22 Aralık 2015 Salı

Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun

0 yorum | Devamını Oku...


​Sırıstat Haber Merkezi ailesi olarak tüm İslam aleminin ilçemiz Bozkır'ın ve tüm Müslümaların iştirak etmiş olduğumuz Mevlid Kandilini kutlarız. 


Mevlid Kandili Hazreti Muhammed'in doğduğu gece olması sebebiyle önemlidir. Mevlit Kandili dualarla ve namaz kılınarak ibadetle geçirilmelidir. Peki Mevlid Kandili ne zaman? İşte kandil gecesinde okunacak dua ve yapılacak ibadetler...


Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (sas) kutlu doğumu olan Mevlid Kandili yaklaşıyor. Mevlid Kandili coşkusu Türkiye'yi saracak. Camiler Mevlid Kandili için dolup taşacak. Peki Mevlid Kandili ne zaman? Yapılacak ibadetler neler? İşte o ayrıntılar...

Mevlid mana olarak doğum günü demektir. Mevlid Kandili Hazreti Muhammed'in doğduğu gün olması sebebiyle İslam alemi için önemlidir. Mevlid gecesi için Hazreti Ebu Bekir "Resûlullah Efendimizin doğumuna dâir yazılanların okunması için bir dirhem harcayan, Cennette bana arkadaş olur" demiştir.
 
MEVLİD KANDİLİ'NDE NE OLDU?
 
Mevlid Kandili, Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.S) dünyaya teşrif ettiği gündür. Yılın ilk kandili olan Mevlid Kandili, duaların ve ibadetlerin kabul edildiği mübarek günlerdendir. Bu gecede bol bol dua edilmesi öneriliyor.

MEVLİD KANDİLİ NE ZAMAN?

Mevlid Kandili 2015 yılında salıyı çarşambaya bağlayan gece yani 22 Aralık gecesi kutlanacak. Peygamber Efendimiz'in doğum günü olan Mevlid Kandili 22 Aralık Salı gecesi idrak edilecek.

12 Rebîulevvel 1437 Mevlid Kandili 22/23 Aralık 2015 Sal/Çar

KANDİL GECESİ HANGİ İBADETLER YAPILIR?
 
*Bu mübarek gece kusur ve günahlarımızdan tövbe ve istiğfarda bulunmalıyız. En azından bir tesbih "Estağfirullah" demeliyiz.
 
*Peygamberimiz (S.A.V.)'e hiç olmazsa bir tesbih salat ü selâm okumalıyız.
 
*Böyle mübarek bir gecede yapacağımız ibadetlerin en önemlisi Kur'an-ı Kerim'i okumak, dinlemek ve anlamı üzerinde düşünmektir.
 
*Mevlid Gecesini idrak edip ihya ederken bir de şu hususu iyice tefekkür etmemiz gerekir.
 
*ALLAHü Teâlâ'ya tam bir huşu içinde dua ve niyazda bulunmalıyız.
 
*Mevlid Gecesi ve gündüzündeki namazları cemaatle kılmaya son derece gayret göstermelidir. Kaza namazı bulunan kimseler, bu namazlarını kaza etmeye çalışmalıdırlar.
 
*Mevlid Gecesi gündüzünde mezarlar, bizden dua bekleyen yakınlarımızın kabirleri ziyaret edilmeli.

Tesbih namazı kaç rekattır?
 
Günahların affına vesîle olan tesbih namazı 4 rekat olarak kılınır. Bu namazı kılabilmek için şu tesbihi ezbere bilmek gerekir. Tesbih namazında her rekatte okunan tesbih adedi 75'dir. Dört rek'atte 300 tesbih okunmuş olur.
 
"Sübhânallâhi vel-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azıym"
 
Tesbih namazına şu şekilde niyet edilir:
 
-"Yâ Rabbi, niyet eyledim rızâ-yı şerîfin için tesbîh namazına. Yâ Rabbi, bu gece teşrîfleriyle âlemleri nûra gark ettiğin Habîbin, başımızın tâcı Resûl-i Zîşân Efendimiz'in hürmetine ve bu gecedeki esrârın hürmetine ben âciz kulunu da afv-ı ilâhîne, feyz-i ilâhîne mazhar eyle." Allâhü Ekber, diyerek namaza başlanır.
 
Namazda Fatiha-i şerifeden sonra zammı sure olarak bilinen herhangi bir dua okunmalı.
 
İşte her kandil gecesinde yapılması gereken ibadetler:
 
1. Kur"ân–ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekânlarda Kur"ân ziyafetleri verilmeli; Kelamullah"a olan sevgi, saygı ve bağlılık duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.
 
2. Peygamber Efendimiz (sas)"e salât ü selâmlar getirilmeli; O"nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.
 
3. Kaza, nafile namazlar kılınmalı; varsa o geceye ait nakledilen namazlar, onlar da ayrıca kılınabilir; kandil gecesi, özü itibariyle ibadet ve ibadette ihsan şuuruyla ihya edilmeli.
 
4. Tefekkürde bulunulmalı; "Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah"ın benden istekleri nelerdir" gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli.
 
5. Geçmişin muhasebe ve murakabesi yapılmalı; ve şimdinin ve geleceğin plân ve programı belirlenmeli.
 
6. Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli; idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamet ve inabede bulunulmalı.
 
7. Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalı.
 
8. Mü"minlerle helalleşilmeli; onlarla irtibatımız cihetinden rızaları alınmalı.
 
9. Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli.
 
10. Kişi kendine ve diğer Mü"min kardeşlerine hattâ isim zikrederek dualar etmeli.
 
11. Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmeli.
 
12. Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.
 
13. O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı.
 
14. Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli; va"z ü nasihat dinlenmeli; şiirler okunmalı; ilâhî ve ezgilerle gönüllerde ayrı bir dalgalanma oluşturmalı.
 
15. Kandil gecesinin akşam, yatsı ve Sabah namazları cemaatle ve camilerde kılınmalı.
 
16. Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli; hoşnutlukları alınmalı; ve manevî iklimlerinde vesilelikleriyle Hakk"a niyazda bulunulmalı.
 
17. Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin kabirleri ziyaret edilmeli; iman kardeşliğine ait sadakati yerine getirilmeli.
 
18. Hayattaki manevî büyüklerimizin, üstadlarımızın, anne ve babamızın, dostlarımızın ve diğer yakınlarımızın kandilleri bizzat giderek veya telefon, faks yahut e–mail çekerek tebrik edilmeli; duaları istenmeli.
 
19. Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduğunca oruç tutulmalı.

MEVLİD KANDİLİ DUASI

Euzu Billahi Mineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim

Allahümme Salli âlâ Seyyidina Muhammedin ve âlâ Âli seyyidina Muhammed (Allahım peygamberimiz Hz.Muhammed'e ve aline evladu iyaline salatu selam ve esenlikler eyle ) Ey talihsizlerin sığınağı, Ey âcizlerin güç kaynağı, Ey dertlilerin tabibi, Ey yolda kalmışların yol göstereni!, Ey çaresizler çaresi! ve Ey her duada bulunana icabet eden ululuk tahtının Sultanı! İçinde bulunduğumuz bu Mevlid Kandili Gecesi hürmetine bizleri affeyle Ya Rabbi!

Ya İlahel Alemin

İlk yarattığın nur Efendimiz'in nuruydu. Sen O'nu var etmeden evvel gündüzün geceden, baharın da kıştan farkı yoktu. İyilikler, kötülüklerle iç içe; akıl nefse yenik, ruh da bedenin esiri idi. O Güzeller Güzeli Varlığın sırrını keşfedip akla yüksek hedefler gösterdi düşünceye kapılar açıp insanın ebedlere namzet olduğunu âlemşümul bir dille haykırdı. Böyle bir elçiyi insanlığa bahşetmenden ve sayısız nice nimetlerinden ötürü sana sonsuz hamd ü senalar olsun Ya Rabbi! Güç ve kuvvet ancak kendisine has olan yüce ve büyük Allâh'ım! Mahlûkatın adedince, Zatının rızası, Arşının ağırlığı ve kelimelerinin toplamınca Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) ve O'nun ehli ve ashabı üzerine salât ü selamla bir kere daha yâdederek huzûr-u İlahi'de el açıp yakarıyoruz.

Ey her şeye hayat bahşeden Allahım

Bütün insanlık, hatta bütün bir varlık âleminin bayramı sayılan mübarek günleri vardır. Bir gün daha vardır ki, o da Allah Rasûlü'nün dünyayı teşrif buyurarak tenezzülen aramıza girip bizi şereflendirdiği kutlu zamandır. Bizler şimdi o anı yaşıyoruz. Rahmet-i Rahmanın galeyana geldiğine inandığımız bu kutlu zaman diliminde, Mevlid Kandilinin bizim için hakiki bayram olması ümidiyle, ümmet-i Muhammedin hal-i pürmelali açısından bayram hediyesine en muhtaç birer yetim olduğumuz mülahazasıyla, Şefkat Peygamberi'nin ruhaniyetine sığınarak, senden yeniden bir kere daha diriliş istiyoruz

Ya Rabbi

Ey her şeye gücü yeten Allahım. Efendimiz'i düşünmekle hayatın hiç kimseye nasip olmayan tadını ve varlığın bitmeyen zevkli maceralarını duyarız. Duyarız imanın yenilmez gücünü, Duyarız Müslümanlığın kahramanlık olduğunu, duyarız doğruluğun paha biçilmez kıymetler ihtiva ettiğini, duyarız iffet ve ismetin, meleklerinkine denk insan tabiatının bir buudu haline geldiğini. Nolur bu ve benzeri nice güzellikleri daha derince ve engince bütün insanların ruhlarına duyur Ya Rabbi!

