Edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Aralık 2011 Pazartesi

İlköğretim İçin 100 Temel Eser

0 yorum | Devamını Oku...
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklanan, İlköğretim öğrencileri için 100 temel eser listesinde, Türk yazarlardan 63, yabancı yazarlardan ise 30 eser bulunuyor.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklanan, ilköğretim öğrencileri için 100 temel eser ve yazarları:
1. Dede Korkut Hikayeleri (İlköğretim İçin Uyarlama)
2. Mevlana’nın Mesnevisinden Seçme Hikayeler (İlköğretim Çocukları İçin Seçme Hikayeler)
3. Karagöz ile Hacivat (İlköğretim İçin Seçme Hikayeler)
4. Vatan Yahut Silistre (Namık Kemal)
5. Ömer’in Çocukluğu (Muallim Naci)
6. Gulyabani (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
7. Şermin (Tevfik Fikret)
8. Altın Işık (Ziya Gökalp)
9. Yalnız Efe (Ömer Seyfettin)
10. Çocuk Şiirleri (İbrahim Alaaddin Gövsa)
11. Hep O Şarkı (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
12. Peri Kızı ile Çoban Hikayesi (Orhan Seyfi Orhon)
13. Uluç Reis (Halikarnas Balıkçısı-Cevat Şakir Kabaağaçlı)
14. Damla Damla (Ruşen Eşref Ünaydın)
15. Bağrıyanık Ömer (Mahmut Yesari)
16. Domaniç Dağlarının Yolcusu (Şükûfe Nihal)
17. Evvel Zaman İçinde (Eflatun Cem Güney)
18. Cumhuriyet Öncesi Yazarlardan Çocuklara Hikayeler (Mehmet Seyda)
19. Gururlu Peri (Mehmet Seyda)
20. Akın (Faruk Nafiz Çamlıbel)
21. Havaya Uçan At (Peyami Safa)
22. Benim Küçük Dostlarım (Halide Nusret Zorlutuna)
23. Sevdalı Bulut (Nazım Hikmet)
24. Kuklacı (Kemalettin Tuğcu)
25. Yer Altında Bir Şehir (Kemalettin Tuğcu)
26. Arif Nihat Asya’dan Seçme Şiirler (Arif Nihat Asya)
27. Sait Faik Abasıyanık’tan Seçme Hikayeler
28. Koçyiğit Köroğlu (Ahmet Kutsi Tecer)
29. Az Gittik Uz Gittik (Pertev Naili Boratav)
30. Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi (Cemal Süreya)
31. Çocuklara Şiirler (Vehbi Cem Aşkun)
32. 87 Oğuz (Rakım Çalapala)
33. Yonca Kız (Kemal Bilbaşar)
34. Bitmeyen Gece (Mithat Enç)
35. Halime Kaptan (Rıfat Ilgaz)
36. Gümüş Kanat (Cahit Uçuk)
37. Vatan Toprağı (Mükerrem Kamil Su)
38. Barbaros Hayrettin Geliyor (Feridun Fazıl Tülbentçi)
39. Eşref Saati (Şevket Rado)
40. Nasreddin Hoca Hikayeleri (Orhan Veli)
41. İnci’nin Maceraları (Orhan Kemal)
42. Allı ile Fırfırı (Oğuz Tansel)
43. Tiryaki Sözleri (Cenap Şahabettin)
44. Keloğlan Masalları (Tahir Alangu)
45. Billur Köşk Masalları (Tahir Alangu)
46. Osmancık (Tarık Buğra)
47. Balım Kız Dalım Oğul (Ceyhun Atuf Kansu)
48. Falaka (Ahmet Rasim)
49. Bir Gemi Yelken Açtı (Ali Mümtaz Arolat)
50. Üç Minik Serçem (Necati Cumalı)
51. Memleket Şiirleri Antolojisi (Osman Atilla)
52. Ülkemin Efsaneleri (İbrahim Zeki Burdurlu)
53. Anılarda Öyküler (İbrahim Zeki Burdurlu) [ÇIKARILDI]
54. Aldı Sözü Anadolu (Mehmet Önder)
55. Göl Çocukları (İbrahim Örs)
56. Miskinler Tekkesi (Reşat Nuri Güntekin)
57. Tanrı Misafiri (Reşat Nuri Güntekin)
58. Ötleğen Kuşu (Halil Karagöz)
59. Arılar Ordusu (Bekir Yıldız)
60. Yankılı Kayalar (Yılmaz Boyunağa)
61. Yürekdede ile Padişah (Cahit Zarifoğlu)
62. Serçe Kuş (Cahit Zarifoğlu)
63. Bir Küçük Osmancık Vardı (Hasan Nail Canat)

HAZIRLATILACAK ESERLER
64. Tekerlemeler
65. Türkçe’de Deyimler
66. Türk Atasözlerinden Seçmeler
67. Türk Bilmecelerinden Seçmeler
68. Türk Ninnilerinden Seçmeler
69. Türkülerden Seçmeler
70. Türk Manilerinden Seçmeler

