Bebek Bakımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bebek Bakımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ocak 2012 Perşembe

Bebekler İçin Suyun Önemi

0 yorum | Devamını Oku...
Emziren annelerin yeterli miktarda sıvı tüketmesi önemlidir. Anne bebeğini her emzirdiğinde, vücudu belli bir miktar sıvı kaybeder.

Bebekler günde 8-12 defaya kadar emzirilebilir, bu nedenle emziren anneler, süt verme ile kaybettiklerini telafi etmek için günde 12 bardağa (3 litre) kadar sıvıya ihtiyaç duyar. Her bir emzirme veya süt sağmada 250 ml. (1 bardak) sıvı alınması önemlidir.

Anne adayı aktif çalışan bir kişiyse veya egzersiz yapıyorsa, alması gereken su miktarı daha da artar. Her bir saatlik egzersiz için, en az bir bardak fazla su içilmesi gerekmektedir.

Bebekler, ek gıdayla ve içeceklerle beslenmeye başladıklarında yeterli miktarda su almaları önemlidir. Yeterli su alım miktarları, yiyecek ve içeceklerden alınan toplam su miktarına dayanır.

Bebekler için yeterli su alım miktarları aşağıdaki gibidir:

0-6 aylık; sadece anne sütü ile beslenen bebekler için günde 0,7 litre. Bu miktarın tamamı genelde anne sütünden karşılanır.

7-12 aylık bebekler için 0,8 litre. Bu miktar; anne sütünden, ek gıdadan ve içeceklerden karşılanır.

Hydration Fluid for Life; ILSI Monograph, 2004

7 Kasım 2011 Pazartesi

1-3 yaş çocuk bebek gelişimi ve beslenmesi

0 yorum | Devamını Oku...
Çocuğun bir yaşından önceki ve hemen sonraki beslenme şekli pek farklı değildir, yalnız ilk yaşlardaki ile beş-altı yaşlarındaki çocukların beslenmesinde gözetilecek esaslarda önemli ayrılıklar vardır. Küçük çocuğun diş durumu gibi yapısal özellikleri, davranışları, istekleri, deneyimleri, yapmak istedikleri ve yapabildikleri çelişkilidir, uyumsuzdur. Bu sebeple ilgi ve yardıma muhtaçtır. Kendi kendine bırakılmayıp denetim altında tutulması ve beslenmesinin bu özelliklerine göre düzenlenmesi gerekir.


1-3 yaş grubu çocuklarının beslenmesi şu esaslar doğrultusunda düzenlenir. Çocuk büyüdükçe, besin gruplarından verilecek yiyeceklerin miktarı artırılır. Diyet, yeni besinler eklenerek çeşitlendirilir. Yiyecekler, çocuğun diş yapısı ve çiğneme özelliğine uygun olarak hazırlanır. İlk yaşlarda, diyetin önemli kısmını yumuşak besinler oluşturur. Aşamalı olarak diyete taneli, katı-sert besinler eklenir. Diyet ve öğünler çocuğun davranış ve duygusal özellikleri gözetilerek düzenlenir.

Çocuğun,uygun ortam ve durumda, gereksiz engellemelerden kaçınılarak ve yardım edilerek yemesi sağlanır. Her çocuğun gelişim ve kişilik özellikleri bazı değişiklikler gösterir. Bu nedenle, temel ilkelere bağlı kalmak ve besin gruplarından alınması gereken yiyecekleri yeterince vermek koşuluyla çocuğun beslenmesi, çocuğun özelliklerine uygun olarak düzenlenmelidir. Çocuk büyüdükçe alması gereken yiyecek miktarında artış olmaktadır, ancak yetişkinler kendi tükettikleri miktarla karşılaştırarak çocuğun yediğini genellikle az bulmakta, çocuğu zorlamakta ve ters sonuçlar almaktadır. Bazı çocuklar ise, aşırı miktarda yiyerek daha ilk yaşlarda şişmanlamaya başlamaktadır. O nedenle, aile bireyleri çocuğun yemesi gereken miktarlarda gerçekçi olmak, çocuğu yönlendirmek zorundadır.

Çocuğa gereğinden fazla yiyecek verilerek ilgisi azaltılmamalı, büyükler kadar yemesi beklenmemelidir. Çocukların bir kısmı taneli ve katı besinleri çiğnemekte güçlük çekerler ve almak istemezler. Bu çocuklara yumuşak yiyecekler ve ezmelerin yanı sıra kolay çiğnenebilecek meyveler verilerek alıştırılmalıdır.
Çocukların bazıları genellikle iki yaşlarında, yiyeceklere günden güne, öğünden öğüne bile değişik yaklaşım gösterebilir. Severek yediklerini bile reddedebilir ya da tersine yapabilirler. Bu aynı yiyeceğin aynı şekilde ve sık verilmesinden , açlık duygusunun belirmemesinden ya da başka bir ruhsal gerginlikten kaynaklanır. Yememek için direnen, saçıp savuran çocuğa zorla yedirmeye çalışmamalıdır. Hırçınlık göstermeden ve önemseyiş gibi gözükmeden yemek kaldırılmalıdır.

Çocuk yemeğin oyuncak, beslenmenin bir oyun olmadığını sezmeli, çocuğun yemek istemediğini ya da aç olmadığını da yetişkinler anlamalıdır. Bu durumda en uygun yol, çocuğun yemek istemesini ya da açlık belirtileri göstermesini beklemektir. İlk yaşlardaki çocukların yapmaya çalıştıkları ile yapabildikleri farklılık gösterir. Çocuk kendi yöntemleriyle ve kendi kendine yemek ister, ama bazen yardımsız beceremez. Kaşığı, bardağı tutmak isteyen, beceriksiz de olsa ağzına götürmeye çalışan çocuk özendirilmeli, caydırıcı davranışlarda bulunmayıp yardım edilmelidir.

Çocuğun kullanacağı tabak, kaşık, bardak, kolayca tutabileceği biçim ve büyüklükte ve dayanıklı olmalıdır. Düz yada çok çukur tabak yerine, kendi ve çocuğun yemeği kaşığa kolayca alabileceği derinlikte tabak kullanılmalıdır. Bardak saydam ve küçük olmalıdır. Çocuğun bütün giydikleri, önlüğü, iskemlesi, masası kullandığı her tür araç kolay temizlenebilecek özellikte olmalıdır. Masası, iskemlesi uygun büyüklükte ve yükseklikte olmalı, çocuk rahat hareket edebilmelidir. Küçük, düzgün ve döküp saçmadan yiyemeyeceğinden çevreyi de koruyucu önlük alınmalı, temizliği kolay örtü, önlük ve benzeri kullanılmalıdır. Tersi durumunda annenin çocuğa davranışı olumsuzlaşır.

Bu da çocuğun beslenmeye ilgi isteğini azaltır. Çocuğun önlüğü, masa ve iskemlesi gibi kullandığı eşya renk yönünden de uygun olmalı, canlı renkler seçilmelidir. Küçük çocuklar, yiyeceklere dokunmaktan kendi kendilerine yemekten hoşlanırlar. Uygun yiyecekler, tabağına elle alabileceği büyüklükte yada lokmalık parçalara ayrılarak verilebilir. Kayısı, şeftali, armut gibi meyvelerden yumuşak olanları, kavun karpuz, çilek, portakal dilimi, marul, havuç gibi sebze ve meyveler çocuğa verilir. Zarı, kabuğu, çekirdeği iyice temizlenip parmak büyüklüğünde, eliyle tutabileceği büyüklükte birkaç çeşit yiyecek çocuğun tabağına konup istediğinden alması sağlanır yada eline verilir.

