27 Şubat 2013 Çarşamba

Alkali Su Nedir?

0 yorum | Devamını Oku...
ASİDİK ATIKLARIN UZUN VADELİ ZARARI NEDİR? 

Kanın yoğunluğu artar kan dolaşımı yavaşlar. Hayati organlar artık yeterli miktarda besin ve oksijeni kolaylıkla alamaz. olurlar. Bu durum hastalıklara ve sonuçta ölüme kadar gidebilecek olumsuzluklara yol açar. Bu asit-alkali dengesinin asit lehine bozulması nedeni ortaya çıkan doğal sonuçtur. 

Bu durumda vücut, alkali tarafı güçlendirecek dış yardıma ihtiyaç duyar. 

İşte, asit lehine bozulan bu dengeyi onarmak amaçlı üretilmiş en son bilimsel asit dengeleyici ürün 

ALKALİFE DAMLA!

Kişiler asidik atıklarını vücutlarının farklı yerlerinde biriktirdiklerinden, her birey bundan dolayı farklı belirtiler sergiler. Bu ürünleri kullanan kişilerden alınan geri bildirimler sonucu ortadan kalkan veya iyileşme belirtisi gösteren rahatsızlıkların listesi aşağıda sunulmuştur. 

Reflü , Artirit , Kronik kabızlık, Fibromiyalji, Gut ,Yüksek kolestrol Yüksek trigliserit ,Halsizlik ,Obezite, Osterepoz (kemik erimesi) ,Hipertansiyon

ALKALİFE® 

Alkalife sıradan içme suyunu, yüksek pH değerliklialkali suya dönüştüren bir alkali konsantresi (konsantrasyonudur).

Yüksek pH değerlikli (9,5-10,5) su içmek mide içi pH yükseltir. 

Bu durum mideyi Hidroklorik asit (HCl-mide asidi) üretmesi için tetikler. 

Mide hidroklorik asidi üretirken aynı zamanda asit nötralize edici özelliği olan bikarbonat üreterek kan dolaşımına gönderir. 

Alkalife® 37ml plastik şişeler halinde sunulmuş olup tarife uygun şekilde kullanıldığı taktirde 2 aylık ihtiyacı karşılar. 

İçindekiler : Damıtık su, Sodyum Hidroksil ,Potasyum Hidroksil 

Kullanım şekli : Kapağı çevirerek açınız .Şişenizi su bardağınızın üstüne dikey durum da tutarak çok yavaşça sıkmak sureti ile 3 damla alkalife suya katıp karıştırınız. 

Sudan başka herhangi başka bir sıvı ile kullanmayınınız.

60-80 kg yetişkinler için günlük 5 bardak ,80 kg üstü yetişkinler için günlük 6 bardak Alkalifelı su içilmesi ihtiyacı karşılayacaktır. Bu ürün evcil hayvanlar için de faydalıdır. 

Alkalife Amerika Birleşik Devletleri patentlidir.No:5,306,511 FDA akreditasyonuna sahip Carwood Laboratuvarlarında üretilmiş, T.C.Tarım ve Köyişleri Bakanlığının izni ile ithal edilmiştir. 

ALKALİ SU

Asitlerin oluştuktan hemen sonra nötralize edilmesi, kandaki asit dengeleyici bikarbonatların yüksek tutulması ile mümkün olur. Bunun en temiz ve en etkili yolu ise alkali su tüketmektir.

Alkalilik, yağ asitlerini yakmaz onları çözer, nötralize eder ve sıvılaştırarak böbreklerden güvenli şekilde atılmasını sağlar. 

Çiğ et veya tavuğa dokunduğumuzda ellerimiz yağdan kaygan ve yapışkan olur. Ellerimizi sadece su ile yıkamak sorunu çözmez, ancak sabunla yıkandığı zaman ellerimiz normal duruma döner. Bunun en basit açıklaması; yağın asit, sabunun ise alkali olmasıdır. 

Alkali suyun herhangi bir besin değeri veya tıbbi değeri yoktur. Sadece vücuttaki fazla asitleri nötralize ederek etkisiz hale getirir, kanın kıvamını inceltir, kan akışını kolaylaştırarak birçok hastalığın önüne geçilmesine ve kendimizi daha iyi hissetmemize katkı sağlar. 

Su, hem içinde yaşadığımız dünyanın yapısı hem de canlıların yaşamı açışından büyük öneme sahiptir. Hepimizin bildiği gibi yemek yemeden birkaç hafta yaşayabiliriz, ancak su olmadan en çok bir iki gün hayatta kalabiliriz. Yaşamın temel kaynağı olan su, aynı zamanda çok güçlü bir çözücüdür. Suyun içinde oksijen, mineraller ve atık maddeler görünmez bir biçimde bulunur. Kanımızın da %90ı sudan oluşur. Vücudumuzun ihtiyaç duyduğu tüm maddeler, en uç noktalara kadar damarlarımızda dolaşan kan yoluyla taşınır. Bilindiği gibi su, “H2O” olarak formüle edilmiştir. Bu, suyun 2 Hidrojen ve 1 Oksijen atomlarından oluştuğu anlamına gelir. Ancak suyun en önemli özelliklerinden biri de iyonize olmasıdır. İyonize; bir atom veya molekülün elektron kaybetmesi veya diğer atomdan elektron alması sonucu oluşan durumdur. Bir su molekülü iyonize olduğunda biri Hidrojen (H+), diğeri Hidroksil iyonu (OH-) olmak üzere iki parçaya bölünür. Hidrojen pozitif (+), Hidroksil ise negatif (-) değerli elektrik yüküne sahiptir. 

Bu iyonlar sudaki mineralleri iyonize ederek aktif kimyasal reaksiyonları başlatır. Suyun bu iyonizasyon özelliği olmasaydı vücut kimyasal reaksiyonları yerine getiremezdi. Vücudun kimyasal reaksiyonlarını yerine getirememesi durumu “ölüm” demektir. Bu nedenle, su, yaşam kaynağımızdır.

PH NEDİR?

pH kavramının açılımı “Power of Hydrogen” yani Hidrojenin Gücüdür. pH; bir sıvının içerisindeki pozitif Hidrojen (H+) iyonları ile negatif Hidroksil (OH-) iyonları miktarıyla ölçülen bir tanımdır. Özetle pH değeri bir maddenin asit mi yoksa alkali mi olduğunu gösteren bir cetveli ifade eder. Yaşam kaynağı olan suyun pH skalası 1 – 14 arasındadır. Bazen H+ iyonları OH- den daha fazla bulunur. Böyle bir su “Asidik Su” diye adlandırılır. Bazen de tam tersine OH- iyonları H+dan fazla olur bu durumda ki suya ise “Alkali Su” denir. Eğer H+ ve OH- sayıları eşitse bu su için “Nötr” ifadesi kullanılır.