Ya Rabbel Alemin

O'nun terbiyesi, onun üslûbu ve onun sistemiyle yetişmiş olan nesillerin imanları izân ufkuna erişiyor, muhabbetleri çağlayanlara dönüşüyor. Efendimiz'i bu ölçüde duyup sevmeleri münasebetiyle her an daha da şahlanıyor ve O kutlunun arkasında bulunma sevinciyle adeta yeni bir asr-ı saadet yaşanıyor. Sen dünyamıza yeniden bir huzur çağı ve gül devri yaşat Ya Rabbi!

Ey yüceler yücesi Allahım

Yüzümüz yok, hicap içindeyiz; Efendimiz'in senin katındaki nazının geçerliliğine de ümitlerimiz tam. Keşke ne seviyede olursa olsun Efendimiz'den hiç uzaklaşmasaydık; ondan gelen ışıklardan ve ruhlarımıza boşalan mânâlardan hiç mahrum kalmasaydık.. Ve onu o inandırıcı çehresiyle içlerimizde hep taptaze ve dipdiri duyabilseydik!.. Sen bizleri kendi uzaklıklarını aşabilen hak ve hakikatleri de bütün derinlikleriyle duyabilenlerden eyle Ya Rabbi!

Ya İlahel Alemin

O Güzeller Güzeli Sevgiliyi, bir kere daha misafirimiz eyle.. tahtını sinelerimize kur gönüllerimizdeki karanlıkları kov, bütün benliğimize ruhunun ilhamlarını duyur ve bize yeniden diriliş yollarını göster Ya Rabbi İnananları karanlıklardan aydınlığa çıkaran Allahım. Her gün biraz daha azgınlaşan şu zulmetleri o kutlunun ışığıyla dağıtıver herkesi inleten zulüm ve adaletsizlik ateşini söndürüver. Her şekliyle kine, nefrete, düşmanlığa kilitlenmiş şu zavallı ruhların boyunlarındaki zincirleri çözüver. Sevgiye, merhamete, şefkate hasret giden sinelerimizi muhabbetle, hoşgörüyle coşturuver. Ruhlarımızı aklın aydınlığı, gönüllerimizi de mantık ve muhakeme enginliğiyle buluşturuver ve bizi kendi içimizdeki hicran ve hasretlerimizden kurtarıver ya Rabbi!

Ey merhameti bol olan Allahım!

Şefkati, adaletini aşkın Gönüller Sultanı'nı unuttuğumuzun ve saygısızlıkta bulunduğumuzun farkındayız. Biliyoruz ki o Rahmet Nebisi incinse de küsmedi. Vefasızlık görsede alakayı kesmedi. Başını yaranlar, dişini kıranlar karşısında bile ellerini açıp dua dua yalvardı. Katiyen lanette bulunmadı. Lanet ve bedduaya âmin de demedi. Sinesini, Ebû Cehil'leri bile ümitlendirecek ölçüde açabildiği kadar açtı ve her sözünü, her davranışını senin rahmetinin enginliğine bağladı. Sen bizleri onun o engin merhametinden istifade eden ve şefaatine de nâil olanlardan eyle ey Rabbi!

Ey ihsanları sonsuz olan Allahım

Düşe-kalka olsa da hep Efendimiz'in izinde yürüme gayretindeyiz. Nolur bizi bir kere daha sevindir. Sevindir ki; bağının taptaze fidanlarıyla adını âleme tam duyuracak demdeyiz. Bu dünya ışığa hasret gidiyor. Bizler o kırık azimlerimiz ve o çatlamış ümitlerimizle, yolların hakkını veremesek de hep yollardayız. Sadece hislerimizle de olsa, aradığımız hep senin habibin; Nolur gönüllerimiz bir kere daha onunla dolsun, ufuklarımızı saran şu upuzun geceler yerlerini gündüzlere bıraksın ve viladeti bizim hakiki bayramımız olsun..

Ey yapılan dualara cevap veren Allâhım Sana itaat edilir Sen karşılığını veririsin; Sana isyan edilir, sen bağışlar ve affedersin, darda kalanlara icabet edersin, zararı sıkıntıyı ortadan kaldırırsın. Hastalara şifa, dertlilere deva verirsin. Günahları bağışlar, tövbeleri kabul edersin. Sen bizlerin dualarını kabul buyur ya Rabbi!

Allâhım

Acizlikten, üzüntüden, tasadan, kederden, korkaklıktan, kabir azâbından, cehennem ateşinden sana sığınırız. Bizleri kötülükten ve kötülerin şerrinden emin eyle ya Rabbi!

Ey Yüceler Yücesi!

Bize karşı düşmanlık duygularıyla oturup kalkanların kalblerini yumuşatmak murad ediyorsan, bize ve gönüllüler hareketine karşı onların kalblerini yumuşat ve sinelerini daimî bir sevgiyle doldur! Ya Rabbi! Ey kalbleri evirip çeviren Sultanlar Sultanı! Bizim kalblerimizi de, onların kalblerini de sevdiğin ve hoşnut olduğun güzelliklere çevir! Ya Rabbi!

Allahım

Sen bizlere bizi aşan istidat ve kabiliyetler ver ve lutfedeceğin bu kabiliyetleri Senin rızan yolunda kullanmayı bizlere nasip eyle ya Rabbi!

Allahım

Sen bizlere peygamberleri donattığın sıfatları lutfet lakin biz lutfedeceğin bu sıfatları tefahur vesilesi yapmayalım ve hep kendimizi sıfır görelim ya Rabbi!

Allahım

Cümlemize vicdan genişliği lutfet. Kalplerimize inşirah bahşet. Bizleri kollektif şuura sahip kullarından kıl ve bizleri müttakilere rehber eyle ya Rabbi!
Ey yüceler yücesi olan Allahım. Biz ümmeti Muhammedin dağınıklığını gider. Bize ve ülkemize birlik ve dirlik ver. Bütün dünyaya da huzur ve barış nasibeyle.. Kalplerimizi birbirene ısındır ve bizleri birbirimize sevdir. Dünyanın dört bir tarafında hizmet eden kardeşlerimizi bizlerle beraber ihlas-ı etemme muvaffak kıl ya Rabbi!

Allâh'ım!

Efendimiz Hz. Muhammed (sav)in Sen'den istediği her türlü hayrı Sen'den istiyor, yine Peygamber Efendimizin sana sığındığı her türlü şerden de sana sığınıyoruz

Yâ Erhamerrâhimîn ve Yâ Ekremelekremîn!

Bizim, anne-baba ve ecdadımızın bize rehberlik ve kılavuzluk yapan büyüklerimizin, bir harf bile olsa kendilerinden istifade ettiğimiz hocalarımızın, sevdiklerimizin, sevenlerimizin, Içinde neşet ettiğimiz beldedeki insanların, milletimiz fertlerinin, kadın-erkek inanan bütün arkadaşlarımızın dostlarımızın, kardeşlerimizin.. Bize karşı hep civanmertçe davrananların.. Hayır dualarında unutmayıp her zaman bizi de yâd edenlerin.. üzerimizde hakkı bulunan kimselerin.. Kıymetli nasihatleriyle bize bekâ desenli sâlihatın yollarını gösterenlerin ve bütün ümmet-i Muhammedin günahlarını bağışla!Ya Rabbi!

Allahım!

Duamızın sonunda Sana olan minnet ve şükran hislerimizi bir kere daha tekrarlıyor, Resûl-ü zîşânı, âlini, ashabını bir kez daha salavâtlarla anıyor ve dualarımızı kabul buyurmanı istirham ediyoruz. Ne olur, bizlerin dualarına icabet buyur ya Rabbi! Amin ve selamün alel murselin vel hamdü lillahi Rabbil-alemin


25 Kasım 2015 Çarşamba

Hılful Fudul - İlk İnsani Toplum Kuruluşu

0 yorum | Devamını Oku...

Hılful Fudul veya Hilful Füdul(Arapçaحلف الفضولTürkçesi: Erdemliler İttifakı), 580'li yıllarda Arap kabileleri arasında süregelen savaşlarsonucunda ortaya çıkan anarşi ortamında, can ve mal güvenliğinin sağlanması, zayıf ve güçsüzlerin korunması, zulmün önlenmesi gibi amaçlarla, toplumda sözü geçen, saygın ve iyi niyetli kişilerin önderliğinde kurulan veMuhammed'in de bir ara toplantılarına katıldığı barış cemiyeti.

Erdemliler İttifakı sadece tarihsel bir kurum değil, aynı zamanda, farklı dünya görüşlerine sahip olsalar da, temel ahlâkî ilkelerde anlaşan insanların zulmü engellemek için uzlaşmalarının bir toplumsal zorunluluk olduğunun ifadesi olarak değerlendirilmektedir.[1]

Antlaşma yemini şöyledir.

1- Mekke'de, ister oranın halkından olsun isterse dışarıdan gelen insanlardan olsun, bir kişinin zulme uğradığını gördükleri zaman onunla birlikte olacaklardı.

2- Mazlumun hakkı zalimden alınıncaya kadar zalimin karşısında olacaklardı. Başka bir ifadeyle mazluma hakkı iade edilinceye kadar mazlumla bir tek el gibi -yekvücut- olacaklardı.

3- Deniz, bir tek tüyü ıslatıncaya kadar, Sebir ve Hira dağları yerlerinde kaldığı müddetçe ve maişette (mali durumda) tam bir eşitlik sağlanana dek bu maddeler geçerli olacaktı...

21 Kasım 2015 Cumartesi

Ahırlılı Tevfk (Bilge) Efendi (1873-11.8.1956)

0 yorum | Devamını Oku...

1873 yılında Bozkır'ın Ahırlı köyünde (Şimdi kaza) doğdu. İlk tahsilini müteakip, Konya Müftüsü Yal-vaçlı Ömer Vehbi Efendi, Sivaslı Ali Kemali Efendi'den okuyarak icazet aldı. Usul-i fıkıh hocası da Tavaslı Osman Efendi'dir.

