30 Aralık 2013 Pazartesi

YAVUZ SULTAN SELİM HAN'IN İHANETE CEVABI

0 yorum | Devamını Oku...


Bir Gün Padişah Yavuz Sultan Selim pazarda gezerken keklik satılan bir tezgah görür ve keklik satılan tezgaha yönelir. Bütün keklikler 1 altındır fakat bir tanesi ayrı bir kafes içinde ve 100 altındır.

Yavuz Sultan Selim sorar:

-Bunlar 1 altın da bu neden 100 altın?

Satıcı:
-Hünkarım 100 altınlık olan ötüşüyle diğer keklikleri kendine çeker ve yakalanmalarını sağlar.

Yavuz Sultan Selim 100 altını çıkarıp adama verir ve
-Ver o kekliği bana! der.

Herkes şaşkınlık içinde napacak acaba koca Padişah bir kekliği diye düşünürken Yavuz Sultan Selim kekliğin kafasını tuttuğu gibi gövdesinden ayırıverir ve der ki:

-KENDİ IRKINA İHANET EDENİN SONU BUDUR!!!
 

18 Aralık 2013 Çarşamba

Dondurulmuş limonun şaşırtıcı faydası

0 yorum | Devamını Oku...


Dondurulmuş limonun şaşırtıcı faydası

Bunların tamamı donmuş limondadır.

Restoranlardaki çoğu bilinçli tüketiciler limonun tamamını kullanır veya tüketirler, hiç bir kısmını ziyan etmezler.

Ziyan etmeden limonun tamamını nasıl kullanırsınız?

Basit... Limonu (yıkayıp) buz dolabınızın buzluk bölümüne koyuyorsunuz. Donduktan sonra mutfak rendesini alıp limonun tamamını rendeleyebilirsiniz. Soymanız falan gerekmiyor. Rendelenmişini yemeklerinizin üzerine serpebilir, sebze salatasına, dondurmaya, çorbaya, makarnaya, makarna sosuna, suşiye, balık porsiyonlarına katabilirsiniz.
Yemeklerin tamamı, daha önce hiç tatmadığınız mükemmel bir lezzet kazanacaktır.
Büyük olasılıkla, limon denince sadece limon suyu ve vitamin C aklınıza gelir. Sadece bu kadar olduğunu düşünürsünüz. Artık limonun gizemlerini öğrenince onu kupada içeceğiniz hazır çorbalarınıza bile katabileceksiniz.

Limonun tamamını kullanmanın, bir kısmını ziyan etmeyip yemeklerinize yeni bir lezzet katması dışında asıl avantajı nedir?

Rendelenmiş limonunuz, limonun sadece suyunda bulunandan 5 veya 10 kat daha fazla vitamin içerir. Ve evet, şimdiye kadar bunu kaybediyordunuz. Ama bundan sonra, tüm limonu dondurmak gibi basit bir işlem sonrasında, onu rendeleyip yemeklerinizin üzerine serperek tüm besleyici özelliklerini kullanıyor olacak, yani daha sağlıklı besleniyor olacaksınız. Ayrıca rendelenmiş limonun dinçleştirici ve vücuttaki toksinleri giderici etkisinden yararlanacaksınız.

İşte bunun için limonunuzu buzluğa koyun, donsun ve her gün yemeklerinizin üzerine rendeleyin. Böylece, yiyecek ve içeceklerinizi daha leziz hale getirip daha sağlıklı ve uzun yaşamın anahtarını kullanıyor olun! İşte limonun gizemi budur! Geç bile olsa başlayın, HİÇ olmamasından İYİDİR! Limonun sürpriz yararlarından faydalanın!

Limon (Citrus) kanser hücrelerini öldüren mucizevi bir üründür. Kemoterapiden çok daha tesirlidir. Bunu nereden mi biliyoruz? Çünkü kendilerine yüksek kârlar sağlayacağını bildikleri için limon özütünün sentetik versiyonlarını üretmeye uğraşan laboratuvarlar var.

İhtiyaç duyacağını düşündüğünüz dostlarınıza, limonun hastalık önleyici etkisi olduğunu duyurarak yardımcı olabilirsiniz. Tadı hoştur ve kemo-terapinin korkunç etkilerini göstermez. Kemo-terapi ilaçları üretiminden fayda sağlayan multi-milyoner büyük şirketlerin çıkarlarını riske atmamak adına bu gizemin özenle saklı tutulduğu sürece ne kadar insanın öleceği bilinmez.

Bilindiği üzere, iki çeşit limon ağacı vardır. Limon ve misket limonu. (konu olan limondur, diğeri değil). Limon meyvesini farklı şekillerde tüketebilirsiniz. Pulpa'sı yenebilir. Sıkılarak suyu çıkarılabilir. Limonlu içecekler yapılabilir, dondurma vs.. Limonun birçok vasfı sayılabilir ama en ilginci URLAR, YUMRULAR, KİSTLER, TÜMÖRLER üzerindeki etkisidir.

Bu bitkinin her tür kansere iyileştirici etkisi kanıtlanmıştır. Bazıları onun her tür kanserin tedavisinde faydalı olduğunu söyler. Ayrıca geniş spektrumlu anti-bakteriyel olarak iltihaplara / enfeksiyonlara ve mantara karşı kullanılır. Dahili parazit ve bağırsak kurtlarına karşı etkindir. Çok yüksek tansiyona karşı kan basıncını düzene sokar. Anti-depresandır. Strese ve asabi bozukluklara karşı iyi gelir.

Bu bilginin kaynağı ise çok etkileyicidir: Dünyanın en büyük ilaç üreticisi firmalarından biridir. Bu firmanın beyanına göre 1970'den beri 20'nin üzerinde yapılan laboratuvar testlerinde limon ekstrelerinin uygulanmasıyla; içlerinde kolon / kalın bağırsak, meme, prostat, akciğer ve pankreas da olmak üzere 12 kanser tipinde başarılı sonuçlar alınmıştır.

Limon ağacından elde edilen bileşiklerin, bütün dünyada kemo-terapide kullanılan Adiamycin ürününden 10 000 kat daha iyi olduğu saptanmış, kanser hücrelerinin gelişmesini yavaşlattığı gözlemlenmiştir. Daha da şaşırtıcı gözlem şudur ki: Limon özü kötü huylu kanser hücrelerini tahrip ederken sağlıklı hücrelere hiç zarar vermemektedir.

10 Aralık 2013 Salı

YAŞLANMAYI KUŞBURNU İLE ÖNLEYİN....

0 yorum | Devamını Oku...


Kuşburnu Yaşlanmayı Geciktiriyor !
Kuşburnu bitkisi; İnsan sağlığı üzerindeki önemli etkileri
sayesinde binlerce yıldan beri birçok kültür tarafından
kullanılıyor. Vitamin ve minareler bakımından oldukça zengin
olan kuşburnunun, insan sağlığına zararlı hiçbir pestisit ve
ağır metal içermiyor.
Kuşburnunun en yüksek oranda C vitamini ve mineral
maddeler açısında yüksek oranda fosfor ve potasyum içerdiği
söyleyen Diyetisyen E. Funda Tuzgöl, hiç bilinmeyen
faydalarını da sıralıyor.
A vitamini olan karoten, B1 B2, E ve K vitaminleri de
içermektedir. Mineral madde yönünden de zengin olup
yapısında sodyum, kalsiyum, magnezyum, demir, mangan,
bakır, çinko gibi katyonlar yanında, sülfat, klorür, nitrat gibi
anyonlar da bulunmaktadır.

Kuşburnu Her Derde Deva...

• Dokulardaki sertleşmelere ve kemik erimesine karşı
tedavide,
• Bulaşıcı hastalıklarda,
• Profilaksi ve C vitamini eksikliğinin tedavisinde,
• Ateş, genel yorgunluk sırasında ve immün sistemin
güçlendirilmesinde,
• Gastrik spazımda, gastirik asit eksikliğinde ve ülserden
kaynaklanan şişkinliğin önlenmesinde,
• Bağırsak hastalıklarında ve ishalin önlenmesinde,
• Safra kesesi taşlarının önlenmesinde,
• Gut hastalığında, ürik asit metabolizma bozukluklarında,
• Kireçlenmelerde, siyatiklerde,
• Diyabette kan şekerini düzenlemede,
Karaciğer iltihabını gidermede,
• Gözleri kuvvetlendirmede ve gece körlüğünü önlemede (göz
banyosu şeklinde),
• Grip, sekresyonun azaltılmasında, solunum yolları
enfeksiyonunda ve öksürük tedavisinde,
• Genel enfeksiyonlar, kabızlık, safra kesesi, böbrek ve
mesane rahatsızlıklarında,
• Romatizmada ve bulaşıcı hastalıkların tedavisinde,
• İştah açmada,
• Vücudun yaşlanmasını geciktirmede,
• Tansiyonu düzenlemede,
• Hemoroit tedavisinde,
• Sindirim sistemimizde bulunan bazı parazit yapıların
atılımını kolaylaştırmada,
• Kemik kırılmalarında, raşitizmde, vücudun bağ dokularını
güçlendirmede,
• İrinli yaralarda, selülitte, akne ve cilt bozukluğunun
giderilmesinde, yara iyileştirici olarak ve yanıklarda,
• Kanser ve bazı rahim hastalıklarında, kanamalarda,
hamilelik dönemindeki kramplarda ve menapoz tedavisinde,
• Kanı inceltme, kan devir daimini hızlandırmada ve toksinleri
çözmede,
• Çeşitli kanamalarda (hemorojik diatez), kansızlıkta, ve kanı
temizlemede,
• Kavrama yeteneği ve beyin fonksiyonlarını güçlendirmede,
• Stresin azaltılmasında etkili olduğu bilinmektedir.

25 Kasım 2013 Pazartesi

Sebzelerin Organlarımız ile Benzerlikleri ve Sağlık için Yararları

0 yorum | Devamını Oku...


Şekil olarak da sebze meyveler ve organlarımız arasında bir bağ olduğunu biliyor musunuz?

* Havuç dilimi insan gözüne benzer. Bilimsel araştırmalar havucun gözlerin kan akışını ve işlevini iyileştirdiğini göstermiştir.

* Domateste kalpte olduğu gibi dört odacık vardır ve kırmızı renklidir. Bütün araştırmalar domatesin kalp ve k
an için faydalı olduğunu göstermiştir.

* Üzüm salkımı kalp şeklindedir, her bir üzüm tanesi kan hücresi gibi görünmektedir ve araştırmalar üzümün ciddi kalp ve kan canlandırıcı bir gıda olduğunu göstermiştir.

* Ceviz küçük bir beyin görünümündedir. Beyin fonksiyonlar için faydalıdır.

* Fasulye böbrek görünümündedir ve böbrek fonksiyonlarını iyileştirir.

* Sap kereviz, Çin lahanası ve Rhubarb kemiklere benzer. Bu gıdalar kemikler için faydalıdır, sodyum oranları eşit ve %23 dür. Gıdanızda yeterli sodyum yok ise vücut kemiklerden çeker ve kemikler zayıflar. Bu gıdalar iskeletinize faydalıdır.

