6 Ocak 2012 Cuma

SULTAN İKİNCİ MURAD (1421 – 1451)

0 yorum | Devamını Oku...
Tuğrası: Tıklayınız
Babası: Çelebi Sultan Mehmed
Annesi: Emine Hatun
Doğumu: 1402
Vefatı: 3 Şubat 1451
Saltanatı: 1421 – 1451 (30) sene

İkinci Murad, uzun boylu, beyaz tenli, doğan burunlu ve gayet güzel yüzlü bir padişahtı. Çok güzel konuşurdu. Kendisinin en büyük saadeti, Fatih Sultan Mehmed gibi eşine ender rastlanacak ve çok kıymetli bir zatın babası olmaktı.Sultan Murad sükûneti ve huzurlu yaşamayı arzu eden fakat icap ettiği takdirde gayet hareketli, cesur ve hiçbir şeyden yılmayan bir kimse idi. Otuz senelik saltanatı müddetince, memleketini çok büyük bir şan ve şerefle idare ederek, emri altında bulunan herkeste, dindar, âdil ve lütufkâr bir padişah namı bırakmıştır.

Sultan ll. Murad'ın çocukluğu Amasya'da geçti. 18 yaşında tahta çıktı. Şair ve hattattı. Çok iyi bir askerdi. Şiirler yazmıştır. Zamanında Venedik donanmasıyla harb edildi. Selanik yeniden fethedildi. Düzmece Mustafa isyanı oldu ve bu isyanı bastırdı. 1422'de İstanbul'u muhasara etti. 1423'de Mora yeniden alındı. 1428'de Germiyan Beyliği Osmanlılara katıldı. Venedik ve haçlılara karşı Güvercinlik zaferi kazanıldı. 1430'da Selanik yeniden alındı. 1438'de Bosna'ya hakim olundu. 1439'da Belgrad muhasara edildi. 1443'de haçlılara karşı İzlâdi Derbendi zaferi kazanıldı. 1444 Temmuz'unda Segadin antlaşması yapıldı, fakat haçlılar sözlerinde durmadılar.

Oğlu Şehzade Mehmed'in mükemmel bir şekilde yetiştiğini gören Sultan Murad 1444'te tahttan vazgeçerek oğlunu tahta geçirmişti. Osmanlı tahtına çocuk yaşta bir padişah'ın geçtiğini gören Avrupa ülkeleri bu durumu fırsat bilerek yeni bir haçlı seferi düzenlemeye girişip, büyük bir haçlı ordusu hazırlarlar. Fakat tahtta oturan gelecekte Peygamberimizin müjdesine nasip olacak, çağ açıp çağ kapayacak, yıkılamamış İstanbul surlarını yıkacak, onu kendisine başkent yapacak olan ülkeler fâtihi Fatih Sultan Mehmet'tir. Haçlı ordusuna karşı çıkacak Osmanlı ordusuna, orduyu yakından tanıyan, tecrübeli, maharetli birisinin kumandan olmasının lüzumunu görmüş ve derhal babasına bir mektup yazarak ordunun başına geçmesini istemiştir. Fatih'in davetinde şu veciz ifadeler yer almıştır:

"Eğer padişah siz iseniz, kâfirlerin hücumunu defetmek, devletinizi müdafaa etmek için gelmek vaciptir. Ve eğer biz padişah isek, size emrediyoruz, gelip ordumuzun başına geçin ve emrimize itaat etmek de sizlere vaciptir."

Bu davetten sonra ordunun başına geçen Sultan Murad, Varna savaşında maharetini ortaya koymuş ve çetin bir muharebe neticesinde haçlı ordusunu perişan etmiştir.
Kasım 1444'de Varna Zaferi kazanıldı. Varna Zaferinden sonra İkinci Murad tekrar tahta geçti. 1445'de Mora'ya ve Arnavutluğa sefer açtı. 1448 senesinin Ekiminde haçlılar yeniden saldırdılar. Bu defa da İkinci Kosova Zaferi kazanıldı.

