Genel Makaleler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Genel Makaleler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Kasım 2012 Salı

PMR Telsiz Nedir? PMR Nedir Nasıl Alınır?

0 yorum | Devamını Oku...

Türkiye pazarında da özellikle güvenlik firmalarının rağbet ettiği PMR el telsizi artık bir çok alanda da kendini göstermeye ve adından söz ettirmeye başladı. Basit kullanılabilirlikleri yanında gelişmiş bir çok özellikleri ile göz doldurmaları ve özellikle de herhangi bir ruhsat veya belge gerekmeden satın alınabilmeleri ana etken olarak öne çıkmaktadır.

Benzer nedenlerle oldukça şirin PMR telsizleri özellikle amatör telsizci olmayan arkadaşımızda merak uyandırmaktadır. Bu yazımızda PMR konusuna biraz olsun ışık tutmak istedim. Nedir, ne değildir? Hangi marka tercih edilmeli, özellikleri ne olmalı bu sorulara cevap arayacağız.

PMR nedir?

PMR 446 kelimesi bir kısaltma olarak  “Private Mobil Radyo” kelimelerinin baş harflerini temsil etmektedir. Bir anlamda özel taşınabilir el telsizi de diyebiliriz. Genellikle PMR kelimesinin yanında kullanılan 446 sayısı ise bu el telsizlerinin belli ve sınırlı bir  frekans aralığını (446.000 - 446.100 MHz.) kullandıkları içindir. Bu telsizler bulundukları ülkede izin verilmiş frekans ve güçlerde gönderme yapabilen, amatör telsizcilerin kullandığı el telsizlerle kıyaslandığında görece kısa mesafe erişimli ve sadece ses haberleşmesine yönelik olan alçak güçlü telsiz cihazlarıdır. Çok sayıda kullanıcı frekans bandını ortak kullanmaktadır. Görüşmelerin dar bir frekans aralığında bulunması ve 8 ana kanalın alt kanallara bölünmesiyle kullanıldığından bazen konuşmalar başka bir kanala da sarkması mümkündür.

Her ne kadar amatörler bu konuya uzak kalmış gibi görünse de özellikle çocuklar tarafından kullanılmaları durumunda, amatör telsizciliğe özenti ve eğitici olmaları açısından bana göre önemli olup,  bir anlamda ilk basamak teşkil edebilirler.

PMR kullanmak için lisans gerekli midir?

Hayır, Türkiye’de PMR kullanmak için herhangi bir ruhsat gerekmemektedir. PMR’lar, birçok Avrupa ülkesinde serbest olarak kullanılmakta ve Avrupa Telekomünikasyon Standartları Enstitüsü (ETSI 300 296) spesifikasyonlarına uygun olarak üretilmekte olup, ülkemizde "T.C. Telekomünikasyon Kurumu Onaylı"dır. Ancak, Avrupa dışında kullanılmakta olan (Amerika, Kanada, Yeni Zelanda, ve Güney Afrika) telsizler ülkemizde satışı yapılan PMR telsizlerle aynı gibi gözükse de, bunlar değişik frekans ve kanallarda çalışmakta olup, Türkiye'de satışı ve kullanımı kanunen yasaktır.

Türkiye’de kullanılmasına müsaade edilen bu maksatlı telsizlerin hepsi PMR sınıfındaki telsizlerdir ve  çıkış gücü 500 mW olanların ithalatına yasal olarak müsaade edilmektedir. Bunlar T.C Telekomünikasyon Kurumu ’nun TGM-STK-001 yönetmeliğine uygun olarak UHF 446 MHz. frekans bandında çalışan modeller olarak sınırlandırılmışlardır. (Detaylı bilgi için bakınız KET Yönetmeliği)

PMR görüşme mesafesi ve bunu etkileyen faktörler nelerdir?

Bir telsizin görüşme mesafesi için çıkış gücü, anteni veya diğer özellikleri olarak sınırlamak mümkün değildir. Engeller, manyetik alanlar, ufki görüş açısı veya yüksekliği gibi bir çok etken bunda parametreleri değiştirmektedir. 500 mW'lık bir telsizin menzili ise coğrafi koşullara bağlı olarak en iyi 3-5 km.'dir. Şehir dışı düzlük yollarda 2-3 Km. mesafede diğer araçtaki arkadaşınız ile de konuşabilirsiniz. Şehir içersinde, bina, mesken ve engellerin yoğunluğuna göre mesafe 500-1.000 metre arasında mesafelerde değişlik göstermektedir.

Daha uzak mesafelerle iletişim için çatı/harici anten kullanabilir miyim?


Ülkemizde kullanımına izin verilen cihazlara ait antenler cihaz üzerinde orijinal anteni ile gelmektedir. Diğer yandan yönetmelikte de cihazın antenleri tümleşik olarak tanımlanarak belli bir standarda bağlanmıştır. O nedenle ek kablo veya harici anten ile uzatma, ilave gibi hususlar uygun değildir.

Kullanım alanları nelerdir?

ASELSAN'ın, Amerikan Cobra Firması’nın Türkiye tek yetkili dağıtıcısı olarak piyasaya sunduğu gelişmiş özelliklere sahip, hafif ve aynı zamanda küçük boyutlu PMR el telsizlerinin kullanım yerlerinden bazıları şunlardır.

*  İnşaat Şantiyeleri    
*  Çeşitli bina içi kullanımlar
*  Çeşitli fuar, konferans, müsabaka organizasyonları        
*  Siteler
*  Okullar, kreşler
*  Spor salonları, sahalar
*  Oteller, tatil köyleri
*  Otopark işletmeleri
*  Süpermarket çalışanları
*  Arama-Kurtarma Grupları
*  Ambarlar
*  Bilardo, bowling vb. oyun salonları
*  Lokantalar
*  Asansör firmaları
*  Çeşitli fabrika içi kullanımlar
*  Gece klüpleri, barlar
*  Harita / Kadastro hizmetleri
*  Doğa yürüyüşleri sırasında gruplar arası haberleşme
*  Alışveriş merkezinde, spor karşılaşmalarında aile veya arkadaşlarınızla irtibat kurmak
*  Bir binanın ayrı katları arasında iletişim sağlamak
*  Başka bir arabada seyahat eden arkadaşlar ile irtibat kurmak
*  Parka giden çocuğunuzla iletişim kurmak
*  Yazlık veya bahçeli evlerde iletişim kurmak
*  Her türlü hobisel faaliyet (Modelcilik, yürüyüş , balıkçılık, kamp, bisiklet-motosiklet, paraşüt, kayak)

Bu el telsizlerinin genel özellikleri nelerdir?

Öncelikle belirtmek isterim ki bu özelliklerin tümü her marka ve modelce standart değildir. Almadan önce kontrol etmeli ve satıcıya danışmalısınız. Ülkemizde de satışı yapılan PMR 446 tip el telsizlerinde belirgin özellikler şunlardır. Kullanım alanınıza en uygun özellikleri taşıyan model ve markayı tercih edebilirsiniz.

*  Modülasyon tipleri : FM (F3E)
*  Ortalama 200-250 Gr. ağırlık
*  (12dB SINAD) : 0.158µV duyarlılık
*  38 (67.0-250.3Hz) CTCSS ton frekansı
*  ±2.5kHz, ±5.6ppm frekans kararlılığı
*  12.5kHz/20 kHz/25 kHz kanal aralığı
*  Titreşimli uyarı (vibration)
*  Bebek telsizi olarak kullanım
*  Aynı anda iki kanal takibi (dual RX)
*  Dahili görüşme (Intercom)
*  Kanal ve frekans tarama (scan channel / freq)
*  Sesle iletime geçme (VOX), bir çok modelde WOX seviyesi seçilebilir şekildedir.
*  Toz koruma ve suya dayanıklılık
*  Otomatik güç tasarrufu (auto power safe)
*  Otomatik kapanma (auto power off )
*  Tuş kilidi (key lock)
*  Harici kulaklık-mikrofon girişi (ear-mic)
*  Çağrı uyarısı (call)
*  Anlaşıldı doğrulama sinyali (roger beep tone)
*  Tuşlama tonu
*  CTCSS ve DSC özelliği
*  Suya dayanıklılık (JIS Grade 4)
*  FM radyo

PMR tercihimde hangi markayı tercih etmeliyim?

Bu konu tamamen sizin tercihinize kalmakla birlikte, kullanım alanınızda gerek duyduğunuz özellikleri tercih ettiğiniz markanın karşılayıp karşılamadığı ile orantılıdır. Ucuz veya pahalı ya da çok fonksiyonel bir PMR telsiz seçimi elbette doğru bir karar değildir. Satın almadan önce yaygın servis ağı, servis  özellikleri gibi bilgilerin de araştırılması gerekir.

Batarya ve kullanım durumları nedir?

Muhtemelen bir cep telefonunuz vardır.  Kullanım durumunuza göre nasıl şarj durumu değişiklik arz ediyorsa bunda da aynı benzerlik söz konusudur. Çok gönderme yapmanız, veya almada uzun süre açık tutmanız, vibrasyon, VOX, otomatik güç koruma özelliklerinin aktif olup olmaması kullanım sürenizi değiştirecektir. Modeller büyüklüklerine göre genellikle 2-4 pil arasında değişiklik arz etmektedir. Motorola MT950'de bu değer ortalama 24 saattir ( % 5 Gönderme / % 5 Alma / % 90 Bekleme). Her halükarda aktif bir kullanıcı olacak seniz en azından acil durumlarda kullanılmak üzere yanınızda yedek batarya/pil bulundurmaya özen gösterin.