* Patlıcan, avokado ve armut kadınların rahim ve serviks sağlığı ve fonksiyonlarını hedefler ve görünümleri bu organlara benzerler. Araştırmalar kadınların haftada bir avokado yemeleri halinde hormonları dengelediğini, istenmeyen doğum sonrası kilolarını azalttığını ve serviks kanserini önlediğini göstermiştir.

* İncir tohum doludur ve ağaçta ikili olarak asılarak büyür. İncir sperm sayısını ve hareketliliğini arttırır ayrıca erkek kısırlığını önler.

* Tatlı patatesin görünümü pankreasa benzer ve şeker hastalarının glisemik indeksini dengeler.

* Zeytin yumurtalıkların sağlığına ve fonksiyonuna yardımcı olur.

* Greyfurt, portakal ve diğer narenciye meyveleri kadın göğüsüne benzer ve bunların sağlığına ve lenfin hareketine yardımcı olur.

* Soğan vücut hücreleri görünümündedir. Bütün vücut hücrelerinden atık maddelerin temizlenmesine yardım eder. Hatta gözlerin epitelyal katlarının yıkayan gözyaşlarına bile sebep olur..
 

28 Ekim 2013 Pazartesi

Aylara göre Karakteristik Özellikleriniz

0 yorum | Devamını Oku...
Hangi Ayda Doğdunuz?
Ocak
...Hırslı ve ciddi kişilik
......Öğrenmeyi ve öğretmeyi sever
İnsanların zaaflarını ortaya çıkarmayı sever
Çok eleştirir
Akıllı ve planlı programlıdır
Çok çalışır ve üretkendir
Duyarlı ve derin hisleri olan biridir
İnsani nasıl mutlu edeceğini bilir
Aşırı dikkatlidir
Bünyesi kuvvetlidir
Zor heyecanlanır
Romantiktir ama aşkını ifade etmekte zorlanır
Çocukları sever
Evcil ve sadık bir eş olur
Kolayca kıskanır
Sosyal yönden zayıftır


Şubat
Somut şeylere önem verir
Değişkendir
Sessiz utangaç ve ağırkanlıdır
Kendine güveni pek yoktur
Dürüsttür
Özgürlüğüne düşkündür
Bazen saldırganlaşır
Kesin olmayan işlerden hoşlanmaz
İnatçıdır
Hayallerinin peşinden gider
Batıl inançlara eğilimlidir


Mart
Çekici kişilik
Utangaç ve tutucu
Esrarengiz
Cömert ve sempatik
Rahatına düşkün
Duyarlı
Hizmet etmekten zevk alır
Kolay sinirlenmez
Güvenilir
Nezakete önem verir
İyi bir gözlemcidir
İntikamcıdır
Seyahat etmeyi sever
Dikkat çekmeyi sever
Dekorasyona meraklıdır
Tempolu müzikleri sever
Çok değişkendir


Nisan
Aktif ve enerji doludur
Çabuk karar verip çabuk pişman olur
Şefkatlidir
Mantığını dinler
Diplomatiktir
İnsanları teselli etmeyi sever
Dostlarının sorunlarıyla yakından ilgilenir
Cesurdur
Maceraperesttir
Sevgisini ve ilgisini belli eder
Hafızası güçlüdür
Baş ve göğüs hastalıklarına eğilimlidir


Mayıs
Sert yapılı
Kolay sinirlenir
Kolay ilgi çeker
Fiziksel güzelliğe önem verir
Motivasyona ihtiyacı yoktur
Sistematik çalışır
Hayal kurmayı sever
İleri görüşlüdür
Kolay sakinleştirilir
Anlayışlıdır
Kulak ve boyun bölgesi hassastır
Edebiyat ve sanatla ilgilidir
Evde oturmayi sevmez
Çocukları pek sevmez


Haziran
Aynı anda birden fazla şey düşünür
Nazik ve tatlı dillidir
Hassastır
Kararsızdır
Komik ve eğlencelidir
Konuşkandır
Kolay arkadaş edinir
Kolay incinir
Gribe yatkın bünyesi vardır
Çok inatcıdır


Temmuz
İyi bir sırdaştır
Anlaşılması güç biridir
Aşırı gururlu
Başkalarının düşüncelerine aşırı önem verir
Sokulgandır
Kin tutmaz
Sempatiktir
Yanlız olmayı sever
Kolay öğrenir
Arkadaş sıkıntısı çekmez
Mide sorunları olabilir
Zor ikna olur
Ağır işleri sever


Ağustos
Şakalaşmayı sever
Duyarlı ve ilgilidir
Korkusuzdur
Liderlik özellikleri vardır
Ruhbilimle ilgilenir
Kolay provoke edilir
Dikkatli ve tedbirlidir
Bağımsızlığına düşkündür
Yol göstermeyi sever
Romantiktir

Eylül
İnsanların hatalarını yüzüne vurmayı sever
Detaylarla uğraşır
İyi bir konuşmacıdır
Sadık ve güvenilirdir
Sorumluluk almayı sever
Bilgi ve kültüre önem verir
Spor ve seyahati sever
İlişkilerinde seçicidir
Hislerini kendine saklar


Ekim
Herkesle sohbet etmeyi sever
İlgi odağı olmak ister
Yalancılığı yapmacıklığı sevmez
Arkadaşlarına çok önem verir
Çabuk kırılıp cabuk toparlanır
Kararsızdır
Duygusaldır
Kendine kolay güvenmez
Etrafından çabuk etkilenir


Kasım
Eğlenceli kişilik
İnsanları kolay etkiler
Çalışkan ve sorumluluk sahibi
Kontrolu ele almayı sever
Enerjik ve çevresini motive eden biridir
İyi bir liderdir
İçten ve yardımseverdir
Adil davranır
Sürprizleri sever
Hataları affetmez
İradesi güçlüdür
Derin duygularla sever
Herkesi oldugu gibi kabul eder
Sır saklamayı bilir


Aralık
Sadık ve cömert
Sabırsız
Birlikte vakit geçirmesi eğlenceli kişilik
Azimli
Sosyal yönü kuvvetli
Dostlarını kendinden fazla düşünür
Kızgınlığı uzun sürmez
Sevildiğini hissetmek ister
Espri anlayışı gelişmiştir

31 Temmuz 2013 Çarşamba

Zemzem Suyunun Müthiş Sırrı

0 yorum | Devamını Oku...
Zemzem suyunun bu özelliği ilk defa keşfedildi. Ezan okunduğunda berraklaşan su, çan sesi geldiğinde kararıyor.

Alman ve Japon bilim adamları zemzem suyunu sırrını açıkladı. “Kutsal Su Zemzem /Zübeyde Su Yolu” belgeseline konuşan Japon ve Alman bilim adamları zemzemle ilgili hayrete düşüren açıklamalarda bulundu.
Zemzem ezan okunduğunda berraklaşıyor, çan çaldığında ise kararıyor.

Türkiye Gazetesi'nden Hayrettin Turan, kaleme aldığı yazı dizisinde TRT'nin çektiği belgesele konuk olan bilim adamlarının zemzem suyu hakkında yaptığı açıklamaları anlattı.

Uzun yıllardır zemzem suyu ve kristalleri üzerinde araştırma yürüten bilim adamları kaynağın sırlarını çözdü.
Ren Nehri'nin suyundan içen kişinin enerjisinin azaldığını belirleyen Alman bilim adamı Dr. Knut Pfeiffer , sular üzerine araştırma yaparken bir şekilde bir miktar zemzem bulur ve içer, 35 dakika sonra da rahatladığını hisseder.

Araştırmasını derinleştiren Alman bilim adamı Dr. Pfeiffer, şaşırtıcı bir gerçekle karşılaşır. Zemzemin mayalama özelliği bulunduğunu, bir bardağının bir kova şebeke suyunu temizlediğini, bu özelliğiyle bile enerji ve şifa kaynağı olduğunu tespit eder.

Dr. Pfeiffer, “Su her şart atlında değişmiyor ama değiştiriyor. Çok acayip bir deney yaptım. Bir damla zemzem suyuna yüz damla normal su karıştırdım. Sonuçta gördüm ki suyun hepsi zemzeme dönüşmüş.
Sonra bir damla zemzeme bin damla normal su karıştırdım. Ve yine gördüm ki hepsi zemzeme dönüşmüş. Bunun sebebi nedir, neden? Zemzem'de öyle bir enerji var ki başkasını değiştirir ama kendi değişmez.” diyor.
Zemzem kristallerini mikroskop ortamında inceleyen Japon bilim adamı Dr. Masura Emot , suyun moleküler (kristal) düzeninin değişen frekanslara göre farklılaştığını görür.

Zemzem kristallerinin çan sesinde karardığını Kur’an-ı Kerim ve ezan sesinde ise parlaklaştığını fark eder.
İncelemede her bir kristalin, Kâbe-i muazzamaya benzeyen bir doku oluşturduğu, zemzemin çan sesinde kristallerinin karardığını, Kur’an-ı Kerim ve ezan sesinde ise parlaklaştığını ve netleştiği tespit edildi.
Zemzem üzerine kaleme aldığı kitabı Japonya’da en çok satanlar arasına giren Dr. Emoto’ya göre zemzem, fiziksel ve kimyasal özellikleri bakımından yeryüzündeki bütün sulardan farklı. 

Dr. Emoto, “Zemzem, çevresinde cereyan eden bütün değişimleri hafızasına alıyor. Yapısı çok farklı. Bu, onu dünyadaki diğer elementlerin efendisi yapıyor.

21 Temmuz 2013 Pazar

CANAN KARATAY TÜM EZBERLERİ BOZDU - Yemek Yemekten Korkmayın

0 yorum | Devamını Oku...
Canan Karatay, diyetle ilgili yine ezberleri bozdu. 8-10 öğün değil, günde iki öğün. Yemek yerken de su içmeyin... İşte Karatay'dan sağlıklı beslenme tüyoları..

Türkiye'de diyet ve sağlıklı beslenme konusunda TABULARI YIKAN İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, günde 2 öğün beslenilmesi gerektiğini söylüyor. Karatay, Türk halkının günde 8-12 öğün beslendiğine dikkat çekerek, toplumun 'enine büyüdüğünü' ifade ediyor. Prof. Karatay'a göre, günde 2 öğün beslenmeke gerekiyor. Dahası Karatay, yaş ilerledikçe yürüyüşe daha çok ağırlık verilmesi önerisinde bulunuyor.

Habertürk'te konuşan Canan Karatay, haraket etmek şartıyla kişinin istediği kadar yemek yiyebileceğini dikkat çekerken, bir de uyarıda bulunuyor. Yemek yerken su içmeyin. Neden mi? İşte Karatay'ın yanıtı...