DÜNYA EDEBİYATI
71. Küçük Prens (Antoine de Saint-Exupery) [ÇIKARILDI] 
72. Şeker PortakaIı (Jose Mauro de Vasconcelos) 
73. Oliver Twist (Charles Dickens) 
74. Alice Harikalar Diyarında (Lewis Carrol) 
75. Gülliver’in Gezileri (Jonathan Swift) 
76. Define Adası (Robert Louis Stevenson) 
77. Robin Hood (Howard Pyle) 
78. Tom Sawyer (Mark Twain) 
79. Ezop Masalları 
80. Andersen Masalları I-II 
81. Üç Silahşörler (Alexander Dumas -Pere) 
82. La Fontaine’den Seçmeler
83. Pinokyo (Carlo Collodi) 
84. 80 Günde Devr-i Alem (Jules Verne) 
85. İnci (John Steinbeck) 
86. Beyaz Yele (René Guillot) 
87. Peter Pan (James Matthew Barrie) 
88. Uçan Sınıf (Erich Kastner) 
89. Yağmur Yağdıran Kedi (Marcel Aymé) 
90. Ölümsüz Aile (Natalie Babbitt) 
91. Yaşlı Adam ve Deniz (Ernest Hemingway) 
92. Mutlu Prens (Oscar Wilde) 
93. Şamatalı Köy (Astrid Lindgren) 
94. Momo (Michael Ende) 
95. Heidi (Johanna Spyri) 
96. İnsan Ne İle Yaşar (Leo Tolstoy) 
97. Sol Ayağım (Christy Brown) 
98. Hikayeler (Anton Çehov) 
99. Değirmenimden Mektuplar (Alphonse Daudet) 
100. Pollyanna (Eleanor Porter)


ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİK:
MEB, kamuoyuna açıkladığı listede sonradan değişikliğe gitti. Listede iki eseri olan İbrahim Zeki Burdurlu’dan ‘Anılarda Öyküler’ ile Antoine de Saint-Exupery’nin dünyaca ünlü kitabı ‘Küçük Prens’ listeden çıkarıldı.

Bu kitaplar yerine, Mehmed Âkif Ersoy’dan Seçmeler ve Necip Fazıl Kısakürek’ten Seçmeler adlı eserler eklendi.

Son değişiklikle listedeki Türk yazarların eser sayısı 63’ten 64’e çıktı, yabancı yazarların kitap sayısı ise 30’dan 29’a düştü.

3 Kasım 2011 Perşembe

Saygı Duruşu Mp3

0 yorum | Devamını Oku...


70 saniye uzunluğunda törenlerde için saygı duruşu müziği, 128 kbit kalitesinde yüksek ses kalitesi.

İndirme Linklerinde Sıkıntı olması durumunda iletişime geçerseniz linkler tekrardan güncellenecektir. 

Gençliğe Hitabe Mp3

0 yorum | Devamını Oku...
Atatürk’ün gençliğe hitabesini mp3 formatında indirip bilgisayarında dinleyebilirsiniz.


İndirme Linklerinde Sıkıntı olması durumunda iletişime geçerseniz linkler tekrardan güncellenecektir. 



Gençliğe Hitabenin Açıklaması

0 yorum | Devamını Oku...