Bakım gerekir mi, nasıl yapabilirim, nelere dikkat etmem gerekir?

Tüm kullandığınız diğer elektronik cihazlar gibi telsizler de nispeten narin cihazlardır. Etiketinde su geçirmez yazsa da uzun süreli kullanım kastedilmemektedir. O nedenle siz yine de telsizinizi ısı, ekranlarını doğrudan güneş ışınına karşı korumalısınız. Mümkünse bir taşıma veya bel klipsi kılıfı ile kullanmanız durumunda düşürme vb. gibi nedenlerle hasar görmesini en aza indirmiş olursunuz.

Temizlik ve bakımda ilk kural telsizinizin kapalı halde bulunması ve mümkün ise bataryasının çıkarılmış olmasıdır. PMR el telsizinizi temizlemek için asla alkol, sprey/sıvı deterjan veya bunlara benzer temizlik maddeleri ya da asit  ihtiva eden maddeler kullanmayınız. Aksi kullanımlarda bu maddeler telsizinizin kasasına veya içine sızdığında elektronik devrelere zarar vermektedir. Bu tür uygulamalar da bir çok kez garanti kapsamı dışında tutulmaktadır. En uygun temizlik hafif nemli bir bez ile yüzey temizliğini yapmak ve akabinde kurulamaktır.

Yağmurlu havalarda veya bakım esnasında telsizinizin üzerinde bulunan çeşitli konnektör (mikrofon, harici anten, kulaklık, şarj vb) kapakçıklarının kapalı olmasına özen göstermeyi de unutmamalısınız.

Telsizlerin önemli parçalarından bir tanesinin antenleri olduğundan hareketle bu parçalara özen göstermelisiniz. Antenden tutarak taşımak, gereksiz zorlama ve bükmeler antene zarar verebildiği gibi alma ve gönderme hassasiyetinizde de önemli kayıplara neden olacaktır. Yine antenlerin yerinden çıkarılarak bilinçsizce yapılan veya uygun olmayan harici anten uygulamaları da konnektöre zarar verebileceği gibi çıkış katı devre elemanlarına da zarar vermeniz olasıdır. Bir çok kişi daha uzun antenin daha iyi kazanç sağlayacağını düşünse de aslında bu çok yanlış bir düşüncedir. Bu tür profesyonel firmalarca üretilen telsizlerin antenleri o cihazla en uygun şekilde çalışacak, en uygun gönderme ve alma kararlılığı sağlayacak şekilde belli bir matematiksel formüle göre dizayn edilmişlerdir.

Bir PMR el telsizi aldığınızda ve tabiri caizse kibar kullandığınızda cihazınız olmasa da bir süre sonra batarya veya pillerle sorun yaşayacağınız kaçınılmazdır. Bununla ilgili yapabileceğiniz birkaç püf noktasına da değinerek bu konuyu tamamlayalım.

Her zaman size verilen orijinal şarj aletini ve tavsiye edilen pil/bataryayı kullanmaya özen gösterin.

İlk aldığınızda heyecanınızı frenleyerek kullanım kılavuzunda yazılı ilk şarj sürelerine uyun (Muhtemelen bu süre 12-16 saat arasındadır). Daha kısa sürede dolu ikazı verse de fişten çıkarmayın veya çıkarıp yeniden takmayın. Daha sonraki kullanımlarda ise “doldu” ikazı aldığınızda daha fazla tutmayın ve mümkün olduğunca pil/bataryalarınızı tam bitirerek yeniden şarja takmaya özen gösterin. Zaten zaman içinde kullanım durumunuza göre kendinizi muhtemel şarj zamanına göre ayarlayabilirsiniz. Eğer varsa yedek pil ya da batarya bulundurmanız acil durumlar için sıhhatli olacaktır. Batarya veya pillerinizi kullanmamış olsanız bile haftada bir şarj etmeyi unutmayın.

- Aşırı soğuk ya da sıcakta bulundurmayın. Çok soğuk bir ortamdan oda ısısına geçtiğinizde veya aşırı soğuk ortamda her zaman aynı gücü alamayacağınızı unutmayın. Çok soğuk bir ortamdan oda ısısına geçtiğinizde bir süre bekleyin ve cihazınızı öyle çalıştırın.

- Bataryalarınızın veya pillerinizin evladiyelik olmadığını ve en iyi ihtimalle 1-2 yılda bir değiştirmeniz gerektiğini unutmayın.

- Hani yeni bir şey aldığımızda içinde ne var diye kurcalamaya pek meraklıyızdır ya, siz zahmet etmeyin diye ben bir PMR'ın içini gösteren bir resmi de her ihtimale karşı ekleyeyim dedim. Sizin de gördüğünüz üzere pek kurcalanacak bir tarafı yok. Cihazın kapağını açmanız da garanti kapsamını ihlal olabilir.

Mobil olarak bir araçta veya motosiklette kullanılabilir mi?

Evet kullanılabilir. Motosiklet gibi özel kullanımlar için çeşitli firmalar özel donanımlar geliştirmişlerdir. Bu sayede kaska monte edilerek rüzgar sesinden etkilenmeden veya ellerinizi kullanmadan da VOX özelliği ile gerek haberleşme ve gerekse dahili haberleşme yapmak mümkündür. Bu tür kullanımlarda mikrofon üzerindeki sünger doku nispeten de olsa rahatsız edici rüzgar sesini engellemektedir. Mobil uygulamalar için bir çok ek donanım biraz pahalı da olsa daha profesyonel yaklaşımlar sergilemektedir. Intercom gibi kablolu dahili grüşmelerde kablo karmaşıklığının önüne geçilmesi için kablosuz sistemler (Bluetooth özellikli) mevcuttur.

Bilgisayar, GPS veya paket radyo ve diğer birimler ile uygulama geliştirilebilir mi?

Bilgisayarınızın ses kartı kullanılarak PMR ile bir takım uygulamalar geliştirilebilir. Örneğin PMR el telsizleri ile paket radyo çalıştırılabilir ya da e-QSO software vers. 3.0 gibi yazılımlarla ve yine ses kartı veya küçük arabirimler ile PMR el telsizleri bilgisayar İnternet bağlantısını kullanarak dünyadaki diğer PMR telsizler ile görüştürebilirsiniz. Bu tür E-QSO (görüşme) çalışmaları ile ilgili http://www.446user.co.uk veya http://pmr-radio.dc4fs.de adresini ziyaret edebilirsiniz. Ancak hemen belirteyim, ülkemizde henüz bu tür “Link Sistemi” kurarak çalıştırmak ya da data haberleşmesinde mümkün değildir.

Bunların yanında ses ve mikrofon girişleri kullanılarak çeşitli çevre birimleri (müzik çalarlar, walkman, discman vb.) gibi bağlanması veya gerekli alt yapı/tekrarlayıcılar mümkün olduğunda GPS uygulamaları da geliştirmek mümkündür. PMR kullanarak araba alarmı yapanlar bile mevcuttur. :)

Müzik yayını yapılabilir mi? Ya da cep telefonu , MP3 çalar gibi çevre aygıtları bağlanabilir mi?

Etik olarak bir telsizden müzik yayını yapılması uygun değildir. Amatör telsizcilikte bu konu yasaklanmakla birlikte PMR da böyle bir yasaklama bulunmamaktadır.  Ancak bir yasağın bulunmaması onun genel ahlak ve etik kurallarınca yapılmaması anlamına da gelmemektedir.  Gerek müzik yayını yapmakla veya gereksiz kanal frekansını uzun süre işgal belki de acil bir haberleşme ihtiyacı olan başkalarının da haberleşmesini engellemiş olabilirsiniz. Haberleşme bir ihtiyaç olduğuna göre herkesin buna özen ve saygı göstermesi gereklidir.

Telsizin yaydığı radyasyon zararlı mıdır?

Radyasyon kelimesi bile başlı başına ürkütücüdür. Bunun altında yatan sebeplerden birisi de şüphesiz neredeyse bu kelime ile özdeşleşmiş bazı hastalıklardır. Evinizdeki bir lambanın, TV ya da bilgisayar monitörünün ya da iş yerinizdeki bir fotokopi makinesinin bile belli oranlarda radyasyon yaydığı düşünülürse PMR telsizlerde böyle bir şey söz konusu değildir demek pek de akla mantığa uygun düşmeyecektir. Radyasyon konusuna değinildiğinde çeşitli kuramlar ve etki mesafeleri öne sürülmektedir. Bu açıdan baktığınızda sanırız cep telefonları ilk sıralara girmektedir, çünkü doğrudan baş bölgesine dayalı olarak kullanılmaktadır. Oysa bir el telsizi ona göre nispeten belli bir uzaklıkta ve kısa aralıklarla kullanılmaktadır. Bir cep telefonunun 2 Watt’lık çıkışı ile bir amatör el telsizinin 5 Watt veya bir PMR’ın 0,5 Watt gibi çıkışları elbette aynı değildir ancak burada bu konuya daha fazla dalarak kafanızı karıştırmak istemem.