1451 senesinde Sultan Murad bütün esirlerini salıverdi. 47 yaşında olduğu halde Edirne Sarayında vefat etti. Vasiyeti üzerine Bursa'da Muradiye Camii yanına defnedildi. Mezarının üzerini örtmemeyi, kenarlarına hafızların oturup Kur'an okuyabilmeleri için yerler yapılmasını ve Cuma günü mezara konulmasını vasiyet etmişti. Vasiyeti öylece yerine getirildi.

Sultan Murad zamanında memleketin birçok yerlerinde, camiler, medreseler, saraylar ve köprüler yapılmıştır. Bunlardan birisi Edirne'deki "Üç Şerefeli Cami"dir. Cami'in yanında bir medrese ve fakirler için bir imarethane mevcuttur. Yine Edirne'de "Muradiye Camii"ni bina ettirmiştir. Bu caminin duvarları ve mihrabı son derece güzel çinilerle süslenmiştir. Bursa'daki "Muradiye Camii"ni ve Ergene Nehri üzerindeki 170 ayaklı "Uzun Köprü"yü de Sultan Murad yaptırmıştır.

SULTAN I. MEHMET ÇELEBİ'NIN TUĞRASI

0 yorum | Devamını Oku...

SULTAN I. MEHMET ÇELEBİ (1413 – 1421)

0 yorum | Devamını Oku...
Tuğrası: Tıklayınız
Babası: Sultan Yıldırım Bayezid
Annesi: Devlet Hatun
Doğumu: 1389
Vefatı: 26 Mayıs 1421
Saltanatı: 1413 – 1421 (8) sene

Çelebi Sultan Mehmed, orta boylu, yuvarlak yüzlü, çatık kaşlı, beyaz tenli, kırmızı yanaklı, geniş göğüslü idi. Kuvvetli bir vücuda sahipti. Gayet hareketli ve cesurdu. Güreş yapar ve çok kuvvetli yay kirişlerini de çekerdi.

Padişahlığı müddetince bizzat 24 muharebede bulunmuş ve kırka yakın yara almıştı. Müslümanlara karşı göstermiş olduğu adaleti, aynı zamanda Hıristiyan tebaasına karşı da gösterirdi. Çelebi Sultan Mehmed, tahsilini Bursa sarayında tamamladı. Daha sonra babası tarafından Amasya sancağına vali tayin edildi. Valiliği sırasında da devlet işlerini öğrendi. Çelebi Sultan Mehmed'e bir bakıma Osmanlı İmparatorluğu'nun ikinci kurucusu gözüyle bakılabilir. Çünkü; Timur Yıldırım Bayezid'i bozguna uğrattıktan sonra, Osmanlı topraklarını Beyazid'in oğulları arasında paylaştırmış ve karşısında güçlü bir birlik olmalarını engellemeye çalışmıştır. Çelebi Mehmed'in uzun zamanda ve başarı ile yapmış olduğu mücadeleyi kısaca şöyle sıralayabiliriz ; Evvela Anadolu'nun birliği için kardeşleri ile mücadele etti. 1410 senesinde Süleyman Çelebi'yi, 1413 senesinde de Musa Çelebi'yi tasfiye ederek birliği sağladı.

Osmanlı tahtında yalnız kalınca ilk işi etrafındaki beylikleri itaati altına almaya girişmek oldu. 1414'de Karaman'a sefer yaptı ve Karaman Bey'ini esir aldı. Ona "Bir daha Müslümanlara zararım dokunmayacak" diye yemin ettirdikten sonra serbest bıraktı. Candar Beyliği'ni de hakimiyeti altına aldı. 1415'de Venediklilerle ilk deniz savaşı yapıldı. 1416 ve 1417 senelerinde Avrupa'ya akınlar düzenledi, büyük zaferler kazanıldı.
1419'da Tuna Nehri tekrar geçildi. 1420'de Eflak Voyvodası bir harpte öldürüldü, yerine kardeşi tayin edildi. Candar Beyliği ise tamamen Osmanlı topraklarına katıldı. 1420'de Şeyh Bedreddin diye birisi bugünkü komünizmin temel şartlarına çok benzeyen fikirlerle ortaya çıktı İslâmi ilimleri de çok iyi bilen bu şeyh birçok fakir fukarayı sizi zengin yapacağım vaadiyle, gayrı müslimleri ise "Sizin dininiz de haktır" diyerek etrafında topladı. Birçok yerlerde mühim tahribatlar yaptı. Sonunda yanındakiler dağıtılıp kendisi yakalandı ve yargılandı. Mahkemede suçunu itiraf ederek idam edilmesini bizzat kendisi istedi ve idam edildi. Timur'un yanından döndüğü söylenen bir şehzade ile daha mücadele edip onu da saf dışı bıraktı