EY TÜRK GENÇLİĞİ! :Atatürk Türk Gençliğine yüksek, içten bir edayla sesleniyor. Atatürk Türk gençlerine ‘Türk’ ifadesiyle seslenerek, gençlere kimliklerini, mensup oldukları ulusun kökenini, tarihini, kültürünü hatırlatıyor.
BİRİNCİ GÖREVİN; TÜRK BAĞIMSIZLIĞINI, TÜRK CUMHURİYETİNİ, EBEDİYEN
KORUMAK VE SAVUNMAKTIR. : Atatürk Türk gençliğine seslenmeye devam ediyor. Atatürk Türk gençliğinin öncelikli görevinin Türk Milletinin bağımsızlığının Türk devletinin yönetim biçiminin korunulması ve savunulması olduğunu vurguluyor, hatırlatıyor. Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığı kaybedilirse ve yönetim biçimi değişirse geriye korunulması gereken bir mevzi doğal olarak kalmaz. Öyleyse Türk gençliğinin hayatlarındaki önem sırasına göre öncelikli ilk görevleri Atatürk’ün vurguladığı gibi bağımsızlığımızın iç ve dış düşmanlara karşı, Cumhuriyet rejiminin iç ve dış düşmanlara karşı korunulması ve savunulmasıdır.
VARLIĞININ VE GELECEĞİNİN BİRİCİK TEMELİ BUDUR. : Bu cümlede bundan önceki cümlede vurgulanan konu başka bir ifade ile tekrar hatırlatılıyor. Özgür ve bağımsız yaşayabilmemizin Türk kimliği ile bu topraklardan varlığımızı sürdürebilmemizin tek yolu Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığının savunulması ve yönetim biçiminin korunulması şartıdır.
BU TEMEL, SENİN, EN KIYMETLİ HAZİNENDİR. : Türk Milletinin var olabilmesinin temeli Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığının savunulması ve Devletimizin yönetim biçiminin korunulmasıdır. Türk kimliğiyle bu topraklarda özgür ve bağımsız olarak yaşayabilmemizin temeli Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bağımsızlığının savunulması ve yönetim biçiminin korunulmasıdır. Öyleyse en değerli hazinemiz bağımsızlığımız ve Cumhuriyet tarzı yönetim biçimimizdir. Bu hazineyi kaybedersek her şeyimizi onurumuzu, şerefimizi, hayatımızı da kaybederiz. Yakın coğrafyamıza baktığımız zaman Bosna’da, Çeçenistan’da, Irak’ta, Filistin’de, Afganistan’da yaşanılan emperyalist düşman işgalleri,
işgallerin işgal edilen ülkelerin halkları üzerinde ne gibi etkiler doğurduğunu yakinen görebiliriz. O ülkelerin halkları işgaller yüzünden onurlarını, şereflerini, hayatlarını kaybetmişlerdir.
GELECEKTE BİLE, SENİ, BU HAZİNEDEN, MAHRUM ETMEK İSTEYECEK, İÇ VE DIŞ DÜŞMANLARIN OLACAKTIR. : Bu cümlede yukarıdaki paragraflarda vurgulanan hazineden tekrar söz ediliyor. Gelecekte bile bu hazineden bizi mahrum etmek isteyecek iç ve dış düşmanların var olacağını hatırlatırken anlatılmak istenen şey Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinin 20 Ekim 1927’de Atatürk tarafından yazılmış olduğunu hatırlarsak o tarihte kurtuluş savaşı kazanılmış 29 Ekim 1923’de Cumhuriyet ilan edilmiş 24 Temmuz 1923’de Lozan Barış anlaşması imzalanmış Türkiye cumhuriyetinin varlığı bağımsızlığı barış anlaşmasıyla düşman ülkeler tarafından tescil edilmiş yönetim biçimiz TBMM tarafından kabul edilip ilan edilmiş olmasına rağmen ileride bile yurt içinde ve yurt dışında Türkiye Cumhuriyetinin Bağımsızlığını ortadan kaldırmak yönetim biçimini değiştirmek isteyecek odakların, şahısların, devletlerin var olacağı hatırlatılıyor, vurgulanıyor.
BİR GÜN, BAĞIMSIZLIK VE CUMHURİYETİ SAVUNMAK ZORUNDA KALIRSAN, GÖREVE ATILMAK İÇİN, İÇİNDE BULUNACAĞIN DURUMUN OLANAKLARINI VE KOŞULLARINI DÜŞÜNMEYECEKSİN! : Atatürk bu cümlede Türk Gençliğine seslenmeye devam ediyor. Her koşulda her halde Türk Gençliğinin görevi Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığını savunmak, Türkiye Cumhuriyetinin Yönetim biçimini korumaktır. İleride bir gün Türk Gençliği bağımsızlığımızı ve yönetim biçimimizi korumak ve savunmak zorunda kalırsa göreve başlamak için Türk Gençliği, içinde bulunduğu ülke şartları ve kendi öznel koşullara bakmaksızın, düşünmeksizin, korkmadan göreve atılmalıdır. Açılamaya çalıştığımız cümlenin anlamı budur.
