Kitap R etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap R etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Aralık 2011 Çarşamba

Robinson CRUSOE - Daniel DEFOE

0 yorum | Devamını Oku...
ESERİN ÖZETİ :

Robinson Crusoe orta halli bir İngiliz ailenin çocuğu idi . Babası Robinsonun iyi bir iş tutup sakin bir hayat sürmesini arzuladığı halde,Robinson denizlere açılıp maceracı bir hayat sürmeye öylesine can atıyordu ki, en sonunda evinde daha fazla kalamayacağını anladı.Büyüklerin haberi olmadan ilk yolculuğa çıktı.Gemi müthiş bir fırtınaya tutulmuştu.Robinson’u öyle bir deniz tutmuştu ki karaya sağ salim kavuşamamaktan korkuyordu.Karaya bir çıksam bir daha denizlerin adını anmıyacağım diye düşünüyordu.

Karaya sağ salim çıktıktan sonra arzuları yeniden depreşti.tüccarlığa başlıyarak Avurpaya mal götüren bir gemiye girdi.Bindiği gemiyi bir Fas korsan esir aldı.Fas kıyılarında bir limana esir olarak götürüldü.Orada hayatı öyle zor şartlar altında geçiyorduki ilk fırsatta küçük bir sanadala atlatıp kaçtı.Bir Portekiz yük gemisi onu buldu ve Birezilya’ya bıraktı.
Bir İngiliz çifti ona Afrikaya gidip köle getirmesini önerince Robinson’un denizlere açılma arzusu yeniden uyandı,geçirdiklerini unutarak yeniden yola çıktı. Bu yolculuk Robinson’un hayatında bir dönüm noktası oldu ve büyük serüven böyle başladı.
Gemi Güney Amerika Sahillerinden biraz uzakta bir adanın yakınlarında bir kaya çarpıp parçalandı.Yolcu ve mürettebattan yalnız Robinson kurtuldu.Dalgalar onu kıyıya sürükledi.Adada hiç kimse yoktu.Vahşi hayvanların bulunduğunu gösteren bir belirtide göze çarpmıyordu.Robinson batmış gemiden çeşitli araçlar ve yiyecek alarak adaya sandalla taşıdı.
Önce küçük bir tepenin eteğine yelken bezinden bir çadır kurdu.Her şeyden önce barutunu dikkatle saklıyordu.Robinson’un ikinci düşüncesi yiyecek stokuydu.İlk günlerde elinden geldiği kadar az yiyecek tüketiyordu.
Çok geçmeden Robinson gemide mürekkep ve kağıt buldu ve günlüğüne son hatıralarını yazmaya başladı.Barınağını uzun müddet oturacak hale soktu.Çadırın arka tarafında bir mağara buldu ve ilkel araçlarla mağarayı genişletti.Mağaraya sandalye,raf ve masa yaptı.
Robinson’un bundan sonra adada geçen son yirmi dört yılda ilk günlerden farklı geçmedi.Robinson adanın her tarafını gezdi ve adanın diğer yanına bir yazlık ev yaptı.Mısır,arpa ve pirinç yetiştire biliyordu.Her yıl yeni tohumları dikkatle saklıyordu,en sonunda küçük bir tarla ekecek kadar tohumu oldu.Yaban keçileri yakalayıp onları ehlileştirdi.Papağan yakaladı,onlarla oyalandı.Yeni eşyalar yaptı,mağarayı genişleterek,dışarıdan gelecek tehlikelere karşı muhafazalı hale getirdi.
Robinson’un adadaki yirmidördüncü yılının ortasında bir olay,sürdüğü hayatın şeklini değiştirdi.Bir buçuk yıl kadar önce adaya vahşilerin geldiğini görmüştü.Bunlar hehalde başka adadan sanadalla gelmişlerdi.Bunlar başka bir kabile ile savaşa başlamışlardı.Robinson bir sabah insan kemikleri ve parçalanmış insan eti bularak korkuya kapılmıştı.Vahşilerin geri dönüp kendisini bulmasından çekiniyordu.Ensonuda vahşillerin bir kısmı adaya döndü,kendilerine ziyafet hazırlığı yaparken Robinson üzerlerine ateş açarak onları korkuttu.Vahşilerin yanındaki esirlerden birini alı koymayı başardı.Artık adada yalnız değildi.Adama onu yakaladığı günün adını verdi.Cuma diye çağırmaya başladı.Cuma onun sadık bir kölesi oldu.
Bir zaman sonra Robinson,Cuma’ya İngilizce öğretmeyi başardı.Cuma,ona geldiği adada onyedi beyaz adamın esir olarak tutulduğunu anlattı.Robinson onları kurtararak birlikte uygar dünyaya dönmenin çarelerini araştırmak istiyordu.Robinsonla Cuma büyük bir kayık yaptı ve öbür adaya gitmek üzere hazırlandılar.Bu sırada adaya yeni bir vahşi topluluğu geldi ve yanlarındada bir miktar daha esir getirmişlerdi.Esirlerden birisi beyaz adamdı.Esirlerin arasında Cuma’nın babasıda vardı.Bu iki esiri kurtarmayı başardılar.Robinson onyedi beyaz esirden biri olan İspanyola elinden geldiği kadar iyiy baktı.Cuma’nın adasını bir düşman kabile istila etmişti ve oradaki beyaz esirlerin hayatı tehlikedeydi.
Robinson İspanyolu ve Cuma’nın babasını öbür esirleri kurtarmaya gönderdi.Onların dönüşünü beklerken bir İngiliz gemisinin adaya demir attığını gördü.Çok geçmeden kaptanla iki adamının gemide isyan çıkartan mürettebat tarafından atıldıklarını öğrendi.Robinson,Cuma ve üç denizci gemiyi almatı başardılar.Cuma’nın babası gelmeden adadan ayrılmak istemiyordu.Günün birinde gelip onların ne durumda olduklarını öğrenmeyi tasarladı.İsyancı tayfalardan beşi İngiltere’ye gidip asılmaktansa adada kalmıştı uygun buldular.Robinsonla Cuma İngiltere’ye dönmüşlerdi.Otuz beş yıl süren ayrılıktan sonra1687 Haziranın’da ana vatanına geldiği zaman hiç kimsenin tanımadığı bir yabancıydı.Ama Robinson’un maceraları bu kadarla da bitmiyordu.Eski evini bulunduğu yere gelince,annesiyle babasının ve yakınlarının çoğu ölmüşlerdi.Yalnız iki kız kardeşiyle bir erkek kardeşinin sağ kaldıklarını öğrenmişti.Artık onu İngiltere’de tutan hiçbirşey kalmadığını gören Robinson Lizbon’a gitti.Arkadaşları mallarını saklamışlardı.Robinson öğrendiklerinden memnun şekilde İngiltere’ye döndü.Evlendi ve üç çocuğu oldu. Karısı öldükten sonra 1695’de yeğenin kaptanlık ettiği bir gemiye binerek Doğu Adalarına ve Çin’e gitmek üzere yola çıktı.Gemi Robinson’un adasına da uğramıştı.İspanyollarla İngiliz gemiciler yerli kabilenin kızları ile evlendiklerini ve adanın nüfusunun günden güne artmakta olduğunu gördü.
Küçük kolonini emniyet ve huzur içinde olduğunu anladıktan sonra Cuma ile Robinson yine gemiye binip o denize açıldı.Brezilya’ya giderken gemiye vahşiler hücüm etti.Savaş sırasında Cuma öldürüldü.Brezilyadan sonra Robinson Ümit Burnu’nu dolaştı ve Çine gelince Rob burada bırakılmasını istediler. Rob Çinden sibiryaya giden bir kervana katıldı. En sonunda İngiltere'ye vardı 54 yıllık ömrünün büyük bölümünü vatanından uzakta macera peşinde geçirmişti. Artık hayatının geri kalan kısmında vatanında sükunet içinde dönüşü olmayan o büyük yolculuğa yavaş yavaş hazırlanmakla geçirecektir.