Tevfik Efendi, Bozkır İsyanı'nda arandığını duyunca, kaçmaya karar verir ve yaya olarak Muğla'nın Fethiye ilçesine amcasının yanına gider, orada bir süre kalır ve ondan Gazimir okur. Bundan amcasının da müderris olduğu anlaşılmaktadır.

Tahsilini tamamladıktan sonra, 14 yıl 6 ay 27 gün devlet hizmetinde bulundu. Bunun 6 yıl, 29 günü Bozkır müftülüğünde, diğer bölümü Bozkır Mahkemesi azalığında geçti.

Kendi el yazısı ile yazdığı hal tercümesinde, "Arapça, Farsça okur-yazar, tekellüm ederim." diye yazar. Zeki bir insandır. "Bir cüzü, yani yirmi sayfayı bir saatte ezberlerim" der. Tevfik Efendi'nin bundan sonraki hayatı talebe yetiştirmekle geçti. Talebelerinden hiçbir ücret almadı. Pek çok talebe yetiştirdi. Anadolu'da hiç kimsenin çözemediği fıkhî meseleleri çözmekle tanındı.

Bir gün zamanın Diyanet İşleri Başkanı Eyüp Sabri Hayırlıoğlu, Başkanlık Müşaviri ve Dini Eserleri İnceleme Kurulu azasından Hasan Fehmi Başoğlu ile birlikte Ahırlı'ya giderler ve "Hocam sizi Ankara'ya götürmek istiyoruz, maksadımız sizi Diyanet İşleri Başkanlığı'nda fetva makamına oturtmaktır. Sizin başka bir göreviniz olmayacak, sadece sorulan sorulara cevap vereceksiniz."demişler. Tevfik Efendi, teşekkür ederek, yaşlandığını ve talebelerini öksüz bırakamayacağını söyleyerek özür beyanında bulunur.

Talebelerine okuttuğu derslerin seviyesi yükseldikçe sevinir ve "Oturduğumuz yer ahır sekisi, çağırdığımız İstanbul türküsü" dermiş. Tevfik Efendi, talebelerine mutlaka Hanefi fıkhından Eşbah ve'n-nezair'i, aka-id kitaplarından da Tenkihü'l-Kelam fi akaidi-i Ehl-i İslâm'ı ve Hızır Bey'in Nuniye'sini okutur, Yine talebelerine Eşbah ve'n-nezair'i çok okumalarını tavsiye edermiş. Tevfik Efendi'nin okuttuğu talebelerinin hemen hemen hepsi ya vaiz veya müftülük imtihanlarını kazanarak bu görevlere gelmiştir.

Mustafa Çınar (Eski Beypazarı Müftüsü, merkez vaizi), Osman Güleç (Bozkır Vaizi), Abdül-kadir Taşan (Emekli Seydişehir Müftüsü), Ali Gü-zeldülger (Hadim Müftüsü), Seyit Mehmet Ahsen (Vaiz), Muhittin Candan (Emekli bozkır Müftüsü), Mustafa Sağlam (Vaiz), Mustafa Uysal (Yörük Hoca) talebelirinden bazılarıdır.

Büyük bir din adamı olan Tevfik Efendi, ayn-ı vahit (tekgöz) Tevfik Efendi unvanıyla anılmıştır. 11.08. 1956 tarihinde vefat etti, Ahırlı'da metfundur.

Oğlu Avukat Galip Bilge Konya'nın tanınmış avukatlarındandır.

Yıllarca aradığım halde bu büyük âlimimizle ilgili bilgi bulunamamıştır. Bu sebeple Konya Ansiklopedisi'ne de biyografisini koyamamıştık. Tevfik Efendi ile ilgili geniş bilgi veren Mustafa Çınar Hocaefendi'ye de müteşekkirim.

KAYNAKLAR

– Tevfik Efendi'nin telebelerinden Mustafa Çınar'dan alınan bilgi.

23 Eylül 2015 Çarşamba

Bugün Sonbahar Ekinoksu! Peki Sonbahar Ekinoksu nedir?

0 yorum | Devamını Oku...

​23 Eylül, Sonbahar'ın ilk günü olarak kabul edilir ve ekinoks olrak adlandırılır.Sonbahar Ekinoksu'nun yaşandığı gün Kuzey ve Güney Yarım Küre , güneş ışınları öğle vakti Ekvator'a 90°lik açı ile düşer. gölge boyu Ekvator'da sıfırdır. Güneş ışınları bu tarihten itibaren Güney Yarım Küre'ye dik düşmeye başlar. Bu tarihten itibaren Kuzey Yarım Küre'de geceler, gündüzlerden uzun olmaya başlar.
 
Sonbahar Ekinoksu nedir?

 
23 Eylül Durumu: Kuzey ve Güney Yarım Küre , güneş ışınları öğle vakti Ekvator'a 90°lik açı ile düşer. gölge boyu Ekvator'da sıfırdır. Güneş ışınları bu tarihten itibaren Güney Yarım Küre'ye dik düşmeye başlar. Bu tarihten itibaren Kuzey Yarım Küre'de geceler, gündüzlerden uzun olmaya başlar. Güney Yarım Küre'de ise tam tersi olur. Bu tarih Kuzey Yarım Küre'de Sonbahar, Güney Yarım Küre'de İlkbahar başlangıcıdır. Aydınlanma çemberi kutup noktalarına teğet geçer. Bu tarihte Güneş her iki kutup noktasında da görülür. Dünya'da gece ve gündüz birbirine eşit olur. Bu tarih Kuzey Kutup Noktası'nda 6 aylık gecenin, Güney Kutup Noktası'nda ise 6 aylık gündüzün başlangıcıdır.

Ekinoks nedir?
Güneş'den gelen ışınlar 21 mart ve 21 eylül tarihlerinde ekvatora dik düşer . Her yerde gece ve gündüzler eşit olur , bu duruma Ekinoks denir.
 
Kuzey Yarıkürede olan ve yaklaşık olarak 20 Mart İlkbahar Ekinoks'u - 23 Eylül Sonbahar Ekinoks'udur.Güney Yarıkürede olan ve yaklaşık olarak 20 Mart Sonbahar Ekinoks'u - 23 Eylül İlkbahar Ekinoks'udur.
 
Ekinoks ya da gün tün eşitliği, yılda 2 kez tekrarlanır. Güneş ışınlarının ekvatora dik vurması sonucunda Aydınlanma çemberinin kutuplardan geçtiği an. Gündüz ile gecenin eşit olması durumudur.
 
Dünya'nın Güneş etrafında dönmesi ve eksen eğikliğine bağlı olarak dört önemli gün ortaya çıkar. Bu günler aynı zamanda mevsimlerin başlangıcıdır.
 
Ekinoks tarihleri
 
21 Mart Durumu: Kuzey ve Güney Yarım Küre, Güneş ışınları öğle vakti Ekvator'a 90° lik açı ile düşer. Gölge boyu Ekvator'da sıfırdır. Güneş ışınları bu tarihten itibaren Kuzey Yarım Küre'ye dik düşmeye başlar. Bu tarihten itibaren Güney Yarım Küre'de geceler, gündüzlerden uzun olmaya başlar. Kuzey Yarım Küre'de ise tam tersi olur. Bu tarih Güney Yarım Küre'de Sonbahar, Kuzey Yarım Küre'de İlkbahar başlangıcıdır. Aydınlanma çemberi kutup noktalarına teğet geçer. Bu tarihte Güneş her iki kutup noktasında da görülür. Dünya'da gece ve gündüz süreleri birbirine eşit olur. Bu tarih Güney Kutup Noktası'nda 6 aylık gecenin, Kuzey Kutup Noktası'nda ise 6 aylık gündüzün başlangıcıdır.
 
 
Kuzey ve Güney Yarım Küre ,
Güneş ışınları öğle vakti Ekvator'a 90°lik Açı ile düşer .
Gölge boyu Ekvator'da sıfırdır .
Güneş ışınları bu tarihten itibaren Güney Yarım Küre'ye dik düşmeye başlar .
Bu tarihten itibaren Kuzey Yarım Küre'de geceler, gündüzlerden uzun olmaya başlar. Güney Yarım Küre'de ise tam tersi olur .
Bu tarih Kuzey Yarım Küre'de Sonbahar, Güney Yarım Küre'de İlkbahar başlangıcıdır .
Aydınlanma çemberi kutup noktalarına teğet geçer. Bu tarihte Güneş her iki kutup noktasında da görülür .
Dünya'da gece ve gündüz birbirine eşit olur .
Bu tarih Kuzey Kutup Noktası'nda 6 aylık gecenin, Güney Kutup Noktası'nda ise 6 aylık gündüzün başlangıcıdır.

14 Eylül 2015 Pazartesi

Bayrağında Hilal Bulunan 10 Ülke

0 yorum | Devamını Oku...
İşte hilal sevgileri bayraklarına yansımış 10 ülke...

1. Moritanya



Moritanya, Afrikanın kuzeybatısında yer alır. Senegal, Mali, Cezayir ve Batı Sahra ile komşudur. Yüzölçümü bakımından Mısır ile yaklaşık olarak aynı büyüklüktedir. Topraklarının çok az bir bölümü tarıma elverişlidir.

2. Özbekistan



SSCB'den ayrılan Türk devletlerinden biridir. Özbekçe konuşulur. Yedi bağımsız Türk devletinden biridir. Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan ve Türkmenistan ile komşudur. Denize kıyısı yoktur. Altın, pamuk, doğalgaz, uranyum temel üretim kalemlerini oluşturur.

3. Türkmenistan



Özbekistan'ın güneybatı komşusu olan Türkmenistan da SSCB'den bağımsızlığını kazanmıştır ve Yedi bağımsız Türk devletinden biridir (Diğerleri Azerbaycan, Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkiye). Türkmence konuşulan ülkede, bir çok alanda devlet tekeli vardır.