1421 yılında 32 yaşında iken Edirne'de vefat etti. Naaşı, Bursa'ya getirilerek Yesil Türbe'ye defnedildi.

YILDIRIM BAYEZİD'IN TUĞRASI

0 yorum | Devamını Oku...

YILDIRIM BAYEZİD (1389 – 1403)

0 yorum | Devamını Oku...
Tuğrası: Tıklayınız
Babası: Murad Hüdavendigar
Annesi: Gülçiçek Hatun
Doğumu: 1360
Vefatı: 8 Mart 1403
Saltanatı: 1389 – 1403 (13) sene

Yıldırım Bayezid tahta geçtikten sonra, babasının vefatı üzerine Anadolu'da vuku bulan ayaklanmaların tamamını zamanda bastırdı. Germiyan, Aydın, Menteşe ve Saruhan Beyliği bu devirde katıldı. Hâmid Beyliğine bağlı Isparta, Burdur, göller yöresi Osmanlıların oldu.
Yıldırım 1391'de Bizanslılardan Şile’yi aldı. İstanbul'u yedi ay muhasara etti, Tuna nehrini geçerek Romanya'yı Osmanlılara tâbi kıldı.1392'de Silivri ve Selanik Osmanlılara katıldı. 1393'de Bulgaristan tamamen fethedildi.1394'de Kastamonu ve çevresi alındı. Arnavutluk ve çevresi de Osmanlı topraklarına katıldı. 1396'da Haçlı ordusu Niğbolu'da imha edildi. Binlercesi esir alındı. 1397'de Salona Piskoposu, Padişahı bizzat davet ederek halkın zulümden kurtarılmasını rica etmiş bunun üzerine Yıldırım Bayezid, Bizanslılardan Silivri, Mora ve Attika'yı kurtarmıştır. Türklerin Yunanistan'ı almaları böyle olmuştur. Girdiği savaşlarda göstermiş olduğu cesaretten dolayı 1397'de ona (Yıldırım) lakabı verilmişti.
1402'de Timur ile Ankara savaşı yapıldı ve Yıldırım yenildi. Timur'un yanında esir olarak kalan büyük Osmanlı Hükümdarı ve Fatih'in dedesi üzüntüsünden 7 ay 12 gün sonra 43 yaşında iken vefat etti. Cenazesi oğlu Çelebi tarafından Bursa'ya getirilerek, kendi türbesine defnedildi.

Yıldırım'ın kazanmış olduğu zaferlerin en mühimlerinden birisi (25 Eylül 1396) senesinde, tek başına Müslüman Türk milletinin, bütün bir Hıristiyan Avrupa Devletlerine karşı kazanılmış ve tarihin en büyük zaferlerinden birisi olan Niğbolu zaferi idi. Bu, şanlı zaferin neticeleri de çok büyük olmuştur. Bu zafer, Osmanlı Türk Devletinin, doğu İslâm âleminde de tanınmasına sebep oldu Mısır'daki Abbasi Halifesi (Birinci Mütevekkil) Yıldırım Bayezid'e tebrik için gönderdiği mektubunda, Türk Padişahına: "Sultan-ı İklim-i Rum" ünvanı ile hitabetti.

SULTAN BİRİNCİ MURAD'IN TUĞRASI

0 yorum | Devamını Oku...