Radyasyonun şekli tipi ne olursa olsun adı tektir. Zaten evlerinizde kullandığımız bir çok cihaz yanında cep telefonları ve telsiz telefonlar yeterince bunu sağlarken en iyisi  ;

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/sandik/gsm.pdf

http://www.tk.gov.tr/Yayin/telsiz_gsm/telsiz-gsm.pdf

adreslerindeki bilgileri okuyarak genel olarak bilgilenmenizi öneririm. Bu dokümanlarla sadece telsiz uygulamaları değil, GSM konularında da bilgi sahibi olarak konuya daha duyarlı yaklaşmanız mümkündür.

Yarım Watt’lık PMR’ın anteninden yayılan belli miktarda ve görece düşük radyasyon için elbette bu şirin şeyleri kullanmaktan vazgeçecek değiliz. Ancak radyasyon da sonuçta bir vitamin değildir, bilinçli kullanıcı olmak hem sizi hem de çevrenizi koruyucudur.

Modellerleri incelemek için aşağıdaki linkleri ziyaret edebilirsiniz.

ASELSAN Motorola MT 550-2 (Türkçe)
http://www.aselsan.com.tr/urun.asp?urun_id=129

ASELSAN Motorola MT 750 (Türkçe)
http://www.aselsan.com.tr/urun.asp?urun_id=138

ASELSAN Motorola MT 950 (Türkçe)
http://www.aselsan.com.tr/urun.asp?urun_id=139

ICOM IC-4088 SR (Türkçe)
http://www.telsan.com/documents/tr/PMR4088.pdf

Motorola T5022 Talkabout™ (Türkçe) 
http://www.ecs.com.tr/new_page_3.htm

Kenwood TK 3201, Midland MIDLAND G7,  HYT TC 446, (Türkçe)
http://www.teknoben.com/pmr.php

VERTEX VX-146
http://www.teknodijital.com/asp/show_stock.asp?product=VX-146

PMR fiyatları ne durumdadır?


Marka ve modele göre fiyat aralığı 150 ile 300 YTL. arasında değişmektedir. Burada fiyat kadar dikkat etmeniz gereken bir önemli husus daha vardır ki o da verilen fiyata kaç telsiz satın alınacağıdır. Örneğin; MOTOROLA firmasının Cobra MT-550 modelinin iki el telsizi birlikte 140 YTL’ye satılırken, bir  ICOM  IC-4088SR PMR modeli tek olarak 250 YTL’ye satılmaktadır.

** PMR ile ilgili soru ve sorunlarınızı aşağıdaki yorum bölümünden iletebilirseniz elimden geldiğince cevaplamaya çalışırım. Bir başka konuda daha görüşmek üzere kalın sağlıcakla. 73, TB2NMR.

26 Kasım 2012 Pazartesi

Türkiye Geneli Eczacı Odaları Listesi

0 yorum | Devamını Oku...
Eczacı odaları belirli bir ilde veya bölgede bulunan eczanelerin merkezini oluşturan kurumlardır. Eczane açılış işlemleri, nöbet çizelgelerinin belirlenmesi, yasal izinler, yaptırımlar ve kontrol faaliyetlerini eczacı odaları yürütmektedir. Türkiye genelinde 54 adet eczacı odası bulunmakta olup eczacı odalarının tam listesine aşağıdan ulaşabilirsiniz. İlgili liste bölgelere göre klase edilmiş olup erişim kolaylığı sağlayacak şekilde düzenlenmiştir.





29 Şubat 2012 Çarşamba

Baharın Müjdecisi Cemreler

0 yorum | Devamını Oku...
Cemrelerin eski takvimlerdeki Arapça karşılığı “Cemre-i ula beheva”, “Cemre-i saniye beab” ve “Cemre-i salise behak” şeklinde yazılırdı. Cemreler kışın soğuk günlerini geride bıraktığımızın müjdecisidir.

ÇUKUROVA Üniversitesi (ÇÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü Türk Halk Edebiyatı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Erman Artun, baharın müjdecisi olarak bilinen cemrenin ilkinin 20 Şubat’ta havaya düşeceğini hatırlatarak, yüzyıllardır denenmiş bir meteorolojik veri olan bu doğa olayı ile ağır kış koşullarının da sonlanacağını söyledi.

Prof. Dr. Erman Artun, halk arasında, ‘kor halindeki ateş’ anlamına gelen cemrelerin yüzyıllardır birer hafta arayla havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanıldığını belirtti.

Prof. Dr. Artun, “Cemrelerin düşmesi kasım günlerine göre hesaplanır. Birinci cemre 20 Şubat’ta havaya, ikinci cemre 27 Şubat’ta suya ve üçüncü cemre ise 6 Mart’ta toprağa düşer. Cemreler, havaların ısınmaya başladığının ve kışın soğuk günlerini geride bırakmak üzere olduğumuzun müjdecisidir. Bu gelenekteki bilgi unsurları bizlere belki bilerek, belki de bilmeyerek dedelerimiz, ninelerimizden aktarılarak öğretilmiştir” dedi.

HALK METEOROLOJİSİ

Meteorolojinin atmosfer tabakası içinde oluşan tüm olayları konu edinen bilim dalı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Artun, yüzyıllar öncesinde halkın geleneksel yöntemlerle hava tahmini yaptığı ve buna ‘halk meteorolojisi’ adını verdiklerini söyledi.

Teknolojinin gelişmediği dönemlerde toplumlarda hava tahmininin yerel deneyimlerle yapıldığını belirten Prof. Dr. Artun, şunları kaydetti:

“Meteoroloji biliminden önce insanlar hava olaylarını geleneksel yöntemlerle tahmin etmekteydiler. Yüzyıllara dayalı yerel deneyim, görgü ve tahminlerle, atmosfer olaylarına ilişkin önceden bilinebilirlik oranı yüksek denebilecek bir düzeye ulaşmıştır. Bu tür toplumlar, çoğunlukla atalarından öğrendikleri yöntemlerle hava tahmini yaparlardı. Cemreler de bu geleneksel yöntemlerin bir parçası olarak hayatımızda yerini devam ettirmektedir. En önemlisi uzun süreli deneyim ve bilgi birikiminin ürünü olan halk hava tahminlerinde yanılgının az olduğunu görüyoruz.”

3 Şubat 2012 Cuma

Haber Ajanslarına Abone Olmak

0 yorum | Devamını Oku...
Bu konumuzda sizlere birçok kişinin işine yarayacak bir olayı anlatacağız.Bir haber sitesimi açacaksınız yada siteniz var son olayları 1 dkka içerisinde sitenizde mi görmek istiyorsunuz o zaman bu konu tam sizlere göre okuyunuz.



İhlas Haber Ajansı – İHA
Genellikle en çok tercih edilen haber ajanslarından bir tanesidir.En uygun olarak da tarife edilmektedir.Fiyatları resmi sitesinde yazmamaktadır.Sizler Aşağıda vereceğimiz adres ile abone olup fiyat sorabilir yada +90 212 454 3333 numaralı telefondan Pazarlama Departmanı ile iletişim kurabilirsiniz.
Anadolu Haber Ajansı – AA
En geniş arşivli ve sorunsuz çalışan haber ajanslarından bir tanesidir.Sizler için en iyi hizmeti vermeye çalışan bu haber ajansının fiyatları biraz yüksektir.Kaliteli bir site düşünüyor ve haberleri almak istiyorsanız bunu seçmelisiniz.

AA il bülteni abonelik ücreti geçen yıl;
haberler= 110 TL
fotoğraflar= 110 TL
idi. AA İl temsilciliğine başvurursunuz. Merkezden sizlere kullanıcı adı ve şifre belirlenir ve sözleşme imzalarsınız.. ödemeyi her ay yaparsınız, belirteceğiniz adrese faturanız yollanır.
Zam geleceği zaman, abonelere haber verilir ve eski abonelere daha uygun fiyata verilir.Lakin il bülteni olduğundan bu kadar maaliyettedir.Örneğin bir spor haberlerini duyumlara göre 750 tl ile abone olabilirsiniz…
Cihan Haber Ajansı – Cihan
Birçok kişinin kullandığı ucuz olduğu ve kaliteden ödün vermediği için kullanılan haber ajanslarından bir tanesidir.size verdiğimiz linkten bütün detaylara ulaşabilirsiniz.Boşa buraya yazmaya gerek yok.
Doğan Haber Ajansı – DHA -
Doğan haber ajansı yanı dha kesinlikle işini iyi yapan bu 4 firmadan bir tanesidir.Haber nerde bunlar orda diye takip edebilirsiniz.Bu haber ajansında bir fiyat istemek için kişiler ile iletişime geçip yada aramanız gerekmektedir.Bunun içinde bütün bilgiler aşağıdaki linkte yazmaktadır.Ayrıca telefon numarası irtibat tel vs gibi özelliklere de linke tıkladığınızda açılan sayfanın sol tarafında bulabilirsiniz.

17 Ekim 2011 Pazartesi

Kuşların Göç Etmesinin Nedeni Nedir?

0 yorum | Devamını Oku...