'KÖY TEREYAĞI SAĞLIKLI'

"Tam yağlı, doğal olan her şey tüketilmeli. Saf köy tereyağı, katkısız Trabzon, Urfa ya da Malatya gibi yörelerimizin tereyağı kullanılabilir. Hatta kadınlarımız tıpkı yoğurt gibi evde tereyağını kendileri yapabilirler. Zeytin dahi evde yapılabilir. 'Karatay Mutfağı'nda bunların tarifini verdim. Katkısız ve çocuklara en faydalı biçimde kendi besininizi hazırlayabilirsiniz. Tereyağı, yayık ayranı aslında yarım saatlik bir iş. Neneler ya da ev kadınları, evde oturduklarında sürekli televizyon izlemek yerine bunu kolaylıkla yapabilirler. Saf köy tereyağı, en sağlıklısıdır, buzdolabında bile katı değildir ve istenildiği kadar kullanılabilir. Saf köy tereyağı ve soğuk sızma zeytinyağı her gün gereği kadar vücudumuza girmelidir."

'YEMEKTE TEREYAĞ VE ZEYTİNYAĞI KULLANILMALI'

"Zararlı dediğimiz yağlar, trans yağlardır. Trans yağlar, kızartmalarla meydana gelen yağlardır, işlenmiş her gıdanın içindeki trans yağlar zararlı ve kanserojendir. Artık halkımız, şekere ve trans yağlara dikkat etmeli, zaten dikkat edilirse hastalık da kalmaz. Mısırözü ve ayçiçeği yağı, çiğ olarak kullanılabilir. Ama ikisi de ısındığı veya kızardığı zaman aşırı miktarda trans yağ oluşur. Margarin haline gelince de, katı ya da sıvı olsun, içi trans yağ doludur.

FINDIK YAĞI DA KULLANIN

Yemek yaparken tereyağı, zeytinyağı veya fındıkyağı kullanmak gerekir, çünkü bunlar ısıya dayanaklıdır ve hemen bozulmazlar. Bunlardan asla korkmayacağız, bu yağlar yanmadıkça, trans yağ oluşmaz. Isınınca bozulan mısırözü ve ayçiçeği yağıdır. Bunlarla kızartma yaparsak hemen kanserojen olur. Trans yağlar, en fazla çoklu doymamış dediğimiz bitkisel yağlarda oluşmaktadır unutmayalım!"

'Kelleyi, paçayı, işkembeyi rahatlıkla yiyebilirsiniz'
"Yağlardan en sağlıklısı, serbest dolaşan hayvanların etindeki hayvansal yağlardır. Kuzu eti yediğiniz zaman yağıyla birlikte yemelisiniz. Kuzu etini kaynatıp et suyu çıkardığınız zaman da çok sağlıklı olur.

Sevdiğiniz kelleyi, paçayı veya işkembeyi rahatlıkla yiyebilirsiniz. Sakatatlardan hepsini yiyebilirsiniz. Karaciğer de buna dâhil. Şişman hanımlar, 'Dizlerimde kıkırdak kalmadı' diyor. Sen protein yemezsen tabii ki dizin gider, sağlıklı protein, sağlıklı yağ, yumurta, tereyağı, saf zeytinyağı yemezsen kilo veremezsin. Paça çorbası, diz eklemleriyle ilgili sorunlara birebirdir. Ben haftada 2 kez paçamı, işkembe çorbamı içerim. Beni eleştirenler, '10 yıl sonra ne olacak?' diyorlar, oysa ben bunları yeni söylemiyorum ki. Yıllardır bunları anlatıyorum. 1987 yılında, ABD'ye gittim. Oraya gidinceye kadar İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde Koruyucu Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı'ydım. Tüm bu söylediklerim yeni ifadeler değil. O zamandan beri takip ettiğim hastalar, şimdi 80-90 yaşlarında ve sağlıklılar."

'KIZARTMA HİÇ YOK'

"Kızartma bitti, hiç yapılmayacak, Çünkü kızartma trans yağ demektir. Balık ızgara, fırın, buğulama şeklinde yenilebilir. En sağlıklısı bunlardır. Ama Trabzon ya da Ordu'da yapıldığı gibi hamsiyi una bulayıp kızartırsanız o tehlikelidir! Kanserojendir! Aslında yiyecekleri biz pişirirken ya da tüketirken tehlikeli hale getiriyoruz.
İdeal bir öğlen yemeği, biftek veya bonfile ile güzel bir salatadan oluşur. Bütün bir balık yiyebilirsiniz. Izgara yapılmış sebze, döner yiyebilirsiniz. Ama dönerin yanında pilav, patates, pide yok! Bir iki kaşık tam buğday veya bulgur pilavı, cacık, yoğurt, ayran olabilir. Doyuncaya kadar yiyebilirsiniz, sakın az yiyip de aç kalmayın, sonra halsizleşir doğru dürüst iş yapamazsınız. Kilo almayacağım diye yalnız salatayla öğün geçirmek bu nedenle doğru değildir!"

'Türk milleti 8-12 öğün besleniyor, enine büyüyor'
"İbn-i Sina, Ortaçağ'ın en önemli bilimadamı, tıp hekimidir. Onun yazdığı tıp kitapları Ortaçağ'da bütün tıp okullarında okutuluyordu. İbn-i Sina, 'İki öğün sağlıktır, üçüncü öğün hastalıktır' der. Sabah zaten çok kuvvetli yiyince doğal olarak iki öğüne iniyorsunuz. Akşam yemeği de erken yemeli. Hz. Muhammed'in tavsiyesi de bu doğrultudadır. Kuvvetli bir kahvaltı yaptıktan sonra zaten acıkmıyorsunuz. Ama Türk milleti maşallah 8-12 öğün besleniyor, öyle alıştırıldı, öyle programlandı. Bu nedenle de Türk milleti enine büyümeye başladı!

'YAŞ İLERLEDİKÇE HAREKET ARTACAK'

50 yaşından sonra 6-7 öğün yemek tamamen sağlıksızdır. İbn-i Sina diyor ki, 'Yaş ilerledikçe, hareket artacak'. Oysa biz yaşlandıkça köşemize çekiliyoruz, bu çok yanlış. Türk toplumu eğer şişmansa, hastaysa, göbeği varsa, şeker veya kalp hastasıysa, kiloluysa, depresyon hastasıysa, kanseri varsa, Alzheimer'ı varsa şeker, tatlı tüketmeyecek. Benim gibi 60-70 yaşındaysanız, oturup 3 öğün ekmek, şeker yiyemezsiniz. Şekerli içecek içemezsiniz. Çünkü harcamıyorsunuz, ihtiyacınız da kalmıyor. Metabolizma yavaşlamış oluyor, hormonlar gitmiş. Vücutta hormon kalmamış. Ben buna dikkat çekmek istiyorum."

'Diyet yiyeceklere dikkat!'
"Light ürünlere, diyet olan tüm yiyecek ve içeceğe karşıyım. Çünkü diyet denilen besinler, içindeki doğal yağların, doğal vitaminlerin, doğal minerallerin alınmış olan kısmıdır. Diyet yiyecekler, en sağlıklı kısmı alınan ve en pahalı satılan ürünlerdir. Hazır gıdalar da öyle. Hazır gıdalardan da uzak duracaksınız. Doğal gıdaları kendiniz hazırlayıp yiyeceksiniz. O zaman hastalanmazsınız, verdiğiniz kiloları da almazsınız."
'Yapay gıdalar kısırlık ve kanseri artıyor'

"Yanlış beslenme ve yapay gıdalar sonucunda kısırlık artıyor. Sadece kısırlık değil, kanser, kalp hastalığı, şeker hastalıklarında da artış görülüyor. Hepsinin temelindeyse obezite yatıyor.

Obez, karaciğer yağlanması olan yani insülin yüksekliği olan kişilerde östrojen hormonu da yükseliyor, polikistik over gelişiyor, kadınlarda üreme duruyor, erkeklerde memeler büyüyor ve spermin kalitesi ve sayısı azılıyor. Bir de GDO'lu gıdalar var. Bunlar ve trans yağların aşırı tüketilmesi üreme dahil vücuttaki her şeyi bozuyor."
'Hareket etme şartıyla istediğin kadar ye'

"Kaç gün diye bir şey yok, doyuncaya kadar her şeyi yiyeceksiniz. Karatay Mutfağı'nda 'kaç kalori' hesabı yok. Ben başka bir şey söylemiyorum. Hareket etmek ve sağlıklı yiyecekler olması şartıyla istediğiniz kadar yiyebilirsiniz.

Bilgisayar ya da televizyon karşısında saatlerce oturursanız olmaz! Hareket etmeden hiç kimse kilo veremez. Ama gençsiniz, atletsiniz, saatlerce spor yapıyorsanız ya da hamileyseniz o zaman tabii ki yiyecekseniz. Her gün 5 kilometre koşun ya da yürüyün, o zaman sağlıklı yiyeceklerden istediğinizi, doyuncaya kadar, bakın bir kez daha vurguluyorum doyuncaya kadar yiyebilirsiniz. Örneğin pastırmalı kuru fasulye, mercimek, piyaz gibi yemekleri doyana kadar yemelisiniz. Ama ekmeksiz olarak! Tabii ki kuru soğanla... Neden? Çünkü biz de bir söz vardır biliyorsunuz: 'Aç ayı oynamaz!' deriz. Pirinç yerine de bulgur tüketilmeli. Tam buğday ve bulguru yiyebilirsiniz."
'Yemekte içilen su hazımsızlık yapar'

"Su 24 saat içilmelidir. Ancak yemek sırasında içilmemeli. Çünkü mide asidini sulandırır, hazımsızlığa neden olur. Her gün azar azar yudum yudum 2.5 litre su tüketilecek. En önemli kriter, idrar rengi, açık limonata renginde olacak. Öyle değilse vücuda yeterli su girmiyordur. Bu nedenle de bağırsaklar çalışmıyor. İşte bu sebeple Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri de kabızlıktır. Kabızlık ise, metabolizmanın bozulduğunun en basit ve en önemli göstergesidir, belirtisidir. Ciddi bir sağlık sorunudur.

16 Temmuz 2013 Salı

KPSS SINAV SONUCUNA GÖRE A GRUBU KADROLARA ATAMA NASIL YAPILIR?

0 yorum | Devamını Oku...
  1. KPSS sınavından sonra ayrıca ikinci bir yazılı veya sözlü sınav ilgili kurumlarca yapılabilmektedir.
  2. Kurumlar A grubu kadrolar için yapacakları giriş sınavlarına atama yapacakları kadro ve pozisyonların 4 katından fazla aday çağıramamaktadırlar.
  3. Yönetmelik kapsamına giren kamu kurum ve kuruluşları, A Grubu Kadrolar için, yönetmeliklerine göre, sadece KPSS sonuçlarını göz önünde tutarak doğrudan atama yapabilirler ya da KPSS sonuçlarına göre belirleyecekleri bir puan üzerinde puan almış adayları çağırarak giriş sınavlarını kendileri yapmakta ve bu giriş sınavının sonuçlarına göre personel alımı ve ataması yapılabilmektedir.
  4. KPSS, doğrudan atama yapacak kamu kurum ve kuruluşları için bir seçme sınavı, Ayrı olarak giriş sınavı yapacak kamu kurum ve kuruluşları için ise bir eleme sınavıdır

KPSS-A SINAVI KAÇ KISIMDAN OLUŞUR?