Suyun pH Skalası

1 (Asidik) ---------------------- 7 (Nötr) ---------------------- 14 (Alkali)

Alkali su daha fazla oksijen (O) atomuna sahiptir. Asidik su ise alkali sudan daha az oksijen atomuna sahiptir.

Mide Özsuyu 1,5

Deri 4,7 

Salya 7,1 

Hücre 7,1 

Kan 7,4 

Pankreas sıvısı 8,8 

Birçok sağlık profesyoneli, vücuttaki asit biriminin giderilmesi konusunda hem fikirdir. Bu problemi alkali besinlerle çözmeye çalışırlar. Ancak diyet hem gerekli besin eksikliğine yol açabilmesi hem uygulama zorluğu nedeniyle her zaman istenilen sonucu verememektedir. Vücuttaki alkali miktarını artırmanın en kolay ve hızlı çözümü “Alkali Su” tüketmektir. Alkali Su tüketimi her hangi bir diyetten çok daha iyi çalışması ve yaşamsal sistemde ilave bir asit birikimine yol açmaması nedeniyle en iyi çözüm olarak durmaktadır. Alkali Su, asidik mineralleri elemine eder. Alkali Su, aynı zamanda hidrojene oranla daha fazla oksijen içeren sudur. Alkali Su içerek aldığımız oksijen seviyesini normal suya oranla daha fazla yükseltiriz. Alkali suyun avantajı, vücut tarafından emilirken, vücuttaki asidik atıkları nötralize ederek, atıkların kan damarlarında daha uygun çözülümde bulunmasını sağlamasıdır. Dolayısıyla asidik atıklar, vücuttan idrar veya ter yoluyla kolaylıkla atılır.

Bazı doktorlar içilen alkali suyun mide asidi tarafından nötralize edileceğini ve bu özelliğini kaybetmesinden dolayı alkali su içmenin anlamsız olduğunu öne sürmektedirler. Ancak gerçekte durum farklıdır. Alınan alkali su mide asitliliğini azaltmaktadır. Mide asitliliğinin pH 4 civarına düşmesi ile mide orijinal asit seviyesini dengede tutmak için hidroklorik asit üretimine başlamaktadır.

Hidroklorik asit üretim prosesi

H2O+CO2+NaCl=HCl+NaHCO3

Su + Karbondioksit + Tuz = Hidroklorikasit + Sodyumbikarbonat

Bu işlemde mide, asidini üretirken aynı zamanda bir asit dengeleyici olan sodyum bikarbonatı da üretir. 

NEDEN HASTALANIRIZ?

Sağlık basit bir ifade ile “kolay akış” olarak tanımlanabilir. Vücudumuzda her şey kolay aktığı zaman bu bizim sağlıklı olduğumuzu gösterir. Kuvvetli bir çözücü olan su, kanın %90ını oluşturur. Besinleri, vitaminleri, minareleri, atık maddeleri ve ölü hücreleri vücutta taşıyan kandır. Kan akışını yavaşlatan iki şey vardır. Bunlar; Asidiklik ve düşük sıcaklıktır. Asidin kanı pıhtılaştırdığı bilinen bir gerçektir. Bu durum, kanın hayat kurtaran bir özelliğidir. Bir yerimiz kesildiğinde, havadaki oksijenle temas eden kan, asidik hale gelerek pıhtılaşır ve kanama durur. Kandaki asit miktarının çok az bir oranda artması bile akışkanlığı olumsuz yönde etkiler. 

Konusunda uzman bir çok doktorun ortak görüşüne göre hastalıkların büyük bir kısmına kronik asidoz neden olmaktadır. Cleveland Kliniğinin kurucularında Dr. George W.Crile göre “Doğal ölüm yoktur. Doğal ölüm olarak adlandırdığımız şey, ilerleyen asit yoğunlaşmasının geldiği son noktadır.”

Sağlıklı vücut, meydana gelen asit birikimlerine bir noktaya kadar dayanır. Ancak bu direncin de bir kırılma noktası vardır. Bu noktadan sonra vücut; soğuk algınlığı, grip ve dejeneretif yetişkin hastalıklarına açık hale gelir. Tüm bunların altında yatan ortak neden vücutta asit birikiminin artmasıdır.

NASIL YAŞLANIRIZ?

Alkali suyun; yüzey gerilimi, suyun molekül yapısı, molekül hacmi, pH değeri üzerinde etkisi vardır. Ancak bunlardan pH değerini arttırıcı özelliği hariç diğer özellikleri mide asidi ile karışınca niteliklerini kaybederler.

Esasında 10 gibi yüksek pH değeri de mide asidi ile etkileşime girdiğinde kaybolur ama karşı etki olarak mide asidinin de pH değeri 4,5 üstüne çıkar ve bu, mide hücrelerinin tekrar asit salgılaması için tetikleyici görevi görür. Hidkrolik Asit (HCl) üretilmesi aşamasında ortaya çıkan bikarbonatlar ise kan dolaşımına geçer. Alkali suyun yani pH değeri yüksek olan suyun en önemli fonksiyonu kan içindeki bikarbonat miktarını yükseltmesidir. Bikarbonat kaybettiğimiz ölçüde yaşlanırız.

Sanayileşmenin beraberinde getirdiği çevre kirliliği, yoğun rekabet ortamında yaşanan aşırı stres, hızlı tüketim alışkanlığının sonucu olarak yüksek proteinli ve enerjili hazır besinler vücudumuzdaki asidik yoğunluğunu daha da artırmaktadır. Doğal ortamdan uzaklaştıkça daha fazla asidik yiyecekler tüketip, diğer faktörlerinde etkisi ile daha asidik bir yaşama doğru kayıyoruz. Bu yüzden yaşlandıkça daha hızlı oranlarda bikarbonat kaybetmeye başlıyoruz. Bu kaybı karşılayamadığımız noktada ise daha da hızlı yaşlanıyoruz. 

1996 yılında Dr.Lynda Frossetto ve Antohony Sebastian tarafından Kalifornia Üniversitesi San Francisco Kampusu, İlaç ve Genel Klinik Merkezinde yapılan araştırmada, yaşla birlikte asit radikallerinin arttığı (H+) buna karşılık bikarbonat miktarının düştüğü tespit edilmiş, yaşla birlikte metabolik asidozun nasıl ortaya çıktığı bilimsel olarak açıklanmıştır.

Vücuttaki asit birikiminin, yaşlanmanın temel nedenini teşkil etmesi, asidik birikmenin önlenmesinin veya azaltılmasının önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Bunun sağlanması aynı zamanda yaşlılığa bağlı olarak gelişen dejeneretif yaşlanma problemlerine de çözüm getirecektir.