Yiyecekler, renk, doku, kıvam ve şekil yönünden çocuğun hoşuna gidebilecek nitelikte hazırlanmalıdır. Besinlerin be şekilde hazırlanması, ilk yaşlarda bile çocuğun beslenmeye karşı ilgisini artırır ve daha düzenli beslenmesine yardımcı olur. Örneğin, kasedeki çiçek motifini görmek için yemeğini bitirir, muhallebisi içine konmuş renkli küçük bir meyve , yumurta sarısı üzerindeki maydanoz gibi bir yeşillik çocuk için hoş bir sürpriz olabilir. Bu ve benzeri uygulamalar, özellikle iştahsız çocukların yemesini kolaylaştırabilir.

Ancak, çocuğun gelecek de aynı uygulamaları bekleyecek, bir yiyeceği başka türlü tüketmeyi engelleyecek alışkanlık kazanması da önlenmelidir. O nedenle, her yiyeceğin değişik şekillerde hazırlanarak yedirilmesi daha uygundur.
Küçük çocukların beslenmesinde gözetilmesi en önemli noktalardan biri de, onları kazalara karşı korumaktır. Kesici, batıcı, kolay kırılabilen, bıçak, çatal, tabak, cam bardak gibi araçlar kullanılırken, özellikle ilk yaşlarda dikkatli olunmalı, bunları ve benzerlerini çocuğun yanında bırakmamalıdır. Çocuğun uzanabileceği, bir şey üzerine çıkarak alabileceği yerlerde yiyecek, zararlı madde, ilaç, kesici, batıcı,yanıcı madde bulundurulmamalıdır.

İlk yaşlarda çocukların ellerine geçen her şeyi ağızlarına götürdükleri, sürekli denetim altında tutulmaları ve korunmaları gerektiği unutulmamalıdır. Küçük çocuklara, fındık, fıstık, çekirdek, küçük taneli, sert kabuklu ve çekirdekli meyveler kemikli et, kılçıklı balık verilmemelidir. Karpuz ve kavun gibi meyveler çekirdekleri temizlendikten ; erik, şeftali, elma gibi meyvelerin kabuğu soyulduktan sonra verilmelidir. Çekirdek, kemik, kılçık gibi sert maddeler çocuğun yemek ve soluk borusuna kaçabilir. Takılabilir ve çok tehlikeli olabilir.

1-6 yaş bebek beslenmesi

0 yorum | Devamını Oku...
İlk yaştan sonra çocuğun büyüme hızında yavaşlama ve büyüme tablosunda değişme başlar. Bir yaşından sonra bebeklikteki yağ oranı düşer, kaslar gelişme, kol ve bacaklarda uzama, iskelette sertleşme, diş sayısında artma görülür.

Kasların gelişmesiyle çocuk dik durmaya ve yürümeye başlar. Kemikler yavaş uzar, ancak kalınlaşır, minerallerin depolanması hızlanır. İskelet, artmakta olan vücut ağırlığını taşıyabilecek şekilde güçlenir. Bu değişikliklerin yanı sıra çocuğun hareketleri, çevreye ilgisi, merakı ve yemeğini kendi kendine yeme isteği artar. İlk yaşlarda çocukta bencilleşme, olumsuzlaşma ve bağımsızlaşma eğilimi görülür.

Çocuk büyüdükçe bu tutum ve davranışlarda değişme ve olgunlaşma, hareketlerinde artma, oyunlarda zorlaşma, koşma, hoplama, çevreyi tanıma, hayvan gücünde gelişme olur. Zihinsel, duygusal ve sosyal yönden gelişme hızlanır, çevresindekilerden daha çok etkilenmeye ve onları taklit etmeye başlar.

Çocuğun beslenmesi, bu fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden gelişme özelliklerine göre düzenlenir. Okul öncesi çocukları hızlı büyüdükleri için, vücut ağırlıklarının kilosu başına enerji ve besin öğesi ihtiyacı yüksektir. Okul öncesi çocukların günlük enerji gereksinmesi, protein ihtiyacı, mineral ve vitamin ihtiyacı vardır.

Çocuğun beslenmesinde temel ilke; enerji ve besin öğelerine ihtiyacı sayısı ve sindirim sistemine uygun çeşit, miktar ve kıvamdaki besinleri seçerek karşılamak, bunu yaparken iyi beslenme alışkanlıkları kazandırmaktır. Çocuğun yeterli ve dengeli beslenip beslenmediği, boy ve ağırlık ölçüleri normal ölçülerle karşılaştırılarak anlaşılabilir.

İyi beslenen çocuk canlı, hareketli, neşeli ve istekli olur. Vücut yapısı normal ve sağlam görünür. Hastalıklara dirençlidir ve hastalanınca kolay iyileşir. Bu ve benzeri özellikleri taşıyan, boy ve ağırlığı normal ölçülere uygunluk gösteren çocuğun iyi beslendiği söylenebilir.

3 Kasım 2011 Perşembe

Bebeklerin zekasını geliştirecek 25 öneri

0 yorum | Devamını Oku...