ESER HAKKINDA BİLGİ : Gerçekçi roman türünün en güzel örneklerinden olan Robinson Crusoe yazıldığı zaman yayınevleri bu romanı basmak istemediler. Bu eserin okuyucu bulamayacağından kuşku duyuyorlardı. Eserde karakterlerden çok serüvene önem verilmiştir.Kahramanların karakterleri gerçekçi bir dille anlatılmasına rağmen onların ruhlarından ve iç dünyalarından pek az söz edilmiştir.Robinson bilinmeyen ve işlenmeyen ve işlenmemiş cesaretin simgesi olarak ele alınmıştır.Çünkü Robinson tek başına ıssız bir adada kalmasına rağmen sadece elindekini kullanarak kalmaz,adada kendine özgü birde uygarlık kurarar.

ESERİN ANAFİKRİ:Bana göre eserin ana fikri insanın ne olursa olsun hayattan kopmaması gerektiğini,elindeki imkanları değerlendirerek yaşama sımsıkı sarılması gerektiğidir.

BAŞLICA KİŞİLER
ROBİNSON:Eserin kahramanıdır.Robinson maceracı bir kişiliğe sahip olup hayata sımsıkı bağlı ve elindeki imkanları iyi kullanmasını bilen bir insandır.
CUMA:Robinson’un vahşilerin elinden kurtardığı bir yerlidir.Sadık ve çalışkan bir insandır.

YAZAR HAKKINDA BİLGİ : Lodra’da doğdu. Gerçekçiliği benimseyen ilk İngiliz yazardır. Yoksul bir ailenin çocuğudur. Babası ailenin geçimini kasaplık yaparak sağlamakta idi. Yazar geçimin sağlamak için çeşitli işlere girip çıkmıştır. Avrupanın çeşitli ülkelerini dolaşarak armatörlük ve politik alanda önemli rol oynamıştır. Yazmaya 22 yaşında din adamları aleyhine bir broşür yayınlamakla başladı. 1685 ‘deMouncount Dükünün emri altındaki ihtilalcilere katıldı ve cezalandırılmaktan zor kurtuldu. 1701 yılında hiciv şiiri “Gerçek İngiliz’i” yayınladı. Hükümet aleyhine yazdığı yazılar yüzünden hapse girdi.hapisten Çıktıktan sonra Peview adında bir dergi çıkardı.En önemli eseri Robinson Crusoe’yi yazdığı zaman 60 yaşına gelmişti. 1731 yılında Londra’da öldü.

Robin Hood - Howard Pyle

0 yorum | Devamını Oku...
Lady violette akşam karanlığında sherwood ormanında yolculuk yapmaktaydı. Yanında koruyucuları vardı. Birden yaşlı koruyucu ted’in atı şaha kalktı. Hemen atını sakinleştirdi. Yeşil, uzun bir ok yere saplandı.herkes telaş içindeydi, ne olup bittiğini kimse anlayamadı. Oku atan Küçük jean violette’ye korkmamalarını söyledi. Çünkü onları durdurmalarının sebebi gece yarısı ormanın çok tehlikeli olmasıydı. Bu yüzden onları yemeğe davet edeceklerdi. Violette ilk önce bu isteği reddetti. Fakat sonra çaresiz kabul etti. Güzel bir yemek yediler ve sonra uyudular.

Ertesi sabah hemen yola çıktılar. İki üç hafta geçmişti. Sir walter lady gwendoline’ye robin hood’un geleceğini hatırlattı. Hazırlıklar yapıldı. Şatoya doğru bir ok atıldı. Oku görünce herkes Robin’in geldiğini anladı. Robin hood’un geldiğini öğrenince herkes salona indi. Hep beraber yemeğe oturdular. Bu arada şatonun etrafında ruffolk dolanıyordu. Ruffolk, sir walter’ın kızı violette ile evlenip, kral olmak istiyordu. Bu yüzden altın bir kolyeyi sir walter’in eşine verecekti. Ruffolk’un şatoya girdiğini sir walter’a haber verdiler. Robin Hood’la Ruffolk’un aynı yerde olması hiç iyi değildi. İkisi içinde baya zorlu bir gece olmuştu.