Kuşlar uçma yeteneğine sahip omurgalı hayvan türüdür. Kuşlardan başka hiçbir omurgalı tür uçamaz. Kuşlar; kış aylarında bulunduğu bölge soğuk ve kar yağışlı ise beslenemez. Ancak bu göç hareketini bu kadar basit bir şekilde anlatmak yanlıştır. Kuşların göç hareketi içinde birçok nedeni barındırmaktadır.
Kuşların göç etme kararını nasıl aldığı birçok bilim adamı tarafından incelenmiştir. Bazı bilim adamları mevsim şartları ile birlikte kuşların göç ettiğini açıklamıştır. Bazısı ise buna bağlı olarak yiyecek arayışına dayandırmıştır.Ancak bu görüşü çürüten deneyler yapılmıştır.
Yapılan bir deneye göre;
Bu deneyde bahçe bülbülleri laboratuvar ortamına alınmıştır. Ancak mevsim koşulları değiştirilmiştir. Yani dışarda soğuk bir kış mevsimi yaşanırken, kuşun yaşadığı iç ortamda sıcak bir bahar havası oluşturulmuştur. Kuşlar vücutlarını içerideki hava koşullarına adapte ettirmiştir. Kuşlar kendilerini yapay mevsime göre ayarlamıştır. Vücutlarına yağ depolamıştır. Yani göç etmek için her türlü hazırlıklarını yapmıştır.Ancak göç etme zamanına gelince dışarıdaki mevsimi gözetmiştir. Yani içeride ki mevsim göç hareketinin zamanını etkilememiştir. Bu deney ile birlikte bazı araştırmacıların söylediği ”kuşlar mevsim şartlarına göre göç eder” sözü desteklenmemektedir.
Kuşların göç etmesi birçok soruyu aklımıza getirmektedir. Örneğin; uzun mesafeli bu göçlerde hayvanlarda herhangi bir koruma bulunmamaktadır. Ve yanlarında götürdüğü yardımcı hiçbir şey yoktur. Göç olayı kuşların bir çok marifetini göz önüne sermektedir. Göç olayı içinde kuşların yön bulma, beslenme ve uzun süre uçabilme özelliklerini gözler önüne
sermektedir.
Kuşların neden göç ettikleri ve göç etme zamanlarını nasıl belirledikleri hakkında yukarıda anlattığımız gibi bir çok araştırma yapılmıştır. Bilim adamları kuşların biyolojik saatinin olduğunu söylemektedir. Kuşlar bu iç saatlerine uygun olarak göç etmektedir. Kuşların göçleri sırasında meydana gelen diğer bir enteresan olay ise göçe birlikte başlamalarıdır. Bir arada yaşamasalar bile göç zamanları geldiğinde bir bölgede toplanmaktadırlar.Böylece kuşlar mükemmel zamanlama ile birlikte göç hareketine başlar. Bu göç olayı kuşların planlı hareketini kusursuz uygulamasıyla ifade edilebilir.
Kuşların bu kadar uzun mesafelere uçması kolay bir iş değildir. Bu göç olayında kuşlar çok zorlanmaktadırlar. Göçmen kuşlar uzun süre uçtukları için çok fazla enerji harcamaktadır. Sinek kuşu dakikada yaklaşık olarak 1200 kere kanat çırpmaktadır. Kuşların bazen günler boyunca süren göç hareketi göz önüne alındığında harcanan enerji miktarı gözümüzde daha iyi canlanacaktır. Bu kadar fazla enerji harcayan kuşlar göç etme sırasında bazen yenik düşebilmekte ve bayılma tehlikesi geçirebilmektedir.
Kuşların bu göç sırasındaki uçuş tekniğini anlatacak olursak;
Kuşlar zaten yapı olarak zorlu uçuşlar yapabilme yeteneğine sahiptir. Ancak bu uçuşlarda bazı etmenlerden yararlanmaktadır. Örneğin havadaki rüzgardan doğru bir biçimde yararlanmaktadırlar.
Kuşlar genelde göç ederken ” V ” tekniği ile uçmaktadırlar. Yani önde kuvvetli,büyük ve lider kuşlar bulunmaktadır. Diğer kuşlar ise V harfi oluşacak şekilde sıralanmaktadır. V harfinin sivri kısmında bulunan kuvvetli kuşlar hava akımına karşı kalkan görevi yapmaktadır.Bu sayede arka kısımdaki kuşlar daha rahat uçmaktadır.

Kuşların göç ettikten sonra geri dönmesi ise farklı bir inceleme konusudur. Kış geleceği için sıcak bölgelere göç eden kuşlar tekrar geri gelmektedirler.Bunun üzerinde bir çok araştırma yapılmıştır. Göçmen kuşların belli bir zaman sonra geri dönmesinin sebebi baharla birlikte kuzey yarımkürenin  ısınmasıdır. Ayrıca baharın gelmesiyle birlikte gündüz süresinin uzamasıda önemlidir. Çünkü yiyecek aramak için kuşlara daha fazla zaman kalmaktadır. Tabi ki bu şekilde açıklanan göçmen kuşların geri dönmesi olayının içinde bir çok gizemi barındırdığı bir gerçektir.


Devamı: http://www.bilgiustam.com/kuslarin-goc-etmesinin-nedeni-nedir/#ixzz1b4AVEeRk

İstiklal Marşının Anlamı Nedir?

0 yorum | Devamını Oku...