BU OLANAKLAR VE KOŞULLAR, HİÇ MÜSAİT OLMAYAN BİR DURUMDA KENDİNİ GÖSTEREBİLİR. : Bu cümle üstte açıklamaya çalıştığımız cümlenin devamı niteliğindedir. Yakın anlam bağları vardır. Türk Gençliği Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığı ve yönetim biçimine yönelebilecek tehditlerde yapması gereken şey mazeretlere sığınmadan içinde bulunulan koşullara ve imkânlara bakmaksızın bu koşul ve imkânlar çok sınırlı dahi olsa vatanı korumak ve rejimi savunmak için derhal harekete geçmesi gerekir. Atatürk Türk gençliğine bu konuyu bu cümlede önemle hatırlatıyor ve anlatıyor.
BAĞIMSIZLIK VE CUMHURİYETİNİ YIKMAK İSTEYECEK DÜŞMANLAR, DÜNYA TARİHİNDE BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ BİR GALİBİYETİN SAHİBİ OLABİLİRLER. : Bu cümlede Atatürk Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkmak isteyecek, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin rejimini kendi çıkarları doğrultusunda değiştirmek isteyecek iç ve dış düşmanlardan söz ediyor. İç ve dış düşmanların dünya tarihinde benzeri görülmemiş bir şekilde iş birliği yaparak hedeflerine ulaşabilecekleri, bu tehlikenin her zaman var olduğu hatırlatılıyor, anlatılıyor. Tekrar vurgulayalım, bu cümlede Kurtuluş Savaşı kazanılmasına rağmen Lozan anlaşması imzalanmasına rağmen cumhuriyet ilan edilmesine rağmen bir yeniden işgal tehlikesinin gelecekte de var olacağı önemle vurgulanıyor.
ZORLA VE ALDATICI DÜZENLERLE AZİZ VATANIN, BÜTÜN STRATEJİK SİYASİ KURUMLARI TESLİM ALINMIŞ, BÜTÜN STRATEJİK EKONOMİK İŞLETMELERİ ELE GEÇİRİLMİŞ, BÜTÜN ORDULARI TERHİS EDİLİP DAĞITILMIŞ VE YURDUN HER KÖŞESİ TAMAMEN İŞGAL EDİLMİŞ OLABİLİR. : Bu cümlede Atatürk Türkiye Cumhuriyetini işgal etmek isteyecek düşmanların hangi yöntemleri kullanacaklarını ayrıntısıyla anlatıyor.Düşman ülkelerin zor kullanarak, baskı kurarak, hileli yöntemler izleyerek hedeflerine ulaşabilecekleri hatırlatılıyor, anlatılıyor.Düşman ülkeler hedeflerine ulaşabilmek için önce stratejik siyasi kurumları teslim alacaklar, zapt edecekler daha sonra stratejik ekonomik kuruluşları ele geçirecekler yani düşman yabancı sermaye kamu iktisadi teşebbüslerimizi, önemli şirketlerimizi önemli ekonomik varlıklarımızı ele geçirecek -ki ekonomik bağımsızlığını kaybeden bir ülkenin varlığı,birliği ve güvenliği tehlikeye girer.- ve en sonunda bağımsızlığımızın güvencesi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin koruyucusu, kollayıcısı olan Türk Silahlı Kuvvetlerini terhis edip dağıtacaklar ve bu şekilde düşman ülkeler ve içerdeki hainler hedeflerine ulaşacaklardır, düşman ülkeler böyle bir yol izleyeceklerdir. Atatürk düşman ülkelerin izleyebilecekleri işgal stratejisinin nasıl olabileceğini bu cümlede ayrıntısıyla anlatıyor. Son olarak bu cümle için belirtmek istediğim bir diğer şeyde orijinal gençliğe hitabe metnin de yer alan ‘Tersane’ kelimesinin ekonomik işletmeler manasına geldiğidir. Makalenin sonunda ‘Tersane’ kelimesinin anlamı ‘Atatürk’ün Gençliğe hitabesindeki tersane kelimesinin anlamı’ bölümünde ayrıntısıyla verilmiştir. Orijinal Gençliğe Hitabedeki ‘Tersane’ asla gemi yapılan tersane anlamına gelemez, çünkü düşman yabancı sermayenin gemi yapılan tersaneleri ele geçirmesi ile ulusal güvenliğin tehlikeye girmesi arasında mantıklı bir bağ kurulamaz.1950’den sonra başlayıp özellikle 1980 yılından sonra ve 3 Kasım 2002’den sonraki hükümet döneminde yaygınlaşan özelleştirmeler, yabancı sermaye girişleri ve stratejik ekonomik kuruluşların çok ucuza ve tehlikeli bir şekilde yabancı sermayeye verilmesi Atatürk’ün Gençliğe Hitabesindeki uyarının hiç dikkate alınmadığını ve anlaşılamadığını kanıtlar niteliktedir. Korkarım ki belki 3 Kasım 2002’den sonraki hükümet 2002’den sonraki hükümet ve geçmişteki kimi hükümetler de Gençliğe Hitabede vurgulanan gaflet ve dalalet ve hatta ihanet içindeki iktidar sahipleridir. Belki 3 Kasım 2002’den sonraki hükümet döneminde ve geçmişteki kimi hükümetlerdeki kimi isimler şahsi çıkarları için batılı ülkelerle gizli gizli iş birliği bile yapmaktaktadırlar, yapmışlardır. Bütün bu durumlar Atatürk’ün ne kadar ileri görüşlü bir insan olduğunun kanıtıdır. Hatırlatmakta yarar vardır ki ekonomik bağımsızlığını kaybeden ülkeler siyasi ve askeri bağımsızlıklarını da kaybederler. Birçok gelişmiş batılı ülkede ekonomi % 51 ya da bu orana yakın devlet ağırlıklıdır, yani gelişmiş batılı ülkeler devletçidirler. Hal böyleyken Atatürk’ün ‘Devletçilik’ ilkesinden neden vazgeçildiği ve uygulanmadığı anlaşılır şey değildir.