Yeni doğan bebeklerin zekalarının gelişiminde anne-babaya büyük görev düşüyor. Onlarla konuşun, dil çıkarın, gıdıklayın… Zeka gelişiminde bebeğinizle birlikte gerçekleştirebileceğiniz aktiviteleri de içeren 25 öneri:
Sabah/Günaydın
Uzmanlar, ebeveynlere; dil çıkarıp, ayaklarını gıdıklayarak bebeklerinin zeka gelişimine katkıda bulunmalarını ve onları güldürmelerini öneriyor.
Bebeklerin zeka gelişimlerinin desteklenmesinde 0-1 yaş arası dönemin önemine dikkat çeken uzmanlar, bu konuda anne-babalara önemli görevler düştüğünü belirtiyor.
Anne-bebek ürünleri alışveriş platformu e-bebek bünyesinde yayın hayatına başlayan Bebek Dergisi’nin ilk sayısında yer alan habere göre; bebeklerle konuşmak, onları güldürmek, onlara şarkı söylemek ve kitap okumak; özellikle öğrenme becerilerinin gelişimi açısından bebeklere büyük katkı sağlıyor.
İşte, zeka gelişiminde bebeğinizle birlikte gerçekleştirebileceğiniz aktiviteleri de içeren 25 öneri:
1- Göz teması kurun: Yeni doğan bebekler kısa süre içinde yüzleri ayırt etmeye başlarlar ve sizin yüzünüz onun için en önemlisi! Size her baktığında, belleğini biraz daha oluşturur.
2- Onunla uzun konuşmalar yapın: Alabileceğiniz tek karşılık, boş bir bakış olacak ama çocuğunuz konuşmaya istekli gibi göründüğü zamanlarda, konuşmanıza kısa aralıklar vermeyi unutmayın. Kısa süre sonra, diyalogların ritmini anlamaya başlayacaktır. Bakışları da boş olmayacaktır.
3- Anne sütüyle besleyin: Anne sütü ile beslenen çocukların daha yüksek IQ’ları olduğu bilinen bir gerçek. Ayrıca emzirirken; çocuğunuzla konuşmayı, ona şarkılar söylemeyi ya da basitçe saçını okşamayı ihmal etmeyin.
4- Dil çıkarın: Araştırmalar, yeni doğan bebeklerin daha iki günlükken basit yüz hareketlerini taklit edebildiklerini gösteriyor. Bu da çok erken problem çözebilme yetisi oluşturmalarını sağlıyor.
5- Aynada kendine baksın: Bebeğinizin aynada kendisine bakmasını sağlayın. İlk başta, başka bir bebeğe baktığını düşünebilir ama ‘diğer’ bebeğin kollarını hareket ettirmeye ve gülümsetmeye bayılacaktır.
6- Ayaklarını gıdıklayın: Bebeklerin espri anlayışını geliştirmenin ilk adımı gülmektir. Ayak parmaklarından çenesine kadar onu gıdıklayarak; “Geliyor geliyor…” ya da “Seni yakalayacağım” oyunları oynayın. Bu, çocuğunuzun olacakları tahmin edebilme becerisi oluşturması için ilk adımdır.
7- Farklılıkları vurgulayın: Birbirine benzeyen ama aralarında küçük bir fark bulunan iki fotoğrafı bebeğinizin yüzüne doğru tutun. Çok küçük bir bebek bile, bir birine bir ötekine bakacak, anlatmak istediğiniz şeyi anlamaya çalışacak ve sonunda ayırt edici ayrıntıyı görecektir. Bu egzersiz okumaya başlamarken katkı sağlayacaktır.
8- Manzarayı paylaşın: Bebeğinizle birlikte syürüyüşlere çıkın. Yürürken ona etrafta olup biteni anlatmayı unutmayın. Böylece bebeğinize sonsuz bir kelime haznesi kazandırmış olursunuz.
9- Yanında çıldırın: Bebeğiniz sizin değişen tonlarda sesler çıkararak yaptığınız konuşmalardan büyük keyif alır.
10- Şarkı söyleyin: Bazı araştırmalar, müziğin ritmini öğrenmenin matematik öğrenme ile bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor. Günlük yaptığımız işleri ona melodiler eşliğinde söyleyin.
11- Bezini değiştirme süresini iyi kullanın: Bebeğinizin altını yavaşça değiştirin. Rutininizi anlayabilmesi için o sırada neler yaptığınızı ona sakin sakin anlatın.
12- Oyun bahçesi olun: Yere sırtüstü yatarak üzerinize tırmanmasına, üstünüzde emeklemesine izin verin. Böylece bebeğiniz ileride koordinasyon ve problem çözme becerilerine sahip olur.
13- Alışverişe gidin: Oyunlara ara verdiğinizde onunla birlikte alışverişe gidin. Oradaki yüzler, sesler ve renkler bebeğinizin iyi vakit geçirmesini sağlayacaktır.
14- Kitap okuyun: Araştırmalar, 8 aydan itibaren bebeklerin bir hikayeyi 2- 3 kez dinledikten sonra, içindeki kelimeleri öğrenmeye başladıklarını gösteriyor. Ona kitap okuyun!
15- Ce-e oynayın: Saklanma ve bulunma oyunlarınız sayesinde bebeğiniz, objelerin kaybolabileceğini, sonra yine geri gelebileceğini öğrenir.
16- Albüm yapın: Akraba ve arkadaşlarınızın fotoğraflarının olduğu bir albüm yapın ve bebeğinizin hafızasını tazelemek için zaman zaman ortaya çıkartın.
17- Yemeğiyle oynamasına izin verin: Hazır olduğunda, farklı farklı yiyeceklerin tadına parmaklarıyla bakmasına izin verin.
18- Yerdekileri toplayın: Bebeğiniz durmaksızın mama sandalyesinden aşağı bir şeyler atıyor. Sinirlenmeyin! Bebeğiniz yalnızca yerçekimi kanununu öğreniyor.
19- Engelli bir yol hazırlayın: Minderleri ve oyuncakları yere serpiştirin ve ona,bunların nasıl üstünden ya da altından emekleyerek geçebileceğini gösterin. Motor becerilerinin gelişmesine katkı sağlamış olursunuz.
20- “Beni yakalayamazsın!” oynayın: Bazen hızlanıp bazen yavaşlayarak evin içinde dizlerinizin üstünde gezinin ve sizi takip etmesini sağlayın. Eğlenceli oyunlar oynayabileceğiniz yerlerde durmayı ihmal etmeyin.
21- Komik surat yapın: Bebeğiniz burnunuza her dokunduğunda ‘Bip’ sesi, kafanıza vurduğunda komik bir ses çıkarın. Aynı ses ya da davranışları üç-dört kez tekrarlayın.
22- Kendi yolunuzu bulun: Bebeğinizi kucağınıza alıp tüm evi dolaşın. Ellerini soğuk cama, yeni yıkanmış çamaşırlara, yumuşak yapraklara ve diğer güvenli eşyalara dokundurun. Dokunduğu her nesnenin adını söylemeyi de unutmayın.
23- Uzun hikayeler anlatın: En sevdiği hikayeyi bulun. Hikayenin kahramanının adını bebeğinizin adı ile değiştirerek daha cazip hale getirin.
24- Bir hayvan kitapçığı oluşturun: Onunla hayvanat bahçesine gidin ve en çok ilgi gösterdiği hayvanların fotoğraflarını çekerek bir albüme yerleştirin. Daha sonra, hep birlikte hayvan kitabınızı okumaya başlayın. Arada hayvan sesleri çıkartmayı unutmayın.
25- Her şeyi sayın: El ve ayak parmaklarını, evinizdeki merdivenleri ya da yerdeki oyuncakları birlikte sayın. Kısa süre sonra o da size eşlik etmeye başlayacaktır.

Bebeğinizin uyku saatleri

0 yorum | Devamını Oku...

Bebeklerde uyku düzeninin oturtulması ailenin en onemli sorunlarından biri olmaktadır. Bu yazıda sizlere bu konuda birkaç öğüt verilecektir.
0-3 ay: Yeni doğan bebeğiniz ilk haftalarda günde 17-18 saat uyur. 3. ayda ise uykusu günde 15 saate düşer. Ancak bu uyku hiçbir zaman gece olsun gündüz olsun aralıksız olarak 2-3 saati geçmez. Böylece bu dönemde siz de hiçbir zaman 2-3 saatten fazla aralıksız uyuyamazsınız. Ya beslemek için, ya altını almak için veya sadece oynamak için uykunuz mutlaka bölünecektir. Bu durum çoğu bebekte 5-6.aya kadar sürer.Bu süre içinde size düşen görev bebeğinizin uyku alışkanlıklarını yerleştirebilmek için alıştırmalara başlamaktır.
  • Bebeğiniz uykusu geldiğinde gözlerini ovuşturmak, kulaklarını çekiştirmek gibi birtakım hareketler yapar. Bu hareketleri öğrenin.
  • Bebeğinize gece ve gündüzün farkını öğretmeye başlayın. Buna 2 haftalıkken başlayın. Gündüz onunla oynayın, konuşun, ilgilenin. Gece uyku vakti geldiğinde ışıkları karartın, oynadığınız oyunları mümkün olduğunca yavaşlatın. Onun ilgisini çekecek tüm aktiviteleri sınırlayın. Çamaşır, bulaşık makinesi vs. aletleri çalıştırmayın.
  • 6-8 haftalık olduğunda bebeğinize kendi kendine uyuma şansı tanıyın. Onu yatağına yatırın, uyutmak için çaba sarfetmeyin, kucağınıza almayın veya sallamayın. Böylece kendiliğinden uyumayı öğrenme şansı tanıyın.
  • 3-6 ay: 3-4 aylık olan çoğu bebek günde 15 saat uyur. Bunun yaklaşık 10 saati gece, 5 saati ise gündüzdür. Eskisi gibi her 2-3 saatte bir uyanmamaktadır. Geceleri ancak bir kaç kez beslemek için uyanabilirsiniz. Gündüz uykuları ise 2-3 parti halinde yaklaşık 5 saat olacaktır. Bu dönemde:
  • Bebeğinizin uyku saatlerini planlamaya başlayabilirsiniz. Geceleri 20- 20.30 sıralarında uyuması uygun olacaktır. Bu saatlerde bebeğiniz çok enerjik görünse de yatmasını sağlayın. gündüz uykularını da belli saatlere planlamaya çalışın.
  • Yatma zamanı için bir takım alıştırmalar geliştirmeye çalışın. Onu yatırmadan önce oynadığınız oyunları yavaşlatın. Pijamalarını giydirin. Hikaye anlatın, ninni söyleyin. Işıkları azaltın. Bunu her gün yaparak bebeğinizin yatma saati geldiğini öğrenmesini sağlayın.
  • Bebeğiniz gece uykusunu 10 saat uyuduktan sonra onu uyandırın. böylece gündüz uykularını da düzenli uyumasını sağlarsınız.
  • 6-9 ay: Günlük uykusu yaklaşık 14 saattir. 7 saate yakın bir süre hiç uyanmadan uyuyabilir. Sabah ve öğleden sonra olmak üzere günde iki kez kısa süreli gündüz uykuları uyuması uyku düzeninin sağlanmasında faydalı olacaktır.
  • Bu dönemde yatma zamanı için daha önceden geliştirdiğiniz alıştırmaların faydasını göreceksiniz. Artık önceden alıştırdığınız gibi pijamaları giydirdiğinizde , hikaye okuyup ninni söylediğinizde uyku zamanının geldiğini kabul edecektir.
  • Her gün aynı saatte gündüz uykularına yatmasını sağlayın.
  • Kendi kendine uyuyakalmasını sağlamaya çalışın.
9-12 ay: Bu aylarda muhtemelen bebeğiniz geceleri 10-12 saat ve gündüzleri iki kez yarım- 2 saat uyuyor olacaktır. Size düşen ise yatma zamanı alışkanlıklarını bozmamasını sağlamak, kendi kendine uyuması için gerekenleri yapmak olmalıdır.
12-18 ay: Bu aylarda bebeğiniz günde 13-14 saat uyuyacaktır. 18 aylık olduğunda günde iki kez olan kısa gündüz uykularını öğleden sonralarıyarım- iki saatlik tek uykuya indirebilir.Size düşen ise yatma zamanı alışkanlıklarını bozmamasını sağlamak, kendi kendine uyuması için gerekenleri yapmak olmalıdır.
18- 24 ay: Geceleri 10-12 saat, gündüzleri 2 saatlik bir öğlen uykusu yeterli olacaktır. Bu aylarda çocuğunuz oluşturduğunuz alışkanlıkları yıkabilmek için çeşitli hilelere başvurabilir.
http://www.kadinhastaliklarivedogum.com