İstiklal Marşının Anlamı
Millî ve manevî değerleri coşkunlukla işleyen edebî eserler, o milleti manen kuvvetli kılar. Savaş sırasında cephedeki askere cesaret ve kuvvet, geride kalana sabır ve metanet verecek şiirlere, hikâyelere, destanlara, türkülere ihtiyaç vardır.
Böyle buhranlı devrelerde, milletin şâirlerden, yazarlardan beklediği manevî destek budur.
İşte Âkif, Türk milletine, cesaret, metanet, sabır aşılamak, daha doğrusu onda mevcut bulunan bu duyguları harekete getirmek üzere kaleme aldığı şiirine “korkma” sözüyle başlıyor. “Al sancak” yâni bayrak, bir milletin istiklâlinin sembolüdür. O elden ele dolaşan bir meş’ale gibi nesilden nesile sönmeden, yere düşürülmeden devredilecektir.
Bayrağın sönmesi, Türk milletinin istiklâlini kaybetmesi, “yurdun üstünde tüten en son ocağın sönmesi” ise, son Türk erkeğinin ölümü demektir. O hâlde, son Türk erkeği, son nefesini vermeden, Türk istiklâlini yok etmek, Türk bayrağını söndürmek mümkün değildir. Zîra bayrağımız, milletimizin yıldızıdır. Bayrağın kaderi ile milletin kaderi birbirine bağlıdır. Bayrak bizimdir. Bize, milletimize aittir. Biz yaşadıkça onu kimse elimizden alamaz. Bu kıtada anlatılanları bir cümle ile ifâde etmek istersek; Türk milletinin bütün fertlerini öldürmedikçe, istiklâlini kimse yok edemez.
Şâir ikinci kıtada; bayrağımızın o zamanki kırgın, küskün, öfkeli hâlini dile getiriyor. Türk vatanının bâzı kısımları istilâ edilmiştir. Bu yüzden bazı bayraklarımız indirilmiş, yerlerine düşman bayrakları asılmıştır. Kaş çatmak, öfke hâlini ifâde eder. Kaş bizim edebiyatımızda hilâle benzetilir. Sevgilinin kaşları dâima hilâl şeklinde gösterilmiştir. Sevgili de nazlı bir güzeldir. Aşıkına eziyet etmekten, onu üzmekten zevk duyar. Bayraktaki hilâl de, tıpkı nazlı bir sevgilinin kaşı gibi çatılmıştır. Kahraman Türk ırkını üzmektedir. Türkün beklediği, özlediği ise, gülen bir yüzdeki kaşlar gibi, hilâlin açılmasıdır. Türk milleti, bayrağımızı yine göklerde dalgalanır hâlde görmeyi arzu etmektedir. Bir aşıkm sevgilisinden güler yüz beklemesi gibi, istiklâle âşık Türk milleti de istiklâlin sembolü olan bayraktan, yüzünün gülmesini, hilâl şeklindeki kaşının açılmasını beklemektedir. Bu ise milletimizin en tabiî hakkıdır. Çünkü, Türkler, istiklâlleri, bayrakları uğruna pek çok kan dökmüştür. Bu kanları bayrağa helâl etmesi için, onun da artık nazlanmayı bırakıp, göklerde dalgalanması lâzımdır. Bu kıtada, Mehmet Âkif, üstü kapalı olarak Allah’a hitap etmekte, Türk milletine bu dayanılmaz hâli, düşman istilâsını reva gördüğü için, Allah’a serzenişte bulunmaktadır. Zîra Müslüman Türk milleti, asırlarca îlâ-yı kelimetullah (Allah kelâmını, Kur’anı yüceltmek) İslâm dînini ve adaletini dünyaya yaymak için savaşmıştır. Bu uğurda pek çok şehit vermiştir. Böyle bir milletin düşman istilâsına uğraması haksızlıktır. Bu durum ancak günahkârlara reva görülebilir bir cezadır. Türk Milleti dâima Hakk’a (Allah’a) inandığı, taptığı, onun yolundan ayrılmadığı için bu cezayı hak etmemiştir. Onun hakkı istiklâldir.
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Mehmet Akif Türk milletine cesaret,ve tahammül aşılamak için ve onda bulunan duyguları harekete geçirmek için şiirine korkma sözüyle başlıyor. Bayrak bir milletin bir milletin geleceğinin ve bağımsızlığının sembolüdür. Bayrağın sönmesi türk milletinin istiklalini kaybetmesidir. Şair ülkemizde tek bir insan kalana kadar bu vatanı savunacağımızı belirtiyor. O halde en son Türk bireyi son nefesini vermeden türk istiklal ve bağımsızlığını yok etmek, Türk bayrağını söndürmek mümkün değildir. Zira bayrağımız milletimizin yıldızıdır. Bayrağın kaderi ile milletimizin kaderi birbirine bağlıdır. Bayrak bizimdir, biz yaşadıkça onu elimizden kimse alamaz.
Türk milletinin bütün fertlerini öldürmedikçe bağımsızlığını kimse yok edemez.
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal!
Şair ikinci kıtada bayrağımızın o zaman ki kırgın, küskün, öfkeli halini dile getiriyor. Türk vatanının bazı parçaları, işgal edilmiştir. Bu yüzden bazı bölgelerde bayraklarımız indirilmiş yerine düşman bayrakları asılmıştır. Kaş çatmak öfke halini ifade eder. Kaş ayrıca edebiyatımızda hilale benzetilir. Sevgilinin kaşları daima hilal şeklinde gösterilmiştir. Bayraktaki hilal de tıpkı nazlı bir sevgilinin kaşı gibi çatılmıştır. Kahraman türk milletini üzmektedir. Türkün beklediği, özlediği gülen bir bayraktır.
Türk bayrağının gülmesi göklerde dalgalanmasıdır. Bir aşığın sevgilisinden güler yüz beklemesi gibi bağımsızlığa aşık Türk milletide özgürlüğün sembolü olan bayraktan gülmesini beklemektedir. Bu milletimizin en doğal hakkıdır. Çünkü türkler bağımsızlıkları ve bayrakları uğruna pek çok kan dökmüşlerdir. Bu kanları bayrağa helal etmeleri için onun da nazlanmayı bırakıp göklerde dalgalanması gerekir. Türk milleti daima Allah’a inandığı ve taptığı için özgürlük onun hakkıdır.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Şair “ben” diyor.(Ancak kast ettiği mana aslında bizdir türk milleti adına konuşmaktadır) Türk milleti ezelden beri hür yaşamıştır,hür yaşayacaktır. Onun özgürlüğünü elinden almak isteyen ancak çıldırmış olmalı,zira böyle bir harekete kalkışanlar ağır bir şekilde cezalandırılır. Türk milleti bağımsızlığı uğrunda önüne çıkacak her engeli aşacak güçtedir. O; böylesine yüce bir amaç için dağları delecek, enginlere sığmayıp,denizleri taşıracaktır güçtedir.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Bu kıtada şair vatanımızı istilaya kalkışan avrupalılara meydan okuyor. 20. asrın başında avrupa medeniyeti 19.yy. deki görkeminden oldukça uzaktır. O sebeple şair bayıyı tek dişi kalmış canavara benzetiyor. Ancak avrupa mevcut teknik imkanlarını seferber ederek topuyla, tüfeğiyle, tankıyla bizi yok etmeye çalışmaktadır. Mehmetçik ise bu güce topla, tüfekle, mızrakla, kılıçla cevap vermeye çalışmaktadır. Avrupalı kendini çelik zırhla korurken mehmetçik ona iman dolu altın göğsüyle karşılık vermektedir.
Arkadaş! Yurdumu alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Şair kahraman Türk askerine hitap ediyor. Türk yurdunu alçakları uğratmaması için gerekirse canını feda etmesini öneriyor. Şehit gövdelerinin meydana getireceği siperler düşmana mani olacaktır. Mehmet Akif düşmanın çok kısa bir süre içinde bu hayasızca akına son vereceği Allah’ın Türk milletine Kuran-Kerimde vaad ettiği zafer gününün yarından bile daha yakın bir zamanda doğacağına inanmaktadır.
Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Şair Türk ordusuna vatanın kutsallığını hatırlatıyor. Toprak ile vatan arasında büyük bir fark vardır. Toprağı vatan haline getiren onu elde etmek ve korumak için savaşan fertlerin varlığıdır. Kısacası sıradan bir toprak büyük bir değer taşımaz; ama vatan toprağı uğrunda şehit olan atalarımızın o topraktaki mezarlarıdır. Bu kutsal vatanı dünyalara değişmeyiz. Toprak dünyanın dünyanın her yerinde bulunur. Ancak atalarımızın kanlarıyla sulanan topraklar vatanımız üzerindedir.
Kim bu cennet vatanının uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsında Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Bu vatan cennet kadar kıymetlidir. Şehit olanların ruhu dini inanışımıza göre doğrudan doğruya cennete gider. Şehitlerimiz bu vatan toprağında yattığı için cennetten farksızdır. Bir avuç toprağı sıksak şehitler fışkıracak sanırız. Canımızdan çok sevdiğimiz insanları varımızı yoğumuzu Allah alsında yalnız yaşadığımız sürece bizi vatanımızdan ayrı düşürmesin.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli-
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
Allah’a şair hitap ediyor. Mehmet Akif’in Allah’tan tek dileği ibadet yerlerinin göğsüne düşman elinin değmemesidir. Camilerimizden okunan ezanlar sonsuza kadar türk yurdunun üstünde inlemelidir. Çünkü bu ezanlar dinimizin temelidir.
O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Ezan sesleri yurdumuzun üstünde inledikçe şehitlerimizinde ruhları şaad olacaktır. Ezan sesi sadece yaşayanlara değil, ölülere hatta onların mezar taşlarına bile tesir eden yüce bir anlam taşır. Şehit atalarımızın her şeyden arınmış ruhları yerden fışkıracak, ezan sesiyle ayağa kalkacak ve dışa yükselecektir.
Dalgalan sen de şafakalar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal!
Şair zafer gününün heyecanını yaşıyor. Şanlı bayrağımız dalgalandıkça gökyüzünü şafakla yarış edercesine gökyüzünü kızıl renge boyamaktadır. Türk milleti yeniden bağımsızlığına kavuşmuştur. Atrık onun için yok olma korkusu kalmamıştır. Bayrağımız şehitleri mizin kanlarını hak etmiştir. Bağımsızlık Allah’a tapan ve doğruluktan ayırmayan Türk milletinin en doğal hakkıdır.

7 Ekim 2011 Cuma

Güneş Enerjisinden Elektrik Nasıl Elde Edilir?

0 yorum | Devamını Oku...

1. Termik Düzeneklerle Güneş Elektriği
Yoğunlaştırmalı güneş toplayıcıları yöntemi ile güneş ısının bir sıvıya buharlaştırılması sonucu ve klasik termik santrallere benzer biçimde buhar türbini ve jenaratörle elektrik elde edilmektedir.
2. Fotovoltaik Düzeneklerle Güneş Elektriği
-Fotovoltaik Hücre Nedir? 
Güneş pilleri (fotovoltaik piller), yüzeylerine gelen güneş ışığını doğrudan elektrik enerjisine dönüştüren yarıiletken maddelerdir. Yüzeyleri kare, dikdörtgen, daire şeklinde biçimlendirilen güneş pillerinin alanları genellikle 100 cm² civarında, kalınlıkları ise 0,2-0,4 mm arasındadır…
Güneş pilleri fotovoltaik ilkeye dayalı olarak çalışırlar, yani üzerlerine ışık düştüğü zaman uçlarında elektrik gerilimi oluşur. Pilin verdiği elektrik enerjisinin kaynağı, yüzeyine gelen güneş enerjisidir. Güneş enerjisi, güneş pilinin yapısına bağlı olarak % 5 ile % 20 arasında bir verimle elektrik enerjisine çevrilebilir.
Güç çıkışını artırmak amacıyla çok sayıda güneş pili birbirine paralel yada seri bağlanarak bir yüzey üzerine monte edilir, bu yapıya güneş pili modülü ya da fotovoltaik modül adı verilir. Güç talebine bağlı olarak modüller birbirlerine seri yada paralel bağlanarak bir kaç Watt’tan megaWatt’lara kadar sistem oluşturulur.
Fotovoltaik piller ilk olarak 1839 yılında Fransız fizikçi Edmond Becquerel tarafından bulunmuştur.