4. Tunus



Tunus, Akdeniz'e kıyısı olan Kuzey Afrika ülkelerinden biridir. Mağrip bölgesinin en küçük ülkesidir. Cezayir ve Libya ile komşudur. Güney bölümü Büyük Sahra Çölüne dahildir. Kıyılarından Avrupa kıyılarına uzaklığı sadece 140 kilometredir.

5. Singapur



Singapur, Malay Yarımadasının güney ucunda, ekvatorun hemen kuzeyinde yer alan bir ada devletidir. Monako gibi sadece bir şehir üzerine kurulu olduğundan, şehir devleti olarak tanımlanır. Ülkenin sosyoekonomik düzeyi çok yüksektir. Ekonomisi endüstri ve ticarete dayalıdır.

6. Malezya



Güneydoğu Asya'da yer alan Malezya, 13 eyalet ve 3 federal bölgeden oluşur. Toprakları Güney Çin Denizi ile iki eşit parçaya ayrılmıştır. Tayland, Singapur ve Endonezya ile komşudur. Avrasya kıtasının en güney noktası olan Tanjung Piai, Malezya topraklarındadır. Birleşik Krallık'tan bağımısızlığını kazanmış ülkelerdendir.

7. KKTC



KKTC, ülkemizin 65 km güneyindeki Kıbrıs Adası'nın kuzey bölümündedir. Kıbrıs Harekatı sonrasında 1976'da Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulmuş, 1983'te KKTC ilan edilmiştir. Bağımsızlığı yalnızca ülkemiz tarafından tanınmaktadır.

8. Cezayir



Cezayir, Kuzey Afrika'da yer alır. Afrika'nın en büyük yüzölçümüne sahip ülkesidir. Tunus, Libya, Mali, Moritanya, Nijer, Fas ve Batı Sahra ile komşudur. Cezayir kelimesi, Arapça'da "Adalar" anlamına gelir. Geçmişte Fransa Cezayir'de soykırım uygulamıştır.

9. Azerbaycan



Azerbaycan, Güney Kafkasya'nın en büyük yüzölçümüne sahip ülkesidir. Doğusunda Hazar Denizi yer alır. Rusya, Gürcistan, Ermenistan ve İran ile komşudur. Kendisine bağlı olan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ile ülkemizin de sınırı vardır. SSCB'den bağımsızlığını kazanmıştır.

10. Türkiye



Ülkemiz, çoğunluğu Asya'da olmak üzere, Avrupa ve Asya topraklarında yer alır. Kırmızı zemin üzerine beyaz hilal ve yıldız konarak oluşan Türk bayrağı, ilk kez Osmanlı Devleti tarafından 1844 yılında kabul edilmiştir. 22 Eylül 1983'te 2893 Sayılı Türk Bayrağı Kanunu ile bayrak ölçütleri belirlenmiş ve bayrak son halini almıştır.

15 Mayıs 2015 Cuma

Miraç Kandilinizi Kutlarız

0 yorum | Devamını Oku...

​Web Sitemiz aracılığıyla tüm İslam Aleminin Miraç  Kandilini Kutlarız. En kalbi dileklerimizle bu güzel geceyi ziyadesi ile ifa edip manevi haz almanız dileklerimizle. 


Miraç Kandili İlgili Bilgileri Sizlerle Paylaşıyoruz;

Miraç Kandili anlam ve önemi nedir, Miraç Kandili yapılması gereken ibadetler nelerdir, Miraç Kandili'nde edilecek dualar, En güzel miraç kandili sözleri gibi detayları ve daha fazlasını sizler için derledik. İşte detaylar..  

İslam alemi için önemi büyük olan gecelerden biri olan Miraç Kandili gecesi 15 Mayıs Cuma gecesini 16 Mayıs Cumartesi gecesine bağlayan gece kutlanır. Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed Mustafa ( s.a.v ) 'in Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya ve ordan da Allah(c.c )' ın huzuruna giden kutlu kudretli yolculuğunun olduğu gece olarak kabul edilen Miraç Gecesi İslam Alemi için oldukça ehemmiyeti büyük bir gecedir.   Miraç Gecesinde yapılacak önemli ibadetler ve edilecek duaları sizler için derledik. İşte sizler için hazırladığımız o derlemeden başlıklar ;  

Miraç gecesinin gündünüzünde öğle namazının ardından dört rekat namaz kılınır. Bu namazın birinci rekatında Fatiha suresinin ardından bir kere Felak suresi, ikinci rekatında bir kere nas suresi, üçüncü rekatında üç kere Kadr suresi, dördüncü rekatında ise elli kere İhlas suresi okunur.
-      

Miraç gecesinde Yatsı namazının ardından 12 rekat namaz kılınır. Bu namazın her 2 rekatında bir selam verilir. Her rekatta bir Fatiha Suresi 10 İhlas suresi okunur. Namazdan sonra ise 100 defa "Sübhanallahi velhamdülillahi ve lâ ilâhe illallahü vallahü ekber, ve lâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyil azim" 100 defa istiğfar, 100 defa ise salavat-ı şerif okunur.          

MİRAÇ KANDİLİ DUASI 

Euzü billahi mineş-şeytanir-racîm Bismillahir-rahmanir-rahîm   Ey Bizleri varlığa erdiren Var olmadaki sonsuz zevki gönüllerimize duyuran Güzeller Güzeli Rabbimiz! Sana sonsuz hamd ü senalar olsun. Kainatın İftihar Tablosu Peygamber Efendimiz'e Sonsuz salât ü selam olsun.   Gufranla ufkumuzda tüllenen şu mübarek gecede bir kere daha dergâh-ı ilahînin önünde el açıp yalvarıyoruz:   

YA İLAHEL-ALEMİN!   

Bize verdiğin isteme duygusu ve istenenleri vereceğin inancıyla rahmetinin vüs'ati genişliğindeki kapına dayanıyor, şu mübarek gecede bir kere daha hâlimizi arz etmek istiyoruz. Hâlimiz Sana ayan, söyleyeceklerimiz bildiklerinin bir kısmını beyan. Beklediğimiz asırlardan beri bizi kıvrım kıvrım kıvrandıran dertlerimize derman.. İcabet buyur ey Rahîm ü Rahmân!   

EY ÇARESİZLER ÇARESİ!   

Senin dualara icabet etme mecburiyetin yoktur; ama bizim ona ihtiyacımız hissettiklerimizden de çoktur. Bütün dileklerimizi kabul buyur ve bunları kabulünü vicdanlarımıza duyur; aç ve yalnızlıkla tir tir titreyen kalblerimizi iman ve itminanla doyur.   Ciddi bir yol almış sayılmasak da yıllar var hep yollardayız. Ufkumuz gam ve kederle tülleniyor. Önümüzdeki engebeler beşer takatini aşkın görünüyor. Ümmet-i Muhammed (aleyhissalatü vet-teslîmât) perişan, derbeder ve ızdırap içinde.. Müslümanlık gelenek ve göreneklerin darlığına mahkum.. İbadet ü tâat kültür televvünlü.. Duygular, düşünceler fantezilere emanet.. Mücadelelerin esası da çıkarlar, menfaatler, ırkî mülahazalara dayalı. Sen bizlere çıkar yol lutfeyle ya Rabbi!   YA RAB!   Önümüzdeki şu upuzun hayat yolculuğunda, bizi kendi idrak ve ihsaslarımızın darlığıyla başbaşa bırakma; akıllarımızı inhiraf ve sürçmelerden, nefislerimizi cismânîliğin baskılarından, gönüllerimizi de hevâ ve heveslerin öldürücü oklarından sıyanet eyle. Kapının kullarını; ilimde kibir u gururdan, ibadette riya ve gafletten ve duygularına renk attıran ülfetten koru. Senin yolunda yürüyor gibi görünüp Senden uzaklaşmak, kurbet atmosferinde içiçe firkat yaşamak, hep rızadan söz edip gazap arkasından koşmak ne acıdır! Sen bizi kazanç yolu sanılan bu tür haybet vadilerinde ömür tüketmekten muhafaza buyur ya Rabbi.   

EY GÜNAHLARI BAĞIŞLAYAN!   

Şu mübarek gece hürmetine Bizleri bağışla, öyle bir dünyada hayata gözlerimizi açtık ve öyle bir alemde yaşıyoruz ki, önümüzde tuzak, arkamızda tuzak; uğrayıp geçtiğimiz her yerde nefis, şeytan ve aynı takımdan binlerce ifrit ağını germiş av bekliyor; yol boyu yüzlerce fitne ocağı ve isi-dumanı gelip sinelerimize oturuyor. İnayetine ihtiyacımız açık, çaresizliğimiz her halimizden belli; bizleri yara-bere almadan hedefe ancak Sen ulaştırabilir ve bu güne kadar elli defa çatlamış, kırılmış ruh dünyamızı da ancak Sen tamir edebilirsin. İçimizi Sana döküyor, kusurlarımızı Sana açıyor ve bize yeniden insan olma yollarını göstermeni diliyoruz ya Rabbi!   

EY KENDİSİNE YÜKSELEN ELLERİ BOŞ ÇEVİRMEYEN!   