Yenidoğan sarılığı

0 yorum | Devamını Oku...

Prof. Dr. Barbaros Ilıkkan 
Sarılık yaşamın ilk haftalarında tüm yenidoğanların yüzde 60′ında görülür. Çoğunlukla bir hastalık nedeni değildir. Bebeğe zarar vermeden kendiliğinden geçer. Yeni doğan bebeğin erişkine göre daha yüksek olan hemoglobin değeri, kırmızı kan hücrelerinin kısa yaşam ömrü ve karaciğerlerin bilirubin’i ortamdan uzaklaştırabilme kapasitelerinin yetersiz olması sarılığın nedenidir.

Hastalıkla karıştırmayın!

Sarılığın izleminde önemli olan; hastalık nedeni olan sarılık ile yenidoğan dönemine özgü doğal sarılığın birbirinden ayırt edilmesidir. Bu da bebeği izleyen çocuk doktorunun görevidir. Bir hastalık sonucu olan sarılıkta bilirubin seviyeleri tehlikeli düzeylere çıkabilir ve özellikle sinir sistemi gelişimini olumsuz etkileyebilir. Tehlikeli değerler bebeğin kaç günlük olduğuna, artış hızına, bebeğin ağırlığına ve hasta olup olmadığına göre farklılık gösterir. Bu nedenle sadece bilirubin’in rakamsal değeri ile karar vermek kesinlikle doğru değildir. 
Yaşamın ikinci gününden itibaren başlayan, üç haftadan uzun sürmeyen, 15mg/dl’yi geçmeyen, sadece indirekt bilirubin’in yükseldiği ve kan uyuşmazlığı olmayan sarılıklar çoğunlukla fizyolojiktir ve tedavi gerektirmez. Bu tanımın dışında kalan sarılıklı bebekler çok yakından izlenmelidir. Sarılığın nedeni çok sayıda hastalık olabilir. Bu durumda önemli olan, sarılığın nedenini bulup, gerekiyorsa erken dönemde tedavisine başlayabilmektir. Kan uyuşmazlığı, karaciğer hastalıkları, hipotiroidi, enfeksiyon ve bazı özel beslenme gerektiren hastalıklar sarılığın nedeni olabilir ve tedavide gecikme, geri dönülemez hasarlar bırakabilir.
Yaşamın İlk 5-6 günü çok önemli
Yeni doğan bebekte önemli olan, sarılığın bir hastalığa bağlı olmadığına karar verebilmektir. Yaşamın ilk 5-6 günü, sarılık izleminde çok önemlidir. Bu dönemde yakın doktor-hasta ilişkisi, erken tanı ve gereken önlemlerin alınması için şarttır. Bir hastalık nedeni olabilecek sarılıklar çoğunlukla ilk 24 saatte ortaya çıkar ve hızla yükselir. Bu nedenle ilk 24 saatte sarılığı başlayan bebekler nedeni anlaşılıncaya kadar, tetkik ve sarılığın fototerapi veya gerekirse kan değişimi ile tedavisi için hastanede tutulmalıdırlar. 
Yenidoğan sarılığı büyük bir çoğunlukla doğaldır ve tedavi gerektirmez. Sağlıklı bebeklerde yaşamın 4-6. günlerinde en yüksek bilirubin seviyelerine ulaşır ve sonra yavaş yavaş 3-4. haftalarda normal değerlere iner.

Doğal sarılığın uzaması

Doğal sarılığı olan bebeklerde bu dönemin uzamasının iki önemli nedeni, yeterli beslenememe ve anne sütü sarılığıdır. 
Yeni doğan bebekte önemli olan, sarılığın bir hastalığa bağlı olmadığına karar verebilmektir. 
Yaşamın ilk 5-6 günü, sarılık izleminde çok önemlidir. Bu dönemde yakın doktor-hasta ilişkisi, erken tanı ve gereken önlemlerin alınması için şarttır. 
Yeterli beslenememe, sarılık nedeni olan maddenin (bilirubin) atılımını yavaşlatır ve kandaki değerler bu nedenle uzun süre yüksek kalır, bu durum çoğunlukla tehlikeli düzeylere ulaşmasa da olasılık her zaman vardır. Beslenmenin yakından izlenmesi ve anneye emzirme eğitiminin sağlanması bu olasılığı kolaylıkla engelleyecektir. 
Sadece anne sütüyle beslenen ve iyi büyüyen bebeklerde büyük olasılıkla sütte bulunan doğal bir madde nedeniyle sarılık uzun sürmekte ve yüksek düzeylere çıkabilmektedir. Bu tip sarılığın, çoğunlukla tehlikeli olmamakla beraber doktor kontrolünde izlenmesi gereklidir. Tedavinin bebeğin anne sütünden kesilerek yapılması hiçbir zaman uygun değildir. Bu, annenin sütünün tamamen kesilmesine neden olabilir. 
Yaşamın ilk günlerinde hastane koşullarında doğru ve ayırıcı tanı, bebeği hem olası tehlikelerden zamanında korur hem de doğal sarılık kararı verildiğinde yaşamın ilerleyen günlerinde gereksiz tetkikler yapılmasına engel olur.

Bebeklerin ay ay gelişimleri nasıl olur?

0 yorum | Devamını Oku...

Doğumdan sonraki ilk yıl bebeğinizi çok hızlı bir gelişim süreci bekliyor. Siz de bu keyifli süreci ay ay takip edebilirsiniz.

