süreçlerinden biridir. Hasta raporlarıyla ilgili işlemler gerçekleştirilir. Bu web servisi aşağıdaki metotları içerir: Rapor Bilgisi Kaydet Takip No ile Rapor Bilgisi Kaydet Rapor Bilgisi Bul Rapor Bilgisi Sil Rapor Uzat
Servisin şu anda 3. versiyonu kullanılmaktadır.
Servis içerisinde en çok kullanılan sistemlerden birisi E-Eczane bir diğeri de E-Optik sistemidir.

E-Eczane Sistemi

E-Eczane sistemi eczacılara yönelik olarak hazırlanmış bir reçete giriş sistemidir. Sisteme Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından verilen kullanıcı adı ve şifreyle girilebilmektedir. Sitemizde Eczane servisine kolay erişim imkanı sağlayan yukarıdaki gibi bir buton bulunmaktadır. İlgili buton her sayfada yer almakta olup her şekliyle sizlere daha rahat ve zevkli bir navigasyon deneyimi hedeflenerek tasarlanmıştır. Denemek için lütfen butona tıklayınız.

E-Optik Sistemi

E-Optik sistemi optisyenlere yönelik olarak hazırlanmış bir giriş sistemidir. Sisteme Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından verilen kullanıcı adı ve şifreyle girilebilmektedir. Eczane butonuyla beraber yine her sayfada Optik butonu da yer almaktadır.  SGK Sistemi içerisinde optik ve eczane ayrıştırılmış olup hesabınıza yukarıdaki butona tıklayarak ulaşabilirsiniz. Denemek için lütfen butona tıklayınız.

Medula Kullanım Kılavuzu

GSS Medula Sistemi’nin üçüncü versiyonu, 1 Aralık 2008 tarihinde GSS Yönetmelik çalışmalarına paralel olarak geliştirilmiştir. Sistem, Sağlık Bakanlığı hastaneleri, Üniversite hastaneleri, özel hastaneler ve tanı/tedavi kuruluşları tarafından kullanılacaktır.
Kullanım Kılavuzu, GSS Web Servisleri’nin adaptasyonunu yapacak olan yazılım firmaları ve diğer ilgililer için kullanım kılavuzu niteliği
taşımaktadır. Web Servisleri metotları, bu metotların giriş (input) ve çıkış (output) parametreleri, dokümanda detaylı olarak açıklanmaktadır.
Sistemin işleyişi ve süreçler hakkında detaylı bilgi ise Genel Bilgilendirme dokümanından bulunmaktadır.
Doküman, sırasıyla
    • genel bilgiler,
    • kullanıcı adı ve şifreler,
    • süreçler ve metotları,
    • metot detay açıklamaları
bölümlerini içermektedir.

1. Genel Bilgiler

GSS Sistemi, Java Teknolojileri ile hazırlanmış olup, IBM WebSphere Application Server üzerinde sunulmaktadır.
Hastane yazılımlarında, üçüncü versiyonuna adaptasyon çalışmalarının yapılabilmesi için sistem, ilk olarak GSS test ortamında sunulacaktır.
GSS tarafından açıklanacak olan ikinci bir tarihte ise üçüncü versiyon gerçek ortama aktarılacak, aynı anda ikinci versiyon durdurulacaktır.
İkinci versiyonu halen kullanmakta olan sağlık tesisleri, üçüncü versiyon gerçek ortama aktarılana kadar ikinci versiyonu kullanmaya devam edecektir. Bu tesislerimiz, üçüncü versiyon için adaptasyon çalışmalarına başlamalı ve GSS tarafından ilan edilen tarihte üçüncü versiyona geçmelidir. Web servilerinin test ve gerçek ortam URL adresleri Sıkça Sorulan Sorular bölümünde verilmektedir.

2. Kullanıcı Adı ve Şifreler

GSS Medula sistemi, sağlık tesislerine iki ayrı ara yüz (interface) sunmaktadır:
  1. Sistemsel entegrasyonu sağlamak ve ana/yan süreçleri işletmek için web servisleri,
  2. Başhekim veya yönetici tarafından kullanılacak ve dönem sonlandırma/evrak üst yazısı oluşturmak için kullanılacak web uygulaması.
Web servislerine, GSS tarafından her sağlık tesisine bir adet olmak üzere verilecek olan kullanıcı adı ve şifre ile ulaşılabilirken, web
uygulamasına erişecek başhekim veya yöneticiler için GSS sisteminde kişisel kullanıcı adı ve şifre oluşturulacaktır. Özetle, GSS Sistemi’nde her sağlık tesisinin iki adet kullanıcı adı ve şifresi bulunacaktır:
  1. Tesis Şifresi: Web servisleri tarafından kullanılmak üzere
  2. Yönetici Şifresi: Başhekim veya yönetici tarafından web uygulamasında kullanılmak üzere

3. Süreçler ve Metodları

Bu bölümde, GSS süreçlerini işletebilmek için kullanılacak web servis metotları açıklanmaktadır. Süreçlerin işletilmesinde yapılan
hataların sağlık tesisleri tarafından düzeltilebilmesi amacıyla ana metotlar için düzeltme ve silme fonksiyonları eklenmiştir. Web servis metotları aşağıdaki gibidir:
  • Hasta Kabul
  • Hizmet Kayıt
  • Fatura Kayıt

4. Web Servis Metodları Detay Açıklamaları

Bu bölümde, GSS Sağlık Ödeme Sistemi web servis metotlarının giriş (input) ve çıkış (output) parametreleri açıklanmaktadır.
Kullanım Kılavuzu ile ilgili detay bilgilere aşağıdaki linkten ulaşılabilmektedir.