Bir süre ayrı düştükten sonra dönüp Sana gelenleri kovmayacağını vadediyorsun. Sana yönelenlere hep 'Gelin, gelin' diyorsun. Ey Rab! Böyle emekleye emekleye sürünmeyi de gelme kabul edeceksen, müsaade buyur 'Biz de geldik' diyelim. Geldik ve Sana, yolların amansızlığını, nefis, şeytan ve hevânın imansızlığını, bizim de dermansızlığımızı şikayet ediyoruz. Bilhassa, her zaman hatalara açık duran, mâsiyetlere meyyal bulunan ve ululuğuna karşı hep saygısız davranan, serkeş nefsimizi Sana şikayet ediyoruz. Sen bizleri nefsin ve şeytanın şerrinden muhafaza buyur ya Rabbi!   Bizleri büyük-küçük hatalardan, günahlardan ve emirlerine karşı isyan kokan tavır ve davranışlardan arındır.. Ya Rabbi lisanlarımızı yalandan, gıybetten, Senin sevmediğin, hoşnut olmadığın bütün kirli sözlerden temizle.. Kalblerimizi gösterişten ve iki yüzlülükten muhafaza buyur ya Rabbi!   Her hal ve tavrımızı rızan istikametinde eyle.. Niyetlerimizi ihlaslı kıl ve bize lütfettiğin bütün şeylerde de bereket ihsan eyle ya Rabbi!   

EY TALİHSİZLERİN SIĞINAĞI, EY ÂCİZLERİN GÜÇ KAYNAĞI, EY DERTLİLERİN TABİBİ VE EY YOLDA KALMIŞLARIN YOL GÖSTERENİ!   

Şu anda duygularımız derbeder, davranışlarımız ahenksiz, ruhlarımız kirli, ayaklarımız titrek, ellerimiz mefluç, çoğumuz itibarıyla ümitlerimiz sarsık, havalar boz-bulanık, mağripler hicranla tül tül, maşrıklar lütfuna kalmış... İşte böyle bir dağınıklık içinde Sana geldik. Böyle gelenlerin ilki değiliz, sonuncusu da olmayacağız. Rahmetin, bu garip pişmanların ümit kapısı, bizler de bu kapının önündeki liyakatsiz dilenciler. Şimdiye kadar gelip Senin kapında ihtiyaç izhar edenlerden boş dönen hiç olmamış; hiçbir kaçkın ve pişman da o kapıdan kovulmamıştır. O kapı Senin kapın, onun başkalarından farkı da her gelene affındır. Bizi hilm ü silminle güçlendir. Zalimlere de varlığını duyur.   

EY HER DUADA BULUNANA İCABET EDEN ULULUK TAHTININ SULTANI!   

Şu mübarek gecede binler, yüz binler Senin karşında divan durarak ellerimizi Sana açıyor ve külliyet kesbetmiş niyaz edalı soluklarımızla, kullarına her zaman açık bulunan, hiç olmazsa aralık duran rahmet desenli kapının tokmağına inleyerek dokunuyor ve "Biz geldik" diyoruz. Herkesi ve her şeyi görüp gözettiğine, her sese ve herkese merhamet ettiğine gönülden inanarak kaçkınlığımızı muvakkat dahi olsa görmüyor, günahlarımızı af çağlayanların içinde tasavvur ediyor, karıştırdığımız haltlara değil, Senin afv u safhına bakıyor ve ümitlerimizi ona bağlıyoruz; Enîsimiz Sen isen, çevrenin vahşetinden bize ne! Her yanda şeytan ve avenesi içten içe homurdanıp duruyorlarmış, Sen bizimle olduktan sonra ne ifade eder ki!   Sen her şeyin biricik hâkimisin ve hükmünü engelleyecek bir güç de yoktur. Sen saltanat dairen içinde en küçük şeyleri görür, en cılız sesleri işitir, hiçbir şeyi ve hiçbir kimseyi cevapsız bırakmazsın.   

EY YÜCELER YÜCESİ!  

Sen biliyorsun, biz de bunun farkındayız; ömrümüzün hasenât kefesi bomboş, pek çoğumuz itibarıyla bir ihlâs bezginliği içindeyiz. Çoğumuz gafil, bedbin, dünsüz-yarınsız sefil birer hâlzede gibi aktüalite ile iç içeyiz. Her hâlimizde âlâyiş, gösteriş, köpük köpük hevâ ve heves; sürekli zevk u sefâya, makama, mansıba, şöhrete, şana ve dünyevî hülyalara oynuyoruz. Yığınların rüya ve hülyaları ekonomi ve refah; taptıkları da dolar, dinar ve euro. Ruhlar meflûç, kalbler kötürüm, basîret âmâ, düşünceler kirli, davranışlar da tam buna göre... Gece ve gündüz gibi iki yüzlü yaşıyoruz, ak görünüyor kapkara davranıyoruz; idare ve siyaset deyip hem ışık türküleri söylüyor hem de karanlık ağıtları mırıldanıyoruz. Devirlere, dönemlere göre renkten renge giriyor, bukalemunları şaşırtacak mârifetler (!) sergiliyor ve aldatmayı beceri kabul ediyoruz.   EY RAB!   Ellerimiz-ağızlarımız, gözlerimiz-kulaklarımız, dillerimiz-dudaklarımız yaratılış gayelerinden fersah fersah uzak ve âdeta nankörlüğe kilitli; eller memnû meyvelerde, ağızlar harama açık duruyor; gözler başkalarının kusur müfettişi.. Yalan revaçta, hıyanet âdiyattan bir şey, hakkın ismi var sadece; adalet "sayyâd-ı bîinsaf"ların hazırladığı kapanların önüne saçılmış birkaç dane gibi bir şey; vefa Kafdağı'nın arkasında, ahde hürmet unutulup da bir köşede kalmış; buna karşılık haksızlık firavunları utandıracak dorukta. Makam sevgisi, şöhret hissi, rahat etme düşüncesi, tenperverlik duygusu boyunlarımızda âdeta çelikten bir kement; her biri birer gayya olan bu duygulardan bir türlü kurtulamıyor ve mahiyet-i nefsü'l-emriyemize göre kendimiz olamıyoruz. Dünya ve ukbâ kazancı adına ne ciddî bir hesap ne de tutarlı bir plâna sahibiz. Kazançlar kuşağında sürekli kaybediyoruz; kaybederken de muhtemel daha kötü durumlarla teselli olmaya çalışıyoruz. Zamanı suçlama, şartlara lânetler yağdırma da ayrı bir avunma yolu.   Bütün bunlara rağmen ya Rab! Bizi bize bırakmaman en büyük dileğimiz. Kendimiz edip kendimiz bulsak da, rahmetin, istihkaklarımıza lütuf televvünlü haklar bahşedecek vüs'atte. Sen bizlere lütfunla muamelede bulun ya Rabbi!

16 Şubat 2015 Pazartesi

LİMON SUYU VE SARIMSAK MUCİZESİ

0 yorum | Devamını Oku...

​BUNU YILDA BİR KEZ MUTLAKA YAPIN

Özellikle Rus doktorların tavsiye ettiği kalp ve damar hastalıkları reçetesi mucizevi sonuçlar veriyor. Bitkilerle doğal tedavi yöntemine son derece önem veren Rus tıp dünyası, bu formülü yüzlerce yıldır kullanıyor ve son derece başarılı sonuçlar elde ediyor. Limon suyu ve sarımsakla yapılan karışım, damar sertlikleri, damar yağlanması, damar tıkanıklıkları ve tansiyon gibi sorunları kalıcı olarak ortadan kaldırıyor.

Türkiye'deki bazı doktorlar da hastalarına bu formülü öneriyor.

 

EVİNİZDE KENDİNİZ YAPABİLİRSİNİZ

- 2 Litre hiç su katılmamış sıkılmış limon suyu

- 40 diş soyulmuş ve ezilmiş sarımsak (Mümkünse Anadolu'da yetiştirilmiş ithal olmayan sarımsaklardan)

- Ağzı sıkı kapanan koyu renkli bir kavanoz (2 litrelik pet şişeler de kullanılabilir)

 

HAZIRLANIŞI

2 Litrelik kavanoz ya da pet şişeyi dolduracak kadar limon satın alın. Limonların suyunu iyice sıkıp şişeye doldurun. Soyulmuş 40 diş orta boy sarımsağı yıkamadan ve ezerek limonun içine atıp şişenin kapağını sıkıca kapatın. 25 gün boyunca normal ılık bir yerde tutun ve her gün birkaç kez çalkalayın. Yaklaşık 25 gün sonra sarımsakların limon suyunun içinde eridiğini göreceksiniz.

25 gün sonra hazır hale gelen karışımdan her sabah kahvaltıdan yarım saat önce yarım çay bardağı için. Bunu hergün düzenli olarak ve mümkünse aynı saatte yapın. Bu karışımın içine asla başka bir madde (şeker, tuz, tatlandırıcı vs. katmayın)

 

YÜZDE 100 KANITLANMIŞ FAYDALARI

1- Tüm damar iltihaplarını (vasküler) tedavi ediyor, tıkanan damarları açıyor, damar sertliklerini ve hipertansiyonu  önlüyor.

2- Kolesterol ve lipidi düşürüyor, zararlı yağların yakılmasını sağlıyor, kilo verdiriyor (bazal metabolizmayı hızlandırıp yağların yakılmasını sağladığı için iştahı açıyor.), vücuttaki şeker oranını dengeliyor, pankreasin yenilemesini sağlıyor.

3- Böbrek ve safra taşlarını eritiyor, idrar söktürüyor, vücuttaki şişkinliği yok ediyor ve dokularda ödem oluşmasını engelliyor.

4- Helycobeacter pylori adlı ülser mikrobunu öldürerek mide ve oniki parmak bağırsağı ülserinin kesin tedavisini yapıyor.

5- Tüm romatizmal iltihabi önleyor, her tür romatizmal ağrıları dindiriyor, kireçlenmeyi önlüyor, eklem yüzeylerinin yenilenmesini sağlıyor ve her türlü ağrıyı kesiyor.

6- Beyin hücreleri ve tüm sinir sistemlerini yeniliyor, sinirdeki aksiyon potansiyelini düzenleyip ileri-refleks hızını artırıyor, felç ve inme riskini azaltıyor.

7- Vücudun bağışıklık sistemini son derece mükemmel hale getiriyor ve her türlü alerjiyi, özellikle de damarsal kökenli ve strese bağlı cilt alerjilerini kökünden engelliyor. Kanser oluşumlarına karşı tüm vücudu koruyor.