Ertesi sabah robin acil bir haber almıştı. Bir genç kız ölüm tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Bu yüzden şatodan ayrılmalıydı. Herkesten özür dileyip şatodan ayrıldı. Kasabadakiler ellerinde taşlarla racher’in dükkânının kapısına dayanmış. Çünkü racher’in büyücülük yaptığına inanıyorlardı. Polisler bu haberi öğrenir öğrenmez, racher’i kapkaranlık bir hücreye attılar. Ama Robin onu kurtaracaktı. Hemen harekete geçti. Hücreye küçük bir yerden ışık giriyordu. Orayı kullanarak, kendi geçebileceği bir delik yaptı. Nihayet yakalanmadan racher’i kurtarmıştı. Artık Racher yaşlı babasıyla birlikte şen çılgınların yanında kalıyordu. Nikâh hazırlıkları başlamıştı. Ormanın girişinde büyük bir topluluk vardı. Başrahip gelmişti. Herkes oraya gitti. Fakat ruffolk hayal kırıklığına uğramıştı. Çünkü başrahip çok yaşlıydı. Zaten bu yaşlı rahip başrahip değildi. Mektubunda bu nikâha çok önem verdiğini belirten başrahip, törenin yapılacağı jorvaulx’a hep birlikte gidileceğini yazıyordu. Başrahibin söylediklerine her zaman uyulurdu. Bu yüzden ertesi gün yola çıkacaklardı. sir walter akşam için büyük bir yemek düzenleneceğini söyledi rahip ulric çok üzgün olduğunu, yarın yolculuk olacağı için dinlenmeleri gerektiğini söyledi. Odalarına çıktıklarında hemen takma bıyıklarını çıkardılar. Robin hood rahip ulric kılığına girmişti. Arkadaşları da onun koruyucuları kılığına girmişti. Ertesi gün yola çıktılar.

yolda giderken karşılarına bir köpek çıkmıştı. Ruffolk öyle acımasız biriydi ki bu köpeği asmalarını söyledi. Bunu duyunca lady violette ruffolk’u hiç sevmemeye başladı. Hava iyice kararmıştı herkes çok yorgundu. Bir yerde dinlenmeye karar verdiler. İleride bir tane han olduğunu gördüler ve orada yemek yediler. Yemekten sonra, Violette, ruffolk ve rahip ulric dışında herkes uyuyordu. Ruffolk bu duruma çok öfkelendi. Bir an önce nikâhın yapılmasını istiyordu. Bu yüzden lady violetteye diğerleri olmadanda nikâh kıyabileceklerini söyledi. Sürükleyerek violette’yi handan çıkarmaya çalışıyordu. Birden Robin Hood seslendi. Kavga etmeye başladılar. Robin hood’un koruyucuları da ona yardım ediyorlardı. Violette bu arada kaçmıştı. Gittikçe handan uzaklaştı. Robin hood ruffolk’a bu kadar cezanın yettiğini düşünerek hemen violetteyi bulmalarını istedi. Hava iyice kararmıştı. Violette çok korkuyordu. Sanki ormandan sesler geliyordu. Sonunda biriyle karşılaştı. Ona yardım etmesini istedi, içi çok rahatlamıştı. Violette bilmese de bu yaşlı adam İngiltere kralıydı. Yaşlı adam onu çok güvendiği birine götüreceğini söyledi.

Robin hood ve şen çılgınların yaşadığı yerdi orası. Robin hood violettenin bulunduğuna çok sevindi. Robin’in yanında sir walter, quentin, rahip tuck, lady gwendoline de vardı. Violettenin annesi ve babası çok üzgündü. Çünkü kızlarını elleriyle ruffolk gibi kötü birine vereceklerdi. Violetteyi çok seven biri onun tam yakınındaydı. Bu kişi quentindi. Robin ‘in mutluluk dolu gözleri uzaklara dalmıştı. Sanki İngiltere kralının ağaçların arasından gidişini sanki tekrar görür gibiydi.

Ramses Batı Akasyasının Altında (Christian Jacq)

0 yorum | Devamını Oku...
KİTABIN ADI : RAMSES BATI AKASYASININ ALTINDA
KİTABIN YAZARI : CHRISTIAN JACQ
YAYIN EVİ VE ADRESİ : REMZİ KİTAP EVİ AŞ. CAĞALOĞLU İSTANBUL
BASIM YILI : 1999

KİTABIN KONUSU

BARIŞIN ÖNEMİ VE BARIŞ İÇİN YAPILMASI GEREKENLER

ROMANIN ÖZETİ

Elli yaşına gelmiş olan iki ülke hükümdarı Firavun Ramses’in hedefi insanlarını refah içinde yaşatmaktır. Fakat hükümdarın özelliği gereği yaşlılık yılları rahat geçmemektedir. Firavun Ramses Hititlilerle barışı korumak istemekte ve ayrıca Ramses’in isyancı Libyalıları ve karanlık güçleri bastırması gerekmektedir. Buda sürekli savaş anlamına gelir. Ayrıca Ramses zamanla birlikte yanlız kalmaktadır. Yaşam yani kader arkadaşlarını onun elinden teker teker almaktadır. Bu romanda Ramses’in ellili yaşlarından ölümüne kadar geçen süredeki yaşamı ve Mısır konu ediliyor.