0 yorum | Devamını Oku...
  • Genel kültür - Genel yetenek
  • Yabancı dil
  • Alan bilgisi
    1. Hukuk
    2. İktisat
    3. İşletme
    4. Maliye
    5. Muhasebe
    6. Kamu yönetimi
    7. Uluslararası ilişkiler
    8. Çeko
    9. İstatistik

KPSS-A DA UYGULANACAK TESTLERİN KAPSAMI


GENEL YETENEK
TürkçeYaklaşık AğırlığıMatematikYaklaşık ağırlığı
a)Sözcük Bilgisi%5a)Sayılarla işlem yapma%10
b)Dil Bilgisi%10b)Matematiksel ilişkilerden yararlanma%10
c)Anlatım özellikleri%5c)Problem çözme%20
d)Okuduğunu Anlama%30d)Temel Geometri Bilgilerinden Yararlanma%5
e)Tablo Grafik okuma ve yorumlama%5

GENEL KÜLTÜR
1)Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi2)Temel Yurttaşlık Bilgisi
a)3.selim den itibaren Türk inkılâbı hazırlayan etkenler%5a)Hukuk başlangıcı ve genel kamu hukuku devletler umumi ve özel hukuku%5
b)Ulusal Kurtuluş Savaşı%10b)Anayasa%5
c)Atatürk İlke ve İnkılâpları%15c)İdare%5
d)Atatürk dönemi: İç olaylar ve dış politika%104)Türkiye ve Dünya ile ilgili Genel ve Güncel Sosyoekonomik konular%5
3)Türkiye Coğrafyası
a)Türkiye nin fiziki özellikleri%55)Türk kültür Medeniyetleri
b) Türkiye nin Beşeri özellikleri%5a)Selçuklular ve önceki dönem%5
c)Türkiye nin ekonomik özellikleri%20b)Osmanlılar dönemi%5
YABANCI DİL
1)sözcük Bilgisi%103)Çeviri%20
2)Dil Bilgisi%204)Okuduğunu anlama%50

ALAN DERSLERİ

HUKUK
1)Anayasa Hukuku%105)Borçlar hukuku%15
2)İdare Hukuku ve İdari Yargı%156)ticaret Hukuku%15
3)Ceza Hukuku%157)İcra ve İflas Hukuku%15
4)Medeni Hukuk%15

İKTİSAT
1)İktisadi Doktrinler Tarihi%55)Uluslar arası İktisat%5
2)Mikro İktisat%306)Kalkınma-Büyüme%5
3)Makro İktisat%307)Türkiye Ekonomisi%5
4)Para-Banka-Kredi%20

İŞLETME
1)Temel Kavramlar%104)pazarlama yönetimi%20
2)işletme yönetimi%255)Finansal Yönetimi%20
3)Üretim Yönetimi%25

MALİYE
1)Maliye Teorisi%105)Bütçe
2)kamu gelirleri%156)vergi Hukuku%15
3)kamu borçları%157)Maliye Politikası%15
4)Kamu giderleri%15

MUHASEBE
1)Genel Muhasebe%703)Ticari Aritmetik%10
2)Mali Tablolar Analizi%154)İhtisas Muhasebesi%5

ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ
1)iş sosyal Güvenlik Hukuku%452)Çalışma Ekonomisi%45
a)iş hukuku%203) Yönetim ve Çalışma psikolojisi%5
b)Sosyal güvenlik hukuku%254)Yönetim ve çalışma sosyolojisi%5

EKONOMETRİ
1)ekonometri Tahmin ve Tahmin ediciler%155)Değişen Varyans ve Çoklu Bağıntı Sorunları%10
2)Tahmin Sonuçlarının Ekonomik ve İstatistiksel Olarak değerlendirilmesi, Hipotez Testleri%156)Tanımlama Sorunu Ve Gecikmesi Dağıtılmış Değişkenler%10
3)Kukla Değişkenler ve Bağımlı Değişkenin Öngörüsü%107)Eşanlı Denklem Sistemleri%15
4)İçsel Bağıntı Sorunu%158)Zaman serisi Modellemesi%10

İSTATİSTİK
1)Olasılık-Matematiksel İstatistik%157)Deney Tasarımı%5
2) Yöneylem Araştırması%108)Örnekleme%10
3)Çok Değişkenli Analizler%109)Sayısal Çözümleme%5
4)Parametrik olmayan Testler%510)Doğrusal Cebir%10
5)Uygulamalı istatistik%1511)regresyon Analizi%10
6)zaman serileri%5

KAMU YÖNETİMİ
1)siyaset Bilimi%156)Kentleşme ve Çevre Sorunları%15
2)anayasa%157)Sosyoloji%5
3)hukuk%108)Türk Siyasal Hayatı%10
4)Yönetim Bilimleri%15
5)Yönetim hukuku%15

ULUSLAR ARASI İLİŞKİLER
1)Uluslar arası İlişkiler Teorisi%353)Siyaset Tarih%30
2)Uluslar arası hukuk%35

KPSS-A GRUBU KADROLARA GİRİŞ KOŞULLARI NELERDİR?

0 yorum | Devamını Oku...
Tüm sınavlarda genel olarak istenilen koşullar aşağıdaki gibidir. Fakat bazı sınavlarda bunlara ek koşullarda getirilebilmektedir. Bunun için ilgili sınav ilanlarına bakılmalıdır. Genel olarak istenilen Koşullar;

  1. KPSS’de ilgili puan türünde yeterli puanı almış olmak
  2. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun belirtilen genel şartları taşımak,
  3. Üniversitelerin en az dört yıl süre ile eğitim veren siyasal bilgiler, hukuk,iktisat, işletme ve idari bilimler fakülte veya yüksekokulları ile bunlara denkliği yetkili makamlarca kabul edilen yurt içi ve yurt dışındaki dört yıl süreli fakülte veya yüksekokullardan birini bitirmiş olmak,
  4. Yazılı sınavın yapılacağı ilgili yılın Ocak ayı başında ilgili Bakanlıkça belirlenen yaş sınırını doldurmamış bulunmak,
  5. Erkeklerde askerliğini yapmış veya erteletmiş olmak,
  6. Görevini yapmasına engel olabilecek daimi vücut veya akıl hastalığı veya vücut sakatlığı ile özürlü bulunmamak,
  7. Süresi içinde başvurmuş ve başvuru belgesi ile birlikte istenen belge ve bilgileri vermiş bulunmak.

KPSS-A SINAVINA KİMLER KATILABİLİR?

0 yorum | Devamını Oku...
  1. Bu sınava, İİBF mezunları ve sınırlı sayıda da olsa Mühendislik Fakültesi mezunları girebilmektedir.
  2. İBBF bölümleri ise İktisat, İşletme, Kamu Yönetimi, Çeko mezunlarını kapsar.

KPSS-A NEDİR?

0 yorum | Devamını Oku...
Kamu kurum ve kuruluşlarındaki müfettiş, uzman, denetmen, kontrolör yardımcılıkları ile kaymakam adaylığı kadrolarına A grubu kadrolar, bu kadrolara atanabilmek için yapılan sınava da KPSS-A denmektedir. Örnek verecek olursak, Maliye Bakanlığı Hesap Uzman yardımcısı, TEDAŞ Müfettiş Yardımcısı, Tarım ve Köy işleri Bakanlığı Kontrolör yardımcısı kadroları KPSS-A kadrolardır.

KPSS SINAV SONUCUNA GÖRE B GRUBU KADROLARA ATAMA NASIL YAPILIR?

0 yorum | Devamını Oku...
  1. Bu kadrolar A Grubu kadroları dışında kalan tüm kadro ve pozisyonları kapsamaktadır.
  2. Fakülte Mezunlarının KPSS B Kadroları için kullanacağı puan türü KPSSP3 dür
  3. B Grubu Kadrolar için KPSS Sınavından sonra, ÖSYM tarafından kamu kurumlarının boş kadro ve pozisyonları yayımlanmaktadır. Sınavı kazanmış olan kişiler niteliklerine uygun kadroları tercih etmektedirler.
  4. Bilgisayar ortamında yapılacak yerleştirme işleminde en yüksek puan almış olan kişiler ilgili kadrolara atanacaklardır.Yerleştirme işlemi sonrasında her kamu kurumunda bir komisyon kurularak, yerleşen kişilerin ilanda aranan nitelikleri taşıyıp taşımadığı tespit edilecektir. İlanda aranan nitelikleri taşımayan kişilerin ataması yapılmayacaktır
  5. B Grubu Kadrolara yerleştirme, kadro sayısı, adayların tercihleri ve ilgili puanları göz önünde tutularak ÖSYM tarafından gerçekleştirilmektedir.
  6. ÖSYM’nin B Grubu Kadrolar için yapacağı yerleştirmelerde ayrıca bir giriş sınavı veya sözlü sınav yapılmamaktadır.
ORTAÖĞRETİM MEZUNLARI
(LİSE VE DENGİ OKUL)
ÖNLİSANS MEZUNLARILİSANS MEZUNLARI
-Orman Muhafaza Memuru
-Veteriner Sağlık Teknisyeni (Hayvan Sağlık Memuru, Veteriner Sağlık-Sağlık Teknisyenleri, Lise ve Dengi Okulların Veteriner Sağlık Teknisyenliği Bölümü)
-Teknisyen (Metal İşleri, Elektrik, Elektrik-Elektronik, Diş Protez, Lise Dengi Okulların Bilgisayar İşletimi Teknisyenliği, Bilgisayar Donanım, Bilgisayar Yazılım, Bilgi İşlem, Bilgisayar, Makine, Tesviye, Metal İşleri, Matbaa, Matbaacılık, Ofset Baskı, Ofset Baskı Serigrafi, Aağaç İşleri, Mobilya, Mobilya ve Dekarasyon, Makine Ressamlığı, Bölümü mezunu olmak, Meslek Lisesi ve Teknik Lise Mezunu olmak)
-Sağlık Memuru
-Laborant (Laborant meslek lisesi)
-Şoför

-Sağlık Teknisyeni (Lise ve Dengi Okulların Acil Tıp Teknisyenliği)

-Sağlık Teknisyen Yardımcısı

-Hizmetli

-Hasta Bakıcı

-Gassal (İHL Mezunu)

-Memur

-Hemşire

-Daktilograf

-Veznedar (Ticaret Meslek Lisesi)

-Bilgisayar İşletmeni
-Tekniker (Tapu Kadastro, Harita Kadastro, Makina, Elektrik)

-Programcı (Bilgisayar Prog. İnternet Bölümü, Bilgisayar Prog., Bilgisayar Teknolojisi ve Progrm. Böl.)

