Arıcılık, çeşitli tarım kolları ile birlikte uyumlu bir şekilde yürütülebilen ve toprağa bağlı kalınmaksızın yapılabilen bir yetiştiricilik koludur. Birçok bitki üretimi, arıcılık ile birlikte ve karşılıklı yarar sağlayarak sürdürülebilir. Deniz seviyesinden binlerce metre yüksek yaylalara kadar, bitki ve çiçeğin bulunduğu her yerde arıcılık yapılabilir.
Ülkemizde çiçeklenme zamanlarının hemen hemen bütün yıla yayılmış olması, kovan üretimi için gerekli kerestenin yeterli miktarda bulunması, arıya ve ürünü olan bala geleneksel bir önem verilmesi, arıcılığa aktarılabilecek iş gücünün bulunması, önemli bir yatırım gerektirmemesi ve toprağa bağlı kalınmaksızın yapılabilmesi, arıcılığın önemini gittikçe arttırmaktadır. Ancak arının önemli ürünlerinden olan bal, balmumu ve arı sütünün diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi hak ettiği fiyatla satılamaması, arıcılık ile ilgili birliklerin yaygın olarak kurulamaması ve mevcut kuruluşların etkili çalışmalarda bulunamamaları, arıcılığın gelişme hızını oldukça düşürmektedir. Türkiye’de 1989 yılında 340,020 adedi eski tip, 2,740,640 adedi yeni tip olmak üzere toplam 3,080,660 adet kovan bulunduğu ve 40,180 ton bal ile 2,316 ton balmumu üretildiği bildirilmektedir (Tablo 1).
Türkiye kovan sayısı, bal ve balmumu üretimi bakımından birçok ülkeden ileri durumdadır. Ayrıca üretilen ballar dünyanın en kaliteli balları arasındadır. Ancak kovan başına üretim miktarı oldukça düşük ve dünya ortalamasının gerisindedir.
Arıcılığın tarım içindeki önemi
Arıcılık çeşitli tarım kollarıyla birlikte uyumlu bir şekilde yürütülebilen ve toprağa bağlı kalınmaksızın yapılabilen bir hayvancılık koludur. Tarım işletmelerini, Bitkisel üretim işletmeleri ve Hayvansal üretim işletmeleri olarak 2 gruba ayırmak mümkündür. Arıcılık her iki grupla da yakından ilgilidir. Bir çiftlik sahibi zirai faaliyetlerinin yanı sıra arıcılık da yaparsa, hem arının gelirinden hem de zirai üretim artışından ek fayda sağlayabilir. Bu işletme şekilleri, dengeler bozulmadığı takdirde arıcılıkla uyum içinde yürütülebilir. Özellikle zirai ilaçlamalar bu dengeyi olumsuz yönde bozmaktadır.
Tablo 1. Türkiye’de 1956-1983 yıllar arasındaki kovan miktarı ve bal üretimi.
Yıl | Eski Tip | Yeni Tip | Toplam | Bal | Bal | Balmumu |
kovan,ad. | kovan,ad | .adet | ton | kg/kovan | ton | |
1956 | 1,177,994 | 125,583 | 1,903,577 | 7,769 | 5.959 | - |
1960 | 1,302,000 | 195,400 | 1,497,400 | 9,690 | 6.514 | - |
1964 | 1,375,700 | 285,300 | 1,661,000 | 9,500 | 5.719 | 955 |
1968 | 1,344,023 | 442,531 | 1,786,554 | 12,930 | 7.231 | 1,184 |
1972 | 1,225,651 | 670,109 | 1,895,760 | 16,363 | 8.631 | 1,336 |
1976 | 1,007,628 | 1,019,121 | 2,026,749 | 24,061 | 11.516 | 1,762 |
1980 | 893,260 | 1,332,217 | 2,225,477 | 25,170 | 11.310 | 2,110 |
1984 | 756,191 | 1,905,209 | 2,661,400 | 35,620 | 13.384 | 2,513 |
1988 | 363,058 | 2,620,665 | 2,983,723 | 42,729 | 14.321 | 2,422 |
1989 | 340,020 | 2,740,640 | 3,080,660 | 40,180 | 13.043 | 2,316 |
Kaynak: Başbakanlık D.İ.E. Tarım İstatistikleri Özeti, 1989
Arının çiçek tozu ve nektar toplamak için bütün çiçekleri dolaşması meyve ağaçları ve özellikle elma ağaçları açısından büyük önem taşımaktadır. Yapılan bir denemede etrafı arının girmesini engelleyecek bir malzemeyle kaplanan elma ağacının, hiç elma vermediği veya veriminin % 99 oranında azaldığı tespit edilmiştir. Çünkü elma ağaçları kendi kendilerini dölleyemezler. Ayrıca arının çiçekten çiçeğe dolaşması ve her seferinde aynı cins çiçekleri defalarca ziyaret etmesi, çiçeklerin kendi kendini döllemesi (yakın akraba evliliği veya kan yakınlığı) sonucu oluşabilecek genetik bozuklukların ortaya çıkmasını da önemli ölçüde engellemektedir. Bu sayede oluşan heterozigotluk nedeniyle meyveler daha bol ve kaliteli olur.