SULTAN BİRİNCİ MURAD (HÜDAVENDİGAR) (1359 – 1389 )

0 yorum | Devamını Oku...
Tuğrası: Tıklayınız
Babası: Orhan Gazi
Annesi: Nilüfer Hatun
Doğumu: 1326
Vefatı: 1389
Saltanatı: 1359 – 1389 (30) sene


Sultan Murad uzun boylu, değirmi yüzlü, iri burunlu idi. Kalın ve adaleli bir vücuda sahipti. Başına mevlevi sikkesi üzerine yuvarlak testar sarılı bir başlık giyerdi. Çok sade giyinir ve kırmızı zeminli beyaz e1biseden hoşlanırdı. Gayet nazik, sevimli, çok halim ve selimdi.

Âlim ve sanatkârlara hürmet gösterir, fakirlere ve kimsesizlere büyük bir şefkatle muamele ederdi. Halk tarafından "Gazi Hünkâr" diye anılır ve bir baba olarak sevilirdi. Terbiyesi ile annesi Nilüfer Hatun meşgul oldu: Gençliğini Bursa'da medreselerde, ilim ve sarfat adamları ile geçirdi. Bütün hayatı sınır boylarında ve harp meydanlarında geçmiştir. Hiç durmadan Rumeli'den Anadolu’ya, Anadolu'dan Rumeli'ye seferler yapmıştır. Bu kadar harp meşguliyetleri arasında, büyük ve kıymetli binalar, sanat eserleri meydana getirmeye de vakit bulmuştur. Bursa'da camiler, medreseler ve imarethaneler yaptırmıştır. Edirne'yi ilk defa O, hükümet merkezi yapmıştır. İlk Edirne sarayı da kendisi bina ettirmiştir. Orhan Gazi'nin vefatında 95.000 km² olan toprakların genişliğini 500.000 km² ye çıkardı.


Kosova Meydan Muharebesi parlak bir zaferle kazanılmıştı; ne yazık ki bu şanlı zafer çok büyük bir acı ile neticelendi. Bütün gazileri derin bir matem içinde bıraktı. Şöyle ki; bu zafer sonunda yaralıların büyük bir kısmı düşman askerleri idi. Yerdekiler arasında tek Türk şehidi de vardı. Sultan Murad her şehidin önüne geldiği vakit büyük bir üzüntü ile "İnna lillâhi ve inna ileyhi râciün" diyor ve şehidin derhal kaldırılarak defnedilmesini emrediyordu. Yaralı bir Türk'ün yanına geldiği zaman, onu okşuyor, yarasının acıyıp acımadığını ve bir arzusu olup olmadığını soruyordu. Böylece dolaşırken biraz uzakta ölüler arasında bir kımıldama oldu. Sultan Murad o tarafa döndü. Ölüler arasından, dev gibi uzun boylu bir Sırplının kalktığı görüldü. Miloş ismindeki bu Sırplı (Kral Lazar'ın damadı) yerden kalkarak Padişaha doğru gelmeye başladı. Padişahın muhafızları ise, Sırplıyı derhal yakaladılar. Fakat Sırplı, padişahı mutlaka görmek istiyordu ve : "Beni bırakınız, korkmanıza lüzum yok. Ben Padişahın elini öpmeye ve hem de Müslüman olmaya geldim. Ayrıca size bir de müjdem var. Kral Lazar yakalandı, bakınız getiriyorlar" dedi. Padişah onun sözlerini işitmişti. İşaret ederek bırakmalarını söyledi. Muhafızlar da Kralın tutulduğu tarafa bakarlarken, yaralı taklidi yapan hain Sırplı, Padişaha yaklaştı, elini öpecekmiş gibi eğildi, bir anda ve yıldırım sürati ile koltuğunun altında sakladığı hançerini çekerek, Gazi Hünkâr'ın mübarek göğüs ve karnına sapladı. Muhafızlar neye uğradıklarını anlayamadılar. Katil kaçmaya başladı. Sonra muhafızlar kafiri yakalayarak parça parça ettiler. Hünkâr'ın son sözleri şunlardı : "İslâmın muzafferiyeti, benim şehit olmama bağlı ise, şehadet şerbetini nasip buyurmasını Cenab-ı Hak'tan dua ve niyaz etmiştim. Duam kabul buyuruldu. Hazreti Allah'a hamd ve sena olsun ki, İslâm askerinin zaferini gördükten sonra hayatım sona ermektedir. Oğlum Bayazid'e biat ediniz. Sakın esirleri incitmeyiniz. Mal ve canlarına tecavüz etmeyiniz. Ben artık sizleri ve muzaffer ordumuzu Cenab-ı Hakk'a emanet ediyorum. Mevla devletimizi bütün fenalıklardan korusun!" diyerek ebediyyete intikal etti.