-Santral Memuru, Memur

-Bilgisayar İşletmeni (Bilgisayar Destekli Muhasebe, Bilg. Operatörlüğü, Bilg. Op. ve Teknikerliği, Bilg Programcılığı, Bilg. Tek. ve Programlama, Bilgisayarlı Muhasebe ve Vergi Uygulama, Bilgisayar Programcılığı ve İnternet Bölümü)

-Sağlık Teknisyeni (Oduyometri, Anestezi, Anestezi Teknikerliği, Biyokimya Teknikerliği, Tıbbi Labarotuvar, Labarotuvar, Patoloji Labarotuvar, Radyoloji, Diyaliz Bölümü, Protez ve Ortez)

-Laborant (Tıbbi Labarotuvar, Labarotuvar, Patoloji Labarotuvar)

-Hayvan Sağlık Memuru (Hayvan Yetiştiriciliği ve Sağlığı Böl.)
-Avukat (Avukatlık Ruhsatı sahibi olmak)

-Mühendis (Elektrik, Endüstri, İnşaat, Çevre, Bilgisayar, Jeodezi ve Fotogrametri, Elektrik-Elektronik, Kimya, Maden, Makine, Elektronik, Metalurji ve Malzeme Mühendislikleri, Kimya Bölümü)

-Veteriner

-Kimyager

-Biyolog

-Psikolog

-Fizyoterapist

-Sağlık Fizikçis (Fizik Antropolojisi)

-Hemşire

-Ebe

-İmam (İlahiyat Fakültesi veya Fakültelerin İlahiyat Bölümü Mezunu)

-Mimar

-Memur (İngiliz Dili ve Ed., İşletme-İktisat, İstatistik)

-Laborant

-Kütüphaneci

-Bilgisayar İşletmeni (MEB onaylı sertifika)

-Eczacı

-Pedagog

KPSS-B DA UYGULANACAK TESTLERİN KAPSAMI

0 yorum | Devamını Oku...

GENEL YETENEK
TürkçeYaklaşık AğırlığıMatematikYaklaşık ağırlığı
a)Sözcük Bilgisi%5a)Sayılarla işlem yapma%10
b)Dil Bilgisi%10b)Matematiksel ilişkilerden yararlanma%10
c)Anlatım özellikleri%5c)Problem çözme%20
d)Okuduğunu Anlama%30d)Temel Geometri Bilgilerinden Yararlanma%5
e)Tablo Grafik okuma ve yorumlama%5
GENEL KÜLTÜR
1)Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi2)Temel Yurttaşlık Bilgisi
a)3.selim den itibaren Türk inkılâbı hazırlayan etkenler%5a)Hukuk başlangıcı ve genel kamu hukuku devletler umumi ve özel hukuku%5
b)Ulusal Kurtuluş Savaşı%10b)Anayasa%5
c)Atatürk İlke ve İnkılâpları%15c)İdare%5
d)Atatürk dönemi: İç olaylar ve dış politika%104)Türkiye ve Dünya ile ilgili Genel ve Güncel Sosyoekonomik konular%5
3)Türkiye Coğrafyası
a)Türkiye nin fiziki özellikleri%55)Türk kültür Medeniyetleri
b) Türkiye nin Beşeri özellikleri%5a)Selçuklular ve önceki dönem%5
c)Türkiye nin ekonomik özellikleri%20b)Osmanlılar dönemi%5

MÜHENDİSLER SINAVDA HANGİ OTURUMLARA KATILABİLİRLER?

0 yorum | Devamını Oku...
  1. Mühendis kadrolarına yapılacak atamalar için müracaat edecekler KPSS-B’ye girmelidir.
  2. Buna göre mühendis kadrolarına atanmak isteyenler sadece genel kültür ve genel yetenek sınavına katılırlar.
  3. Bu kadrolar için adayların yabancı dil veya pazar günü oturumlarına katılmalarına gerek yoktur.
  4. Diğer taraftan, alım yapılan ve KPSS-A olarak adlandırılan bazı müfettiş, uzman, kontrolör, denetmen yardımcılıklarına mühendislik fakültesi mezunlarının da başvurusu kabul edilmektedir.

B GRUBU KADROLARA YERLEŞME HAKKI KAZANAN BİR ADAY, DAHA SONRA A GRUBU BİR KADROYA ATANMAK İSTERSE;

0 yorum | Devamını Oku...
  1. B 657 sayılı Kanunun 54. maddesine göre adaylık süresi içerisinde (adaylık en az 1 yıl en çok 2 yıldır) bir memurun başka bir kuruma nakli mümkün değildir. Ancak, 657 sayılı Kanuna tabi kurumlarda aday memur olarak görev yapmakta iken A Grubu kadrolara ait giriş sınavını kazanan kişilerin yapacağı geçiş nakil olarak görülmemektedir. Bu nedenle aday bir memur, A Grubu kadrolara atanmaya hak kazanır ve kendi çalıştığı kurumdan muvafakat alır ise, girme hakkı kazandığı A Grubu kadroya geçiş yapabilir.
  2. Genel olarak kurumlar bu tür durumlarda kişilere muvafakat vermekle beraber, bazen de muvafakat vermezler. Yani muvafakat verilmesi zorunlu bir durum olmayıp, idarenin takdir hakkı içerisindedir. Ancak,muvafakat verilmemesi halinde uğranılacak maddi kayıplar gerekçe gösterilerek İdari Yargı mercilerinde iptal davası açılabilir.

KPSS-B GRUBU KADROLARA GİRİŞ KOŞULLARI NELERDİR?

0 yorum | Devamını Oku...
  1. KPSS 3 puan türünde yeterli puanı almış olmak.
  2. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun belirtilen genel şartları taşımak.
  3. Üniversitelerin en az dört yıl süre ile eğitim veren fakülte veya yüksekokulları ile bunlara denkliği yetkili makamlarca kabul edilen yurt içi ve yurt dışındaki dört yıl süreli fakülte veya yüksekokullardan birini bitirmiş olmak.
  4. Erkeklerde askerliğini yapmış veya erteletmiş olmak.
  5. Görevini yapmasına engel olabilecek daimi vücut veya akıl hastalığı veya vücut sakatlığı ile özürlü bulunmamak.
  6. Süresi içinde başvurmuş ve başvuru belgesi ile birlikte istenen belge ve bilgileri vermiş bulunmak.

KPSS-B Nedir?

0 yorum | Devamını Oku...
Yukarıda belirtilen KPSS-A kadroları dışındaki her kadro KPSS-B kadrosudur. Yani, müfettiş, uzman, denetmen ve kontrolör yardımcılığı ile kaymakam adaylığı kadroları dışındaki her kadro KPSS-B kadrosudur. Bu çerçevede, mühendis, tekniker, teknisyen, memur, psikolog, mimar, veteriner vb. tüm kadrolar KPSS-B kadrolardır.

7 Temmuz 2013 Pazar

Hangi Burçlar Birbiriyle Uyumlu?

0 yorum | Devamını Oku...
Burçların birbirine uyumu, hayatın her alanında kendini gösteriyor. Astrologlar, hangi burcun kiminle tutkulu bir aşk yaşayabileceğini ve uyumlu bir cinsel yaşam sürebileceğini açıklıyor.
KOÇ
Koç burcu insanı cesurdur, insiyatif kullanır, enerjiktir. Partnerinin her istediğini yapması ve ona tamamen sahip olmak istemesi Koç kadını ya da erkeğini uzaklaştırır. Egoist, maceracı, sabırsız ve aceleyi seven bu burcun insanı, Aslan ve Yay ile uyumu yakalayabilir. Yengeç, Terazi, Oğlak ile tutkulu bir aşk yaşayabilir ve cinsel ahengi sağlayabilir.
BOĞA
Dokunmayı seven, partnerinde ne aradığını çok iyi bilen Boğa burcu insanı için güvenmek çok önemlidir. Oğlak ve Başak ile anlaşabilir. Cinsel uyumun üst düzeyde olduğu burçlar olan Aslan, Akrep ve Kova ile tutkuyla birbirlerine çekilebilirler. Boğa romantiktir, partneriyle evde vakit geçirmekten hoşlanır.
İKİZLER
Değişkenliği ile tanınan İkizler burcu hep canlı ve hareketlidir. Uyanıktır, zekasıyla sizin ne istediğinizi hemen sezebilir. Zihinsel alışverişi çok önemseyen, entellektüel olan İkizler burcu insanı, Terazi ve Kova ile uyumlu bir birliktelik yaşayabilir. Cinsel çekimi ise Başak, Yay, Balık ile yakalar.
YENGEÇ
Duygusal, kırılgan olan Yengeç kadını ve erkeği, emin olmadan duygularını asla paylaşmaz. Partnerinden daima romantizm bekler. Bunu da Akrep ve Balık burçlarında bulabilir. Koç, Terazi ve Oğlak burcuyla tutkuyu, cinsel çekimi yaşar.

ASLAN

Övülmekten çok hoşlanan Aslan, sadece partnerine değil, kendine de aşıktır. Sevgisi gösterişli ve cömerttir. İdeal partnerini bulduğunda tutkulu, duygulu ve sadık olur. Koç ve Yay burçlarıyla iyi anlaşabilir. Boğa, Akrep ve Kova burçları ile uyumsuz olsalar bile tutkuyla birleşebilirler.
BAŞAK
Dikkatli, sabırlı, yeni ilişkiye başlaması uzun zaman alan Başak insanı, cinsellikte de ağırdan alır. Başaklar için cinsel yaşam doğal, hijyen ise çok önemlidir. Partnerinden de aynı titizliği bekler. Boğa ve Oğlak burçları ideal partnerleridir. İkizler, Yay, Balık ile de cinsel çekimi yakalayabilir.
TERAZİ
İnce ve nazik olan Terazi insanları için partneriyle sosyal paylaşım önemlidir. Partneriyle cinsel uyumda estetiğe önem verir. Aşkta ve cinsel yaşamda fazla romantiktir. İkizler ve Kova burçlarıyla uyumu yakalar. Koç, Yengeç ve Oğlak kadını ya da erkeğiyle cinsel yaşamı son derece güçlü olur.
AKREP
Duygusaldır ve cinsel çekim gücü doruktadır. İhtiraslarını, tutkularını ve tüm fantezilerini partneriyle rahatça paylaşabilir. Yengeç ve Balık burçlarında aradığı duygusallığı bulabilir. Boğa, Aslan ve Kova insanlarında bulacağı tutku onu seksin, sevmenin ve sevilmenin ilahı yapabilir.
YAY
Fazla duygusal ve romantik olmayan Yay insanı aktiftir. Hayata çılgın ve neşeli gözlerle bakar, her zaman özgür olmak isterler. Koç ve Aslan ile uyumu yakalayan Yay insanı, İkizler, Başak ve Balık ile de seksin, aşkın, çekimin, hevesin, arzunun anlamını keşfeder.
OĞLAK
Güven duygusuna çok önem veren, disiplinli Oğlakların soğuk ve mesafeli tavrı, partnerine güvendikçe yumuşar. Bu duygular yerini sıcaklık ve güleryüze bırakır. Tutkuludur ama gelenekçi olduğu için cinsel yaşamda cüretkar olamaz. Boğa ve Başak ile anlaşabilirken Koç, Yengeç, Terazi burçlarıyla da tutkulu cinsel paylaşımlar yaşayabilir.
KOVA
Özgürlük ve yeniliği seven Kova insanı çok farklı davranış ve alışkanlıklara sahiptir. Bu burcu etkilemek için zeki olmak gerek. Kova için cinsellik özgür yaşanmalıdır. İkizler ve Terazi burçlarıyla uyumludur. Boğa, Aslan, Akrep burçlarıyla kendini keşfedebilir, cinsel gücünün farkına varabilir.