Asitliğin azaltılması ve asit/alkali dengesini sağlamanın en iyi ve en etkili yolu potasyum ve sodyumun birlikte kullanılmasıdır. İnsan vücudu için potasyum/sodyum dengesi en az asit/alkali dengesi kadar önemlidir.

Dr.Frossetto ve dört arkadaşı tarafından yapılan diğer bir araştırma ortaya koymuştur ki potasyum eksikliği birçok sağlık sorununa neden olmaktadır. Potasyum bikarbonatın uygulanması yaşa bağlı gelişen düşük derecedeki metabolik asidozu yavaşlatmakta ve yaşlanmanın belirtileri olan, kemik erime oranı (osteoporosis), kalsiyum fosfor dengesizliği, nitrojen dengesizliği (ürit asit) üzerinde de düzeltici etkileri olmaktadır.

SAĞLIK İÇİN ALKALİ SU

Yaşamak için gerekli olan besinleri yakarken asit atıklar oluşur. Bu atıklar idrar, terleme veya nefes verme yoluyla vücuttan dışarı atılır. Ancak, oluşan asidik atıkların tamamından kurtulmak mümkün olmaz. Çok az miktarda asidik atık vücudumuzda kalır. Yıllar geçtikçe bu atıklar birikmeye başlar. Bu da yaşlanma sürecini beraberinde getirir. Asit kanı pıhtılaştırır. Bu bir yerimiz kesildiğinde kan kaybının önlenmesi açısından hayat kurtarıcıdır. Ama asidik özellik aynı zamanda kanı daha yoğun ve kalın yaptığından kanın akışkanlığını azaltır ve dolaşımını zorlaştırır. Kan dolaşımının bu şekilde olumsuz etkilenmesi, dejeneratif yetişkin hastalıklarının oluşmasını tetikler.

Vücudumuzda biriken asitleri azaltmanın üç yolu vardır. 

Bunlar;

1- Diyet

2- Egzersiz

3- Asitlerin nötralize edilmesi (Alkali Su içmek)

Diyet

Besinlerin oksijen ile yanması hücrelere yaşamak için gerekli olan enerjiyi verir. Karbon hidratların yanması sonucu karbon hidratlar enerjiye (Su ve Karbon - CO2+H2O) dönüşür. Diğer taraftan kolestrol ve yağ asitlerinin kimyasal formülleri tam olarak yanmamış karbonhidratları gösterir. Bunlar daha sonra ihtiyaç duyulduğunda enerji sağlaması amacı ile depolanırlar. Eğer sıkı bir diyet yapılırsa vücudumuz bu depolanmış yağ asitlerini yakarak gerekli enerjiyi sağlar. Bu şekilde kilo kaybederiz. 

Kilo almamızın nedeni her zaman yağlı yemek değildir. Fazla miktarda alınan karbonhidratların tam yakılamaması bunların yağ asidi şeklinde vücutta birikmesine yol açar. Daha anlaşılır şekilde söylemek gerekirse, yediklerimizi tam yakacak şekilde enerji harcayamazsak, egzersiz yapmazsak yiyecekler yağa dönüşür. 

Karbonhidratlar birçok biçimde bulunurlar. Genelde karbon ve hidrojenin oksijenle karışarak çeşitli bağlar şeklinde yapılanması olarak görülürler. Bağların uzunluğuna ve kısalığına göre karbonhidratlar kompleks ve basit karbon hidratlar olarak sınıflandırılabilirler. Şeker gibi kısa bağlardan oluşan basit karbonhidratlar çabuk yanarlar. Uzun bağlardan oluşan tahıl gibi kompleks karbon hidratlar ise uzun zamanda yanarlar.

Sağlıklı yaşam için önerilmiş birçok diyet programı vardır. Bunlardan bir grup az karbonhidrat, çok protein ağırlıklı olup ilk başta karbon hidrat tüketimini kısıtladığı için kilo vermede işe yarasa da daha fazla protein tüketmenin getirdiği sonuç faydadan çok zarar verebilir.

Protein yakılıp okside olduğu zaman ürik asit ve amonyak atık olarak oluşur. Ürik asit zehirli bir asit olduğundan alkali mineraller tarafından nötralize edilip kandaki seviyesi kabul edilebilir düzeye kadar indirilmediği takdirde vücut için son derece tehlikelidir. Vücut, bu dengeleme işini kemiklerden kalsiyum çalarak yapar ve ürik asidi az zararlı üreye dönüştürür. Osteoporosis, yani kemik erimesinin ana nedeni budur.

Bazı insanlar zayıflama için diyet yaparken asidik atıkları düşürücü ve vejeteryan ağırlıklı diyeti tercih ederler. Başlangıçta bu tür diyetlerde başarı oranı yüksektir ancak zaman geçtikçe bu kişilerin sağlıkları yetersiz beslenmeden dolayı yavaş yavaş bozulmaya başlayabilir. Bu tür problemlerle karşılaşmamanın yolu dengeli ve doğal beslenmektir. Vücudun ister protein, ister karbonhidrat ister yağ olsun her türlü besine ihtiyacı vardır ve ihtiyacı olan maddeleri organik veya inorganik olsun, bu besinler içinden çekip alacak düzenlemeye sahiptir.

Bugünün çok doğal olmayan beslenme koşullarında asit/alkali dengesini ömür boyu sürecek ve sıkıntılı bir diyetle yapmak yerine bu nötralize işlemini her gün zaten zahmetsizce yaptığımız su içme işlemine bırakmak, normal su yerine alkali su kullanmak en akılcı ve en etkili yoldur. 

Egzersiz

Uygun egzersizler, kan dolaşımını hızlandırması, yağ yakımı, terlemeyi arttırması gibi olumlu etkiler doğurur. Ancak kişinin metabolizmasına uygun olmayan egzersizler, daha fazla hücre yıkımı ve daha fazla asidik atık üreteceğinden tam aksine fayda yerine zararlı sonuçlar doğurabilir. Ayrıca düzenli egzersizler, sadece yağ asitleri üzerinde etkili olduklarından sülfat, ürik asit, böbrek taşı kimyasalları gibi diğer asidik atıklar üzerinde olumlu etkisi yoktur. 

Asitlerin nötralize edilmesi (Alkali Su içmek)

Asitlerin oluştuktan hemen sonra nötralize edilmesi, kandaki asit dengeleyici bikarbonatların yüksek tutulması ile mümkün olur. Bunun en temiz ve en etkili yolu ise alkali su tüketmektir.

Alkalilik, yağ asitlerini yakmaz onları çözer, nötralize eder ve sıvılaştırarak böbreklerden güvenli şekilde atılmasını sağlar.