Zamanında alınan yerler: 1362'de Edirne, 1363'de eski Zağra ve Filibe fethedildi. 1364'dE Sırp sındığı zaferi kazanıldı ve Haçlılar perişan edildi. 1365'de Kara Biga Osmanlı topraklarına katıldı. 1369'da Hayrabolu, Kırklareli, Pınarhisar ve Vize alındı.1370'de Bulgar Krallığı Osmanlılara tâbi oldu. Bir müddet sonra da Çamurlu savay kazanıldı. 1371'de Çirmen zaferi elde edildi, Haçlılar bir defa daha yenildiler. 1372'de Çatalca Bizans'tan alındı. 1374'de Sırbistan Osmanlılara tâbi oldu. 1375'de Niş fethedildi. 1378'de Kütahya Vilâyeti Osmanlı topraklarına katıldı. 1382'de Sofya fethedildi. 1383'de Candaroğulları Osmanlılara tâbi oldu. 1385'de Arnavutlukun kuzeyi tamamen alındı. 1386'da Karamanlılarla harp yapıldı. 1388'de Silistre, Ziştovi, Niğbolu, Plevne, Lofça, Deliorman ve Dobruca Türk hakimiyeti altına alındı. 1389'da Haçlılar bir defa daha perişan edildiler ve İslâm ordusunun yiğitlikleri sonunda Kosova Meydan Muharebesi kazanıldı. Cesedi ise Bursa'ya nakledilerek Çekirge'deki türbesine defnedildi.

Orhan Gazi'nin Tuğrası

0 yorum | Devamını Oku...

ORHAN GAZİ (1326 – 1359)

0 yorum | Devamını Oku...
Tuğrası: Tıklayınız
Babası: Osman Gazi
Annesi: Mal Hatun
Doğumu: (H. 680 - M. 1281)
Vefatı: (H. 761 - M. 1360)
Saltanatı: 1326 – 1359 (33) sene

Osmanlı Devletini Osman Gazi kurmuştu. Fakat onu teşkilâtlandıran ve büyük bir devlet haline getiren Orhan Gazi'ydi. Orhan Gazi sarı sakallı, uzunca boylu, mavi gözlüydü. Yumuşak huylu ve merhametli, fakat yerine göre hiddetliydi. Fakirleri sever ve ulemaya hürmet ederdi.
Hareketlerinde çok hesaplı davranır ve hiç telâş etmezdi. İznik'i fethettiği zaman Hıristiyanlara göstermiş olduğu insanca muamele, dillere destan olmuştu. Orhan Gazi'nin her yönden büyük bir insan olduğunu sadece Türkler değil, birçok yabancı tarihçiler dahi tasdik etmişlerdir. Orhan Gazi daha 15 yaşında iken harplere iştirak etmiş ve hayatının büyük bir kısmı harp meydanlarında geçmiştir.

Orhan Gazi bir devlet reisi sıfatı ile harplerde bizzat ordularının başında daima bulunmuştur. Orhan Gazi devletin muntazam bir idare sistemine bağlanması lüzumunu görmüş ve teşkilât işini ise, Alâeddin Paşa ile Şeyh Edebali'nin bacanağı Çandarlı Kara Halil Paşa'ya havale etmişti. Orhan Gazi zamanında teşkilâtı üç noktada toplayabiliriz: Para, kıyafet, ordu. Orhan Bey'in büyük oğlu Süleyman Paşa, kendisinden önce vefat etmiştir. Kendi sağlığında iken başkumandanlık vazifesini ikinci oğlu Murad Hüdavendigâr'a devretmiştir.