Yumuk yumuk gözlerini aralayarak size bakan bebeğiniz, o muhteşem duyguyu yani anne-baba olmanın tarifsiz hissini size yaşatıyor. İşte sizi bu süreçten sonra uzun bir maraton ve her ay bebeğinizle birlikte yaşayacağınız farklı bir macera bekliyor. Unutamayacağınız küçük anılarla dolu olacak yaşamınızda bebeğinizle birlikte onun gelişim evrelerini keşfetme şansı bulacaksınız. Onun gelişimine destek olmak, bu keşif döneminde sizin en önemli göreviniz. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şirin Gencer Seçkin, bebeklerin ilk yılında ay ay gelişim özelliklerini anlattı ve onun gelişimine destek olabileceğiniz önerilerde bulundu.

Yenidoğan dönemi

Yeni doğan bebekler zamanın büyük bir bölümünü uyuyarak geçirir. Uyandığında ağlayarak acıktığını belli eder. Her beslenme sonrası kısa bir süre uyanık kalır. Karın üstü yatırılan yeni doğan bebekler, tüm eklemlerini bükülü pozisyonda tutar. Doğumdan 5 ya da 8 hafta sonra bu pozisyon kendiliğinden kaybolur. Ayrıca hareketsiz durmazlar; ellerini, bacaklarını sürekli oynatırlar. Henüz baş ve boyun kasları gelişmediğinden, başını kaldıramaz, çeviremez ve sırt üstü yatırıldığında başını tutamaz. Başı öne ya da yana düşer. Parmaklan ile avucuna konan cisimleri sıkıca kavrar. Şiddetli ışık ve sese karşı tepki gösterir. Emzirme sırasındaki dokunma çok daha önemlidir. Açlık nedeniyle ağlayan bebeği an- j ne sütü kadar annenin kokusu, sıcaklığı ve göğüslerin yumuşaklığı da sakinleştirir. Bebek sizi anlamıyor gibi görünse de, onunla konuşmaya çaba gösterin. Bebekle konuşurken yüz yüze ve göz göze gelmeye özen gösterin. Sizi görebileceği yakınlıkta durun. Çünkü bebekler canlı renklen siyah-beyaz kontrastını görür. Bu dönem için müzik kutuları ve beşiğe asılan renkli, sallantılı oyuncaklar onun için uygundur. Bebeğin ilk konuşma girişimi şiddetli sesle ağlamadır.

1. AY

İlk bir aya giren bebekler zamanın yüzde 70 ve 80′nini uyuyarak geçirir. Acıktığını ağlayarak belirtir. Beslenme sonrası bir süre uyanık kalarak çevresiyle ilgilenir. Karın üstü yatırıldığı zaman üç saniye kadar başını kaldırmayi başarabilir. Vücudunu ileri geri ve yana hareket ettirmeye çalışır. Ellerinden tutulup oturur pozisyona getirilmeye çalışılırsa başı geriye düşer. Boyun kasları ağır kafasını tutabilecek güçte değildir. Bebek yanlardan desteklenirse başını bir-iki saniye kadar tutabilir. Parmaklarıyla refleks olarak cisimleri sıkıca kavramaya bu ay da devam eder. Yirmi santimetre uzaklıktaki cisimlere gözlerini dikip bakmaya başlar, 45 dereceye kadar gözleriyle takip edebilir. Emzirme esnasında gözlerini sevgiyle annesine diker. Anne sıcaklığı, kokusu ve teması onu çok rahatlatır. Emzirme ve bebeği biberonla beslemek, anne-bebek arasında kurulan çok özel anlardır. Bebek, anne tarafından kucağa alındığında genelde sakinleşir ve rahatlar.

2. AY

Bebeğin kişiliği bu aydan itibaren belirginleşmeye başlar. Anne, bebeğin ağlama tarzından ne istediğini ayırt edebilir. Uykusu olan bebek zayıf ses tonuyla, yorgun ve aralıklı ağlarken, acıkan bebek şiddetli ve sürekli âğlar. Memnuniyet, sevgi ifadesi olan ilk gülücükler ise bu ayda başlar. Karın üstü yatırıldığı zaman 10 saniye kadar başını yerden 45 ece kadar kaldırır. Bebeğin baş kontrolü artık iyice gelişmiştir. Ancak hala dik oturamaz. Sırt ve boyun kaslarının gelişimine yardımcı olabilmek için, onu uyanıkken günde birkaç kez 10 dakika kadar yüzüstü yatar durumda bırakmalısınız. Bebek parmakları ile cisimleri eskisi kadar sıkı kavramaz, ama parmaklarını kolayca açar. Eliyle değişik dokuların farklılığını algılamaya başlar. Bebeğin oyuncaklara erişebilmesini sağlamak için onun görebileceği yerlere koyarak uzanmasını sağlayın. Bu yaş grubu için beşiğe asılan canlı renkli, hareketli oyuncaklar uygundur. Bebeğin ilk çıkarmaya başladığı sesler "ah, aha, ha, eğ"dir. Gülerek veya sesler çıkartarak iletişim kurmaya çalışan bebekler, mimiklerinizi ve dil çıkarma gibi yüz hareketlerinizi taklit eder. Bebeğin ev içindeki yerini sürekli değiştirin; öyle ki çevresindeki farklı uyaranlar (olaylar, görüntüler…) bebeğin sıkılmasını engeller, çevresini daha çabuk tanımasını sağlar.

3. AY

Bebek karın üstü yatırıldığında başını bir dakika kadar kaldırabilir. Kollarına iyice dayanmaya başlar. Ellerinden tutulup oturtulmaya çalışıldığında, başı geriye daha az düşer. Bebek yanlardan desteklenip oturtulduğunda ise, başını orta hatta yarım dakika kadar tutabilir. Üçüncü ayda bebek kendisiyle yüz yüze gelen ve konuşmaya çalışan tüm insanlarla ilgilenir. Altıncı aya dek yabancıları ayırt etmeden kendisine sevgiyle yaklaşan herkese gülücükler dağıtır. Gözleriyle cisimleri 180 derece izler. Eline verilen çıngırakla oynamaya başlar ve çıngırağı ağzına götürür.

4. AY

Karın üstü yatırıldığı zaman tüm kaslarını hareket ettirir. Bu dönemdeki hareketleri yüzmeye benzetilebilir. Ellerinden tutulup oturur pozisyona getirilmeye çalışılırsa başı geriye düşmez. Bebek yanlardan desteklenip oturtulursa dengesini kurmaya çalışır. İki elini eşit kullanarak orta hatta elleriyle oynar. Eline verilen oyuncağı ağzına götürmek ister. Bu yaş grubu için beşiğe asılan canlı renkli, hareketli oyuncaklar uygundur. Sallantılı oyuncaklar, bebeğin görebileceği ve erişebileceği mesafeye aşılmalıdır. Beşiğine, üzerine basıldığında, yatırıldığında veya itildiğinde sesler çıkaran oyuncaklar yerleştirilmesi, bebeğin kendi ayaklarını, sırtını daha iyi algılamasına ve seslerle ilgilenmesine yardımcı olur. Yüksek sesle gülmeye başlar. Dudaklarını kapatarak havayı hapseder. Aniden havayı bırakarak "v, s, th" gibi sesler çıkarmaya başlar. Bebeğinizle bu evrede bol bol konuşun. Bebeğin ilk konuşma girişimi ağız ve tükürük hareketleriyle gerçekleşir. Söylediğinizi taklit etmeye çalışır. Bebeği konuşmaya teşvik etmek için çıkardığı seslerin benzerleriyle ona yanıt verin (örneğin "agu"). Odasına kendini seyredebileceği bir ayna yerleştirebilirsiniz.