Fotovoltaik Hücre Yapıları
Günümüz elektronik ürünlerinde kullanılan transistörler, doğrultucu diyotlar gibi güneş pilleri de, yarı-iletken maddelerden yapılırlar. Yarı-iletken özellik gösteren birçok madde arasında güneş pili yapmak için en elverişli olanlar, silisyum, galyum arsenit, kadmiyum tellür gibi maddelerdir. Yarı-iletken maddelerin güneş pili olarak kullanılabilmeleri için n ya da p tipi katkılanmaları gereklidir. Katkılama, saf yarıiletken eriyik içerisine istenilen katkı maddelerinin kontrollü olarak eklenmesiyle yapılır. Elde edilen yarı-iletkenin n ya da p tipi olması katkı maddesine bağlıdır. En yaygın güneş pili maddesi olarak kullanılan silisyumdan n tipi silisyum elde etmek için silisyum eriyiğine periyodik cetvelin 5. grubundan bir element, örneğin fosfor eklenir. Silisyum’un dış yörüngesinde 4, fosforun dış yörüngesinde 5 elektron olduğu için, fosforun fazla olan tek elektronu kristal yapıya bir elektron verir. Bu nedenle V. grup elementlerine “verici” ya da “n tipi” katkı maddesi denir.
P tipi silisyum elde etmek için ise, eriyiğe 3. gruptan bir element (alüminyum, indiyum, bor gibi) eklenir. Bu elementlerin son yörüngesinde 3 elektron olduğu için kristalde bir elektron eksikliği oluşur, bu elektron yokluğuna hol ya da boşluk denir ve pozitif yük taşıdığı varsayılır. Bu tür maddelere de “p tipi” ya da “alıcı” katkı maddeleri denir. P ya da n tipi ana malzemenin içerisine gerekli katkı maddelerinin katılması ile yarıiletken eklemler oluşturulur. N tipi yarıiletkende elektronlar, p tipi yarıiletkende holler çoğunluk taşıyıcısıdır. P ve n tipi yarıiletkenler bir araya gelmeden önce, her iki madde de elektriksel bakımdan nötrdür. Yani p tipinde negatif enerji seviyeleri ile hol sayıları eşit, n tipinde pozitif enerji seviyeleri ile elektron sayıları eşittir. PN eklem oluştuğunda, n tipindeki çoğunluk taşıyıcısı olan elektronlar, p tipine doğru akım oluştururlar. Bu olay her iki tarafta da yük dengesi oluşana kadar devam eder. PN tipi maddenin ara yüzeyinde, yani eklem bölgesinde, P bölgesi tarafında negatif, N bölgesi tarafında pozitif yük birikir. Bu eklem bölgesine “geçiş bölgesi” ya da “yükten arındırılmış bölge” denir. Bu bölgede oluşan elektrik alan “yapısal elektrik alan” olarak adlandırılır. Yarıiletken eklemin güneş pili olarak çalışması için eklem bölgesinde fotovoltaik dönüşümün sağlanması gerekir. Bu dönüşüm iki aşamada olur, ilk olarak, eklem bölgesine ışık düşürülerek elektron-hol çiftleri oluşturulur, ikinci olarak ise, bunlar bölgedeki elektrik alan yardımıyla birbirlerinden ayrılır. Yarıiletkenler, bir yasak enerji aralığı tarafından ayrılan iki enerji bandından oluşur. Bu bandlar valans bandı ve iletkenlik bandı adını alırlar. Bu yasak enerji aralığına eşit veya daha büyük enerjili bir foton, yarıiletken tarafından soğurulduğu zaman, enerjisini valans banddaki bir elektrona vererek, elektronun iletkenlik bandına çıkmasını sağlar. Böylece, elektron-hol çifti oluşur. Bu olay, pn eklem güneş pilinin ara yüzeyinde meydana gelmiş ise elektron-hol çiftleri buradaki elektrik alan tarafından birbirlerinden ayrılır. Bu şekilde güneş pili, elektronları n bölgesine, holleri de p bölgesine iten bir pompa gibi çalışır. Birbirlerinden ayrılan elektron-hol çiftleri, güneş pilinin uçlarında yararlı bir güç çıkışı oluştururlar. Bu süreç yeniden bir fotonun pil yüzeyine çarpmasıyla aynı şekilde devam eder. Yarıiletkenin iç kısımlarında da, gelen fotonlar tarafından elektron-hol çiftleri oluşturulmaktadır. Fakat gerekli elektrik alan olmadığı için tekrar birleşerek kaybolmaktadırlar.
Güneş pilleri pek çok farklı maddeden yararlanarak üretilebilir. Günümüzde en çok kullanılan maddeler şunlardır:
Kristal Silisyum: Önce büyütülüp daha sonra 200 mikron kalınlıkta ince tabakalar halinde dilimlenen Tekkristal Silisyum bloklardan üretilen güneş pillerinde laboratuvar şartlarında %24, ticari modüllerde ise %15′in üzerinde verim elde edilmektedir. Dökme silisyum bloklardan dilimlenerek elde edilen Çokkristal Silisyum güneş pilleri ise daha ucuza üretilmekte, ancak verim de daha düşük olmaktadır. Verim, laboratuvar şartlarında %18, ticari modüllerde ise %14 civarındadır.Galyum Arsenit (GaAs): Bu malzemeyle laboratuvar şartlarında %25 ve %28 (optik yoğunlaştırıcılı) verim elde edilmektedir. Diğer yarıiletkenlerle birlikte oluşturulan çok eklemli GaAs pillerde %30 verim elde edilmiştir. GaAs güneş pilleri uzay uygulamalarında ve optik yoğunlaştırıcılı sistemlerde kullanılmaktadır.
Amorf Silisyum: Kristal yapı özelliği göstermeyen bu Si pillerden elde edilen verim %10 dolayında, ticari modüllerde ise %5-7 mertebesindedir. Günümüzde daha çok küçük elektronik cihazların güç kaynağı olarak kullanılan amorf silisyum güneş pilinin bir başka önemli uygulama sahasının, binalara entegre yarısaydam cam yüzeyler olarak, bina dış koruyucusu ve enerji üreteci olarak kullanılabileceği tahmin edilmektedir.
Kadmiyum Tellürid (CdTe): Çok kristal yapıda bir malzeme olan CdTe ile güneş pili maliyetinin çok aşağılara çekileceği tahmin edilmektedir. Laboratuvar tipi küçük hücrelerde %16, ticari tip modüllerde ise %7 civarında verim elde edilmektedir.
Bakır İndiyum Diselenid (CuInSe2): Bu çokkristal pilde laboratuvar şartlarında %17,7 ve enerji üretimi amaçlı geliştirilmiş olan prototip bir modülde ise %10,2 verim elde edilmiştir.
Optik Yoğunlaştırıcılı Hücreler: Gelen ışığı 10-500 kat oranlarda yoğunlaştıran mercekli veya yansıtıcılı araçlarla modül verimi %17′nin, pil verimi ise %30′un üzerine çıkılabilmektedir. Yoğunlaştırıcılar basit ve ucuz plastik malzemeden yapılmaktadır. 1980’li yılların ortalarından evvel, PV güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren üniteleri ve kapsülleri (modül) bazı dayanıklılık problemleri göstermiş olmalarına rağmen, bu sıkıntılar genellikle aşılmıştır ve bunların büyük çoğunluğu şimdi memnun edici bir şekilde görevini yapmaktadır. İtibarlı üreticiler ürettikleri kapsüllerin simdi 1-20 yıl ömürlü olmalarına güvenebilmektedir. Birçok üretici en az on yıllık bir garanti vermektedir. Buna karsın, amorf güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren üniteler için garanti genellikle 2-3 yıl arasındadır.
Silikon güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren üniteler ilk piyasaya çıktığında, 1970’lerdeki son derece yüksek seviyede olan, güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren ünitelerin fiyatları sürekli aşağıya düşmüştür. Su anda, oldukça büyük kristalli silikon kapsülleri siparişleri için fabrika dışı fiyat yaklaşık 4.00 – 5.00 ABD$/Wp’dir. Donatıların monte edilmiş (kurulu) fiyatları tasıma ve isçilik maliyetleri,kâr hadleri, siparişin büyüklüğü ve bir sürü diğer faktörlere bağlıdır ve 7.00 – 8.00ABD$/Wp’dan aşağı olması mümkün değildir. Gelişmekte olan ülkelerin kırsal alanlarından gelen küçük siparişler için, fiyatlar muhtemelen 10.00 ABD$/Wp’ın üzerinde ayarlanacaktır. Donatıların bakım ihtiyaçları basittir. Yapılması gereken temel bakım, yüzeyi temiz tutmak olacaktır. Yüzeyin çok az tozlanması bile toplam elektrik akımının azami çıkış gücünü önemli ölçüde azaltabilir. Ayrıca, donatıların üzerine düşebilen kus pislikleri ve yaprak gibi küçük nesnelerin ortadan kaldırılması da önemlidir. Söz konusu nesneler sadece bazı güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren üniteleri gölgelemekle kalmaz, aynı zamanda üniteler diğer güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren ünitelerin sağladığı enerji ile aşırı ısınmış hale gelebilir ve bu durum her zaman için zarar verebilir . Yine donatının tamamen bir şeylerle karartılmamış olduğundan emin olmak esastır; Küçük bir karartılmış alan bile elektrik akımının azami çıkış gücünü %50’ye kadar azaltabilir.