BALIK

Çok duygusal olan Balık insanı için cinsellik önemlidir. Değişken ruh haline sahiptir, hayal kurmayı çok sever. Partnerine karşı sadıktır ama sürekli sevildiğini duymak ister. Yengeç ve Akrep burçlarıyla mutluluğu yakalayabilir. İkizler, Başak, Yay burçlarıyla da cinsel açıdan tutkulu beraberlikleri olabilir.

27 Mart 2013 Çarşamba

ANLATIM BİÇİMLERİ VE ÖZELLİKLERİ

0 yorum | Devamını Oku...
Anlatım, bir kimseye bir şey hakkında bir şey söyleme, bir şey anlatma işidir. Bu söyleme ve anlatma gelişi güzel olmaz. Anlatımı yönlendiren, biçimlendiren; yazarın amacıdır.
Bir yazar, acaba söz veya yazıya başvururken neyi amaçlar? Kendini dinleyecek ya da okuyacak olanlar üzerinde nasıl bir etki yaratmak ister?
Konuşmaları ve yazıları bu sorular açısından değerlendirilenler başlıca şu amaçları saptamışlardır:
1) Bir şeyi açıklamak, bir düşünceyi aydınlatmak, bir durum ya da karakteri incelemek, bir terimi tanımlamak isteyebilir. Bu durumda yazarın amacı açıktır: Okuyucuya bilgi vermek.
2) Okuyucunun bir konu ya da olgu üzerindeki yerleşmiş duygu, düşünce, davranış ve kanılarını değiştirmeyi amaçlayabilir
3) Duyduklarını,gördüklerini okuyucunun da duymasını, görmesini, kısaca izlenim kazanmasının isteyebilir.
4) Okuyucuya bir olayı oluşuyla birlikte gelişme halinde vermeyi amaçlayabilir. Bu, olmuş ya da olabilecek herhangi bir olay olabilir. Bunda yazarın amacı okuyucuyu olayın içine götürme, olayları oluş, gelişme ve zaman sırasına göre anlatmadır.
Bütün anlatımlarda genellikle bu dört ana amaçtan biri ya da birkaçı vardır.
ANLATIM VE AMAÇ İLİŞKİSİ:
Anlatıma yön veren ve yukarıda belirtilen dört amaç, dört ayrı anlatım biçimi ortaya koymuştur.
Bunlar:
*Açıklayıcı anlatım biçimi
*Tartışmacı anlatım biçimi
* Betimleyici anlatım biçimi
* Öyküleyici anlatım biçimi
   olarak belirtilebilir.
Bu anlatım biçimlerini ayrıntılı biçimde inceleyelim:
1. AÇIKLAYICI ANLATIM BİÇİMİ:
Bilgilendirme amacıyla yazılan fikir yazılarında ve bilimsel eserlerde (ansiklopediler, ders kitapları, bilimsel yazılar... vb.) kullanılan bir anlatım biçimidir. Bu tür yazılar bir konuda bilgi vermek; bir konuyu öğretmek amacı güder. Açıklama, günlük yaşamda herkesin başvurduğu yaygın bir anlatım biçimidir. Okullarda yöneticilerin tüzüklere ve yönetmeliklere dayanarak yaptıkları konuşmalar; derslerde öğretmenlerin yönelttikleri sorulara öğrencilerin verdiği cevaplar; subayların erlerini , ustaların çıraklarını yetiştirmek için yaptıkları tanımlamalar, verdikleri bilgiler birer açıklamadır. Birçok kimsenin sorduğu “Niçin? “Nasıl?”, “Neden?” gibi sorular açıklama ile karşılanabilir. Bu nedenle açıklama, genellikle “bir konuyu aydınlatma, gün ışığına çıkarma” amacıyla kullanılır. Yani açıklama, üze rinde durulan konuyla ilgili bir sorunun cevabı niteliği taşır.


Örneğin;
*Toplumsal kalkınmada eğitimin rolü nedir, nasıldır?
*Klasizim Türk edebiyatında hangi dönemde etkili olmuştur?
*Edebiyatımızda tiyatro ne zaman batılı bir özellik kazanmıştır?
* Uzay çalışmaların teknolojideki gelişmelere katkısı var mıdır?
*Sanat sevgisi nasıl geliştirilebilir?
*Gelir düzeyi düşük toplumlarda eğitimin özellikleri nelerdir?
*Toplumsal şiir ile bireysel şiirin ayrıldığı noktalar nelerdir?
*Lirik şiirde şair, hangi duygu/an ön plana çıkarır?
Bu gibi konularda yazma çalışmaları açıklayıcı anlatım ile yapılır. Bir atasözünün ya da özdeyişin genişletilmesi; edebiyat, sanat, dil.., vb. alanlarda bir sorunun açıklanması; bjr sözcüğün, bir terimin tanımlanması gibi yazma çalışmaları hep açıklamaya dayalıdır. Bu anlatım biçiminde amaç “bilgilendirme”, “öğretme” olduğun dan düşünceyi geliştirebilmek daha etkili kılmak için “tanımlama, karşılaştırma, neden ve kanıt gösterme, tanık gösterme, örnekleme” gibi açıklama yöntemlerine başvurulur.
Açıklamanın iki ayrı türü vardır: Birincisi her tür kişi sellikten sıyrılmış, nesnel bir tutumla, bilimsel bir dille gerçekleştirilir. İkincisi ise kişisel bir yaklaşımla gerçekleştirilir; yani özneldir. Bu yol makale, fıkra, deneme, sohbet gibi düşünce yazılarında kullanılır.
Örnek:
MÖ. VI. yüzyılda başlayıp yüzyılımızın başına dek etkisini yoğun biçimde sürdüren türler arasında tiyatro,felsefe ve tarih vardır. İlkçağ tiyatrosu tragedya ve komedya diye ikiye ayrılır. Tragedya, bağbozumu tanrısı Dionysos adına düzenlenen törenlerden doğmuştur. Tragedyanın amacı seyircide korku ve acıma duygusu uyandırmaktır. Bu da gerilimlerle sağlanır. Oyunun sonunda ise her şey cüzüme kavuşur.
Bu parçada tiyatro, tarih ve felsefenin ortaya çık tragedyanın hemen bütün özellikleri bilgilendirmeye ‘açıklayıcı bir yöntemle, anlatılmıştır.
Örnek:
Herkes her şey olamaz. Nasıl iyi asker olmak için disiplin, iyi öğretmen olmak için bilgi. iyi tüccar olmak için para yeterli değilse, nasıl bütün mesleklerin, kendilerine göre birazı doğuştan gelme, çoğu da sonradan öğrenilen incelikleri varsa politikacıların da rasgele, herkesin beceremeyeceği yönleri vardır. Bunları becerebilen kimse ‘ on binlerce kişinin karşısına çıkıp nutuk söyleyebiliyor, on binlerce kişinin elini sıkabiliyor, çömelip ayran içebiliyor…
Bu parçada politikacıda bulunan ve bulunması gereken özellikler açıklanmıştır.
2. TARTIŞMACI ANLATIM BİÇİMİ:
Bir yargıyı, bir düşünceyi ya da öneriyi çürütme değiştirme amacıyla yazılan yazılarda kullanılan anlatım biçimine tartışmacı anlatım denir. Yazı ve edebî eserlerde yer alan önemli anlatım biçimidir. Bu anlatım biçiminde üzerinde durulan düşünce, yargı ya da öneri ortaya konur. Sonra da düşüncenin neden doğru olmadığı, geçersiz olduğu tartışılır.
Doğal olarak tartışmanın amacı okurların b bir konudaki kökleşmiş yargı ve kanılarını değiştirmek onların da kendimiz gibi düşünmesini sağlamaktır  Bu anlatımda önce, ele alınan, ispatlanmak veya çürüte istenen düşünce açıklanır. Sonra bunun neden doğru olduğu veya olmadığı gerekçeleriyle tartışılır. Yazar bunları yaptıktan sonra kendi görüşünün haklı olduğunu ispata çalışır. Bazen sorular sorar ve bu sorulara cevaplar arar.
Tartışmada örneklendirme, karşılaştırma, tanımlama, tanık gösterme gibi yollara başvurulur. Tartışmada “düşünce ve kanıları değiştirme” amacı güdüldüğü için bu anlatım biçimiyle fikirsel ağırlıklı yazı türleri (deneme, eleştiri, sohbet, fıkra, makale.., vb.) ele alınır.
Örnek:
“Politika “ahkam kesmek” olsaydı, bunu becerebilecek o kadar çok insan bulunurdur ki Türkiye’de. Üniversite kürsüsünün yüksekliğinde ahkam kesmek, üniforma zırhının gerisinde ahkam kesmek gazete sütununun açıklığında ahkam kesmek, büyük memur masasında ahkam kesmek çok kolay. Hatta oralarda kesilen ahkam politikacılardaki düşüncelerden de parlak olduğu söylenebilir.Ama, onlarınki kadar gerçekçi ve yığınlarla bağlantılı,olduğu söylenebilir mi? Parçada “ahkam kesmek” ile ilgili görüşler tartışmacı anlatımla ele alınmıştır.
3. BETİMLEYİCİ (TASVİR) ANLATIM BİÇİMİ:
Betimleme, yalın bir söyleyişle sözcüklerle resim çizme sanatıdır. Görme, işitme, tatma, dokunma, kok gibi duyu organlarımız aracılığıyla varlıkların belirleyici niteliklerini algılama, bu nitelikleri belirterek onları görünür kılmadır.
Betimleme, varlıkların kendilerine özgü niteliklerini sözcüklerle anlatma işidir. Varlıkların, eşyaların ve olayların en belirgin özellikleriyle tanıtılıp, göz önünde canlandırılmasına yönelik bir anlatım yoludur. Betimleme, bakıma varlıkların, nesnelerin ve olayların sözcüklerle resmini çizmektir. Bu anlatım okuyucuların duygularına, hayal gücüne seslenir; yani yazar dış dünya ile, varlıklarla izlenimlerini okurlara da aktarmak ister. Bunun için bilinçli, titiz bir gözlem yoluyla ayrıntı seçer. Seçtiği ayrıntıları imge (hayal) oluşturacak biçimde düzenler.
Ayrıntılar genelden özele ya da özelden genel doğru sıralanabilir. Sözgelimi bir kentin genel görünümü anlattıktan sonra özellik taşıyan bir yapısını (hastane, kışla, cami, park...) ele almak genelden özele doğru bir betimlemedir. Bir hayvanın ilgiyi üstüne çeken gözlerinden başlayarak tüm gövdesini tanıtmak da özelden genele doğru bir betimlemedir.
Konuları Bakımından Betimleme Türleri:
* İnsan betimlemesi
* Hayvan betimlemesi
* Eşya betimlemesi
* Manzara betimlemesi
* Olay betimlemesi
Amaçları Bakımından Betimleme Türleri:
* Açıklayıcı — teknik betimleme
* Sanatsal — izlenimsel betimleme
1 Örnek:
Gökyüzünü açık güneşli olduğu bir ilkbahar günüydü. Öğleden sonra saat tam beşe çeyrek kala, arabamla Guercina’nı pazar yerine geldim. Alan insan kaynıyordu. Birden çanlar çalmaya, sirenler ötmeye başladı. İlk kez gökten düşen bir bombayı, sonra bunun ardından on sekiz tane kadar olduğunu sayabildiğim savaş uçaklarını gördüm. Bombaların patlaması anlatılamaz bir panik yarattı. Ben beş milis askeriyle birlikte küçük bir tahta köprünün altına saklandım. Oldukça iyi gizlendiğimiz yerden meydanda olup bitenleri, kadınların, erkeklerin, çocukların ve hatta hayvanların nasıl bir şaşkınlık ve korku içinde kaçıştıklarını dehşetle görebiliyorduk...
Bu parçada yazar, birdenbire karşısına çıkan savaş ortamını; bu ortamda insanların nasıl davrandıklarını betimliyor.
4. ÖYKÜLEYİCİ(Hikaye Edici) ANLATIM BİÇİMİ:
Konuyu, yani anlatılanı eylem içinde verme ve gösterme biçimidir. Nasıl bir eylemin bir ortaya çıkış, bir gelişim, bir de sona eriş durumu varsa öyküleyici anlatımda da öyle bir akış görülür. Bir durumdan bir duruma geçme, bir aşamadan bir aşamaya dönüşme bu tür anlatımın belirleyici özelliklerindendir. Bu özelliğinden ötürü okuyucu eylem içinde yaşar, sürekli bir devinim içinde bulur kendini. Çünkü belirli zaman dilimi içinde olay ve olgular ya birbirinin uzantısı olarak ya da geriye ve ileriye sıçrayışlar yapılarak verilir. Ancak bu olay ve olgular dizisi birbirine bağlantılı anlamlı bir bütün oluşturur. Bunun yanı sıra şu iki soru anlatımın dokusuna egemen olur: “Ne oldu?”, “Nasıl oldu?” Bundan dolayı bir olayı okuyucunun gözü önünde canlandırmak, varlıkların başından geçenleri aktarma amacı güdüldüğü zaman öyküleyici anlatıma başvurulur. Bu anlatımda okuyucuyu olay içinde yaşatmak amaçlanır.
Bu anlatım biçimi öykü, roman, masal, biyografi... gibi eserlerin temel örgüsünü oluşturur. Yazar, konuyla ilgili ana düşüncesini okuyucusuna belirli bir olayı yaşatarak düşündürmeyi,algılamasın amaçlamıştır. Bu anlatım biçimi çoğu zaman “betimleme” ile birlikte kullanılır.
Örnek:
…Ateş oyunları arasında daha büyükleri, hatta kazalara yol açanları vardı. Baruttan gemiler, kuleler yapılara şenlik yerine taşınır, burada bunlara ateş verilir, büyü patlamalarla yanıp tutuşmaları zevkle seyredilirdi. Ağzından ateş püsküren ejderhalar, tekerlekler üstünde hal arasında gezdirilir, görenler kaçar, seyredenler gülerdi.
*YALINLIK :Anlatımın süsten, gösterişten uza olması ve anlatımda söz cambazlığına yer verilmemesidir.
* DURULUK : Söz ve yazının kolay anlaşılır olmasıdır.
den arındırılmasıdır.     -
* YOĞUNLUK :Az sözle çok şeyin anlatılmasıdır Yazının anlamsal bir derinlik kazanmasıdır.
* DOĞALLIK : Anlatımın yapmacılıktan uzak olmasıdır.
Söz ve yazıda dile dokunur pürüzlerin olmamasıdır.
Yazının bölümleri arasında kopuklu ğ olmamasıdır.
* ETKİLEYİCİLIK :Anlatımın okurda iz bırakacak nitelikte olmasıdır.
* SÜRÜKLEYICİLİK:Anlatımın okuru peşinde sürükleme etkisine sahip olması demektir.
* ÖZGÜNLÜK : Anlatımın benzerlerinden ayrı ve üs tün olma, örnek diye gösterilme özelliğidir.
ANLATIM ÖZELLİKLERİ
* YALINLIK
* AÇIKLIK
Söz ve yazının kolay anlaşılır olması
* AKICILIK
* BÜTÜNLÜK
* İÇTENLIK
Anlatımın içten ve candan olmasıdır.
* TUTARLILIK : Anlatımda çelişkilere düşülmemesidir.



DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI
Paragraf bir düşünce biçimidir. İyi düzenlenmiş bir yazıda kaç paragraf varsa, o kadar da düşünce var demektir. Ancak her paragraf bir düşünceyle ilgili cümleler topluluğudur. Paragrafı oluşturan cümlelerin çokluğu ya da azlığı öne sürülen düşüncelerin geliştirilmesine bağlıdır. Düşünceyi geliştirme, onu okuyucunun kolayca kavrayabileceği bir duruma getirme demektir.
Düşünceyi geliştirme yollarının başlıcaları şunlardır:
Tanımlama
Örnekleme
Tanık gösterme (Alıntı yapma)
Karşılaştırma
Somutlama
Soyutlama

TANIMLAMA
Temel özellikleri aracılığıyla bir kavramın ne olduğunu belirtmeye tanımlama denir. Bir anlatımın tanım olup olmadığı “Bu nedir?” sorusuna cevap verip vermediğine bakılarak anlaşılır. Sorudaki “bu” sözcüğü tanımlanan ya da anlatımda tanımlanması mümkün olan kavram yerine kullanılır: “Felsefe nedir?” gibi.
Tanımlamada bir anlam yoğunlaştırması vardır. Okuyucunun anlatılana bakışı ve düşünüşü genelde bu noktada da odaklaşır. Böylece tanımlama okuyucunun söyleneni kavramasına yön verir.
Aşağıdaki örneği bu özellikleri dikkate alarak gözden geçirelim:
Örnek:
İnsan, içinde yetiştiği çevrenin bir ürünüdür. Benzer şartları paylaşanlar benzer biçimde düşünürler. Kültür, toplumu oluşturan bireylerin duyuş, düşünüş ve davranış birliğidir. Bu anlamda kültür ulusal bir nitelik taşı maktadır; fakat özellikleri farklı toplumların da benzeşen koşulları olması ve çağdaş dünyada bu tür olguların hızla artması kültürün evrensel yanını ortaya çıkarır.
Bu parçada yazar düşüncelerini dile getirirken “kültür” kavramını tanımlıyor. Parçadaki koyu yazılı ifade bir tanım cümlesidir.
Tanım, işlenecek konunun anahtar kavramlarını bu araya getirerek onu belirginleştirmektir. Genellikle tek cümlelik yargılardır. Bu cümleler “—dır” ekiyle ya da “denir” kelimesiyle biter.
Tanımlama iki şekilde yapılır:
a) Nesnel tanımlama:
Herkes için aynı olan, varlığın gerçek özelliklerin yansıtan tanımlardır.
Örnek:
* Altın, parlak ve san renkli bir madendir.
Kat bulutlardan beyaz ve uçucu tanecikler halinde yağan donmuş sudur.