10 Ocak 2013 Perşembe

Soba Zehirlenmesine Çözüm Ve Baca Temizlemenin Önemi

0 yorum | Devamını Oku...

1. Giriş
Türkiye'de her yıl bina yangınlarının %20'i temizlenmeyen bacalardan ileri gelmektedir. Bacalar temizlenmediğinden dolayı milyarlarca liralık konutlar yanarak tahrip olmaktadır. Temizlenmemiş ve doğru kurulmamış sobalardan dolayı özellikle rüzgarlı havalarda evlerde baca tepmesi dediğimiz olaylar sık aralıklarla meydana gelmektedir. Baca gazının tepmesi sonucu gaz içinde bulunan çok zehirli karbon monoksit gazı zehirlenmelere neden olmaktadır. Yılda en az bir defa bacaların temizlenmesi gereklidir.
Bacalar temizlenmediği ve yakıcılar (sobalar, şofbenler ve kombiler) doğru şekilde doğru yere kurulmadığı zaman yakıtlar (kömür, odun, doğal gaz, LPG, karosen ve gaz yağı) eksik ve verimsiz yanmaktadır. Eksik yanma sonucu oluşan kirli gazlar ve partiküller baca tıkanmasına neden olmaktadır. Böylece her yıl onlarca kişi evlerinde zehirlenmekte ve hatta ölmektedirler. Bir binanın yıllık baca temizleme maliyeti ise bina büyüklüğüne bağlı olarak 40-150 milyon TL. arasında değişmektedir.
Baca temizliği için Türkiye'de en uygun aylar Haziran ve Eylül'dür. Valilikler, belediyeler, doğal gaz dağıtım şirketleri ve kömür satıcıları bu aylarda baca temizliği için halkı her yıl uyarmalılar. Mutlaka baca temizliği yaptırmalarını sağlamalılar. Bacaların nasıl temizleneceği ve sobaların, kombilerin, şofbenlerin odalara nasıl kurulacağı öğretilmelidir.
Belediyeler ve doğal gaz dağıtım şirketleri ve kömür satıcıları, baca temizliği yapacak firmaların elemanlarını eğitmeliler. Bacaların nasıl temizleneceğini öğretmeliler. Baca temizliğinde kullanılacak aletleri göstermeliler. Temizlik firmalarının bu aletleri kullanmalarını sağlamalılar. Kömür ve odun satıcıları bu konuda tüketicilere hizmet vermeliler.

Maddi imkanı olmayanların bacalarını nasıl temizleyecekleri broşür basılarak şekillerle anlatılmalıdır.
Bacalarda mutlaka baca başlığı kullanılmalıdır. Aksi durumda rüzgarlı havalarda zararlı ve zehirli gazlar teperek zehirlenmelere neden olur.
Bacalar yeterli oranda yalıtımlı olmalıdır. Yalıtılmamış bacalar hızlı şekilde soğur. Soğuyan bacalarda sıcak gaz içindeki nem yoğunlaşarak bacalarda daha hızlı tıkanmalara ve duvarlarda lekelenmelere neden olur. Sobada baca çekişi ve yanma verimliliği düşer.
Zehirlenmelerin ana sebeplerinden biride sobaların ve şofbenlerin doğru şekilde doğru yere kurulmamasıdır. Soba ve şofben kurarken nelere dikkat edileceği detaylı bir şekilde anlatılmalıdır. Borularla ilgili gerekli kurallar öğretilmelidir. Bu bilgiler halkımıza doğru şekilde anlatılmalıdır.
Ekte hazırlanan bilgiler hem insanlarımıza hem de belediyelerimize yardımcı olması için hazırlanan bir rehberdir.
2. Soba ve Bacalarla İlgili Talimatnameler
•  BACALARIN KURUM BAĞLAMASI BACA ÇAPININ KÜÇÜLMESİNE VE SOBA YANMA VERİMLİLİĞİNİN DÜŞMESİNE NEDEN OLUR. SOBA KURMADAN ÖNCE BORULAR VE BACALAR MUTLAKA TEMİZLENMELİ.
•  BACA YÜKSEKLİĞİNİN YETERLİ OLMASI, BACA ÇEKİŞİNİ İYİLEŞTİRECEĞİNDEN ETKİLİ BACA YÜKSEKLİĞİ TEK KATLI BİNALARDA VE ÇOK KATLI BİNALARIN EN ÜST KATINDA EN AZ 3,5 M. VE EN FAZLA 5 M. OLMALI.
•  BACANIN ÇATIDAN İTİBAREN YÜKSEKLİĞİ EN AZ 1 M. OLMALI.
•  ÇEVRESİNDEKİ ENGELLERDEN ETKİLENMEMESİ İÇİN BACALARIN ÇATININ EN TEPE NOKTASINDAN İTİBAREN YÜKSEKLİĞİ EN AZ 50 - 80 CM. OLMALI.
•  BACA ÇEVRESİNDE TÜRBÜLANS OLUŞMAMASI İÇİN BACA HERHANGİ BİR ENGELDEN (YÜKSEK BİNA, AĞAÇ GİBİ) EN AZ 6 M. UZAKTA OLMALI.
•  DUMAN GAZLARININ AKIŞ HIZIN HER NOKTADA AYNI OLMASI İÇİN BACALARIN KESİT ALANI HER NOKTADA AYNI OLMALI. BACA ÇAPININ EN AZ 13 CM. OLMASI TAVSİYE EDİLİR.
•  DUMAN GAZININ SOĞUYARAK AĞIRLAŞMASI VE BACA ÇEKİŞİNİN KÖTÜLEŞMESİNİ ÖNLEMEK İÇİN BACANIN GEÇTİĞİ DUVARIN ET KALINLIĞI EN AZ 10 CM. OLMALI.
•  BACA GAZININ SOĞUYARAK SIZMASINI ÖNLEMEK İÇİN BACA ÜZERİNDE YARIK VE ÇATLAK OLMAMALI. BACA İÇ YÜZEYİ PÜRÜZSÜZ OLMALI.
•  BACA GAZININ SOĞUYARAK AĞIRLAŞMASINI VE BACA TEPMESİNİ ÖNLEMEK İÇİN SOBA BORUSU PENCERE VEYA DUVAR DELİNEREK UZATILMAMALI. UZATILMIŞSA HAVA İLE TEMASTA OLAN KISIMLARI MUTLAKA YALITILMALI.
•  RÜZGARLI HAVALARDA BACA TEPMESİNİ VE YAĞMUR SUYUNUN BACA İÇİNİ ISLATMASINI ÖNLEMEK İÇİN,BACADA BACA BAŞLIĞI OLMALI.
•  ODANIN HIZLA SOĞUMASINI VE BACA ÇEKİŞİNİN KÖTÜLEŞMESİNİ ÖNLEMEK İÇİN SOBANIN KURULU OLDUĞU ODADAKİ PENCERE VE KAPININ KIRIK CAMLARI TAMİR EDİLMELİ.
•  DUMAN GAZININ SOĞUYARAK ODA İÇİNE SIZMASINI ÖNLEMEK VE ISININ SICAK HAVAYI DIŞARI ATMAMAK İÇİN KAPI VE PENCERE ÇERÇEVESİ İLE DUVAR ARASINDA YARIK, ÇATLAK, BOŞLUK OLMAMALI, VARSA DIŞARIDAN SIZDIRMAZ OLMASI SAĞLANMALI.
•  ISININ SICAK HAVAYI DIŞARIYA ATMAMAK İÇİN ÇERÇEVE /KANAT ARASI HAVA SIZDIRMAZ OLARAK YAPILMALI.
•  GECELERİ SOBANIN KISIK YAKILMASINDAN VE CAM KENARLARINDAKİ HAVA KAÇAKLARINDAN DOLAYI ODA HIZLA SOĞUR, KAÇAKLAR TAMİR EDİLMELİ.
•  DUVARLARDA YARIK, ÇATLAK VARSA KIŞ GELMEDEN ÖNCE MUTLAKA DIŞARIDAN TAMİR EDİLMELİ.
•  BETON BLOKLAR SICAKLIK DEĞİŞİMİNDEN ETKİLENDİĞİNDEN, BETON OLAN DAİRENİN ÇATISI HAVA İLE DOĞRUDAN TEMAS HALİNDE İSE MUTLAKA YALITILMALIDIR.
YUKARIDAKİ ESASLARA UYMAYAN DAİRELERDE VE İŞYERLERİNDE KIŞIN HER AN YANGIN ÇIKABİLİR VE ZEHİRLENME HADİSELERİ YAŞANABİLİR. LÜTFEN YUKARDA Kİ ESASLARA UYALIM!
3.1. Pencere veya Duvar Delinerek Yapılan Bacalar