Osmanlılar tarafından yaptırılan ilk cami (1333 – 1334) senesinde İznik'te yapılan "Hacı Özbek" Camiidir. Ve Orhan Gazi yaptırmıştır. Bursa Medresesini Orhan Bey yaptırmış ve ilk "Sultan" lâkabı da O'nun zamanında kullanılmıştır. Osmanlılarda rastlanan ilk tuğra Orhan Bey'e aittir. Yine ilk Osmanlı parası da Orhan Bey zamanında basılmıştır. Müslüman Türkler Avrupa'ya ilk defa Orhan Bey zamanında geçmişlerdir. İstanbul'un Anadolu yakası tamamen Orhan Bey zamanında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Yeni fethedilen Hıristiyan topraklarında yaşayan yerli Hıristiyan halktan Osmanlı hayranlığı, yeni fetihleri de kolaylaştırmıştır. Zamanında fethedilen yerler: 1326’da Bursa, 1329'da İznik, 1337'de Gemlik'i fethetti ve Bizanslılara karşı Palekanon (Maltepe) zaferini kazandı. 1345'de Karasi Beyliği ilhak edildi. 1354'de Ankara ve Gelibolu feihedildi.
Orhan Gazi 1360 senesinde 79 yaşında vefat etmiştir. Türbesi ise Bursa'da Osman Gazi'nin türbesi yanındadır.

OSMAN GAZİ (1281 - 1324)

0 yorum | Devamını Oku...
Babası: Ertuğrul Gazi
Annesi: Hayme Hatun
Doğumu: Söğüt (Miladi 1258 - Hicri 656)
Vefatı: Bursa (M.1326 - H. 726)
Saltanatı: 1299 – 1326 (27) sene

Ertuğrul Gazi H. 680/M. 1281'de ölünce oğlu Osman Gazi kabilenin beyi oldu ve bu durumu Selçuklu Sultanı da onayladı. Osman Bey diğer 2 kardeşinden büyük değildi, fakat adeta bir idareci olarak yaratılmıştı. Zira bu hususta çok büyük kabiliyet sahibi idi. Babası vefat ettikten sonra diğer bütün beyler, ittifakla Osman Bey'i aşiretin reisi olarak tanıdılar.Osman Gazi de babası gibi gaza ve savaşı kendine uğraş edinmekle gitgide değeri, ünü ve gücü artarak ardı ardına Karacahisar, Bilecik, Yarhisar ve İnegöl kalelerini ele geçirmiş ve Yenişehir'i görkemli ve sağlam yapılarla süsleyip kendine başkent edinmişti.

Osman Bey, 1287'de Karacahisar'ı fethetti.1280'de Domaniç'te Bizanslıları yenerek Bilecik'i fethetti ve Selçuklu Hükümdarı tarafından uç beyliğine verildi. 1299'da İnegöl fethedildi. Selçuklu Sultanı II. Alaeddin, Eskişehir'i ele geçirdiği memleketlere katıp hepsini bir sancak sayarak Osman Gazi'ye verdikten sonra özgürlük ve beylik alameti olan davul ve bayrak da yolladı ki böylece Osman Gazi'nin şan ve şöhreti parlayıp yükseldi.

Osman Gazi, bir sancağın valiliğini elde ettikten on iki yıl sonra, İran Moğolları denen İlhanlılar, Selçuklu Sultanlığı'nı ( 1077 - 1308 ) tamamen ortadan kaldırınca , Selçuklu beylerinden Germiyan Oğlu Kütahya'da, Karesi (Balıkesir), Saruhan (Manisa), Aydın ve Menteşe (Muğla) ve Hamit (Isparta) Oğulları adları ile anılan yerlerde, İsfendiyar, Ramazan ve Zülkadriye Oğulları, Kastamonu, Adana ve Maraş bölgelerinde zamanla bağımsızlıklarını ilan ettikleri gibi Osman Gazi de M. 1299 yılında adına hutbe okutarak kendi bölgesinde bağımsız oldu. Bu da yaklaşık 700 yy yaşayacak olan Osmanlı Devleti'nin, Osman Bey önderliğinde 1299 yılında kurulduğu anlamına geliyordu.