Limonlu su içmeniz için 10 iyi neden

0 yorum | Devamını Oku...

​Limonun kabuğu da kendisi de çok faydalı. İçine limon suyu ilave ettiğiniz ılık su, sabahları güne taze bir başlangıç yapmanızı sağlayacak. Kendinizi daha zinde hissedeceksiniz. Neden mi?

1- Sindirime yardımcı

Limon suyu sindirim sistemini toksinlerden arındırır, midedeki yanma ve şişkinlik gibi rahatsızlıklara da iyi gelir.


2- Zayıflamaya yardımcı

Ilık limonlu suyu düzenli içtiğimizde mide asitlilik oranı düzenlenir. Mide asidi yüksek olan kişiler sürekli bir şeyler yiyerek mideyi bastırma eğiliminde olurlar. Bu da kısa sürede acıkmaya ve kilo almaya neden olur. Limonun içerisinde bulunan pektin lifi acıkmayı geciktirir.


3- Bağışıklık sistemini güçlendirir

Stres, bağışıklık sistemini zayıflatır bu yüzden de bağışıklık sistemini destekleyen C vitaminli gıdaları tüketmek stresli olduğunuz anlarda öncelikli olmalıdır. Limon da mükemmel bir C vitamini kaydağıdır.



4- Taze bir nefes için birebir

Dişeti iltihaplarına ve diş ağrılarına iyi geldiği gibi nefesinizin kötü kokmasını da önler. Ancak diş minesine zarar vermek istemiyorsanız limonu direk dişinize temas ettirmeyin yani yemeyin.L imonlu su içtikten sonra da dişlerinizi fırçalarsanız daha faydalı olduğunu görürsünüz.




5- Ph değerini dengeler

Limon en alkali gıdalardan biridir ve içinde bulunan sitrik asit sindirildiğinde asitlilik yaratmaz. Her gün limonlu su içerseniz vücudunuzun toplam asitlilik oranı zaman içerisinde düşer. Ayrıca iltihabın nedenlerinden biri olan eklemlerde biriken ürik asit limonla yok olur.




6- Daha enerjik hissetmek için birebir

Limon kokusunun sinir sisteminde sakinleştirici etkisi olduğunu biliyor muydunuz? İşte sinir sistemindeki bu sakinlik, depresyona ve endişeye iyi gelirken size mutluluk vereceği için de kendinizi daha zinde hissetmenizi sağlar. Limon sindirim sistemine girdiğinde vücuda enerji verir.


7- Viral enfeksiyonla savaşır

Ilık limon boğaz ağrısı, nezle gibi semptomların azalmasında oldukça etkili bir destek kuvvettir.

8- Cilde de faydalı

Limon suyu antioksidan özelliği sayesinde cilt lekelerini azaltır. Hatta ciltteki kırışıklıkların da azalmasına yardımcı olur.Limon suyunu düzenli olarak zor geçen yara izlerine ve cildinize uygulayın, farkı göreceksiniz.


9- Aynı zamanda potasyum kaynağı

Eğer muz sevmiyorsanız, limon suyundan maksimum yararlanmaya bakın. Çünkü potasyum kalp, sinir ve beyin fonksiyonlarının düzenli olması için kesinlikle gereklidir.

10- Kafein ihtiyacınızı azaltır

Sabahları bir fincan kahve yerine ılık limonlu bir su içerseniz kesinlikle öğleden sonra çöken o rehavet hayatınızdan çıkacak, göreceksiniz. Bu da kafeine olan bağımlılığı azaltır.

21 Kasım 2014 Cuma

Organ Nakli Haftası

0 yorum | Devamını Oku...

​Kişi hayatta iken, serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasının izin verilmesine organ bağışı denir.            

Tedavisi mümkün olmayan hastalıklar nedeniyle görev yapamayacak derecede hasar gören organların yerine, canlı veya ölüden alınan yeni, sağlam organın konularak hastanın tedavi edilmesine organ nakli denir.

Organ nakli hayat kurtaran bir operasyondur. Yurdumuzda, yaşayandan veya ölüden organ veya doku alma 29 Mayıs 1979'da çıkarılan 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkındaki Kanun ile düzenlenmiştir. Bu kanuna göre; 

Canılıdan Organ Nakli:

18 yaşını doldurmamış kimseden organ almak yasaktır. Organ verenin yaşamını sona erdirecek veya tehlikeye sokacak organ alınması yasaktır.Sağlıklı ve 18 yaşını doldurmuş kimse, en az iki tanık önünde, yazılı ve imzalı izin belgesi vermesi ve bu izinin doktor tarafından onaylanması durumunda organ bağışı yapabilir. Organ nakli, bu iş için yetiştirilmiş uzman personeli, araç ve gereçleri olan sağlık kurumlarında yapılabilir.

Ölüden organ nakli:

Vericinin tıbbi olarak öldüğü yetkili dört uzman doktor tarafından onaylanmalıdır. Verici sağlığında organ bağışı yapacağını resmi ve yazılı olarak bildirmemişse, ölüm anında yanında bulunan yakınlarından birinin yazılı izniyle organ bağışı yapılabilir.

      Yurdumuzun her yerinde organları işlevini yitirmiş, makinelere bağlı olarak hayatlarını sürdüren çok sayıda hasta vardır. Her yaştan binlerce hasta, organ nakli için sıra beklemektedir. Ülkemizde kalp, böbrek, karaciğer, ilik nakli ve kornea gibi organların nakli başarıyla yapılmaktadır. Yaşayan bir kişiden alınan bir organ bir başka kişiye, bir ölüden alınan organlar ise birçok kişiye hayat      vermektedir.Diyanet işleri başkanlığı organ ve doku naklinin dini yönden bir sakıncası olmadığını açıklamıştır (06/03/1980).Organ naklinin anlamı ve önemini anlatmak, organ naklini yasal ve tıbbı olanaklarla çözmek, organ bekleyen binlerce hastaya derman olabilmek için, 3-9 Kasım tarihleri arasında Organ Nakli Haftası kutlanmaktadır

HAYATA YENİDEN MERHABA DİYEMEZSİNİZ AMA  DEDİRTEBİLİRSİNİZ!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

 
GÖZLERİMİ; gün ışığını, bir bebeğin yüzünü, bir kadının gözlerindeki sevgiyi görmemiş bir adama verin.

KALBİMİ; kendi kalbi ona acı vermekten başka bir şeye yaramayan birine verin.

KANIMI; bir otomobilin enkazı altından çıkarılmış olan gence verin. Verin ki torunlarının oynadığını görene kadar yaşasın.

BÖBREKLERİMİ; haftadan haftaya yaşaması makineye bağlı olan birine verin.

KEMİKLERİMİ; alın ve sakat bir çocuğun yürümesinin yolunu bulun.

Eğer bir şeyleri gömmeniz gerekiyorsa, hatalarımı, kusurlarımı, insanlara olan ön yargılarımı gömün. Günahlarımı şeytana, ruhumu tanrıya verin. Eğer yeri gelirde beni hatırlamak isterseniz, bunu, size ihtiyacı olan birine yardım ederek yapın. Eğer tüm bu isteklerimi yaparsanız sonsuza kadar yaşarım.                                                                                                                                                      ROBERT N.TEST

23 Eylül 2014 Salı

Vakit Sonbahar Vakti, Sonbahar Ekinoksu 23.09.2014

0 yorum | Devamını Oku...

​Ekinoks (gün tün eşitliği ya da ılım olarak da bilinir), Güneş ışınlarının Ekvator'a dik vurması sonucunda aydınlanma çemberinin kutuplardan geçtiği an. Gündüz ile gecenin eşit olması durumudur. Yılda iki kez tekrarlanır - İlkbahar Ekinoksu ve Sonbahar Ekinoksu.

23 Eylül durumu: 
Kuzey ve Güney Yarım Küre, Güneş ışınları öğle vakti Ekvator'a 90°'lik açı ile düşer. Gölge boyu Ekvator'da sıfırdır. Güneş ışınları bu tarihten itibaren Güney Yarım Küre'ye dik düşmeye başlar. Bu tarihten itibaren Güney Yarım Küre'de gündüzler, gecelerden uzun olmaya başlar. Kuzey Yarım Küre'de ise tam tersi olur. Bu tarih Güney Yarım Küre'de İlkbahar, Kuzey Yarım Küre'de Sonbahar başlangıcıdır. Aydınlanma çemberi kutup noktalarına teğet geçer. Bu tarihte Güneş her iki kutup noktasında da görülür. Dünya'da gece ve gündüz birbirine eşit olur. Bu tarih Kuzey Kutup Noktası'nda altı aylık gecenin, Güney Kutup Noktası'nda ise altı aylık gündüzün başlangıcıdır.

21 Mart durumu: 
Kuzey ve Güney Yarım Küre, Güneş ışınları öğle vakti Ekvator'a 90°'lik açı ile düşer. Gölge boyu Ekvator'da sıfırdır. Güneş ışınları bu tarihten itibaren Kuzey Yarım Küre'ye dik düşmeye başlar. Bu tarihten itibaren Güney Yarım Küre'de geceler, gündüzlerden uzun olmaya başlar. Kuzey Yarım Küre'de ise tam tersi olur. Bu tarih Güney Yarım Küre'de Sonbahar, Kuzey Yarım Küre'de İlkbahar başlangıcıdır. Aydınlanma çemberi kutup noktalarına teğet geçer. Bu tarihte Güneş her iki kutup noktasında da görülür. Dünya'da gece ve gündüz süreleri birbirine eşit olur. Bu tarih Güney Kutup Noktası'nda altı aylık gecenin, Kuzey Kutup Noktası'nda ise altı aylık gündüzün başlangıcıdır.