b) Öznel tanımlama:
Kişiden kişiye değişen, göreceli, tanımlardır.
Örnek:
Dostluk dediğimiz çoğunlukla bir aldanmadır, bir yanılıştır. Bir düşünün, yaşamınız boyunca “dost dost” diye inandığınız kişilerle olan ilişkilerinizin başınıza açtıkları işleri, onlar yüzünden girdiğiniz çıkmazları.. Bakarsınız, dost bildiğiniz kişiden size hiçbir iyilik, hiçbir yarar gelmemiş. Hep sizi olmuşsunuz veren... Oysa böyle mi olma, dostluk?
Bu parçada ilk cümle öznel bir tanımdır.
Bir kavramın tanımı farklı biçimlerde yapılabilir:
a)Bir kavram özel ve değişmez nitelikleri belirtileri belirtilerek tanımlanabilir: Akupunktur, vücudun öncede belirlenmiş noktalarına ince iğneler batırarak ağrı gidermek, hastalığı tedavi etmek için uygulanan eski Çin tedavi yöntemidir.
b)Bir kavram, işlevi (görevi) belirtilerek tanımlan bilir: Akvaryum, suda yaşayan hayvan ve bitkileri doğal ortamlarına benzer şartlar altında yapay bir şekilde yaşayabilmeleri için hazırlanan, içinde yaşayacak hayvan ya da balıkların türüne bağlı olarak tatlı veya, tuzlu su bulunan cam veya metal kaptır.
c)Bir kavram hem özellikleri hem de işlevleri belirtilerek tanımlanabilir: Gözlük, görme kusurlarını gidermek ya da gözü güneş ışınlarına karşı koruma için çerçeve ile göze takılarak kullanılan aygıttır.
d)Bir kavram karşıtı olan bir başka kavramın tanımlanmasıyla belirlenebilir: Bir düşünceye saplanıp onun dışında doğru tanımayan kişilere hoşgörülü denemez.
Örnek:
Garp, sanat alanında da Şark’a örnek olmuş, birçok Şark sanatçısı eserlerinde Garplı sanatçıları taklit etmiştir.Çünkü Şark’ta sanatın, geleneklere her yerden daha fazla bağlı kaldığı, sanatkarın kolay kolay normlar dışına çıkmadığı bir gerçektir. Yazıda, musikide, minyatürde, halıda, mimaride yüzyıllarca tekrarlanmış, bir sadakatle çoğaltılmış  şekiller, renkler ve makamlar hemen göze çarpar. Sanatkarlar da esere ferdi bir damga vurmaktan kaçınmışlar dır. Farklılaşma, geleneklere aykırılık, kendine mahsus bir yol arama hiçbir zaman Şark’ın değer ölçüleri arasında yer bulamamıştır. Bu nedenle Garp sanatıyla Şark sanatı arasındaki en önemli ayrılık düşüncede yatar.
Bu parçada yazar, “Garp sanatı” ile “Şark sanatı” konusundaki görüşlerini dile getirirken çeşitli açılardan karşılaştırmalar yapıyor.
SAYISAL VERİLERDEN YARARLANMA:
Düşünceyi inandırıcı kılmak için başvurulacak yollardan birisi de sayısal verilerden (istatistiklerden) yararlanmadır. Okuyucu her zaman bilimsel araştırmalardan elde edilen sayılara, istatistiklere güven duyar. Düşünceyi andırıcı kılmanın en kestirme yolu budur.
Örnek:
Gezegenlerin en büyüğü Jüpiter, küçük gezegenler kuşağının çok ötesinde yer alır. Öteki gezegenlerin tümünden daha büyük bir kütleye sahiptir. “Güneş sistemi Güneş,Jüpiter ve  çeşitli döküntülerden oluşmuştur.” deyimi yaygındır. Jüpiter’in Güneş‘ten ortalama uzaklığı 78.300.000 km.dir; dolanım dönümü 11.86 yıl ile kavuşum dönümü (yani birbirini izleyen iki karşı konum arasındaki ortalama süre) 399 gündür. Böylelikle Jüpiter yılda bir kaç rahatlıkla gözlenebilir ve yalnız Venüs, bazen ender durumlarda da Mars, Jüpiter’in parlaklığını bastırabilir.Jüpiter’in dev küresi Dünya hacmindeki 1.300 küreyi içine alabilir, ama kütlesi Dünya ‘nın 31 katıdır.
Bu parçada yazar, Jüpiter gezegeni ile ilgili bir yargı veriyor. Bu yargısını geliştirmek için sayısal verilerden yararlanıyor. Bu durum, yazılanları daha inandırıcı kılıyor.
BENZETME(Teşbih):
Aralarında benzerlik bulunan iki varlık, iki olay ya da kavramdan zayıf olanın güçlüye benzetilmesiyle yapılır.
Özellikle soyut kavramları somutlaştırmak, düşünceye görünürlük katmak amacına yöneliktir.
Benzetme genellikle karşılaştırma ile birlikte kullanılır.
Örnek:
Sonsuzsuza doğru bir yolculuktu bu sanki. Bitmez tükenmez gibi görünen rayların üzerine vuran ışık, gözlerimi kamaştırıyordu Yalnızlığın iyice sevimsizleştirdiği istasyona iyice yaklaşmıştık. İstasyon, iki tarafı çıplak dağlarla çevrili bu upuzun ovanın tam orta yerinde, küskün duruyordu.Etraftaki yapraksız akasyalarla daha zavallı görünüyordu bu soğuk bina. Oraya rasgele atılmış bir taş parçasını andırıyordu. Günde iki kez geçen posta treni bile, niçin bu kimsesiz yerde duruyorum, diye hayret eder gibiydi.Bu yüzden, ayrılırken çaldığı düdükten keyifli bir ıslık edası olurdu hep.
Bu parçada yazar düşünce ve duygularını dile getirirken benzetme yöntemine de başvuruyor. Parçada koyu yazılı ifadelerde benzetme yapılmıştır.
SORULARLA BAĞLAMA
Anlatımı kuvvetlendirmek, ilgiyi canlı tutmak amacıyla sorular sorarak okuyucunun dikkatini çekmektir.
Örnek:
“Don Kişot’a karşı mısınız, yandaş mı? Onunla alay mı edersiniz, yoksa onu ciddiye mi alırsınız? Aslında Don Kişot bir toplum kahramanıdır. Yerleşik değer yargılarına, akıllı uslu insan tiplemesine bir isyan bayrağıdır o. Onun hayal zenginliği, bilim adamının, toplumsal önderlerin, ulusal ve sosyal kurtuluşçuların içsel motivasyonudur. Aykırı olmak her zaman kötü bir durum değildir. Çünkü akıllı uslu insan tiplemesinin saygınlık perdesi ardında çoğu kez, köle ruhlu insanın aşağılanmışlığı yatar.”
Bu parçanın ilk iki cümlesinde sorulara bağlama yöntemi ne başvurularak dikkatler konu üzerinde yoğunlaştırılmıştır.

SOMUTLAMA:
Soyut, anlatılması güç kavramları başka kavramlar aracılığıyla görünür kılmaya somutlama denir. Düşünceyi kolayca kavratmak amacıyla başvurulan somutlama da ha çok örnekleme ve benzetmeler yoluyla yapılır.
Örnek:
Anavarza at oynağı
Kana bulamış gömleği
Kıyman o zalımlar kıyman
Kör karının bir değneği
Yukarıdaki dörtlükte öldürülen oğlunun ardından bir ananın duyduğu acı dile getiriliyor. “Kör karının bir değneği” sözüyle anlatım somutlaşıyor, kavranabilirliği artıyor. Bu sözle yaşanan acı, ortaya çıkan gerçek tümüyle kavratılmak isteniyor.

ÖRNEKLEME:
Düşünceyi geliştirmenin bir yolu da örneklemedir. Örnekleme, soyut bir düşünceye somutluk ve görünürlük katar, söylenmek isteneni okuyucunun zihninde canlandırır. Genellikle örneklemeye somutlaştırma amacıyla başvurulur. Yerinde kullanılan bir örnek, kimi durumlarda sayfalarca açıklamadan daha etkili olur.
Sanatçılar, yazarlar örnekleri gördüklerinden, yaşadıklarından, okuduklarından seçebilecekleri gibi tasarlanmış olarak da belirtebilirler. Örnekleme, bir düşünceyi kanıtlamanın en iyi yollarından birisidir.
ÖRNEK:
Büyük eserler anlattıkları olaylarla değil; belirgin tipleriyle yaşarlık kazanmışlardır. Dünya edebiyatına şöyle bir bakacak olursak Hamlet’ in olayını unutabiliriz ama Hamlet’ i as la... Suç ve Ceza’da anlatılanları hatırlayamayız; ama Raskalnikof için aynı şeyi söyleyemeyiz. Goryo Baba, Müfettiş unutamadığımız tiplerdir.
Bu parçada yazar birinci cümlede dile getirdiği düşüncesini etkili kılabilmek için örneklendirme yöntemine baş vurmuş; Hamlet, Raskalnikof, Goryo Baba, Müfettiş gibi tipler örnek olarak gösterilmiştir.
ÖRNEK:
Sanat adamı yazdığının okunmasını, ilgi toplamasını ister. Yalnız kendisi için yazan bir şair ya da hikayeci düşünülemez. Bugün yazdığının hiç olmazsa yakın zamanda okunacağını ummayan bir yazarın eline kalem almasına ihtimal verilemez. Servet—i Fünuncuların çoğu bir edebiyat eserinin anadili ile yazılırsa ancak yaşayabileceğini anlamadan öldüler. Hâlit Ziya, dili yüzünden eserlerinin okunmadığını görebilen yegane Servet—i Fünun sanatçısıydı.
Bu parçada yazar düşüncelerini dile getirirken “Servet—i Fünun” sanatçılarını ve özellikle “Halit Ziya Uşaklıgil” i örnek göstermiştir.
TANIK GÖSTERME (ALINTI YAPMA):
Belirtmek istediğimiz bir düşünceyi başkalarının görüşlerinden ve sözlerinden yararlanma yoluyla da geliştirebiliriz. Yazma dilinde buna başkalarını tanık (şahit) gösterme denir. Ancak tanık olarak sözüne ve düşüncesine başvurduğumuz kişinin ele aldığımız konuda tanınmış, güvenilir bir kişi olması gerekir. Sözgelimi, bir heykeltıraş ekonomiyle ilgili bir konuda tanık gösterilirse düşünce inandırıcı olmaktan uzaklaşır.
Her yazar düşüncesini açıklamasına yardım eden ya da kendisine esin veren, başkasına ait bir düşünceyi yazısında kullanabilir. Bunun iki yolu vardır. Alınan düşünce bunu ortaya koyan kişinin kendi dilinden olduğu gibi aktarılır. Bu durumda alınan sözler tırnak işaretleri arasında gösterilir. Bu tür alıntıda dikkat edilecek nokta, hiçbir sözcüğü değiştirmemektir. Dalgınlık, unutkanlık bu konu da özür sayılmaz. İkinci tür alıntıda ise düşünceler özetlenerek aktarılır. Alıntıyı yapan onu kendi anladığı biçim de ve kendi dil deneyimi içinde anlatır. Bu durumda tırnak işareti gerekmez.
ÖRNEK:
Yazarın hür olması gerek elbette. Ama bu hürriyet yazarın öyle kolaylıkla, hemen kendiliğinden elde edebileceği bir şey değil, bir çabanın sonucudur. Melih Cevdet  “Sanatta Gafil Avlanmak” adlı bir yazısında şöyle diyor “Yapıldıkları, yaratıldıkları yılların duygu, düşünce özellikleri eski eserlerin de yeni eserlerin de kaçınılmaz damgalarıdır.”
Bu parçada yazar, düşüncelerini (yazarın hür olması gerektiğini) dile getirirken konusunda uzman bir kişinin tanıklığına başvuruyor. Melih Cevdet Aday’ı tanık olarak gösteren yazar ondan alıntı yapıyor. Bu yolla düşüncel güçlendiriyor.
KARŞILAŞTIRMA:
Düşünceyi geliştirmenin bir başka yolu da benzer da farklı kavramlar arasında karşılaştırma yapmaktır. Karşılaştırma, günlük konuşma dilinde olsun, yazı dilinde sun sık sık başvurulan bir düşünceyi geliştirme yoludur.
Karşılaştırma üç yoldan yapılır:
a) Benzerlikten yararlanma
b) Karşıtlıklardan yararlanma
c) İlişki kurma
ÖRNEK:
Fıkra yazan güncel olaylardan yola çıkarak hemen her konuda yazı yazmak zorundadır. Öyle ki gazetelerin belirli köşelerinde her gün aynı adların yazdığı fıkralar yayımlanır. Bunları yazanlar gazetenin kadrolu elemanlardır. Aynı durum makale için söz konusu değildir. Belirli alan uzmanlaşmış kişiler yazar makaleyi. Bu yönden her makale belirli bir alandaki uzmanlığın ürünüdür. Uzmanlıkla ilgili olduğu için de makalenin sözcük örgüsünde o uzmanlık dalına özgü terimler kullanılır. Bu yönden makaleleri anlatımı fıkra türüne göre daha nesnel, daha bilimseldir.
Yazar bu parçada bir düşünceyi tartışırken “karşılaştırma” yönteminden yararlanıyor. Makale ile fıkra ara ilişki kuruyor. Karşıtlıklardan yararlanıyor. Zaman zaman benzerlik ilişkileri üzerinde de duruyor.

Bilgi Arşivi

Hakkımızda

Bu Sayfa Üzerinde Aklınıza gelecebilecek tüm sorulara cevap arayacağız, sormak istediginiz birşey varsa iletişim kısmından yazabilirsiniz.

Takip Listemizden

İstatistikler


Sitemizde 33 kategoride toplam yazı bulunmaktadır!

Görüntülenme

back to top