Ramses ellibeş yaşında uzun boylu ve atletik yapılı bir hükümdardı. Sarı saçlı,geniş alınlı,yuvarlak kulakları,kücük gözleri,güçlü çenesiyle çok çekici ve bir okadar otoriter bir yüze sahipti. O kadar çekici ve otoriter bir insandıki bulunduğu ortamlarda en karakterli olgun insanlar bile karşısında dizleri çözülürcesine eriyorlardı. O iki ülke hükümdarı Seti’nin ve tanrı Amon’un oğlu Ramses’ti. Otuz üç yıl süren hükümdarlığı içinde bi çok şeye göğüs germesini bilmişti. İhanete rağmen Kadeş’te Hititlileri yenmeyi başarmıştı. Ama en değerli üç varlığını kaybetmişti. Babası Seti’yi,annesi anakraliçe Tuya’yı ve kendi adına yaptırılan tapınağın açılışında kollarında can veren güzel kraliçe Nefertari’yi. Karısının ölümünden sonra tahtı büyük oğlu Kha’ya devretmeyi düşünsede bunu başaramadı. Çünkü Mısır onunla hayat buluyordu.

Muhafız birliği komutanı Seremana eski Hitit imparatoru Mutavillisin oğlu sürgün hayatı süren Urhi-Teşup’un villasından içeri girer. Bunu gören Urhi o sıralarda iki ülke arasında barış antlaşması imzalanması nedeniyle kendisini Hattuşil’e (Hitit İmparatoru) teslim etmeye geldiğini düşünür. Ancak öyle değildir. Azılı düşman Ramses tarafından serbest bırakılmıştır. Özgürdür artık. Birzamanlar düşmanı olduğu ülkenin ekmeğini yemektedir artık. Bu duygusallık uzun sürmez. Eski Hitit ajanı Suriyeli Raya’nın onu bulması ile birlikte eski defterler tekrar açılır. Kan ve Savaş.

Ramses çevresindekilere kötü günlerin yaklaşdığından korktuğunu söylemektedir. Aynı düşünceyi arkadaşı Steau ve güzel karısı Lotus da paylaşmaktadır. Bu yüzden uzaklarda bir eyaletin sorunlarıyla ve yılanlarla ilgilenen bu çift eski dostlarını yanlız bırakmamak için Pi-Ramses’e gelirler.

Bu arada yanlız kalan Ramses oğullarını annesi güzel İset’ten kraliçe olmasını ister. İset bunu hiç düşünmemiştir. Yıllarca O Nefertariye hayranlıkla yaşamış, O’nu kocasını elinden alan bir kadın olarak değil yüce bir insan olarak görmüştür. Ama sonunda İset kraliçe olmaya tam hazır olmasa da kraliçe ilan edilir.

İmparator Hattuşil gönderdiği elçi vasıtasıyla barışın devamı için gerekli koşulunu bildirmiştir. Hattuşil ve karısı Putuhepa’nın kızı Mısır’ın yeni Karaliçesi olmalıdır. Eğer kabul edilmezse Ramses savaşla tehdit edilmektedir. Fakat Ramses böyle bir şeyin mümkün olmadığını iletir. Kararı kesindir. Kraliçe İset’tir ve öyle kalacaktır. Aşa nekadar karşı çıksada Ameni ve Steau Ramses’in yanındadır. Bu arada Urhi-Teşup Hatti imparatorluğu ile Mısır’ın tekrar savaşmasını istemektedir. Bunun için Hititlilerin yaptığının düşünülmesi için Mısır için büyük önem taşıyan Günlük Ağacı ve tütsü malzemelerini taşıyan bir kervana saldırır. Kimse canlı kalmamıştır. Ayrıca Günlük Ağacı’nın ülkeye girmesini engelleyerek Ramses’in rahiplerce tepki almasını sağlamak istemektedir. Raya onu Pi-Ramses’in zenginlerinden Tanit ile tanıştırır. Bu kadınla evlenir ve artık bir aile süsü vermektedir. Kadın baskı altındadır ama ölüm korkusuyla bu evlilikten şüphelenen Seremana’ya hiç bir şey anlatamaz. Ramses kraliçelik olayını birkezde İset’e sorar. İset ise barışın yok olmaması için kraliçelikten vazgeçmek ister. Fakat Ramses kararlıdır. Hiç kimse Mısır Kraliçesinin onuru ile oynamaya cesaret edemez. İset kraliçe kalmaya devam edecektir. Kral dışişleri bakanı Aşa’ya bu kararını iletme görevi verir. Ayrıca Libya’lıların saldırıya geçmesi ihtimaline karşı Hattuşil’in silah yapımı için demir vermesini ve bunu ivedi göndermesini ister. Bu bir ültimatomdur.

Ramses’in iki oğlu vardır. Kha ve Merenptah… Kha din işlerine kendini adamış bilgin bir insan, Merenptah ise savaşcı ruhuyla başarılı bir komutan adayıdır. Ramses yerine geçecek Firavunu bu iki çocuğundan seçecektir. Bu arada Merenptah başkomutanlığa getirilirken, Kha politikaya girmesi yönündeki tüm ısrarlara rağmen din işleri ve özellikle yeniden doğma törenleriyle uğraşmayı seçer.

Raya Mısır’a öfke duyan yandaşlar bulmakta zorlanmamaktadır. Kadeş savaşını unutmayanlar öc almak için Raya’nın etrafında toplanırlar. Seramana bayan Tanit’I uyarmak için kaldıkları villaya gider ama kadın çok mutlu olduklarını ve kendilerini rahatsız etmemelerini söyler. Bu Maat yasasına göre suçtur. Seremana eli boş döner.

Aşa Hatti imparatorunun ve eşinin önünde eğilir. İmparator kısa ve net bir cevap ister. Acaba Ramses isteklerini kabul etmiş midir? Aşa olumsuz yanıtını verir ve imparator şöyle der:-Firavun kardeşime söyle,ya kısa zamanda kızımla evlenmek için tarih saptar yada savaş kaçınılmaz olur.