Şekil 1. Pencere veya duvar delinerek soba borusundan baca oluşturulmuşsa bu tür bacalarda yükselen gazlar meteorolojik değişikliklerden etkilenir. Gazların bacada yükselerek havaya atılmasını etkileyen en önemli parametrelerden birisi baca gazı sıcaklığı ile hava sıcaklığı arasındaki farktır.
Hava soğuduğu ve sobada yanma yavaşladığı zaman yalıtımsız veya hava ile direk temastaki bacalarda sıcak gazlar hızla soğur. Soğuyan baca gazının yoğunluğu artar. Soğuk baca gazlarının yoğunluğu aynı sıcaklıktaki havadan daha büyüktür. Böylece bacada gaz basıncı düşer ve dumanın bacada yükselmesi zorlaşır. Yükselmesi zorlaşan bacadaki gazlar soba ve boru çevresindeki çatlak, delik gibi boşluklardan odaya sızar. Odaya sızan baca gazı içindeki karbon monoksit zehirlenmelere neden olur.
Pencere veya duvar delinerek soba borusundan baca oluşturulan konutlarda sık aralıklarla zehirlenmeler olur. Dolayısıyla baca gazının hızlı şekilde soğuması önlenmek için bacalar yalıtılmalı veya baca duvarı et kalınlığı en az 10 cm. olmalıdır.
3.2. Pencere veya Duvar Delinerek Yapılan Bacaların Yalıtılması

Şekil 2. Bacada iyi bir çekiş için bacanın yalıtılması gerekir. Yalıtımsız veya duvar delinerek inşa edilmiş bacalar meteorolojik şartlardan fazlaca etkilenir ve soğur. Yalıtımsız veya duvar delinerek inşa edilmiş bacalarda ısıcıdan çıkan sıcak gazlar bacada ısısını kolayca kaybederler. Baca gazı içindeki su buharı yoğunlaşır.Yalıtımsız ve direk hava ile temastaki bacalarda daha çok kurum, katran ve kreosote oluşur. Bacanın içini kaplayan kurum, katran ve kreosote bacanın daralmasına ve tıkanmasına neden olur. Kreosote kolay tutuşucu bir maddedir. Daralan veya tıkanan bacanın daha sık aralıklarla temizlenmesi gerekir. Aksi durumda daralan bacada baca gazı yükselmek yerine aşağı doğru akar. Bacası temizlenmeyen sobaları tutuşturmak oldukça zordur. Yanma yavaş ve verimsiz olur. Baca gazı devamlı dumanlı olur. Bacası temizlenmeyen sobalarda devamlı eksik yanma olur ve daha fazla yakıt tüketilir. Soğuk günlerde yalıtımsız ve duvar delinerek inşa edilmiş bacalı sobaları tutuşturmak oldukça zordur. Baca içinde ısınmış gazların soğumasını azaltmak, baca tepmesini önlemek ve meteorolojik değişikliklerin etkisini minimize etmek için bacalar ya yalıtılmalı veya duvar et kalınlığı en az 10 cm. olmalıdır. Pencere veya duman delinerek baca oluşturulmuşsa delinen kısımda mutlaka hava sızdırmazlığı temin edilmelidir.
4.Etkili Baca Yüksekliği



Şekil 3. Sobalarda verimli bir yanma için etkili baca yüksekliği yeterli olmalıdır. Uzun bacalı bir sobada kısa bacalıya göre daha iyi gaz çekişi elde edilir. Etkili baca yüksekliği arttıkça baca çekim gücü de artar. Yeterli yükseklikte bacası olmayan sobalarda yanma için yeterli miktarda hava ve verimli bir yanma elde etmek zordur. Bu tür sobalarda sık aralıklarla baca gazı tepmesi olur. Diğer taraftan baca yüksekliği arttıkça ısı ve sürtünme kayıpları artar, bacada gaz yükselme hızı düşer ve bacada nem yoğuşması meydana gelir. Limitlerin üzerindeki bacalarda ciddi duman problemi meydana gelir. Uzun bacalı binalarda, baca malzemesi olarak taş, tuğla veya paslanmaz çelik kullanılması tavsiye edilir. Böylece bacada içinde gaz içindeki nemin yoğuşmayı önlenir.
Sobada yeterli baca çekiş gücünü elde etmek için etkili baca yüksekliği en az 3.5 metre, en fazla 5 metre olmalıdır.
Yangın emniyeti için bacalar çatının en yüksek mahyasından en az 50-80 cm. yükseklikte yapılarak yüksek yapıların (bina ve ağaç gibi) baca üzerine etkisi en aza indirilebilir.
5. Baca Başlığının Önemi