Dikkat Edilecek Hususlar

Tesis, hastaya o dönem içinde talep ettiği hizmetleri aynı takip numarası ile sisteme kaydetmelidir. Tek bir takip numarası altında birden çok talep sisteme kayıt edilebilir.
Tesis, online talepte bulunduğu diyaliz hizmetlerini ödeme sorgu sürecinde DigerIslemBilgisiDVO altında göndermelidir. DigerIslemBilgisiDVO’da online talep edilen işlemler için sadece islemSiraNo parametresi dolu gönderilmelidir. Bu parametre digerIslemTalepCevapDVO’da dönen talebe ait islemSiraNo’dur.
Talep edilen hizmet sayısı ile ödeme sorgulama sürecinde DigerIslemBilgisiDVO’da gönderilen hizmet sayısı birbirine eşit olmalıdır. Talep edilen sayı verilen hizmetten fazla ise IslemTalepIptal metodu kullanılarak talepler sistemden silinmelidir.
OdemeBilgisiOku metodu ile sisteme gönderilen tüm talepler ve hizmetler okunabilir.
IslemTelepIptal metodunda islemSiraNo parametresi dolu gönderilirse islemSiraNo bazında kayıt silinir, boş gönderilirse takibe ait tüm talepler silinir.
TakipSil metodu ile takibe ait tüm hizmetler ve talepler silinebilir.
Hasta farklı tesislerde diyaliz hizmeti alsa da raporunda belirtilen seans sayısını aşamaz.
Diyaliz işlemi talebinde sadece diyaliz SUT kodları kabul edilir.

Merkezi Hastane Randevu Sistemi (MHRS)

0 yorum | Devamını Oku...

Sağlık Bakanlığı, Türkiye’de daha etkin ve verimli bir şekilde vatandaşların sağlık hizmetlerine ulaşabilmesi amacı ile Sağlıkta Dönüşüm Projesi’ni hazırlamıştır. Bu proje kapsamındaki çalışmaları büyük ölçüde tamamlamıştır ve bu zincirin en önemli halkalarından biri olan Merkezi Hastane Randevu Sistemi Şubat 2010 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanmıştır. MHRS için hedef ise, 2011 yılı içerisinde tüm Türkiye genelindeki hastanelerde merkezi randevu sistemine geçebilmektir.

Aile hekimim kim?

0 yorum | Devamını Oku...

“Aile hekimim kim?” sorusunun cevabı için T.C. Kimlik numaranızla en yakın aile sağlığı merkezi, toplum sağlığı merkezi veya il sağlık müdürlüğüne başvurabilirsiniz. Ayrıca Sağlık Bakanlığı’nın internet adresinden de bu sorunun cevabına ulaşabilmekte olup aşağıdaki resme tıklayarak ilgili sorgulama ekranına gidebilirsiniz.
Eğer henüz bir aile hekiminiz yoksa aile hekimine kaydınızı yaptırmanız gerekecektir.

Aile hekimine nasıl kayıt yaptırılır?

Kişilerin aile hekimlerine ilk kaydı, aile hekimliği uygulamalarına yeni geçilen illerde sağlık müdürlüğü tarafından ikamet ettikleri bölge göz önünde bulundurularak yapılır. Bir aile hekimine kayıtlı olmayan kişiler, kendilerine en yakın aile sağlığı merkezine, toplum sağlığı merkezine ya da il sağlık müdürlüğüne müracaat ederek bir aile hekimine kayıt yaptırabilirler. İkâmet ettiği bölgeden ayrılan kişiler isterlerseaile hekimlerini değiştirebilirler. Kayıt başvurusunda herhangi bir belge istenmemektedir.

Aile hekimime hangi saatlerde müracaat edebilirim?

Aile hekiminize çalışma saatleri içinde müracaat edebilirsiniz. Aile hekiminiz çalışma saatlerini değiştirdiği takdirde aile sağlığı merkezinde sizin rahatlıkla görebileceğiniz bir yerde bu durumu ilan edecektir.

Aile hekimi bize hangi hizmetleri sunmaktadır?

Aile hekimi yaş, cinsiyet ve hastalık gruplarına yönelik izlem ve taramaları (kanser, yenidoğan, kronik hastalıklar, yaşlı sağlığı ve benzeri taramalar) yapar. Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri (gebe, loğusa, bebek, çocuk izlemleri, aşılama hizmetleri gibi) ile birinci basamak tanı, tedavi, rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetleri, sağlığı geliştirici hizmetler ile ana çocuk sağlığı ve aile planlaması hizmetlerini verir. Evde takibi zorunlu özürlü, yaşlı, yatalak ve benzeri durumdaki kişilere evde veya gezici/yerinde sağlık hizmetlerinin yürütülmesi sırasında koruyucu sağlık hizmeti, birinci basamak tanı, tedavi rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetlerini verir, tanı ve tedavisi yapılamayan hastaları sevk eder, sevk edilen hastaların geri bildirilen muayene, tetkik, tanı, tedavi ve yatış bilgilerini değerlendirir, ikinci ve üçüncü basamak tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri ile evde bakım hizmetlerinin koordinasyonunu yapar. Gerektiğinde kişiyi gözlem altına alarak tetkik ve tedavisini yapar. Sağlık raporu, sevk evrakı, reçete v.s. belgeleri düzenler.

Bilgi Arşivi

Hakkımızda

Bu Sayfa Üzerinde Aklınıza gelecebilecek tüm sorulara cevap arayacağız, sormak istediginiz birşey varsa iletişim kısmından yazabilirsiniz.

Takip Listemizden

İstatistikler


Sitemizde 33 kategoride toplam yazı bulunmaktadır!

Görüntülenme

back to top