SONBAHAR NEDİR? 
Sonbahar yaz ile kış mevsimleri arasındaki mevsimdir. Kuzey yarım kürede eylül, ekim ve kasım güney yarım kürede ise, mart, nisan ve mayıs aylarına denk gelir sonbaharın belirtileri sonbaharda ağaçların yaprakları sararır ve dökülür sonbaharda, bir kayın türü olan Fagus sylvatica yaprakları Gündüzler kısalır, geceler uzar. güneş, erken batar. Daha az ısı ve ışık verir. Serin, yağmurlu ve rüzgarlı günlerin sayısı artar. Kış mevsiminin habercisidir. Ağaçların yaprakları sararmaya ve dökülmeye başlar. iğne yapraklı ağaçlar Çam, ardıç, zeytin vb. yapraklarını dökerler. Çiçeklerdeki çiçek sayısı azalır. Etraftaki otlar ve çimenler kurur. Göçmen kuşlar Leylek Soğuklar başladığı için kışlık giysiler çıkarılır, kalın ve kapalı giysiler Yağmurluk, bot, şapka, ceket, şemsiye, kazak vb. giyilir.Sonbaharda, ağaçlar sarıyı renk değistiryorlar ve yaprakları kaybediyorlar

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Mastercard ve Visa nedir, farkları nelerdir?

0 yorum | Devamını Oku...


​Çoğunlukla kredi kartlarının sağ al köşesinde  Visa veya Mastercard logosu vardır.  Ve hiç bir zaman Visa veya Mastercard ile fazla alakadar olmadık peki nedir bu şirketler ne iş yaparlar? Aslında genel amaçları aynı dünyada varolan nakit para akışını Banka KartlarıKredi kartlarıÖn ödemeli Kartlar gibi sistemlere taşımaktır. Şuan dünyada hala %85 nakit para kullanılmaktadır.

Mastercard Nedir?

1966 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde kurulmuş finans şirketidir. Mastercard bankalar ve tüketicilerinin kart,kredikartı ile ödeme sistemlerini sağlamaktadır. Ödeme sistemleri arasında Mastercard lider konumdadır. Ve yapmış olduğu sponsorluklarla isminden sıkça söz ettirmektedir.

Visa Nedir?

2004 yılında Visa Europe kurulmuş olsada kökenleri çok eskiye dayanmaktadır. Visa Banka Kartları, Kredi Kartları, Ön Ödemeli kartların ödeme sistemini sağlar ve avrupa başta olmak üzere 36 ülkede Visa kartlarıyla ödeme yapabilmenizi sağlayan kuruluştur. Genel merkezi İngiltere'de bulunmaktadır. Ve Visa 4000′den fazla Avrupa bankalarının, ödeme sağlayıcılarının üyesi olduğu bankalar birliğidir.

Visa, Mastercard arasında ne fark vardır?

Visa ve Mastercard ödeme sistemleri konusunda uzmanlaşmış birbirine rakip iki firmadır. Ve aralarında kullanıcı anlamında bir fark bulunmamaktadır. Farkı sadece bankalar yapmış oldukları anlaşmalarla operasyonel olarak farketmektedir. Aslında siz tüm harcamalarınızı bankanızla muhattap olursunuz, bankanız visa veya mastercard altyapısı kullandığı için bankanız visa veya mastercard ile muhattap olur.

Yurtdışında bazen farklı banka pos cihazlarından alışveriş yapmak durumunda kalabilirsiniz. Bu tür durumlarda visa veya mastercard devreye girer ve size rahat bir alışveriş imkanı sunar. Visa ve Mastercard geçmeyen yerler çok nadirdir ve çok az kişi bununla ilgili şikayette bulunmuştur. Eğer çok ücra noktalara seyehat ediyorsanız cebinizde hem Visa, hem Mastercard olmasında fayda var.

Ülkemizde ortakpos cihazlarının kullanımı ile artık tek pos cihazından tüm banka kartlarını kullanabiliyoruz. Ve herhangi bir ayrım sıkıntısı yaşanmamaktadır. Fakat, fanatikleşerek Mastercard logosu sarı kırmızı olduğu için Galatasaray'lı, Visa logosu sarı lacivert olduğu için Fenerbahçe'li taraftarlar tarafından talep görmektedir.


16 Temmuz 2014 Çarşamba

400 Sene Sonrasına Mektup

0 yorum | Devamını Oku...


Bir Mimar Sinan eseri olan Şehzadebaşı Cami´nin 1990´li yıllarda devam eden restorasyonunu yapan firma yetkililerinden bir inşaat mühendisi, caminin restorasyonu sırasında yaşadıkları bir olayı tv´de şöyle anlatmıştı.

Cami bahçesini çevreleyen havale duvarında bulunan kapıların üzerindeki kemerleri oluşturan taşlarda yer yer çürümeler vardı. Restorasyon programında bu kemerlerin yenilenmesi de yer alıyordu. Biz inşaat fakültesinde teorik olarak kemerlerin nasıl inşaat edildiğini öğrenmiştik fakat taş kemer inşası ile ilgili pratiğimiz yoktu. Kemerleri nasıl restore edeceğimiz konusunda ustalarla toplantı yaptık. Sonuç olarak kemeri alttan yalayan bir tahta kalıp çakacaktık. Daha sonra kemeri yavaş yavaş söküp yapım teknikleri ile ilgili notlar alacaktık ve yeniden yaparken bu notlardan faydalanacaktık.

Kalıbı yaptık.

Sökmeye kemerin kilit taşından başladık. Taşı yerinden çıkardığımızda hayretle iki taşın birleşme noktasında olan silindirik bir boşluğa yerleştirilmiş bir cam şişeye rastladık.

Şişenin içinde dürülmüş beyaz bir kâğıt vardı. Şişeyi açıp kâğıda baktık. Osmanlıca bir şeyler yazıyordu. Hemen bir uzman bulup okuttuk. Bu bir mektup idi ve Mimar Sinan tarafından yazılmıştı. Şunları söylüyordu:

"Bu kemeri oluşturan taşların ömrü yaklaşık 400 senedir. Bu müddet zarfında bu taşlar çürümüş olacağından siz bu kemeri yenilemek isteyeceksiniz. Büyük bir ihtimalle yapı teknikleri de değişeceğinden bu kemeri nasıl yeniden inşa edeceğinizi bilemeyeceksiniz. İşte bu mektubu ben size, bu kemeri nasıl inşa edeceğinizi anlatmak için yazıyorum."

Koca Sinan mektubunda böyle başladıktan sonra o kemeri inşa ettikleri taşları Anadolu´nun neresinden getirttiklerini söyleyerek izahlarına devam ediyor ve ayrıntılı bir biçimde kemerin inşasını anlatıyordu.

Bu mektup bir inşanın, yaptığı işin kalıcı olması için gösterebileceği çabanın insanüstü bir örneğidir. Bu mektubun ihtişamı, modern çağın insanlarının bile zorlanacağı taşın ömrünü bilmesi, yapı tekniğinin değişeceğini bilmesi, 400 sene dayanacak kâğıt ve mürekkep kullanması gibi yüksek bilgi seviyesinden gelmektedir. Şüphesiz bu yüksek bilgiler de o koca mimarin erişilmez özelliklerindendir. Ancak erişilmesi gerçekten zor olan bu bilgilerden çok daha muhteşem olan 400 sene sonraya çözüm üreten sorumluluk duygusudur.

Beğen ve daha çok kişinin okuması için paylaş.a

21 Şubat 2014 Cuma

Eskiden Ev Adabı Vardı, Depresyon eve giremezdi

0 yorum | Devamını Oku...


Yaşlı kadın, usulca odasından çıktı. Salondan torunu ile gelinin sesleri geliyordu:

"-Oğlum, sofra hazır, çorbanı koydum; haydi gel de soğutmadan ye!.."

Salonun en kuytu yerine geçti, yerde kendine ait köyden getirdiği minderin üzerine oturdu. Çocuk, babaannesini görünce:

"-Babaanneciğim, gel beraber yiyelim!.." dedi.
Yaşlı kadın mânidâr bir şekilde iç çektikten sonra:

"-Evin erkeği gelmeden akşam sofrasına oturulmaz. Hele babanız gelsin, beraberce yeriz inşaâllah!" dedi.

Evin gelini:

"-Aman anneciğim, eskidenmiş onlar!.. Şimdi acıkan yemek sofrasına oturur, o da gelince yer." dedi. Yaşlı kadın:

"-Kızım, nasıl insanların bir edebi, hayâsı, iffeti varsa, evlerin de iffeti ve edebi vardır."

Torunu dayanamayarak alaycı bir tavırla söze karıştı:
"-Yaa babaanne, neymiş bu evlerin iffeti... Anlat bakalım, merak ettim!.." dedi.

Yaşlı kadın söze başladı:
"-Biz küçükken annelerimizden önce babalarımızın karşısında edepli oturmayı öğrenirdik. Evde babamız, annemiz varken ayağımız uzatıp oturmaz, büyüklerimiz konuşurken söz hakkı verilmedikçe söze dâhil olmazdık. Büyüklerimiz odaya girdiğinde hemen toparlanır, kalkıp onlara oturmaları için yer verirdik. Aslâ babamız sofraya oturmadan sofraya el uzatmazdık.

Babamız gelir, «Besmele» çeker, «Haydi buyurun.» derdi. Huzurla hepimiz başlardık yemeğe... Sonunda da sofra duâsını kardeşlerimiz aramızda sıra ile okurduk. Hiç âilece yenen yemek kadar lezzetli yemek olur mu? Bu sofranın edebidir, yavrum!.."

Torunu:
"-Bu kadar baskı karşısında depresyona girmez miydiniz babaanneciğim!" dedi.