     
Şekil 4. Bacalara yağmur suyunun, kuşların ve haşerelerin girmesini önlemek ve rüzgarın bacalar üzerine etkisini azaltmak için bacalarda başlık kullanılmalıdır.
Bacada başlık yoksa yağmur suyu baca içine nüfus eden ve bacayı ıslatır. Baca içinde hava sirkülasyonu çok az veya hiç olmadığından ve güneş ışığı da baca içine nüfus edemediğinden başlıksız bacalar uzun süre nemli ve soğuk kalır. Bacada biriken is veya kurum nemli ortamda çözünerek çok kötü kokuya ve duvarlarda lekelere neden olur.
Başlıksız bacalarda kuşlar ve haşereler yuvalar yaparak bacaların tıkanmasına neden olurlar.
Başlıksız bacalarda rüzgarlı günlerde baca gazı tepmesi sık olur. Rüzgar hızı, baca gazı hızından daha büyükse rüzgar bacadan gaz çıkışını engeller. Bacası başlıksız olan sobalı evlerde baca gazı tepmesi sonucu sık sık soba zehirlenmeleri olur.
Başlıksız bacanın çevresi yüksek engellerle (bina veya ağaç gibi) çevrili ise rüzgarlı günlerde sobalarda baca gazı tepmesi daha sık aralıklarla meydana gelir. Rüzgarlı havalarda yüksek engellerle çevrili alçak binaların çevresinde sık sık türbülans oluşur.
Yukarıda sıralanan tüm olumsuzlukları gidermek için ısıtıcı bacasında başlık kullanılmalıdır.
6. Yüksek Engellerin Baca Üzerine Etkisi


  
  
Şekil 5. Bir binanın çevresi yüksek yapı veya ağaçlar gibi engellerle çevrili ise orta veya şiddetli rüzgarlı havalarda bina üzerinde sık sık alçak basınç veya türbülans meydana gelir. Bu tür konutların çevresindeki basınç, yüksek yapıların veya ağaçların tepesindeki basınçtan düşüktür. Dolayısıyla hava akışı yüksek binadan alçak binaya doğrudur. Yüksek binalarla çevrili alçak binanın bacasında gaz yükselişi her zaman zor olur. Bu tür binalarda baca gazı çekim gücü düşüktür. Bu tür dairelerde ısıtıcıdan çıkan gazlardan zehirlenmeler sık olur. Dolayısıyla bacaların yüksek yapılar, ağaçlar gibi engellerden etkilenmemesi için bunların kaplama alanı dışında yani yakın engellerden en az 6 metre uzakta ve bacanın etkili yüksekliği ise ortalama 5 metre olmalıdır. Bacada baca başlığı kullanılmalıdır.

7. Sobanın Daire İçine Yerleştirilmesi

  

Şekil 6. TSE belgeli, bağlantı yerleri ve açılıp kapanan kapakları sızdırmasız, üstten yakmalı soba kurulurken dikey boru arka ve yan duvarlardan 0.96-1.5 m. uzakta olmalıdır. Dikey boru arka duvara yakın olursa odanın ısınması için kullanılacak ısı dışarı atılmış olur. Dikey boru duvardan 1.5 metreden fazla uzak olursa sobalarda baca çekişi düşer ve baca gazı tepmesi sık olur. Soba kurarken fazla dirsekten kaçınılmalı ve zorunlu olmadıkça ikiden fazla dirsek kullanılmamalıdır. Dirsek sayısı arttıkça sobada baca gazı çekiş gücü azalır ve yanma verimliliği düşer.
Yatay borular bacaya doğru %10 eğimle yükseltilmelidir. Böylece bacada yoğunlaşan nemin sobaya doğru akması sağlanabilir.
Baca gazı sızıntısını önlemek için sobanın dirsek ve boru ekleme yerleri ile bacaya giriş ağzı hava sızdırmasız olmalı ve b oru ve baca üzerinde herhangi yarık veya çatlak olmamalıdır. Boru ve baca üzerinde çatlak, yarık ve boşluk varsa baca içine sızan hava, baca gazını soğutur ve baca çekişini düşürür. Soğuyan baca gazındaki nem, baca içinde yoğunlaşarak duvarlarda lekelenmelere neden olur.
Soba ısısından daha fazla faydalanmak için sobaya takılan dirsek üzerine mutlaka cimri takılmalıdır.
TSE belgesiz, bağlantı yerleri sızdıran, alttan yakmalı sobalar ile teneke sobalar kesinlikle ısınma amacı ile kullanılmamalıdır. Bu tür sobalar hem daha fazla yakıt tüketimine hem de zehirlenmelere neden olur.
Sobadaki gaz sızıntısından minimum etkilenmek için sobadan en az bir metre uzakta oturulmalıdır. Aksi durumda sobadan sızması muhtemel karbon monoksit gibi zehirli gazlar şiddetli baş ağrısına, baş dönmesine ve hatta ölüme neden olur.
Yaşlılar ve çocuklar yalnız başına yanmakta olan soba yanında bırakılmamalıdır.
Sobaların yanına yanıcı ve parlayıcı malzemeler konmamalıdır. Mobilyalar ve çamaşırlar sobadan uzak tutulmalıdır.
Sobanın 50 cm. yakınına ısının dağılmasını engelleyici bir malzeme ve eşya konmamalıdır.
Sobanın kurulu olduğu odada yatılmamalıdır. Yatılmak zorunda ise soba sönmüş olmalıdır. Sobası yanan odada yatılmak zorunda ise kişinin başı sobadan en az 1.5 metre uzakta kapıya yakın olmalıdır. Kapı hafifçe açık olmalıdır. Odada kirli gazın birikmesi önlenmelidir. Kapı ve pencere sıkı şekilde kapatıldığında yanmakta olan sobaya yeterli hava giremez ve baca çekişi düşer. Soba içine yeterli havanın girememesi eksik yanmaya neden olur. Orta ve şiddetli rüzgarlı havalarda baca gazı sobadan sızarak oda içine dolar ve zehirlenmelere neden olur.
Özellikle ülkemizde çoğu aileler gece saatlerinde odanın kapı ve penceresinin altını sıkı şekilde kapatırlar. Dolayısıyla yanmakta olan sobaya oda içinden yeterli hava temin edilemediği için soba ve boru bağlantı yerlerinden oda içine duman sızar.
Yatarken yanmakta olan “kömür koru” üzerine taze kömür atılmamalıdır.
8. Bacaları Temizlemenin Önemi