BÜTÜN BU KOŞULLARDAN DAHA ACIKLI VE KORKUNÇ OLMAK ÜZERE, ÜLKEDE, İKTİDARA SAHİP OLAN HÜKÜMET VE DEVLET ADAMLARI GAFLET VE SAPKINLIK VE HATTA İHANET İÇİNDE OLABİLİRLER. :Atatürk bu cümlede ülkemizin kendisinden sonra ya da kendisi zamanında içine düşebileceği durumu özetlemeye devam ediyor. Atatürk ‘iktidara sahip olan hükümet ve devlet adamları gaflet ve sapkınlık içinde olabilirler’ derken yönetici sınıfın yeteneksiz, yönetme görevi için ehil olmayan şahıslar olabileceklerini kastediyor. Düşman ülkelerin hedeflerine ulaşırken diğer yandan içerdeki hainlerin düşmanlarla yukarıdaki paragraflarda anlattığımız sahnelerden daha dramatik bir şekilde iş birliği yapabileceği anlatılıyor, vurgulanıyor.
HATTA BU İKTİDAR SAHİPLERİ KİŞİSEL ÇIKARLARINI, İŞGALCİLERİN SİYASİ AMAÇLARIYLA BİRLEŞTİREREK DÜŞMANLA İŞBİRLİĞİ YAPABİLİRLER. : Bu cümlede bir önceki cümlede anlatılan korkunç durumdan daha korkunç bir durumun daha gerçekleşebileceği anlatılıyor, vurgulanıyor. İçerideki ihanet içinde olan iktidara sahip devlet ve hükümet adamlarının kişisel çıkarları için işgalci düşman ülkelerle işbirlikçilik yapabilecekleri önemle vurgulanıyor, Türk Gençliği bir kez daha bu cümlede uyarılıyor, Türk Gençliğinin uyanık olması salık veriliyor.
MİLLET, YOKSULLUK VE ***INTI İÇİNDE EZİK VE BİTKİN DÜŞMÜŞ OLABİLİR. : Bu cümlede Atatürk Ülkemizin işgal edilmesi halinde halkımızın içine düşebileceği ekonomik, sosyal durum özetleniyor. Ancak yoksulluk ve sıkıntı içinde bir ülke işgale uğrayabilir. Atatürk olası bir işgal durumunda ya da öncesinde halkın içine düşebileceği ekonomik ve sosyal durumu ince bir ifade tarzıyla anlatıyor. Halkın içine düşebileceği ekonomik ve sosyal durumu yoksul, sıkıntı içinde, ezik, bitkin kelimeleri çok iyi bir şekilde anlatıyor.
EY TÜRK GELECEĞİNİN EVLADI! :Atatürk Gençliğe Hitabenin başında Türk Gençliğine ‘Ey Türk Gençliği’ diye sesleniyordu. Bu cümlede de yine çok yerinde bir ifade tarzı ile sesleniyor. Gençlerin, Türk gençliğinin Türk Milletinin geleceğinin umudu olduğu Atatürk tarafından ifade ediliyor.
İŞTE, BU DURUM VE KOŞULLAR İÇİNDE BİLE GÖREVİN, TÜRK BAĞIMSIZLIĞINI VE CUMHURİYETİNİ KURTARMAKTIR! : Atatürk Türk Gençliğine vasiyetine son verirken Türk gençliğine görevini bir kez daha hatırlatıyor. ‘İşte’ ifadesiyle yazısına son vermeye başlıyor. Bütün Gençliğe Hitabe boyunca anlatılan korkunç şartlara rağmen Türk
Gençliğinin görevinin Türkiye Cumhuriyeti bağımsızlığının ve rejiminin korunması, kurtarılması olduğunu bir kez daha anlatılıyor vurgulanıyor.
MUHTAÇ OLDUĞUN GÜÇ, DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA BULUNMAKTADIR! : Atatürk bu cümlede yine Türk gençliğine seslenmeye devam ediyor. Bütün Gençliğe Hitabe boyunca anlatılan tüm olumsuz koşul ve durumlarda dahi Türk Gençliğinin görevi vatanı kurtarmaktır. Türk Gençliğinin bir işgal durumunda ihtiyaç duyacağı güç ‘Damarlarındaki Asil kanda mevcuttur.’ ‘Asil kan’ ifadesiyle anlatılmak istenen şey Türk Milletinin şeref ve başarı dolu tarihidir. Yoksa, değilse Atatürk ırkçılık yapıyor olamaz. Atatürk birçok ifadesinde ırkçılığı reddettiğini belirtmiştir. Atatürk’ün Eylemlerinden ve açıklamalarından bunu açık bir şekilde anlayabiliriz.
Aşağıdaki ‘Atatürk’ün Gençliğe hitabesindeki kelimelerin anlamı’ bölümünde
Atatürk’ün Gençliğe hitabesindeki ‘tersane’ kelimesinin anlamı ayrıntılı olarak verilmiştir.