Fotovoltaik Modül,Panel Ve Diziler
Fotovoltaik hücreler daha yüksek akım,gerilim veya güç seviyesi elde etmek için elektriki olarak seri veya paralel bağlanırlar.Fotovoltaik modüller çevre etkilerine karşı sızdırmazlık sağlayacak şekilde birbirine eklenmiş fotovoltaik hücreler içerirler.Fotovoltaik paneller elektrik kabloları ile birbirine bağlanmış iki veya daha çok sayıda Fotovoltaik modül içerirler.Fotovoltaik diziler ise belli sayıda Fotovoltaik modül veya panel içeren enerji üretim ekipmanlarıdır.
suna.jpg
Fotovoltaik Hücrelerin Teknik Analizleri
sunb.jpg
V-I denklemi Kirchoff’un akım(birinci) yasasından türetilerek elde edilmiştir.
sunc.jpg
Burada;
IPh: : Işık Akımı
ID: Diyot Akımı
IS: Diyot Ters Doyum Akımı
m: Diyot “ideal faktörü” m = 1…5VT Termal gerilim: ; VT = 25,7mV at 25°C.
k s: Boltzmann sabiti k = 1,380658 • 10-23 JK-1
T: mutlak sıcaklık; [T] = K (Kelvin) 0 K = -273,15°C
e: bir elektronun yükü e = 1,60217733 • 10-19 As
sund.jpg
Örnek Olarak Panasonic Suncream II PV Panelinin Özellikleri
sune.jpg
Boyutlar
sunf.jpg
İşletme akımı-İşletme Gerilimi
sung.jpg
Bir Fotovoltaik Sistem Nasıl Çalışır?
Basitçe PV sistemleri de diğer elektrik üretim sistemlerine benzer olarak çalışır.Sadece kullandıkları ekipmanlar değişiktir.Sistemin operasyonel ve fonksiyonel ihtiyaçlarına bağlı olarak DC-AC inverter,Akü,Şarj kontrol ünitesi,yedek güç kaynağı ve sistem kontrolörü gibi ekipmanlara ihtiyaç duyulabilir.
Şekil’den görülebileceği gibi PV dizisi tarafından üretilen DC gerilim bir adet şarj kontrolünden geçirildikten sonra akü grubuna yollanır burada depolanan enerji ışınımın az olduğu saatlerde sisteme gerekli enerjiyi sağlar.Akü grubundan çıkan DC gerilim bir adet inverter yardımıyla AC gerilime dönüştürülerek evlerimizde kullanabileceğimiz şekle dönüştürülür.
Bir PV Sisteminin Diğer Parçaları ve Verimlilik Durumu
Akümülatörler
Enerji taleplerinin (üretilene göre) azlığı günesin tam olarak ise yarar durumda olmasının sonucudur; bu sebepten, PV sistemleri tarafından üretilen elektrik akımı genellikle istendiği zaman kullanmak için depolanmalıdır. İhtiyaç duyulan depolamanın kesin miktarı kullanıcı için arzın sürekliliğinin önemine bağlıdır. Örneğin,bir ev sahibi bulutlu havalarda lambaların ve TV’nin kullanımı için elektrik akımının kesilmesini göze alabilmesine rağmen, bir telekomünikasyon röle istasyonu veya bir sağlık ocağında PV ile çalışan bir soğutucu gibi çok önemli bir uygulamada güneş ışığının az geldiği muhtemel dönemlerde veya bir PV sisteminde geçici bir kesilmenin tamamını karşılayacak şekilde yeterli miktarda elektrik akımı mutlaka depo edilmelidir.
Bir sistemin herhangi bir güneş enerjisi girdisi olmadan çalışmasının tasarlandığı genellikle gün cinsinden ölçülen bu zaman uzunluğuna onun kendi kendini idare etme dönemi denilmektedir. PV sistemleri genellikle 12 voltluk kursun-asit akümülatörleri kullanır. Daha pahalı, yeniden şarj edilebilir nikel kadmiyum akümülatörler çoğu kez yeniden şarj edilebilir lambalar gibi küçük uygulamalarda kullanılır. Standart oto akümülatörleri (aküleri) çok sık kullanılmaktadır, ancak onların zayıf tarafları mutlaka akılda tutulmalıdır ve sistemin tasarımıyla bağdaştırılmalıdır. Bazı üreticiler popüler adıyla güneş enerjisine dayalı aküler (solar batteries) satmaktadır; bu aküler de kursun-asit tipindedir fakat bu tip akülerin tasarımında yapılan bazı tadilatlar onları güneş enerjisine dayalı bir tesisattaki çalışma koşullarına daha uygun hale getirmektedir.
Oto akülerini PV sistemlerinde kullanmada ortaya çıkan sorun, onların güneş ışığından elektrik enerjisi üreten PV sistemlerinde kullanmaya göre tasarlanmamış olmalarıdır. Bu aküler bir araçta normal kullanımda, marsa basıldığı zaman akü az miktarda elektrik akımı boşaltır ve motor bir kere çalıştıktan sonra akünün şarjı çabuk eski haline gelir. Böyle durumlarda, kursun-asitli oto aküleri üç veya dört yıl veya daha fazla dayanabilir. Ancak aynı akü düzenli olarak yüksek boşalmaya maruz kalırsa, onun ömrü büyük ölçüde azalır (%75’lik düzenli boşalma ile ömür yaklaşık beste bir olup, periyodik boşalma olduğu zaman ise %10’dur). Bunun dışında, eğer akü tamamen bitinceye kadar boşaltılırsa, ciddi ve vahim hasar verilir. Kapalı veya“bakım istemez” aküler özellikle ciddi boşalmalardan zarar görebilir ve onlar aynı zamanda büyük sıcaklık değişmelerinden zarar görme olasılığı yüksektir; bu nedenle birçok PV sistem tasarımcısı sıcak ülkelerdeki PV uygulamalarında onların kullanımı aleyhinde tavsiyede bulunmaktadır. Netice itibariyle, her ne kadar oto aküleri PV tesisatlarında tatmin edici bir şekilde çalışabilseler de, sistem tasarımında ve çalıştırılmasında büyük dikkat gereklidir
“Solar” aküler, oto akülerinin bazı zayıf taraflarını bertaraf etmek için tasarlanmıştır. Solar aküleri oto akülerinden daha fazla miktarda bir asit çözeltisini bir arada bulundurur ve ilaveten daha fazla miktarda aktif madde içerir. Bu durum onların normal PV uygulamalarının şarj olma ve boşalma devrelerinde daha dayanıklı olmalarını sağlar. Eğer bu aküler yavaş yavaş boşaltılırsa, önemli miktarda ekstra kapasite yaratırlar. Kısaca C100 olarak adlandırılan, 100-saatin üzerinde bir kullanım (boşalma) kapasitesi, C8 veya C10 olarak bilinen 8-saatlik veya 10 saatlik kullanım kapasitesinin genellikle iki katıdır. 8-saatlik veya 10-saatlik kullanım kapasiteleri mutlaka eve ait PV sistemlerinin tasarımında kullanılmalıdır, fakat 100-saatlik kapasite maksimum emniyet tedbirlerinin gerekli olduğu bir telekomünikasyon uygulamasında uygun olabilir ve akünün depolama kapasitesi PV sisteminin ihtiyacını bir hafta karşılamaya mutlaka yeterli olmalıdır.
Akü ömrü ve akünün depolama büyüklüğü arasında faktörlerin bir dengesi vardır. Sağlanan daha büyük miktarda depolama kapasitesi, daha düşük seviyede boşalma ve daha uzun ömürlü bir akü demektir, fakat daha yüksek bir başlangıç maliyeti anlamına gelir. Genellikle, bir eve ait PV teçhizatında akü kapasitesi ev sahibinin günlük elektrik tüketiminin yaklaşık beş katı olmalıdır. Normal toprağa ulasan günlük toplam güneş enerjisi miktarı koşullarında, bu durum boşalmayı yaklaşık %20’ye kadar sınar (yani akünün en fazla %20’si boşalır). Bununla birlikte, satıcılar ve alıcılar her zaman bir PV tesisatının başlangıç maliyetini azaltmak için aküyü normalden daha küçük kullanmaya özenirler. Kullanıcılar da uygun biçimde tasarlanmış bir sistemdeki aküyü değiştirme zamanı geldiğinde daha küçük boyutlusunu monte etmeye masrafları kısmaya özenebilir.
Akülerin bakım ihtiyaçları zahmetli değildir, fakat bakım mutlaka yapılmalıdır. Akü mutlaka damıtık (saf) su ile dolu tutulmalıdır ve nem oranı düşük olan sıcak alanlarda kurulan PV tesisatlarında bunun yapılması özel önem taşır. Mutlaka damıtık su kullanılmalıdır, çünkü saflığı bozan maddeler aküye zarar verebilir; gelişmekte olan dünyanın uzak kırsal alanlarında damıtık/saf su bulma güçlüğü küçümsenmemelidir.Akünün kutup basları temiz tutulmalıdır ve altı ayda veya yılda bir vazelin sürülmelidir. 30 C’nin üstündeki sıcaklıklarda akünün ömrü ve performansının önemli ölçüde düşmesi nedeniyle, akü her zaman serin ve çok iyi havalandırılmış bir yere yerleştirilmelidir.
Akülerin ömürleri büyük ölçüde bakım durumlarına bağlı olarak değişir. Bir sistem için tasarlanan ve çok iyi bakılan bir durumda, bir oto aküsü 4–5 yıl dayanabilir, fakat umumiyetle 1-2 yıllık bir ömrü vardır. Dikkatli bakımla ve boşalma seviyeleri yaklaşık %15’i geçirilmediği takdirde, “solar” aküleri için 8-10 yıllık bir dayanma ömrü beklentisi gerçekleşebilir, fakat gelişmekte olan dünyada normal çalışma koşullarında yaklaşık beş yıllık bir ortalama ömür daha gerçekçidir.