5 AY

Karın üstünden sırt üstüne dönmeye başlar. Bebek dik tutulursa kısa süreli basabilir. Yatarken erişebileceği mesafeye asılan 
renkli, hareketli oyuncaklarla ilgilenir, uzanmaya çalışır, ancak henüz tam yakalayamaz. Dokunma beşinci aydan İtibaren önemini 
kaybederek yerini görmeye bırakır. Görmesi iyice keskinleşir. Bebek kendini tanımaya başlar, adı çağrılınca dönüp bakabilir, kendisini aynada görünce sevinebilir. Annenin ses tonunu ve yüz mimiklerini anlamaya başlar. Kızgınlık, korku ve endişeyi algılayarak ve çığlıklar atmaya başlar.

6.AY

Bu dönemde bebekler zıplatılmaktan, dik olarak basmaktan zevk alır ve destekle oturabilir. İlgisini çeken oyuncakları tüm avucuyla yakalar. Oyuncakları bir elinden diğerine geçirmeye başlar. Seslerin geldiği yöne başını çevirebilir. Artık yabancıları tanımaya başlar, ancak onlardan henüz korkmaz. Tek heceleri arka arkaya ekleyebilir; "da-da-da, ma-ma-ma" gibi… Seslere ilgisi çok artar. Kendisi de ses çıkarmaktan hoşlanır. Bebeğinize kısa masallar okumaya bu dönemde başlayabilirsiniz. Bebekler bu aylarda oldukça sosyaldir. Ailesine kısmi de olsa gülümseyerek yanıt verebilir.

7. AY

Artık bebeğiniz sırt üstü pozisyonundayken karın üzerine dönebilir. Dik olarak tutulduğunda ayaklarının üzerine basar ve adım atmaya çalışır. Ellerini iyice kullanır; cisimlere uzanır, tutar, bırakır, yere düşenleri bakışlarıyla aramaya başlar. İki eliyle aynı anda iki farklı cismi tutabilir. Çocuk "ce" oyunu (saklanma ve ani ortaya çıkma) oynamaya başlar. "Ha – ha, epa" gibi hecelerle konuşmaya çabalar.

8. AY

Bebekler bu dönemde yerde kendi ekseni çevresinde yuvarlanarak tam dönebilir. Ellerinden tutulduğunda kendini çekerek tam oturur, 
Uzun süre yardımsız oturabilmesine karşın, sırtı hala tam dik değildir. Otururken dengesini bulabilmek için kollarını kullanır. Bebek dik tutulunca basar ve adım atmaya çalışır. Oyuncaklarıyla daha çok vakit geçirmeye ve onları parmak uçlarıyla kavramaya başlar. Elindeki oyuncaklara ve çevresine karşı dikkat ve konsantrasyonu giderek gelişir. Bu dönemde artık çevresindeki kişileri iyice tanıyan bebeğiniz, bir yabancı gördüğünde korkmaya başlar. Etrafındaki insanların hareketlerini seyreder. Ses tonunu kısık veya yüksek olarak ayarlayabilir

9. AY

Bu aylarda bebekler emeklemeye başlar. Bir dakika süreyle yardımsız oturabilir, Çevresindeki eşyalara tutunarak ayakta durabilir, Telefon ve zil sesine ilgi gösterir. Kutu içersindeki oyuncakları çıkarmaya başlar. Ayrılma korkusu bu yaşta belirginleşir. Anne-babanın evden ayrılması, sıkıntı ve koku yaratır, Bu dönem 18, aya kadar sürer, Bu dönemin kolay atlatılabilmesi için, işe gitme gibi zorunlu ayrılıklarda anne-babanın bakıcıya güvendiğini ve sevdiğini bebeğe tavırlarıyla belli etmesi, evden çıkmadan bir süre bakıcıyla birlikte bebekle oynanması yararlıdır. Ayrılık vakti geldiğinde bebeğin tüm karşı koymaları, huzursuzluğu ve tepkisine karşı, evde fazla oyalanmadan çıkılmalıdır. Ayrılırken her seferinde bir elveda öpücüğünden sonra dönüş saati bebeğin anlayabileceği biçimde söylenmelidir. "Burnun nerede? Kulağın nerede?" gibi organ adlarını oyun ile söylemek yararlıdır. Bebeğin ağzına alabileceği türden oyuncaklar seçin. Bebeğin her söyleneni anlamasını beklemeden, yanında yaptığınız tüm işlerle ilgili açıklamalarda bulunun. Resimli kitapları bebeğe göstererek okuyun. Bebeğin ilgisini çekmiyor gibi gözükse de, bu tür eğitici faaliyetlerden vazgeçmeyin. Bebek "Ba, -ba, -de, – de, -ma, – ma" gibi sözcükleri başta anlamlarını bilmeksizin söyler. Anlamlarını bilerek söylemesi 1 yaşını bulur. Bebek yardımsız oturur ve emekler. Yardımla ayağa kalkar. Mobilyalara tutunarak ayakta kalabilir. Bu dönemdeki bebek her şeyi tek başına yapmak ya da denemek isteyebilir. Tehlikeli davranışlarına "Hayır" gibi sözcüklerle sınırlama getirin, Bebek tehlikeli hareketleri genelde tekrarlamaya eğilimlidir.

10. AY

Kendi kendine oturur duruma gelir. Sırtı tamamen dik durabilir. Mobilyalara tutunarak ayağa kalkar. Cisimlen işaret ve başparmakları arasında tutmaya çalışır. Elindeki iki küpü birbirine vurabilir ve ellerini çarpabilir. Oyuncaklarını atmaktan hoşlanır. Parmağı ile işaret etmeye, bay bay yapmaya başlar. Misafirlerden, ilgi çekmekten ve sevilmekten hoşlanır. Oyuncak bebeğin gözü gibi ince detayları fark eder. Anne, baba nerede diye sorulunca gözlerini anne ve babasına diker.

11. AY

Çok hızlı emekler Mobilyalara tutunarak etraflarında yürür. Elinden tutulduğu zaman yürür. Sakladığı cisimleri bulur, hafızası gelişmiştir. Araba veya oyuncakları ipinden çekerek hareket ettirir. Eline verilen kek veya bisküviyi tek başına yer. Bardak veya biberondan tek başına su içebilir. Tek heceli ve anlamlı sözcükler söylemeye başlar. "Hayır" kelimesinin ne anlama geldiğini bilir ve "Hayır" denildiği zaman anneye bakarak tepkisini anlamaya çalışır. Kısa sürede unuttuğu için hayır kelimesi sıklıkla istenmeyen şeyler için tekrarlanmalıdır.

12. AY

Bu yaştaki çocuklar dış dünyaya dönüktür. Yine de düşme gibi zor ve tehlikeli durumlara karşı sürekli yanlarında ev büyüklerinden birinin bulunmasını isterler. Anne-babasını bir arkadaştan çok danışman ve yol gösterici olarak görürler. Sizinle oyun oynama yerine daha çok yardıma gereksinimleri olduğu zaman iletişim kurarlar. Sizin önerileriniz ve varlığınız çocuğun problem çözme yeteneğini olgunlaştırır. Bu dönemde "ben" (ego) gelişimi hızlıdır. Çocuğun kendi benliğini iyi olarak algılamasını sağlamak, kendine olan güven duygusunu artırmak için gereklidir. Bu nedenle emirleri yerine getirme, merdiven çıkma gibi hareketlerini "Bravo, aferin, çok güzel yaptın" gibi övücü ifadelerle ödüllendirmek gereklidir. Anlamını bilerek baba, mama gibi basit iki-üç sözcük söyler. Anneden ayrılma korkusunu taşımakla birlikte, bütün gününü çevresini keşfederek geçirir. Yürümesi 12 ve 16. aylar arasında düzgünlesin Oturur durumdan ayağa kalkarak evi dolaşır. Ona kısa öyküler anlatın ya da masal okuyun. Resimli kitaplardaki resimleri konuşun. Kendinizin ve bebeğin üzerinde belli başlı organları isimlendirmeye çalışın.