Gençliğe Hitabenin Anlamı

0 yorum | Devamını Oku...

Gençliğe Hitabeyi yorumlayacak olursak; ilk cümlesiyle Türk Gençliğinin ilk sorumluluğunun bağımsızlığımızı ve cumhuriyetimizi korumak ve savunmak olduğunu Büyük Atatürk vurgulamaktadır. Bu gerçekten de en doğru ve keskin ifadelerden birisidir. Türk Milleti tarihinden bugüne her zaman hür ve bağımsız yaşamıştır. Bundan sonra da yaşayabilmesi de bu en önemli özelliğini korumasıyla mümkün olacaktır. En büyük Türk Mustafa Kemalin “Bağımsızlık ve özgürlük benim karakterimdir” sözü de Türk Milletinin bir ferdi olarak Atatürkümüzün de bu hürriyet mevzusunu ne kadar içselleştirdiğini gösterir. Aynı şekilde bağımsızlığımızın bir ifadesi, şekillenmesi manasına gelen Türkiye Cumhuriyetini korumak ve savunmak da bağımsızlığımızı savunmakla eşdeğer tutulmalıdır. Bizim geçmişimizin, bugünümüzün ve geleceğimizin temeli bu anlayıştır.
Türk Milletinin en büyük serveti olan bağımsızlık ve cumhuriyetimize tarihte olduğu gibi bugün de iç veya dış düşmanlar çıkacaktır ve çıkmıştır. Türk Milletini ortadan kaldırmak isteyen hainlerin de, bizim en önemli hazinemiz olan bağımsızlık ve cumhuriyetrimize göz dikmesi doğal bir sonuç olarak düşünülmelidir. Biz, bağımsızlığımızı ve cumhuriyetimizi yitirdiğimizde gerçekten yok olma noktasına gelecek olan bir büyük Türk Milletinin evlatlarıyız. Peki Türk Milletinin genç evlatları, varlığımızı böylesine ciddiyetle tehdit eden iç ve dış düşmanlar karşısında ne yapmalıdır? Elbette ki, Milli Mücadele döneminde olduğu gibi, bulunduğumuz koşulları hiç dikkate almadan, ne olursa olsun bu en önemli hazinemizi korumalı, ve korumak için de gereken şeyi kayıtsız şartsız yerine getirmeliyiz. Gençliğe Hitabede Büyük Atatürk’ün de vurguladığı gibi bizim hürriyetimize ve cumhuriyetimzie kastedecek olan düşmanlar, eşi benzeri olmayan bir galibeyet elde edebilirler. Yurdumuzun en önemli kurumlarına yuvalanabilirler, ordumuzu, donanmamızı etkisiz hale getirebilirler. Gerçketen de şöyle bir düşünüldüğünde ülkemizin gittiği süreç bu süreçtir. Vatanımızın en önemli kaleleri olarak adlettiğimiz birimlere, kurumlara dış güçler kancayı atmış vaziyettedir. Ülkemizde yaşanan olaylar, yıkımlar ve değerli aydınalrımızın ve vatansever devlet görevlilerimiz hep bu noktaya dikkat çekmektedir. Kardeş kanı döktürmek için milleti önceleri Sağ-Sol, Laik-Antilaik diye ayıranlar şimdi de etnik unsurları azdırarak Türkiye üzerindeki hain planlarını uygulamaya sokmaya çalışmakatdırlar. Vatanın en sağlam ve en güvenilir unsurları bile Türkiyemizin aleyhine işleyecek şekilde emperyalist güçlerce yönlendirilmeye çabalanmaktadır. İrticacılar, bölücüler aynı komprador gücün maşası haline getirilip kullanılmaktadırlar. Sözde demokrasi, eşitlik, hürriyet satanlar da, yine sözde karşı oldukları güçlerin himayesine girmiş vaziyetteler. Tarihsel süreçte önümüze çıkan kırmızı ve yeşil tehlikeleri önümüze süren güçler Türk devletinin düşmanlarıdır. Bu yeşil ve kırmızı tehlikelerin ve önümüze konulacak olan diğer tehlikelerin yurdumuzdaki taşeronları da bir nevi bu hainlerin uzantısıdır. Tıpkı geçmişte Şeyh Saitlerle, Delibaşlarla, çerkez Ethemlerle Türk Milleti uğraşmak zorunda kaldığı gibi, dış düşmanlarla uğraşırken Türk genci bugün de yine benzer iç düşmanlarla karşı karşıyadır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün bu hitabının en can alıcı noktası; aziz vatanımızın her köşesinin düşman eline geçmesinden daha önemlisinin, memleketi yönetenlerin(iktidar sahipleri) cahillik, gafillik ve hatta vatana ihanet içinde bulunabileceğine işaret edilmesidir. Bu durum gerçekten de Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyetinin başına gelebilecek en büyük tehlikelerden birisi olarak görülmeli ve halkımız ona göre hareket etmelidir. İktidar sahiplerinin, demokrasi veya insan hakları adına yapacağı vatanın vazgeçilmez değerlerini sarsma çabalarına hangi durumda olursa olsun karşı çıkılmalı ve böyle bir iktidarın ülkemizi yönetmesine izin verilmemelidir. Yolsuzluklarla, sorumsuzluklarla hareket edenlere halkımız gereken cevabı vermeli ve bu türde olabilecek iktidarlara karşı daima tetikte ve uyanık olmalıdır. Çünkü böyle bir gücün ülkemizi çok kötü, fakirlik ve bitkinlik durumuna getirmesi Atamızın da belirttiği gibi işten bile değildir.
Tarih, şartlar, iç ve dış düşmanların çabalarıyla ülkemiz bu sefil duruma düşerse bir gün; Türk Genci, sadece vatanının bağımsızlığını ve cumhuriyetinin varlığını düşünerek hemen yurdunu bu durumdan kurtarmalıdır. Bunun için ihtiyacı olan gücü damarlarındaki kanda bulabilecektir. Çünkü onun damarlarındaki akan bu kanla, bu bağımsızlık, bu topraklar kazanılmıştır. Çünkü bu kanın sahipleri tarihin en eski medeniyetlerini kurmuş, yıllarca dünyaya hükmetmiş, düzen vermiş, gittiği yerlere adalet ve hoşgörü götürmüş, ve zalimlere karşı en büyük zaferleri kazanmış kimselerdir, yani Türk Milletidir. Türk Milleti için bağımsızlık, bir yaşam ölüm meselesidir. Bu her zaman böyle olmuştur ve dünya durdukça da böyle olacaktır. Memletinin ve milletinin sefalet durumuna düştüğünü gören bir Türk Genci; Mete Hanları, Atillaları, Kürşadları, Alparslanları, Fatihleri ve Mustafa Kemalleri hatırlayacak, milletinin büyüklüğünün izlerini kanında bulacak ve milletini hak ettiği noktaya taşımak için hiç birşeyden çekinmeyecektir. Atalarımızın genç, yaşlı, kadın, erkek demeden o azmiyle yedi düvele, emperyalizme, zalimliğe karşı verdiği o büyük mücadeleyi o Kurtuluş Savaşımızı, o Kuvay-i Milliyecileri ve Ulu Önderi ruhunda ve benliğinde hissettikçe kendini vatanını ve bağımsızlığını savunmaya mecbur hissedecektir.
Türk Milletinin her ferdi, Atamızın büyük NUTUK’unu ve de bu nutkunun en önemli varışını yani Gençliğe Hitabesini çok iyi özümsemelidir. Çünkü bu hitabe beynelminel bir hitabe değildir. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük liderinin Türk Gençliğe vasiyeti niteliğindedir çünkü. Ve çünkü, burda anlatılanların benzerlerini Türk Milleti tarihin farklı dönemlerinde hep yaşadı ve hep bağımsızlık bilinciyle bugüne kadar var oldu. Yarın da var olması bu hitabenin anlamını bilmekle, kavramakla yakından ilişkili olacaktır. Bizim bu hitabedeki şuuru ve bilinci özümsememiz yalnızca Ulu Önderin ve Atalarımızın vasiyeti değil, aynı zamanda çocuklarımıza ve geleceğimize bırakacağımız miras olmalıdır. Türk Milletinin mensubu olmak bunu gerektirir.