Akü kapasiteleri amper saat (Ah) cinsinden ölçülür ve PV uygulamalarında kullanılan aküler yaklaşık 15-300 Ah arasında değişmektedir. Akü maliyetleri akünün kapasitesi yanında kullanılan malzemenin kalitesi ve yapım kalitesine bağlıdır.Değişen isçilik ve malzeme maliyetleri veya piyasadaki rekabetin dereceleri nedeniyle, ülkeler arasında önemli farklar bulunabilir. Oto aküleri genellikle yaklaşık 1.00 $/Ah’e mal olmaktadır, fakat önemli değişmeler vardır. İyi kalite solar aküleri yaklaşık 2.00 $/Ah’e mal olmaktadır.
Sistemi Dengeleyen Diğer Unsurlar
Aküyü aşırı şarjdan ve cereyan boşalmasından korumak için elektronik bir şarj regülatörü kullanılır. Evlerdeki PV sistemlerinde kullanılan elektronik şarj regülatörleri şarj seviyesine bağlı olarak akünün voltajının düştüğünün veya yükseldiğinin tespitinde is görmektedir. Voltaj tamamen şarjlı akü seviyesinin üzerine çıktığı zaman, regülatör PV donatısından voltajı keser; yine voltaj kabul edilebilir boşalma seviyesinin altına düştüğü zaman regülatör yükü keser.
Şarj regülatörlerinin gelişmişlik seviyesi ve buna bağlı olarak onların sağladığı koruma oldukça değişme gösterir. Ucuz modeller ekseriyetle aşırı yükten korumak için yükün kesilmesi gerektiği zaman kararı kullanıcıya bırakarak, sadece aşırı yükten koruma özelliğine sahiptir. Eğer yeterli büyüklükte bir akü kullanılıyorsa ve sistem yönetiminde tedbir alınıyorsa bu bir sorun yaratmaz, aksi halde akünün ömrünün kısalmasına yol açması mümkündür. Bazı şarj regülatörlerine sıcaklık algılayıcıları takılmış olup, eğer akünün sıcaklığı 30 C’yi geçerse, şarj olan voltajın azaltılmasına izin vermektedir ve böylece akünün zarar görmesine karsı ek bir koruma tedbiri sağlamaktadır. Şarj regülatörlerinin maliyetleri genellikle özelliklerine, imalât yerine göre değişir. Endüstriyel dünyada üretilen gelişmiş özelliklere sahip regülatörlerin fiyatları 100 $ ve üstündedir, oysa gelişmekte olan dünyada üretilen ve sadece aşırı yüke karsı koruma sağlayan modeller 10 $ kadar bir paraya bulunabilmektedir. Şarj regülatörlerini çoğu kez daha ucuz PV tesisatlarına monte etmekten kaçınılmaktadır.PV sistemleri çoğunlukla 12 voltluk bir doğru akım üretmek için tasarlanır. 220 voltluk bir dalgalı akımın gerekli olduğu durumda, bu bir elektronik adaptörle (çevirici)sağlanabilir.
Bir elektronik adaptör kullanılması ile %15’e kadar varan önemli bir güç kaybı meydana gelebilir, ancak bu tür bir akım standart ev aletlerinin kullanılmasına imkân vermektedir. Bununla birlikte, PV sistemleri ile standart ev aletlerini kullanmanın önemli sıkıntılarından birisi, birçok ev aletinin enerji randımanı dikkate alınarak tasarlanmamış olmasıdır. Bu durum ana elektrik şebekesine bağlı tüketiciler için önemli bir problem değildir. Buradaki tek etkisi aylık faturaya ekstra bir miktar kilovat saat ilavedir. Enerji düşüklüğünün ihtiyaç duyulan kapsüllerin alanını ve sistemin toplam maliyetini önemli ölçüde artırması durumunda, onun bir PV sistemine önemli bir etkisi vardır.
Sistemi dengeleyici diğer unsurlar; kablolar, bağlantı elemanları, devre anahtarları (şalterler), bağlantı kutuları (buvatlar), elektrik sigortaları ve diğer küçük kalemlerden oluşur. Bunlardan birçoğu açık alanda monte edilmiştir ve bu yüzden sert hava koşullarına maruz kalır; eğer sistemin iyi çalışması isteniyorsa, bu elemanların mutlaka iyi kaliteli ve dikkatli bir şekilde yerleştirilmiş olması gerekir. Çürük veya hasarlı bağlantılar sisteme verilebilecek elektrik miktarını azaltır ve sistemin bütünüyle islemez hale gelmesine neden olabilir. Şimşekli, yıldırımlı fırtınaların yaygın olduğu yerlerde, sistemler için paratoner görevi gören iletkenlere gereksinim duyulabilir.
Teçhizat için payandalar sisteminin doğru biçimde tasarlandığından ve inşa edildiğinden emin olmak da önemlidir. PV donatısı bir binanın çatısına kurulacağı zaman, hava dolaşımına imkân vermek ve aşırı sıcaklık oluşmasını önlemek için (PV donatısı) çatı yüzeyinden kısa bir mesafe yukarıya kaldırılarak kurulmalıdır. Ayrıca, PV donatıları, alanı etkilemesi muhtemel engüçlü rüzgarların uçurma/yukarı kaldırma etkilerine mukavemet etmeye yetecek kadar mutlaka sıkı bir şekilde bağlanmalıdır. Düzenli temizleme işlemleri kesinlikle yapılmalıdır. Donatıların yere monte edildiği durumlarda, onlar mutlaka ekseriyetle betondan olmak üzere sağlam temeller üzerine inşa edilmeli ve onları insanlardan ve hayvanlardan korumak için muhafazalı bir parmaklık içine alınmalıdır.
Uygulama Alanında Randıman Oranları ve Elektrik Akımının Çıkış Gücü
PV sistemlerinin uygulama alanındaki toplam randıman oranları (verim oranları) kapsüller (modül) için laboratuarda belirlenen randıman oranlarından oldukça düşüktür. Örneğin, standart laboratuar test sıcaklığı olan 25 ºC’nin üzerindeki her 10 ºC artış için güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren ünitelerin randıman oranı yaklaşık %0.5 düşer. Bu durum öğle sıcaklığının sık sık 30 ºC’yi geçtiği ve kapsüllerin çoğunlukla 60 ºC ve daha yüksek sıcaklığa sahip olduğu bir çok tropik ülkede gerçekten önemli olabilir. Toprağa ulasan günlük toplam güneş enerjisi miktarının azami olduğu koşullarda, söz konusu aşırı sıcaklık güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren üniteler randıman oranında %20’ye kadar bir düşüşe yolaçabilir.
Ticari olarak piyasada bulunan tüm güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren ünitelerin teknoloji ve alet itibariyle belirli bir zamanda ulaşılan en üst gelişme düzeyinde randıman vermediğini hatırlatmakta fayda vardır. Bu özellikle piyasadaki daha ucuz ürünler için söz konusudur. Birçok ucuz fiyatlı kapsüller, daha yüksek-kaliteli ürünlere geçiş yapan üreticiler tarafından indirimli fiyatlarla eski stoktan verilen ürünlerden oluşmaktadır. Ayrıca kablolardan, devre anahtarlarından, elektrik yükü regülatörlerinden ve diğer elemanlardan da kayıplar olur. Bu nedenle kablo uzantıları mümkün olduğu kadar kısa ve kablo çapları uygun ebatta tutulur; uzun, ince ve ucuz kabloların kullanılması önemli kayıplara neden olabilir. Gevşek veya paslanmış bağlantılar da bu kayıpları artırır. Tozlar ve gölge yapan pislikler de sistemin performansını maksimum değerinin altına indirir.
Kapsüllerin elektrik akımı çıkış gücü için kabul edilen toplam %10’luk bir kayıp, çoğunlukla başlangıçta sistemin enerji verim gücünün hesaplanmasında biraz iyimser bir varsayım olarak alınmaktadır. Cereyanı şarj etme-boşaltma devresinin genel toplam randımanı (verimliliği) yaklaşık %80’dir, ancak akü eskidikçe kayıplar önemli ölçüde daha büyük hale gelebilir. Bu yüzden, üreticiye verilebilir nihaî elektrik akımı çıkısı kapsülün kabul edilen çıktısından türetilen değerin yaklaşık %70’idir. Bu kayıpların etkisi metre kareye 1.000 wattlık (W/m2) öğle güneşinin düştüğü ve günlük ortalaması 5 kWh/m2 olan bir alanı dikkate alarak görülebilir. Bu koşullar altında 100 Wp’lik bir kapsülün günlük nazarî elektrik akımı çıkısı 500 vat saattir (Wh). Donatı ve tel kayıpları için %10 ayırırsak, bu miktar akü depolamasından önce 450 Wh’ye düşer. Akünün dolmasından sonra, aydınlatma ve elektrikli aletler için verilebilecek net miktar günlük yaklaşık 360 Wh’dir.
Elektrikli aletler için Enerji Tüketim Tablosu

Hakkımızda

Bu Sayfa Üzerinde Aklınıza gelecebilecek tüm sorulara cevap arayacağız, sormak istediginiz birşey varsa iletişim kısmından yazabilirsiniz.

Takip Listemizden

İstatistikler


Sitemizde 33 kategoride toplam yazı bulunmaktadır!

Görüntülenme

back to top