Hattuşil’in Ramses’den istediği şeyi artık Raya ve Urhi’de bilmektedir. İmparatorun savaş çığlıkları her ikisinide çok sevindirmektedir. Nasıl olsa artık Libyalılarda Urhi-Teşup ile birliktedir. Ramses ilk kez fiziksel bir sızı duyar. Dişleri ona acı çektirmektedir. Öfkeli görünmektedir. Fakat öfkenin nedeni Hattuşil’in Aşa’yı alıkoymasıdı. Başhekim güzel Neferet Ramses’in ağrılarını geçirecek solüsyonları Kral’a verir. Ayrıca sağlık problemleriyle ilgili bir rapor hazırlayacağını belirtir. Bir endişesini de dile getirir, Günlük Ağacı sevkiyatına ne olmuştur? Söylentiler dolaşmaktadır etrafta. Aşa’dan mektup gelir. O tutsak değildir,sadece uzun uzadıya süren müzakerelere katılmaktadır. Ramses arabasını alarak yanında koruması Seremema ile yola çıkar. Çok süratle ilerler ve bir ağacın yanında durur. Bu ağaç Mısır’ın en eski söğüt ağacıdır. Kabuğu ve özü bir çok hastalığa şifa durumundadır. Ramses burada bu ağaca teşekkür etmek için bulunuyorum der. Ve ona minnettarlığımı onu bütün Pi-Ramses’e dikerek göstereceğim der. Çünkü tanrılar insanlara kullanmaları için herşeyi vermiştir.

Hattuşil Aşa’nın konutuna giderek ona artık ülkesine dönmesi gerektiğini ama isteklerinin hala değişmediğini iletir. İmparator iç cebinden bi hançer çıkarır ve Aşa’ya Ramses’e iletilmek üzere verir. İmparator isteklerinin kabul edilmemesi halinde bu hançeri Ramses’in ölüsünden alıp ülkesine geri getireceğini söyler. Güzel İset Ameni’nin bürosuna gider. Ramses’I ikna edebilecek tek insanın Ameni olduğunu düşünmektedir. Kraliçeliği Mısır’ın barışı için bırakmaya hazır olduğunu bir kez daha aktarır. Kraliçe Ameni’nin gözünde bir kat daha değerlenmişti artık ama cevabı kesindir Ameni’nin. O maat yasalarının sembolu iki ülke kraliçesidir ve öyle kalacaktır. Savaşa yol açsa bile.

Steau heryerde yeni hazırladığı yılan zehirlerinden oluşan toniğini arar. Bu çok faydalı bir ilaç aynı zamanda öldürücü bir zehirdir. Ramses Merenptah’ın hazırladığı son raporu okur. Birlikler sandığından da iyi durumdadırlar. Ramses Orta Mısır’daki Hermopoli’e gitmek üzere gemisini hazırlattırır. Ve güneye doğu uzaklaşır. Ramses’in üç metre kadar uzağında köpek yüzlü,saldırgan çeneli, kocaman bir maymun durur. Ve Ramses ilahi ışığın kalbi ve kutsal dilin efendisi olan Tot’a seslenir. ‘Yolumu aç Tot. Sen ki yerin ve göğün sırlarınıbilirsin. Mısır’a yararlı olacak doğru yolu göster bana.’ Maymun arka ayakları üzerine doğrulur, ön ayakalarını dua edercesine güneşe doğru kaldırır. Tot’un sesi gökten, hurman ağaçlarından ve maymunun gırtlağından çıkar. Firavun bu sesi içine doldurur.

Aşa artık Mısır’a dönmektedir. Yanında küçük bir Mısır birliği ile yoluna devam ederken yaralanmış bir adamın çığlığı duyulur. Ellerinde mızraklarla Libyalı ve Hitililer konvoya saldırmıştır. Urhi-Teşup imparatorun Ramses’e verilmek üzere Aşa’ya emanet ettiği hançeri alarak Aşa’yı öldürür. Aşa ölmeden hemen önce elbisesinin üstüne hemen göğsüne gelen yere kanıyla birkaç hiyeroglif çizer. BU suçlunun Hattuşil olmadığının kanıtıdır ve Ramses bunu anlar. Seremena Urhi den şüphelenir ve karısını sorguya çekmek ister. Tanit yine her zaman ki gibi mutlu bir aile tablosu çizer.

Bu arada Steau’nun kaybolan yılan zehrini Kraliçe İset almıştır. Bu ancak kraliçenin zehri kullandığı zaman anlaşılacaktır. Görkemli bir törenle diğer dünyaya gönderilir Güzel İset. Ameni ve Steau’nu ısrarlarına dayanamayan Ramses Hattuşil’e bir mektup gönderir. Konusu ise kızının kraliçe olarak kabul edildiğidir. Bu Urhi-Teşup’un savaş beklentisini yok edecektir. Çünkü bu yolla savaş yerine barış hakim gelecektir.

İsyankar Libyalılardan kabile şefi Malfi en tehlikelilerindendi. Askerleri arasındaki en ufak bir olayda bile suçluları hiç acımadan öldürebiliyordur. Çünkü onun ordusu Ramsesinkiyle savaşacaktır. Malfi’nin abisi Mısır’a karşı başkaldırmada öldürülmüştür. Bunun öcünü almalıdır. Müttefiki Urhi-Teşup vazgeçilmez bir hazine değerindedir onun için.

Mısırın ileri gelenleri bir Hititlinin kraliçe olmasından dolayı rahatsız olurlar. Fakat Ramses buna karşı çıkar ve ikinci doğma töreninin hazırlanmasını emreder. Çünkü kutsal ruhlar Mısır’I koruyacaktır. Bu tören düğünden önce olacağı için kraliçelik makamını Meritamon temsil edecektir. Bu arada Seremana eline geçen hiç bir fırsatı kaçırmaz. Hafiye gibi Aşa’nın katilini aramaktadır ve önemli bulgular elde eder. Tören için gerekli olan malzemeleer temin edilemez. Depoda sorun vardır ve Steau ile Ameni bunun farkındadırlar. Bunun için depoyu kontrole giderler. Deponun sahibesi bayan Şerit çaldığı malları yerine koyarken yakalanır ve depoda olmayan malların sırrı ortaya çıkar. Suç üstü yakalanan kadın herşeyi anlatır. Mallara el koyma fikri kocasına aittir. İki yıldan beri böyle çalışmaktadırlar ve yakalanmasalardı malları gemi kaptanına satacağını söyler. Uzun boylu , sakallı ve kahverengi gözlü birisidir bu kaptan ve diğer gün tekrar işi vardır bu kadınla. Bu Steau için çok önemli bilgidir. Kaptan yakalanır ve sorguya çekilir. Patronunun Ameni olduğun söyler. Steau şaşırır. Adam ve Şerit kaçmaya çalışırlarken yılanlarca öldürürlürler. Steau Ameni konusunu Seremena’ya açar.