Vefat etmeden önce oğlu Orhan Bey'e şöyle vasiyet etmiştir: "Oğullarıma ve bütün dostlarıma birinci vasiyetim Şudur ki; her zaman gazaya devam ederek, Din-i Celil-i İslâm'ın yüceliğini yaşatınız. Cihadın kemaline ererek, sancağı şerifi hep yüksekte tutunuz. Her zaman İslâm'a hizmet ediniz. Zira Cenâb-ı Hak benim gibi zayıf bir kulunu ülkeler fethetmek için memur etti. Gaza ve cihadlarınızla Kelime-i Tevhid'i çok uzaklara götürünüz. Hanedanımdan her kim, hak yoldan ve adaletten saparsa mahşer gününde, Rasülü Azam'ın şefaatinden mahrum kalsın. Oğlum! Dünyaya gelen hiç bir insan yoktur ki, ölüme boyun eğmesin. Bana da, Hz.Allah'ın emri ile şimdi ölüm yaklaştı. Bu devleti sana emanet ediyorum. Seni de Mevlâ'ya emanet ettim. Her işinde adaleti üstün tut."

Bundan sonra Osman Gazi, ölüm yılı olan 1324'e dek yavaş yavaş Bursa, Kocaeli ve çevresini ele geçirip Bursa'yı kendine başkent yapıp kale içindeki "Ak Künbed" adındaki manastırın içine gömülmesini vasiyet ederek bağımsızlığını ilan edişinden 24 yıl sonra ve 66 yaşında öldü.

5 Ocak 2012 Perşembe

Osmanlı Devleti Bilgileri Kataloğu

0 yorum | Devamını Oku...
Osmanlı hanedanınıdan 36 padişah toplam 623 sene hüküm sürmüştür. Devletin ilk kurulduğu yıllarda "Bey" diye adlandırılan padişahlar, 1383'den itibaren "Sultan"; 1517 tarihinden, Yavuz Sultan Selim'den sonra da Sultan unvanına ek olarak Halife unvanını da taşımaya başlamışlardır; Bu kadar kuvvetli bir imparatorluk kurmalarının yanında kendilerini kutsal Mekke ve Medine şehirlerinin hükümdarı olarak değil, hizmetkarı olarak kabul edebilecek kadar da mütevazilerdi...Kendilerini Allah yoluna vakfetmişlerdi. Hayat gayeleri, Dünya ve Ahiret dini olduğuna inandıkları İslam'ı korumak ve bu dini tüm insanlarla tanıştırmaktı...

4 Ocak 2012 Çarşamba

YENGEÇ-YENGEÇ Burç Karşılaştırması

0 yorum | Devamını Oku...
YENGEÇ-YENGEÇ

İki Yengeç bir araya gelince ortaya büyük bir aşk çıkar.Her yönden uyumlusunuz, zaten sizdeki özellikleri talıyan biri ile berabersiniz. 

İki ilgili, hassas Yengeç birarada olması , harika bir durum olarak algılansa da hiç bir işi sonlandıramama gibi bir tehlike de söz konusudur, çünkü birbirinizi dinleyip anlama konusuyla ya da evcimen bir vahada dış dünyadan saklanmakla meşgul olabilirsiniz. Birbirinizin her hareketini anlar ve buna uygun karşılığı veririeniz. 

Stres dolu, karamsar olduğunuz zamanlarda her şeyi açık bir şekilde görmeye çalışın, bunu yapamazsanız ikiniz de bunalabilirsiniz.


          

Hakkımızda

Bu Sayfa Üzerinde Aklınıza gelecebilecek tüm sorulara cevap arayacağız, sormak istediginiz birşey varsa iletişim kısmından yazabilirsiniz.

Takip Listemizden

İstatistikler


Sitemizde 33 kategoride toplam yazı bulunmaktadır!

Görüntülenme

back to top