Gençliğe Hitabe Metni

0 yorum | Devamını Oku...

Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Andımız'ı Dinleyelim (Video)

0 yorum | Devamını Oku...


“Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!”

Andımızın Anlamı Nedir?

0 yorum | Devamını Oku...

Prof. Dr. Afetinan, “Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler” adlı eserinde (s. 213) Dr. Reşit Galip ve “AND” hakkında şunları yazmıştır:
“1933 yılının 23 Nisan Çocuk Bayramı idi. O, heyecanla Çankaya köşküne geldiği vakit, Atatürk’ün yanında bana bir kâğıt uzattı ve şunları anlatmaya başladı. ‘Sabahleyin ilk bayramlaşmayı kızlarımla yaptım. Onlara bir şeyler söylemek istediğim vakit, bir and meydana çıktı. İşte Cumhuriyetimizin 23 Nisan çocuklarına armağanı’ dedi:
Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Bu sözler, Türk çocukları tarafından o yıldan beri tekrarlanmaktadır. Vatanperver Dr. Reşit Galip, evvelâ bir baba olarak bu hisleri duymuş; sonra da Millî Eğitim Bakanı olarak okul çocuklarına bu andı içirmişti.”
Millî Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu 10 Mayıs 1933 tarih ve 101 sayı kararı ile bu “Öğrenci Andı”nı, idealist Millî Eğitim Bakanının belirttiği şekilde uygulamaya koymuştur.
Talim Terbiye Kurulunun bu kararına göre, öğrencilerin her gün tekrar edeceği “Öğrenci Andı” ile ilgili olarak Millî Eğitim Bakanlığı, metni bu yazımızın sonuna alınan 18 Mayıs 1933 tarih ve 1749/42 sayılı genelgeyi yayımlamıştır. “Öğrenci Andı”nın amacı ve söylenirken nelere dikkat edilmesi gerektiği bu genelgede açıklanmıştır.
29 Ağustos 1972 tarih ve 14291 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan ilkokullar yönetmeliğinin 78. Maddesinde “Öğrenci Andı”na aşağıdaki son bölüm eklenmiştir.
“Türküm, doğruyum, çalışkanım; yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ey bu günümüzü sağlayan, Ulu Atatürk; açtığın yolda, kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Ne mutlu Türküm diyene”
“Öğrenci Andı”nın bugün söylenmekte olan metni, Millî Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisinin Ekim 1997 tarih 2481 sayısında yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 10. Maddesiyle belirlenmiştir. Bu maddeye göre ilköğretim okulunda öğrenciler, her gün dersler başlamadan önce öğretmenlerin gözetiminde topluca aşağıdaki “Öğrenci Andı”nı söylüyorlar.
“Türküm, doğruyum, çalışkanım.
İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime and içerim.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ne Mutlu Türküm Diyene!”
SONUÇ
İlköğretim okullarında öğrencilerin, her gün dersler başlamadan önce öğretmenlerin gözetiminde topluca söyledikleri “Öğrenci Andı”nın amacı, anlamı ve öğrencilere nasıl kavratılacağı, metni aşağıya alınan 18 Mayıs 1933 tarih ve 1749/42 sayılı Bakanlık genelgesinde çok güzel açıklanmıştır. Her öğretmenin ve her okul yöneticisinin bu emri dikkatle okuması ve uygulaması gerekir.
Öğrenci andında yer alan her sözde ve anlamında Türk Millî Eğitiminin amacının özü vardır. And’da geçen her sözün ve ettikleri yeminin anlamı öğrencilere iyi kavratılmalı. Öğrenciler, okul içinde ve okul dışındaki hayatlarında, her sabah söyledikleri and’a göre hareket ederek “doğru” ve “çalışkan” olmalı. Küçükleri korumalı. Büyükleri saymalı. Yurdunu ve milletini özünden çok sevmeli. Yükselmeyi ve ileri gitmeyi “ülkü” edinmeli. Atatürk’ün açtığı yolda, gösterdiği hedefe durmadan yürümelidir. Yeri gelince varlığını, Türk varlığına armağan edebilmelidir.
Öğrencilerin okul içinde ve okul dışındaki davranışları, AND’da söyledikleri sözlere ve ettiği yemine uygun olmalıdır.
ÖĞRENCİLERİN HER GÜN TEKRAR EDECEĞİ “AND”
(Günümüz Türkçesine Uyarlanmış Şekli)
Sayı: 1749/42 18.5.1933
İlkokullarda her sınıfta her gün ilk derse girildiği zaman çocukların hep birlikte “Türküm, doğruyum, çalışkanım, yasam küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, budunumu (milletimi) özümden çok sevmektir. Ülküm yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.” and’ını söylemelerinin kural kabul edilmesi uygun görülmüştür.
1. Her öğretmen bu and’ı bulunduğu sınıfta tahtaya yazacak ve öğrencilerin defterlerine yazdıracaktır. Öğrencilerin bu and’ı doğru olarak defterine geçirdikleri kontrol edilecektir.
2. Öğretmen and’ı, ifade ettiği fikirleri, birer birer çocukların zihin seviyelerine uygun şekilde canlı ve cazip bir dille anlatacak, çocukların and’ın anlamını iyice kavramalarına dikkat edecek, andda çocukların anlamadığı hiçbir nokta kalmamasına önem verecektir. And’da geçen (Türklük, doğruluk, çalışkanlık, yasa, küçükleri korumak, büyükleri saymak, yurdu, budunu (milletini) özünden çok sevmek, ülkü, yükselmek, ileri gitmek, varlığımızın Türk varlığına armağan olması) gibi ifade ve fikirleri çocukların iyice anlamalarına çalışacaktır.
3. Öğretmen öğrencinin bu fikirleri ve ifadeleri iyice anlayıp anlamadıklarını emin olmak üzere, her ifade ve fikir hakkında çocuklara çeşitli sorular sorarak, bu ifadeleri yerli yerinde kullanıp kullanmadıklarını anlamak için öğrenciye cümleler kurduracaktır.
4. Çocukların bu andı anlamadan değil, ifade etmek istediği düşünce ve duyguların iyice anlamlarını kavrayarak, onları bütün benlikleriyle duyarak ve candan benimseyerek söylemelerine dikkat olunacaktır.
5. Öğrenciye bu and ayakta ve hep birden söyletilecek, öğretmende öğrencilerin karşısında ayakta durarak onlarla birlikte söyleyecektir.
6. Bu andı söylerken öğrencinin saygısız bir durum almamasına, dürüst ve ciddî durmasına öğretmen dikkat edecektir.
7. Çocuklar, candan duydukları ve zaman geçtikçe anlamını daha derin bir biçimde anlayacakları asil ve yüksek duygular ifade eden bu andı sevinç ve yüksek arzu ve ilgiyle tekrar ederken millî bir görevi yaptıklarının bilincinde olmalıdır.
Bütün Türk çocuklarının, vicdanlarında yaşatmalarını önemli gördüğüm bu inancı, öğrencilerin yalnız dilinde bırakmayarak hayatlarının her evresinde izlenmesi gerekli bir hayat kuralı olarak kabul etmeleri için bütün meslektaşlarımın ellerinden gelen çabayı göstereceklerine inandığımı bildirir, başarılar dilerim.