Bu arada yeniden doğma törenleri yapılır. Ramses tanrı Horus ile Set’in sırlarını paylaşmış ve törenler için gerekli bütün sorumluluklarını yerine getirmiştir. Halka ona daha fazla güvenir.

Araştırmalar iki ay bir gün sürer ama bişey bulunamaz. Ta ki başka bir kaptan Ameni’yi ziyaret edene kadar.

Hattuşil kızının davet edilmesi konusunda mektup yazar. Ameni tam cevap yazackken Ramses ona sorular sormaya başlar. Ameni suçlu değildir. Ramses bunu anlamıştır. Bu sadece bir aldatmadır. Şebekenin başı kendini Ameni olarak tanıtmıştır. Ameni’ye açığa alınmış süsü verilir.

Hatti prensesi kötü havadan dolayı gelememektedir. Ramses büyücülerden Hatti’ye yardım etmelerini ister. Bununla oğlu Kha ilgilenir. Ameni’yi ziyaret eden kaptanın adı Rerek’tir. Bir mahallede saklanmaktadır. Sakalını ve saçını kestirmelidir.Mahhalleye berber gelir. Adam berber koltuğunu oturduğunda usturayı gırtlağında hisseder. Hala patronunun Ameni olduğunu ısrar etmektedir. Fakat gidilğinde görünür ki patron Raya’dır. Raya kaçmaya çalışır ama çatıdan düşer. Boynu kırılmıştır.

Merenptah prensesin Mısır’a girişinden itibaren güvenliğinden sorumludur. Hitit ülkesinde fırtınalar dinmiştir. Prensesin konvoyu Kadeş’i geçip Aya sınır kapısına varır. Kale komutanı prensesin yanındaki ordu yüzünden onu Pi-Ramsesden izin gelene kadar almaz. Kuraklık baş göstersede Ramses’in duaları faydalı olur. Konvoy Pi-Ramses ten giriş yapar. Ramses prensese kraliçe yağını sürer. Adını Kraliçe Mat-Hor ilan eder. Ve şu sözleri söyler:-Hükümdarlığımın 34ncü yılında, Hattiyle yapılacak barışın sonsuza dek süreceği böylece ilan edilmiştir.

Bu sözler karşısında Urhi bile dayanamayıp alkışlamaya başlar. Seremena deri ustası Teşonk’tan bilgi almak için işyerine gider. Fakat adam ölmüştür. Oradaki bir işçiyi sorguya çeker. Katil Malfi’nin ta kendisidir.

Mat-Hor Mısır’ı yönetmek arzusu duymaktadır. Ramses ise onun ancak kaprislerinden kurtulduğu zaman Mısır’I anladığı zaman Mısır’I yönetebileceğini söyler. Urhi eninde sonunda Mat-Hor’un karşısına çıkar. Urhi onu etki altına alır. Bu arada tüm aramalara rağmen Malfi bulunamaz. Mat-Hor Meritamon ile konuşur. Gerçek Kraliçe olduğunu hatırlatır.

Urhi Malfi ile günlük ağacı konvoyunu ele geçirmek üzere buluşurlar. Fakat Mısır ordusunu karşılarında görünce Malfi komando birliğini ileri süremez geri çekilir. Mısıra gidecek kervanın sahibi Urhi ve Malfi’yi kandırır. Malları imha etmez depolar. Arabistanda yetişen üç metre boyu olan günlük ağacı o yılki en iyi rekoltesini verir. Tüccar yem olarak küçük bir kervan yollamayı da unutmaz. Bu kervan sağsalim geri döner. Adam hemen depoya gider. Kapı kırılmıştır. İçeride Kha beklemektedir. Adam Kha ve askerleri öldürmek istesede askerlerce ok yağmuruna tutulur. Mısır uzun yıllar yetecek günlük ağacına sahiptir artık.

Urhi Mat-Hor’u Ramses’I zehirlemesi konusunda kandırır. Hititliler Mısır’ı ziyaret için Pi-Ramses’e gelirler. Tam bir karnaval havası vardır. Ramses Mat-Hor’u çağırır. Onu kıskançlık ve ukalalıkla uçlar. Hititden gelen hediyelerin Mat-hor’ca elkonması ve aşırı harcama istekleri Ramses’e bir karar verdirir. Kraliçe artık Mer-or hareminde kalacaktır.