Bebekler neden ağlar?

0 yorum | Devamını Oku...

HAZIRLAYAN-PRODÜKSIYON: ŞENAY ÇELİK

9 aylık uzun bir süreçten sonra heyecanla beklediğiniz bebeğiniz artık kotlarınızın arasında.. Dünyaya gözünü açtığı ilk günden itibaren yeni dünyasını anlamaya ve si­zi tanımaya çalışıyor. O, bu dış dünyada kendini sadece sizin kollarınızda güvende hissedi­yor.

Bebeklerin ilk günlerde anne karnından farklı olan bu yeni yaşama alışması, sizin bu küçük misafire alışmanız kadar zor olabiliyor. Tabii anne karnındaki o güveni ve sıcaklığı bu­lamadığı zaman da tepkisini ağlayarak gösteri­yor. Çünkü ağlamak bebeklerin isteklerini ve dertlerini anlatabildikleri tek iletişim yoludur. Kamı acıktığında, altı kirlendiğinde, gazı oldu­ğunda veya canı sıkıldığında kendini en iyi ağ­layarak ifade edebiliyor. Bebeklerin ağlama di­lini çözmenin en iyi yolu ise anne ile birbirlerini zamanla tanımalarından geçiyor. İşte, bebeği­nizi kısa zamanda tanıyarak onun ağlama ne­denlerinin şifresini en kolay yollarla çözmenize yardımcı olacak önerileri Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr, Şirin Göker anlattı.

Ağlama nedenleri

Yeni doğan bebekler dünyaya geldikleri ilk andan itibaren ağlamaya başlarlar. 9 ay bo­yunca anneye göbek kordonu ile bağlı olan bebeğin bütün ihtiyaçları bu yolla sağlanırken, birden hiç bilmediği soğuk ve ona sınırsız büyüklükte gelen dış ortama adapte olması bek­lenir. Ona yabancı gelen bu ortama, evine ve ailesine alışması uzun zaman alabilir, Bebekler geldikleri bu yeni dünyaya alışma sürecini ağ­layarak geçirebilirler. İsteklerini, dertlerini konu­şarak anlatamayacakları İçin kendilerini en iyi bu şekilde ifade edebilirler. Bebeklerin sürekli ağlaması bir yerlerinin acıdığı manasına gelmez. Bebek aslında anne karnına geri dönmeyi arzulamaktadır. İlk zamanlar bebeği kucakta tutmak, emzirmek ve gerekirse gecelerikundaklamak bebeğin biraz da olsa rahatlamasına ve kendi­ni güvendehissetmesine yardımcı olur.

Bebeğinizi ağlamasından tanıyın

Anne bebeğin ağlama tonlarının ne anlama geldiğini, zaman içerisinde anlamaya başlar. Mesela karnı acıkan bir bebeğin ağlaması şid­detlidir.Bebek mama ya da meme verilene ka­dar ağlamasını sürdürür. İlk 4 ay öncelikle, be­beklerin neden ağladığını bulmanız ve öğren­meniz gerekir. Böylelikle sorunun ana kaynağına ve çözüme daha kolay ulaşabilirsiniz, Be­beklerin ağlama nedenlerini ve çözüm yollarını şöyle sıralayabiliriz;
• Bebekler çevresinde olan insanları 3. ay­dan sonra daha kolay ayırabilir. Yabancı birini görüp korktuğunda tepkisini ağlayarak verir. Böyle bir durumda bebeği kucağa almak ve o ortamdan uzaklaştırmak sakinleşmesini sağlar.
• Aşırı kalabalık ve ilgi, bebekleri heye­canlandırır. Böyle bir günün ardından çocu­ğun huysuz olması normaldir, Ortam değişikliği yapmak, bebeğin sakinleşmesine yardımcı olur,
•Aşırı gürültülü ortam bebeğin korkması­na neden olur. Kucağa almak bebeğin sakin­leşmesi için yeterlidir,
• Uykusu gelen bir bebek, gözleri yarı ka­palı, başını sağa sola çevirerek ağlar, Bu ağ­lamalardan önce sebepsiz yere mızmızlanma­ya başlar, Ağlamalar genellikle gece hep aynı saatlerde ortaya çıkar, uykuya dalana kadar belli aralıklarla devam eder, Bu esnada bebe­ğe mama vermeksakinleşmesine biraz katkıda bulunabilir.
• Hastalanan bebekler, ateş gibi bulgular sonucunda çok huysuzlaşıp kucaktan inmek istemezler. Ciddi şekilde hastalandıklarında ise inleme tarzında ve seslerini şiddetlice çıkarma­dan halsizce ağlarlar.
• Hiçbir sebep olmadan bebeklerin ağla­masının nedenleri arasında gaz sancısı ya da uykuya dalmada güçlük gelir. Gaz sancıları genellikle yeni doğan bebeklerde 3. haftadan sonra başlar, 2. ay şiddetlidir, 4. aydan sonra ise kaybolur. Sıcak banyo, çeşitli gaz ilaçları, (buraya dikkat bir çok gaz ilacı çocuklarda ciddi sorunlara yol açar ilerleyen yaşlarda bağırsak kanserine zemin hazırlar) bitki çayları, sallama ya da arabayla gezdirmebu gibi durumlarda iyi gelir.
• Bebeklerin dişleri genellikle 6. aydan iti­baren çıkmaya başlar. Diş çıkarmadönemin­de bebeğiniz ağlayabilir. Bu dönemde onun diş ağrılarını azaltmak için diş etlerine jel sürüp masaj yapabilirsiniz.

Ağlayan bebeğiniz yoksa kolik mı?

Bebekler yaşamın ilk birkaç ayında çeşitli nedenlerden dolayı ağlayabilirler. Açlıktan, ağrı duyduğundan veya ışın sıcaktan bunalıp ağla­mıyorsa bir başka deyişle nedensiz ağlıyorsa, bu durum bebeğin kolik olabileceği anlamına gelir. Yenidoğan bebeklerin yüzde 10′unda kolik görülebilir. Koliğe neden olan etkenler ke­sin olarak bilinmemekle birlikte, bu bebeklerin daha fazla kucağa alınma isteği ya da uykuya dalmadan önce yine kucak gereksinimleri ol­duğu düşünülür. Özellikle kolikli bebeklerin da­ha hassas ve duygusal oldukları tahmin edili­yor. Kolik oluşmasında, anne-babanın kişiliği, bebeğe davranışları, tavırları, bebek bakımının kalitesi rol oynamıyor. Bu nedenle anne-baba­ların kendilerini suçlamaları yanlış olur. Nadiren inek sütüne alerjisi olan bebeklerde kolik göz­lenebilir. Ayrıca bebeklerin aşın derecede ağla­masının nedeni sadece gaz sancısı olmayabili­yor. Bu nedenle çocuğun gazını çıkarmak için ekstra uğraşılara girmek yanlış olur. Koliğin ne­deni yalnızca karın ağrısı olarak açıklanmıyor. Kolik esnasında bebeğin karnının sert hissedil­mesinin nedeni, bebeğin ağlarken karın kasla­rını, kullanmasından kaynaklanıyor. Bebeğin ağlarken bacaklarını karnına doğru çekmesi, kollarını büzmesi normal bir ağlama pozisyo­nundan başka bir anlam içermiyor.
Bebek her ağladığında onu beslemeye çalışmayın. Beslenme sonrasında midenin tamamen boşalması için en az iki saat gereklidir. İki saatten daha kısa aralıklarla beslemek, bebekte kramp tarzında karın ağrılarının oluşmasına zemin hazırlar. Anne sütünün artmasını sağlamak için, istisna olarak yalnız ilk iki hafta boyunca her ağladığında bebeğinizi emzirmelisiniz.