Andımızın Yazarı Kimdir?

0 yorum | Devamını Oku...

Yetmiş yıldan beri okullarda her sabah söylenmekte olan “Öğrenci Andı” nı yazan ve 23 Nisan 1933′te Türk çocuklarına armağan eden de Dr. Reşit Galip’tir.
Prof. Dr. Afetinan, “Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler” adlı eserinde (s. 213) Dr. Reşit Galip ve “AND” hakkında şunları yazmıştır:
“1933 yılının 23 Nisan Çocuk Bayramıydı. O, heyecanla Çankaya köşküne geldiği vakit, Atatürk’ün yanında bana bir kâğıt uzattı ve şunları anlatmaya başladı. ‘Sabahleyin ilk bayramlaşmayı kızlarımla yaptım. Onlara bir şeyler söylemek istediğim vakit, bir and meydana çıktı. İşte Cumhuriyetimizin 23 Nisan çocuklarına armağanı’ dedi:
Bu sözler, Türk çocukları tarafından o yıldan beri tekrarlanmaktadır. Vatanperver Dr. Reşit Galip, evvelâ bir baba olarak bu hisleri duymuş; sonra da Millî Eğitim Bakanı olarak okul çocuklarına bu andı içirmişti.”
Öğrenci andında yer alan her sözde ve anlamında Türk Millî Eğitiminin amacının özü vardır. And’da geçen her sözün ve ettikleri yeminin anlamı öğrencilere iyi kavratılmalı. Öğrenciler, okul içinde ve okul dışındaki hayatlarında, her sabah söyledikleri and’a göre hareket ederek “doğru” ve “çalışkan” olmalı. Küçükleri korumalı. Büyükleri saymalı. Yurdunu ve milletini özünden çok sevmeli. Yükselmeyi ve ileri gitmeyi “ülkü” edinmeli. Atatürk’ün açtığı yolda, gösterdiği hedefe durmadan yürümelidir. Yeri gelince varlığını, Türk varlığına armağan edebilmelidir.
Öğrencilerin okul içinde ve okul dışındaki davranışları, AND’da söyledikleri sözlere ve ettiği yemine uygun olmalıdır.

Andımız

0 yorum | Devamını Oku...
“Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!”

Hakkımızda

Bu Sayfa Üzerinde Aklınıza gelecebilecek tüm sorulara cevap arayacağız, sormak istediginiz birşey varsa iletişim kısmından yazabilirsiniz.

Takip Listemizden

İstatistikler


Sitemizde 33 kategoride toplam yazı bulunmaktadır!

Görüntülenme

back to top