Nubye genel valisi oranı ekonomisini canlandıran Steau’ya tahammül edemez ve eski bir sabıkalı ile anlaşır. Fakat bulundukları tapınakta heykeller üzerlerine düşer. Ölürler. Mat-Hor Urhi’nin evine gider. Ramses’in onu küçük düşürdüğünü söyler. Kraliçe artık Urhi’nin elindedir. Hançerini hayava kaldırır ve şöyle der:-Bu hançer Aşa’yı öldürdü şimdi sıra Ramses de…

Ramses doğum günü için küçük bir yemek tertipler. Tam yemek başlayacakken bir haber gelir. Ramses hemen Ebu Simbel’e doğru yola çıkar. Kimse yemeğe dokunmamıştır. Böylece zehirlenmekten kurtulurlar. Ramses Ebu Simbel de vali olarak Steau’yu ilan eder. Seremenanın bir adamı bir adamın Urhi’nin evine üç kezgeldiğini geldiğini ve kaldığı yeri bildiğini söyler. Bu kişi Nariş adındaki Fenikeli tüccardır. Bu arada Ramses Fenikeyi ziyaret edecektir. Tüm ısrarlara rağmen bu gezi iptal edilmez. Mısır için dinsel önemi olan Apis Boğası ölür. Ramses saygınlığını kaybetmemek için bu boğanın aynısından bulamlıdır. Tabi Urhi daha çabuk davranmayı planlar. Hattuşil den mektup gelir. Mat-Hor babasına şikayette bulunmuştur. Ramses bizzat kendisi cevap yazar. Kızı Ramses’e göre yeteneksizdir ve bundan sonraki hayatının sade geçeceğini,törenlerde Meritamonun eşlik edeceğini yazar. Urhi Memfis te bir çiftlikte bu boğayı bulur. Hemen yola çıkar.Büyük heyecanla girdiği çiftlikten mutsuz çıkar. Çünkü Seremena ona tatsız bir oyun oynamıştır. Boğa sadece boyalıdır. Kral Abidas denen yere gider. Rüyasına göre boğa oaradadır. Hayvanı görür ve şöyle der:-Gel Apis,seni konutuna götüreceğim.Apis için bir tören düzenlenir. En zengin ve soylu kadın eteği beline kadar çekilmiş vaziyette cinsel organını boğaya gösterir. Bu boğanın dölleyici özelliğini ifade eder. O soyunu devam ettirecektir. Hattuşilden cevap gelir. Savaş tehtidleri savurmaktadır. Ramses bir cevap yazar ve bu cevap Hattuşil’i hyrete düşürür. Ramses yeni bir prenses istemekle kalmamış imparator ve eşini Mısır’a davet etmiştir. Tanit bilgi toplamak için saraydan döner. Urhinin beklediği bilgi yoktur. Urhi sinirden Tanit’i tokat atar. Tanit’in kedisi Urhi’yi cırmalar ve Urhi kedinin boynunu uçurur. Tanit kaçar. Ameni’ye giderek Urhi’yi şikayet eder.Artık Seremena istediğini yapabilecektir. Tanit herşeyi anlatmayı unutmaz. Urhi Libya yönüne Malfinin yanına kaçar. Seremena onu öldürecek tek kişinin kendisi olduğunu söyler.

Mat-Hor ailesi gelsede haremde kalacaktır. İncinen kraliçe Amon tanrısı ile yapılacak ayinde hile düzenler. Eğer Amon bu ziyarete evet derse kayık ileri gidecektir. Fakat kraliçe kakayıkçılara para verir. Yine de Amon evet der. Bu planda suya düşer. Eski düşman en sonunda Mısır’a gelir. Dostça karşılanır. Uzun bacak adında bir satıcı Urhi ve Libyalıları görür. Hepsi silahlıdır. Hemen muhafızlara durumu bildirir. Urhi kalenin birini ele geçirmiştir. Bir birliği tamamen yok eder.Libya sınırında ki bütün kaleler kaybedilir. Vali öldürürlür.

Merenptah , Seremena ve Ramses Malfi’nin üzerine harekete geçer. Malfi Merenptah’ın mızrağı ile ölür. Urhi Seremena’yı hançeri ile yaralasada Seremena onu öldürür. Kendisi de ölür. Artık yaşlanan Ramses hükümdarlığı boyunca başından geçen olaylrı hatırlar. Arkadaşları onu bir bir terketmiştir. En son Seremena, fedekar Seremena…

Bu arada Hattuşil de ölür. Barış antlaşmalarının hiç bir maddesi tartışma konusu olmaz.Barış devam eder

Nil nehri Mısır’ın hayat kaynağıdır.İyi yönetilmelidir. Ramses’i devirmekte başarılı olamayan ve öldürülen Şenar’ın eski adamlarından olan ve su işlerinden sorumlu Hefat adındaki adam korkunç bir plan hazırlar. Bekletme havuzlarında ki suyu boşaltmak ve halkı aç bırakmak. Suçu da kararı onaylayan Ramses’e atmak. Fenikelilerden fahiş fiyata tahıl almak. Fenikelilerin başında Nariş gelir. Hefat belgeyi imzalatmak üzere Kha’ya götürür. Kha belgenin birisi tarafından birkez daha inceleneceğini söyler. Bu kişi Kha’nın yanında bulunan Ramses’tir. Ramses Ameni’nin takibi sonucu Hefat’i mahkum ettirir.

Kha amansız bir hastalığın pençesindedir. Ölmeden az önce babasına; babasının verdiği emirleri yerine getirerrek çok mutlu olduğunu anlatır. Cenazesi Apis Boğalarının tapınağına gömülür. Ramses yaşlanmıştır. Doktor Neferteri’nin günlük tedavilerine maruz kalmaktadır. İyice yaşlanan Ramses yeni Firavun olarak oğlu Merenptah’ı ilan eder. Altmış yedi yıllık bir hükümdarlık ve seksen dokuz yıllık bir yaşam…

Musa da ölmüştür. Ramses’in çocukluk arkadaşı Pi-Ramses’in mimarı amacına erişmiş olarak ölmüştür. Ramses ve Ameni Ramses’in hükümdarlığının ikinc yılında diktiği akasya ağacının altında oturmaya gider. Ramses Batı Akasyası’nın altında son nefesini ölümün yorgunluğunu hissediyorum diyerek verir. Ameni yıllar boyu istediği şeyi yapar. Ramses’in ellerini avuçlarına alarak öper. Ve bir söz verir oracıkta;-Bu dünyada olduğu gibi öteki dünyada da hiç kimse Işığın Oğlunu unutmayacak…

ANA FİKİR

Barış ve adaletin üstünde hiç bir şey yoktur. Ne bir hükümdarın şahsi istekleri ne de kişilerin beklentileri. Barış ve adaletin sağlanmasında gereken herşey yapılmalıdır. Adalet ve barış bir hükümdarın en öndegelen sorumluluğudur. Bu kitapta da Ramses’in adalet ve barış adına yaptıklarından, bunları yaparken karşılaştığı olaylardan bahsedilmiştir.