Şekil 7. Bacaları is, kurum, katran ve kreosote bağladığı zaman baca kesiti daralır ve baca çekim gücü düşer. Baca temizlenmediği zaman soba içine yanma için yeterli hava giremez. Böylece yanma yavaşlar, yanma verimliliği düşer ve eksik yanma gerçekleşir. Dumanlı yanma olur. Isınma için daha fazla yakıt tüketimine neden olur. Orta veya şiddetli rüzgarlı havalarda sık sık baca gazı teper ve oda içine duman sızar. Baca içinde 0.6 cm. kalınlıkta kurum veya kreosote biriktiğinde baca temizlenmelidir. Bacalar mutlaka yılda bir defa temizlenmelidir. Kreosote kolay tutuşan bir maddedir. Buda yangına neden olur. İstanbul'da konutlardaki yangınların %20 si temizlenmeyen bacalardan ileri gelmektedir. Bir binanın yıllık baca temizliği bina büyüklüğüne bağlı olarak 40-150 milyon TL. arasında değişmektedir.
Bacayı temizlemenin amacı baca içinde birikmiş zararlı ve yüksek derecede yanıcı maddeleri bertaraf etmektir.
Temizlenmiş bacalı sobada yanma iyileşir , eksik yanma, oda içini gaz sızması ve baca gazı koku problemi önlenir.
9. Soba Borunun Bacaya Fazla Sokulmasının Zararlarları
....................(Doğru) ...........................(Yanlış)......................... (Yanlış)
 
.......................(a).................................. (b)................................ (c)
Şekil 8. Soba borusu bacaya fazla sokulmamalıdır. Soba borusu bacanın kesit alanını daraltmamalıdır. Daraltılmış bacalarda baca gazı akışı zorlaşır. Dolayısıyla baca çekişi ve yakıtın yanma verimi düşer. Daralan bacalarda sobaya yeterli hava girişi güçleştiğinden yakma ve yanma zorlaşır. Eksik yanmadan dolayı baca gazı içinde kurum, katran, kreosote ve is miktarı artar. Bu durum da soba borusu ve baca üzerinde tıkanmaya neden olur. Özellikle geceleri ve rüzgarlı havalarda daralan bacalı sobalarda baca tepmesi sık olur. Bu da zehirlenmelere neden olur.
10. Dairenin Üst Kısmındaki Kırık Camların ve Boşlukların Zararları

Şekil 9. Soba yandığı zaman oda içinde ısınan hava yükselir ve odanın üst kısmındaki boşluklardan, yarıklardan ve çatlaklardan dışarı kaçar. Kaçan hava yerine binanın alt ve yan kısmındaki boşluklardan, çatlaklardan soğuk ve taze hava odaya girer. Böylece odada nötr basınç oluşur. Nötr basıncın üzerinde hava pozitif basınca altında ise negatif basınca sahiptir. Nötr basınç düzlemi atmosferdeki rüzgara ve sıcaklığa bağlı olarak alçalır veya yükselir. Nötr basınç düzlemi odadaki sızıntının büyük olduğu yöne yönelir. Odanın üst kısmındaki boşluk alt kısımdakinden büyükse nötr basınç düzlemi yukarı doğru hareket eder ve ısınan hava boşluklardan dışarı kaçmaya çalışır. Eğer nötr basınç düzlemi altında kalan kısma yeterli hava kapı veya pencerenin alt kısmından girmezse, bu durumda sobada gaz akışı ters yönde gitmeye başlar. Çünkü oda da sobanın yandığı seviyede hava azalmıştır. Bu havanın mutlaka temin edilmesi gereklidir. Bu durumda sobada gaz akışı yön değiştirir ve bacadaki duman sobanın çevresindeki boşluklardan odaya doğru akmaya başlar. Böylece odayı duman kaplar. Özellikle bu durum geceleri gerçekleşir. Çünkü kapılar ve pencereler kapalıdır. Hatta kapıların ve pencerelerin alt kısmındaki boşluklardan soğuk hava girmesin diye kapatılmıştır. Dolayısıyla odayı terk eden ısınmış hava yerine kapı ve pencere altından odaya taze hava giremediğinden dolayı baca gazı yön değiştirir. Baca gazı odaya doğru akmaya başlar. Odaya sızan baca gazı özellikle uyku esnasında soba zehirlenmesine neden olur.

   
11. Rüzgarın Bina Üzerine Etkisi
Şekil 10. Rüzgarlı günlerde rüzgarın binaya çarptığı yöndeki cephede yüksek (pozitif) basınç, diğer cephede ise alçak (negatif) basınç oluşur. Rüzgarın estiği yöndeki duvarda yarık, çatlak veya boşluk ve pencerede camlar kırık ve çerçeve duvar veya çerçeve kanat arasında boşluk varsa hava buralardan oda içine girmeye çalışırken diğer yöndeki duvardan da çıkmaya çalışır. Rüzgarın estiği yöndeki ve diğer yöndeki bina cephelerinde yarık, çatlak veya boşluklar birbirine eşitse bu doğal baca çekişini pek etkilemez. Böyle bir evde oturmak mümkün değildir. Rüzgarın estiği yönün tersi yönündeki cephede daha büyük boşluk, yarık, çatlak ve kırık cam varsa bina içindeki hava dışarı çıkmaya çalışır. Bu durumda oda içinde negatif basınç seviyesi yükselir ve baca gibi doğal boşluklardan binaya hem baca içindeki gazlar ve hem de dışarıdan hava girmeye çalışır.
Soba çevresindeki basınç, bacadaki basınçtan daha düşükse ters akış meydana gelir. Evin üst kısmındaki çatlak veya boşluklardan kaçan gaz odanın tabanından giren soğuk havadan daha hızlı şekilde odayı terk eder. Bu durumda sobanın çevresindeki basınç düşer ve bacadaki gazlar aşağı yani oda içine doğru akar. Evin üst kısmındaki boşlukları hava sızdırmaz yapılarak bu tip problemler çözülebilir.
12. Hava ile Direk Temasta Olan Beton Çatılar