Bebeğinizi sakinleştirmenin 5 yolu

Ağlayan bebeğinizi kucağınıza alın ve bir sallanma koltuğuna yavaşça oturarak ritmik hareketlerle sallanın. 
Bu, onun rahatlamasına ve uykuya daha kolay dalmasına yardımcı olur. Bebeğinizi beşikte de sallayabilir ya da kanguruya asıp dolaştırabilirsiniz. Bebeğinizin sakinleşmesini, saç kurutma makinesi veya elektrik süpürgesini çalıştırarak, arabayla kü­çük bir gezintiye çıkarak veya emzik, masaj, sıcak banyo, rezene-papatya-anason gibi bit­ki çayları yaparak sağlayabilirsiniz.
Bebek ağladığında uyuyamıyorsa, ön­ce kendi kendine uykuya dalmasını bekleyin. 
Eğer 30 dakikadan fazla ağlamaya devam ediyorsa, muhtemelen uykusu gelmiş ve uyu­mak istiyor demektir. Böyle bir durumda, dış uyaranları (gürültü, ışık vb.) en aza indirerek bebeği yatağına yatırın. Odasının kapısını ka­patarak 15 dakika daha onu yalnız bırakın. Bu süre içerisinde uykuya dalmazsa, tekrar yanı­na giderek ilk baştaki önerilerimizi tekrar de­neyin.
Bebeklerde oluşabilecek uyku sorunla­rını önceden önleyin
Uykusu gelen bebek her ağladığında kucağa alınırlarsa, kendi kendileri­ni rahatlatıp uykuya dalmayı öğrenemezler.
Bebeği gündüz yerine gece uyumasına teşvik edin. 
Gündüz saatlerinde uzun süre uyumasına izin vermeyin. Bebekler gündüz üç saatten daha uzun süre uyursa yavaşça uyan­dırın. Besledikten ya da oynadıktan sonra tek­rar uyumaması için oyalamaya çalışın. Bu şe­kilde bebeğin gece hiç uyanmadan en az beş saat uyumasını sağlayabilirsiniz.
Bebek her ağladığında beslememeye çalışın. 
Bebeğin aç olması, ağlama nedenlerin­den yalnızca biridir. Beslenme sonrasında mi­denin tamamen boşalması için en az iki saat gereklidir. İki saatten daha kısa aralıklarla bes­lemek, bebekte kramp tarzında karın ağrıları­nın oluşmasına zemin hazırlar. Anne sütünün artmasını sağlamak için, istisna olarak ilk iki hafta boyunca her ağladığında bebeğinizi emzirin. Gündüz sık aralıklarla beslenen bebekler, gece de sık aralıklarla uyanarak emmek ister­ler. Bebeği emzirdiğiniz sürece, aşırı kahve, çay, kola gibi uyarıcı özelliği olan içeceklerden kaçının.

"Endişe ve telaş bebeği huzursuz eder"

Bebeklerinin sürekli ağlaması karşısında telaşa kapılan anne-babaların, endişeli ve te­laşlı tavırlar gösterebildiğini, yapılan bu evha­mın bebeğin de huzursuz olmasına neden olduğunu belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şirin Göker, sözlerine şöyle devam ediyor: "Anne ve bebek arasındaki bağ kuvvet­lendikçe anne, bebeğinin ağlamalarının ne an­lama geldiğini öğrenerek ihtiyaçlarını daha ko­lay kavrayabilir. Yeni doğan bebekler, karnı acıktığında, kucak isteyince, aynı pozisyonda yatmaktan sırtı ağrıyınca, altları kirlenince ya da uykuya dalamadıklarında; ortam aşırı sıcak ya da soğuk, gergin ya da gürültülü olduğunda da ağlayabilirler. Bebekler giysileri çıkarıldığında, altları değiştirildiğinde de ağlarsa bunun nede­ni, beni giydir ya da çıplak kalmak istemiyorum demektir.Bebekler belirgin olarak, banyo yap­tırılırken, kulağına su kaçtığında, şapka takıldı­ğında veya kafasına dokunulduğunda da ağla­yabilirler."

Bebekler neden ve nasıl ağlar?

0 yorum | Devamını Oku...

Bebekler üzerinde yapılan gözleme dayalı araştırmada sıkıntı ve ihtiyaçlarına göre değişik şekillerde ağladıklarını belirlendi.
Pediatri Uzmanı Şükran Yıldırım, “Araştırmalar, ağlamanın da bir beden dili olduğunu gösteriyor. Bebekler acıktığında yüksek sesli kısa periyodlarla, uykusu geldiğinde yumuşak şekilde ağlıyor” dedi.
Pediatri Uzmanı Şükran Yıldırım, bebeklerin sıkıntı ve ihtiyaçlarına göre değişik şekillerde ağladıklarını söyledi. Araştırmalar bebeklerin günde ortalama 1-4 saat ağladıklarını ortaya koyuyor. Bebeğin oldukça sessiz olmasının bir rahatsızlığa işaret edebileceğini kaydeden Yıldırım, “Ağlama şekilleri belli gruplara ayrılıyor. Bebekler acıktığında başka türlü, yorulduğunda başka türlü ağlıyor. Bebeklerin bu şifreli ağlama türlerinin bilinmesi anneliği de kolaylaştırıyor” diye konuştu. Yıldırım, bebeklerin ağlama türlerini ve ne anlatmak istediklerini şöyle sıraladı:
  • Acı çektiğinde; keskin bir feryat, nefes almadan devam eden kısa periyod bir çığlık, içe doğru çekilerek ağlama.
  • Acıktığında; düşen ve yükselen ses tonuyla kısa ağlama. Bebekler parmaklarını emer, yanaklarına vurur, annesi tarafından kucağa alınıncaya kadar bu ağlamasını kesmez.
  • Yorulduğunda; uykusu geldiği zaman yumuşak şekilde, tıpkı şarkı söyler gibi ritmik bir şekilde ağlar.
  • Sıkıldığında; yankı yapan bir ses tonu. Bu durumda ağlamasını kucağa alınıncaya kadar kesmez.
  • Rahatsız olduğunda; huysuz ve aksi bir ses tonu. Bu ağlama türünde bebeğin altını ıslattığı, üşüdüğü, terlediği mesajları alınabilir.

Bebekler kabızlık sorunu ve çözümü

0 yorum | Devamını Oku...

Bebeğimiz üç gündür def-i hacet yapamıyor ve bu yüzden kıvranıyor sürekli ağlıyordu, onunla beraber bizde çaresizliğimize üzülüyorduk. 
İnternetten çeşitli yöntemler aradık ve uyguladık zeytinyağı, masaj, annenin yemesine içmesine dikkat etmesi vb. gibi.
Neyseki imdadımıza kaynanam yetişti, armut pekmezi şerbeti içirince bebeğimiz rahatladı.Bezini tamamen doldurdu bizde o günü kadar böyle bir duruma şahit olmamıştık. 
Bebeğimiz artık tekrar gülüyordu ve bizde rahatlamıştık.

Hakkımızda

Bu Sayfa Üzerinde Aklınıza gelecebilecek tüm sorulara cevap arayacağız, sormak istediginiz birşey varsa iletişim kısmından yazabilirsiniz.

Takip Listemizden

İstatistikler


Sitemizde 33 kategoride toplam yazı bulunmaktadır!

Görüntülenme

back to top