Kitaptaki Olaylar ve Şahısların Değerlendirilmesi

Kitap boyunca Ramses’in Hititlilerle yaşadığı olaylar, ayrılıkcı Lbyalıların isyanları, Urhi-Teşup ve yandaşlarının planları işlenmektedir. Hitit prensesinin kraliçe olması, Hattşil’in Mısır’ı ziyareti, Pi-Ramses

Ramses: Mısır firavunudur. Ülkesindeki insanları herşeyden üstün tutan uzun boylu sarışın renkli gözlü liderdir. Kesin ve doğru kararlar verebilen bir çok şeyi önceden sezebilme yeteneğine sahip olan Ramses uzlaşmacı yanı ile de dikkatleri çekiyor.

Ameni : Firavunun sandalet taşıyıcısı ve özel sekreteri olan bu kişi kambur ve çok zayıf olmasına rağmen durmadan yiyen birisidir. Devlettin bütün evrak işlerini halleder. Kimselere güvenmediği için temizliği bile ona aitir. Kral’ın üniverste ve çocukluk arkadaşıdır. Aralarında gizli bir bağ vardır. Biraz somurtkandır.

Aşa : Eskilerin ajanı iken Kadeş savaşından sonra dışişleri bakanı olmuştur. Parlak ve üstün bir zekaya sahiptir. Kadınlara çok düşkündür. Kralın yine üniversite ve çocukluk arkadaşıdır. Hatti’den dönerken yolda Urhi-Teşup tarafından öldürülmüştür. Barışa çok büyük katkısı olmuştur.

Nefertari: Kralın sonsuz aşkıdır. Kralı erken yaşta terk etmesine rağmen kızı Meritamon’u arkasında bırakmıştır. O tam bir kraliçedir. Ülkenin yönetimine her zaman katılmıştır. O da Ramses’e büyük bir aşk duymaktaydı.

Seremena: Sardunyalı olarakta bilinir. Eski korsan olmasına rağmen bu iri yapılı adam Ramses’in özel koruması ve ayrıca sarayda sözü geçen birisidir. Mısır ile alakalı bir çok olayı aydınlatmıştır. Kadınlara zaafı vardır. Urhi-Teşup tarafından öldürülmüştür.

Urhi-Teşup: Hitit imparatoru Hattuşil’in yeğenidir. Babasını öldürdükten sonra Mısır’a kaçmıştır. Bura da Ramses tarafından serbest bırakılır. Fakat o Ramses için hiç iyi şeyler düşünmez. Bir çok olaya karışır. Ramses’I öldürme planları yapar. Başarısız olur. Son olarak Libya şefiMalfi ile birlikte Mısır’a karşı savaşırken Seremena tarafından öldürürülür.

Mat-Hor : Hitit kraliçesi iken iki ülkenin refahı adına Mısır kraliçesi olur. Fakat yeteneksizdir. Güzelliğini kullanmaya çalışır. Başarılı olamaz. Ramses ten onu zehirlemeye yeltenecek kadar nefret etmektedir. Ayrıca Urhi-Teşup’un sözlerinden de etkilenmiştir.

Kitap Hakkında ki Şahsi Görüş

Kitap hala tam olarak bilinmeyen Mısır’ı anlatmaya çalışmıştır. Genelde uslup ve tarz olarak, konu olarak çok güzel bir kitap. Fakat, olayları birde Museviler tarafından dinleyecek olursak Ramses’in o kadar da adaletli bir hükümdar olmadığı anlaşılabilir. Bir kitapta bir kişinin kitap boyu bu kadar övülmesi bence hatalıdır. Ramses serisi hayal ürünlerinin de katıldığı popüler tarih anlayışında bir üründür.

Yazar Hakkında Bilgi

1947′de Paris’te doğdu. 13 yaşındayken hayatına yön verecek kitabı okudu: Jacques Prienne’nin “Eski Mısır Uygarlığı Tarihi”. Bunu takip eden 5 yıl içinde roman yazdı. Böylece edebiyat kariyeri başlayan Jacq, 50 yaşına geldiğinde 50′nin üstünde eser vermişti. 17 yaşında Mısır’da geçirdiği balayı sırasında II. Ramses’in devrilmiş olan dev heykeliyle ilk kez karşılaştı. Jacq’ın kaderi artık belirlenmişti. 21 yaşında Sorbonne Üniversitesi’nde Mısır bilimi (Egyptology) ve arkeoloji eğitimi gördü. Çalışmalarını sürdürüp Eski Mısır konusunda doktora yaptı. 1986′da doktora tezi Editions du Rocher tarafından yayınlandı. Böylece akademik kariyeri ve ünü sağlamlaştı. 20 bilimsel makale yayınladı. “Büyük Firavunların Mısır” adlı makalesi 1981′da Academie Française ödülünü aldı. 1987′de yazdığı “Mısırlı Champollion” adlı romanıyla dikkatleri çekti ve büyük bir ün kazandı. Tehlikede olan tarihi alanların korunması için halen başkanlığını sürdürdüğü Ramses Enstitüsü’nü kurdu. 1995 yılında Alexander Dumas’nın ve 19. yüzyılın diğer ünlü dizi roman yazarlarının izinden giderek II. Ramses’in hayatını anlatan 5 ciltlik romanını yazdı…

Hakkımızda

Bu Sayfa Üzerinde Aklınıza gelecebilecek tüm sorulara cevap arayacağız, sormak istediginiz birşey varsa iletişim kısmından yazabilirsiniz.

Takip Listemizden

İstatistikler


Sitemizde 33 kategoride toplam yazı bulunmaktadır!

Görüntülenme

back to top