Arıların tozlanma yoluyla sağladıkları ürünün değeri bal ve balmumu üreterek sağladıklarının 10-20 katı kadar daha fazladır. Bu nedenle meyve bahçesi sahipleri ile tohumluk bitki yetiştirenler tarla ve bahçelerinde bal arısı kovanları bulundurmalıdırlar.
Bal arıları tarafından tozlanan meyvelerden; badem, elma, zerdali, şeftali, kiraz, üzüm, kavun, karpuz, armut, Trabzon hurması, erik, ahududu, çilek, tohumluk bitkilerden ise yonca, kuşkonmaz, karnabahar, lahana, havuç, kereviz, tırfıl, pamuk, salatalık, keten, soğan, biber, kabak, turp, kolza, şalgam, ayçiçeği ve bakla sayılabilir.
Arının dolaylı olarak toprağın erozyonunu önlediği ve gübrelenmesini sağladığı da ifade edilebilir. Meyve ve tohum üretimini gerek sanayi ve gerekse yabani bitkilerde arttırarak bitkilerin çoğalmasını ve dolayısıyla toprağın su ve rüzgar yoluyla erozyonunu engellediği ve toprağa karışan bitkilerle de gübrelenmeyi sağladığı söylenebilir. Çayır ve meraların yaşaması ve kalitesini de aynı yolla etkilediği ve hayvancılığa uygun ortamın sağlanması açısından dolaylı rol oynadığı ifade edilebilir.
Arıların tozlanma yoluyla sağladıkları ürünün değeri bal ve balmumu üreterek sağladıklarının 10-20 katı kadar daha fazladır. Bu nedenle meyve bahçesi sahipleri ile tohumluk bitki yetiştirenler tarla ve bahçelerinde bal arısı kovanları bulundurmalıdırlar.
Bal arıları tarafından tozlanan meyvelerden; badem, elma, zerdali, şeftali, kiraz, üzüm, kavun, karpuz, armut, Trabzon hurması, erik, ahududu, çilek, tohumluk bitkilerden ise yonca, kuşkonmaz, karnabahar, lahana, havuç, kereviz, tırfıl, pamuk, salatalık, keten, soğan, biber, kabak, turp, kolza, şalgam, ayçiçeği ve bakla sayılabilir.
Arının dolaylı olarak toprağın erozyonunu önlediği ve gübrelenmesini sağladığı da ifade edilebilir. Meyve ve tohum üretimini gerek sanayi ve gerekse yabani bitkilerde arttırarak bitkilerin çoğalmasını ve dolayısıyla toprağın su ve rüzgar yoluyla erozyonunu engellediği ve toprağa karışan bitkilerle de gübrelenmeyi sağladığı söylenebilir. Çayır ve meraların yaşaması ve kalitesini de aynı yolla etkilediği ve hayvancılığa uygun ortamın sağlanması açısından dolaylı rol oynadığı ifade edilebilir.