Şekil 11. Dış hava ile direk temasta olan beton çatı evler meteorolojik değişimlerden kolayca etkilenerek çabuk ısınır veya soğurlar. Çünkü beton bloklar ısıyı iyi iletirler. Dolayısıyla soğuk kış aylarında oda içinde ısınan hava hızla yükselerek beton çatıdan, pencere, kapı boşluklarından ve kırık camlardan dışarı çıkmaya çalışır. Oda içinde hızlı hava sirkülasyonu söz konusudur. Bu tür evlerde sürekli gizli sirkülasyon, halk dil ile cereyan vardır. Bu tür binalarda insanlar sık aralıklarla hasta olurlar. Eğer odanın alt yan kısmındaki kapı, pencere boşluklarından yeterli taze hava odaya girmezse gazlar bacada yükselemez. Duman soba ve baca üzerindeki boşluklardan odaya sızar. Sızan gazlar ise zehirlenmelere neden olur.
Beton çatılı evlerde sık aralıklarla soba zehirlenmesi olur.
13. Lodoslu ve İnversiyonlu Havaların Bacalar Üzerine Etkisi
Lodoslu kış aylarında sıcaklığın artması ile hava sıcaklığı baca gazı sıcaklığına yaklaşır. Bunun sonucu bacanın çekim gücü düşer. Baca gazı, soba ve boruların üzerindeki boşluklardan ve çatlaklardan sızmaya çalışır. Bu da oda içinde duman oluşturur.
Rüzgarlı günlerde, rüzgar hızı baca gazı hızından daha yüksek olabilir. Bu durumda sobalarda sık sık baca gazı tepmesi olur. Soba zehirlenmelerini önlemek için önceden rüzgarlı günler halk duyurulmalıdır. Yatmadan önce herkesin sobasını söndürmesi istenmelidir. Sobayı söndürmek için kesinlikle yanmakta olan kor içine su dökülmemelidir. Bu durumda çok zehirli gazlar oluşur. Sobanın kurulu olduğu odada uyunduğu zaman özellikle rüzgarlı günlerde soba ve boru boşluklarından sızan gazlar zehirlenmeler neden olabilir.
İnversiyonlu günlerde hava sıcaklığı yükseklikle artar. Atmosferde inversiyon genelde yüksek basınçlı ve sakin rüzgarlı günlerde gerçekleşir. İnversiyonlu günlerde bacalarda iyi bir gaz çekişi elde etmek çok zordur. İnversiyonlu günlerde baca gazı genelde dumanlı görülür ve gazlar yükselme yerine aşağı doğru gitmek ister. Sobada yanma zor gerçekleşir. Çünkü atmosferik şartlar baca gazının yukarı doğru değil de aşağıya doğru gitmeye zorlar. Yüksek binalarla çevrili şehirdeki az katlı evlerin çevresinde inversiyon daha sık meydana gelir. Yine dağlarla çevrili bir vadideki şehirde sabah ve akşam saatlerinde inversiyon sık aralıklarla meydana gelir.
İnversiyonlu günlerde sobanın kurulu olduğu odanın kapının tabanı açık olursa daha iyi bir baca çekişi elde edilebilir.
İnversiyonlu günlerde bacadan çıkan kirletici gazlar atmosferde dağılmadığı için hava kirliliğinin artmasına neden olur. Şehir havasında artan kirletici gazlar sağlık üzerinde çok ciddi olumsuzluğa neden olur. Kış aylarında inversiyonlu günler halka duyurulmalıdır. Halkın sağlığının korunması için soba yakılmasında sınırlamalar getirilmelidir. Belli saatlerde (sabah 5-9 ile akşam 4-9 arası) özellikle kömür, odun veya fuel-oil yakılması yasaklanmalıdır.

14. Baca Detayları

15. Sobada Yakılması Yasak Maddeler ve Soba Zehirlenmesi
Sobada lastik, plastik, boya, petro kok, araba lastiği, asfalt ve tıbbi atık gibi çöplerin yakılması önlenmeli ve yasaklanmalıdır. Yanmakta olan sobaya kesinlikle çöp atılmamalıdır. Bu tür atıklar sobada yakıldığı zaman çok zararlı ve zehirli kirletici gazlar oluşur.
Aşırı nemli kömür veya odun kullanılmadan önce kurutulmalıdır. Ağaçlar kesildikten en az 6 ay sonra ısınmada yakıt olarak kullanılmamalıdır. Benzer şekilde yüksek nemli kömürlerinde kullanılmasından kaçınılmalıdır. Nemli odun ve kömür ısınma amaçlı kullanıldığı zaman yakıt içindeki nemi buharlaştırmak gerekli enerji, atık enerjidir. Atık enerji ısınma yerine yakıttaki nemin buharlaşması için kullanılır. Bu da ısınma için fazla enerjinin tükenmesine neden olur.
Sobada eksik yanma sonucu karbon monoksit gibi zararlı ve zehirli gazlar oluşur. Oluşan karbon monoksit yukarıda sıralanan nedenlerden dolayı oda içine sızarsa zehirlenmelere neden olur. Karbon monoksit çok zehirli gazdır. Karbon monoksit kandaki hemoklobinle birleşerek zehirlenmelere neden olur. Karbon monoksit zehirlenmesi baş ağrısı, baş dönmesi ve halsizlikle başlar. Daha sonra ölümle sonuçlanır. Karbon monoksit zehirlenmesi hissedildiği zaman derhal kapı ve pencereler açılmalıdır. Oda içine taze hava girmesi sağlanmalıdır. Özellikle sobanın kurulu olduğu odada yatıldığı zaman halsizlik, baş dönmesi ve baş ağrısı hissedilmediği için geceleri uyku esnasında daha fazla ölüm olayı gerçekleşmektedir.
16. Baca Temizleme Esasları
Standart Baca Temizleme: Standart baca temizlemede baca iç yüzeyi fırça kullanılarak temizlenir. Güçlü, iyi filtre edilen vakumlu aletle eve girmesi muhtemel kurum ve kreosote gibi maddeler emilir. Bu tür temizleme kurum temizliği için etkilidir. Kreosote tortuları temizliği için normaldir. Baca içindeki sır (cila) tortularını bu metotla temizlemek pek mümkün değildir.
Mekanik Temizleme: Mekanik temizlemede, tel fırçalar veya elektrik motoru ile hızla döner özel zincirle kullanılır. Mekanik temizleme sert kreosoteleri veya sır (cila) tortuları temizlemek için sık sık kullanılır. Mekanik temizleme profesyonel baca temizleme ekipleri tarafından kullanılır. Mekanik aletlerin uygun kullanılmaması çalışanlara ve bacaya zarar verir.
Kimyasal Temizleme: Baca temizleyicileri mekanik temizleme yerine veya mekanik temizleme ile birlikte kimyasal temizlemeyi yapabilir. Spesifik kimyasallarla kreosote ve cila (sır) yoğun depositesi gevşetilerek çözünür hale geçirilir. Kimyasal temizleme, eğitilmiş profesyonel temizleyiciler tarafından kullanılmalıdır.
Kaynak: 
www.tarkar.com.tr
http://www.cevreorman.gov.tr/

Hakkımızda

Bu Sayfa Üzerinde Aklınıza gelecebilecek tüm sorulara cevap arayacağız, sormak istediginiz birşey varsa iletişim kısmından yazabilirsiniz.

Takip Listemizden

İstatistikler


Sitemizde 33 kategoride toplam yazı bulunmaktadır!

Görüntülenme

back to top