"-Hayır, yavrum bizim zamanımızda saygı olduğu için sevgi hep bâkî kalırdı. Sevgi var oldukça da hiç depresyona giren olmazdı. Yemekler lezzetli, uykular dinlendiriciydi. Biliyor musun? Ben depresyon kelimesini ilk defa burada duydum, hattâ köyümüzde bir tane akıldan mahrum birisi vardı, «Deli İbram» derlerdi. Vallahi, o bile o kadar mutluydu ki, anlatamam. Akşama kadar sokakta çocuklarla oynar, acıkınca bir kapıyı tıklatır; «Aba acıktım, aba su ver!» derdi. Hangi kapıyı çalsa, boş çevrilmezdi. Berber saçları uzadıkça tıraş eder, hamamcı arada yıkardı. Cumaları esnaf elinden tutar, namaza bile götürürlerdi. Yani hiç kimse onu dışlamazdı..
Şimdi hiçbir şeye saygı kalmadı. Bak evlere bile saygı yok bu şehirde! Herkes akşam olduğu hâlde perdelerini örtmemiş, bütün evlerin içi görünüyor, ama kimse utanmıyor. Biz daha hava kararmaya başlamadan kalın perdelerimizi çeker, ondan sonra evin ışıklarını yakardık. Hattâ perde kapalıyken üzerimizi değiştirmeye edep eder; ışığı söndürür, yere çömelir öyle üzerimizi değiştirirdik. Gölgemizin bile dışarıdan görünebileceğini düşününce yüzümüz kızarırdı."

Bu sırada gelini, oturduğu yerden kalktı, mahcup bir edâ ile salonun perdelerini çekti.

"-«Evin edebi, önce perdesinin çekilip çekilmediğinden belli olur.» derdi büyüklerimiz...

Evler, kocaman duvarlarla çevrilmiş avluların içinde olduğu hâlde hiç kimse iç çamaşırlarını ulu orta asmazdı, ev ahâlisinden bile edep ederlerdi. Ben daha küçükken giydiğim şalvarı en ön ipe asmışım, hemen anam gelip; «Kız, baban bugün avluya çıktı, senin şalvarın asılı idi, utancımdan yerin dibine girdim. Bir daha öyle ortaya asma, çamaşırların en arkasındaki ipe as!.. Üstüne uzun bir tülbent ört, sonra mandalla... Altında ne olduğu görünmesin!.. İffetimiz, edebimiz bir giderse, ortada îmanımız kalmaz!..» dedi. Tabiî ben 12 yaşlarındaydım, annem bunları bana söylerken ben yerin dibine girdim. Şimdi öyle mi? Geçende bir nefes alayım diye balkona çıktım, karşı komşu, bütün çamaşırları asmış uluorta, ben utancımdan hemen içeri girdim.

Bugün yemekler dışarıda yeniyor, «göz hakkı» oluyor, kimse umursamıyor. Çarşı pazardan alınanlar şeffaf poşetlerde eve geliyor; alan var, alamayan var. Göz hakkı, kıskançlık oluyor bu yenenlerde... Hiç şifâ olur mu yavrum? Bizim Peygamberimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem, «Yemeğinizin kokusu ile komşunuza eza etmeyiniz.» buyuruyor. Bugün kokuyla, gösterişle çevredekilere hep ezâ veriliyor. Tabiî ki yenilenler içinize sıkıntı veriyor. Sonra da «depresyon» diye diye doktorlara gidiliyor.

Evin bir edebi daha vardır ki, en önemlisi de budur herhalde... Evin içinde yaşananlar, aslâ dışarıda anlatılmaz; yenenler, içilenler, muhabbetleşmeler, kavgalar... Bu da evin iffetinden sayılır ve hiç kimseye anlatılmazdı. Bu yüzden problemler ev içinde kolaylıkla çözülürdü. Zaten Peygamberimiz de özellikle karı-koca arasında olanların etrafa yayılmasının ne büyük bir günah olduğunu hep hadislerinde anlatıyor, değil mi Leylâcım!.." dedi gelinine... Leylâ mahcup bir şekilde:
"-Evet anneciğim." diyebildi.

Torunu:

"-Babaanneciğim, şimdi facebook diye bir şey var; insanlar gittikleri lokantalarda yedileri şeylerin fotoğrafını çekip binlerce kişiye gösteriyorlar!.."

"-Aayy ne ayıp... İnsan hiç yediğini söyler mi?"

"-Âh anneciğim, her hâllerinin fotoğrafları var. Gezdikleri yerlerin, yedikleri yiyecek-içeceklerin, aldıkları eşyâ ve kıyâfetlerin, hattâ beylerinin aldığı çiçekleri üzerinde yazdıkları notlarla paylaşıyor insanlar..."

"-Yavruuum, sen neler diyorsun? Kıyamet koptu kopacak desene... Evler çırılçıplak kaldı desene..." dedi gözyaşları içinde anlatmaya devam etti:

"-Biz beylerimizle yan yana yürümeye ar edinirdik; dul kalanlar var, evlenemeyenler var. Onların gönül yaralarına tuz basmayalım diye, beylerimizin bir adım gerisinden yürürdük... Şimdi kavgalar ortada, sevmeler ortada... Tabiî ki, hiç mahremiyet kalmayınca samimiyet de kalmıyor. Evin bereketi, büyüklere saygıdadır. Evin iffeti, örtülen perdedir. Sevginin iffeti, gizliliktedir. Gözün iffeti, göz kapaklarındadır. Bedenin iffeti, tesettürdedir. Utanma, hayâ, îmandan bir şûbedir. Bakın size, benim annemin anlattığı bir hikâyeyi anlatayım. Hikâye dedimse, adı hikâye... Aslında bir hadîs, hadîs-i kudsî hem de... Yani mânâsını Allâh'ın Peygamber Efendimize haber verdiği, sözlerini ise Peygamberimizin kendi sözleriyle ifade ettiği bir hadis...

Bu hadîs-i kudsîye göre:
"Allah Teâlâ, Âdem aleyhisselâm'ı yarattığı vakit Cebrâil aleyhisselâm ona üç hediye getirdi: İlim, hayâ, akıl. Ona dedi ki: «Ya Âdem!.. Bunlardan dilediğini seç!..»
Âdem aleyhisselâm aklı tercih etti. Cibrîl aleyhisselâm hayâ ve ilme, makamlarına dönmelerini emretti. Hayâ ve ilim dediler ki:

"-Biz, âlem-i ervâhta (ruhlar âleminde) hep beraber idik. Birbirimizden aslâ ayrılmayız. Ruhlar cesetlere girdikten sonra da aynı şekildedir. Ve akıl nerede olursa, biz ona tâbî oluruz.
Cibrîl aleyhisselâm da öyle ise yerlerinize yerleşin!.." diye emretmekle akıl dimağda, ilim kalpte, hayâ da gözde yerleşti."
İşte bu hadîs-i kudsîde de anlatıldığı gibi, hayânın makamı gözdür. Bu yüzden hem gözümüzü korumak önemlidir, hem de göze hitâp eden şeyleri kontrol altında tutmak..."

Gelini:
"-Haklısın anneciğim, biz iffetimizi kaybettikçe buhranlarımız arttı." dedi.

Torunu kaşığı sessizce bırakıp:
"-Ben babam gelince yemeğe başlayacağım, anneciğim!" dedi.
Babaanne de söylediklerinin evlatları üzerindeki tesirini görünce sessiz bir şekilde Allâh'a hamd etti.

13 Şubat 2014 Perşembe

Kola nerede işe yarar?

0 yorum | Devamını Oku...


Her yerde kolanın zararları ile ilgili yazıları okuyorsunuz. Kolanın kullanılabileceğimiz faydası var?
Ama insanlar üzerinde değil.


... Koca bir parça biftegi kolaya yatırın. 2 gün sonra kaybolduğunu göreceksiniz.

... Tuvalete bir kutu kolayı dökün, bir saat kalsın sonra sifonu cektiginizde yüzeyde herhangi bir leke kalmadıgını göreceksiniz.

.... Arabanızın tamponundaki pasları kola ile kolaylıkla çıkarabilirsiniz.

.... Aynı islemi pillerin uçlarındaki paslanmadada uyguluyabilrisiniz.

.... Dolap sürgüleriniz çalışmıyorsa kola ile inceltebilrisiniz.

.... Elbisenizde çıkmayan leke varsa üzülmeyin kola dökün ve deterjanla yıkayın, tertemiz olacaktır.

.... Kola üreticileri tasıyıcı kamyonlarının motorlarını temizlemek için 20yıldır kola surubu kullanmaktadırlar.

Burada anlatılanlara inanmadıysanız denemesi bir kola parasıdır.

Peki nedir bu kolanın bu kadar etkileyici temizliklerde bile kullanılabilmesinin sebebi ?

Kolanın ortalama pH degeri 3'4 tür.

Bu asidi de disleri ve kemikleri eritmek için yeterli , temizliklerde bu kadar etkili olmasının sebebi budur.

Aslına bakarsanız Kola ile dünyada kimsenin tavsiye etmeyecegi KARBONDİOKSİT içiyoruz. Hani şu dışarı atmak için devamlı nefes alıp verdigimiz atmak için ugraştıgımız KARBONDİOKSİT… 2001 yılında Delhi üniversitesinde kim daha fazla kola içecek diye bir yarışma yapıldıgında, 8 Litre kola içerek kazanan ve 10 dakika onra herkesin gözleri önünde ölen kişinin haberini duymuşsunuzdur.

Neden öldü ?

Çünkü çok fazla KARBONDİOKSİT almıştı ve kanında yeterince oksijen yoktu.

Başka bir örnek ; Kırılmış dişinizi bir şişe kolanın içine koyun ve 10gün sonra bakın… Diş 10günde büyük oranda erir. Halbuki dişler ve kemikler ölümden sonra bile en fazla dayanan organlarımızdır. Bir kola içerek migdenize dişlerinize ve kemiklerinize ne yaptığınızı bir düşünün.

Karar sizin!

30 Aralık 2013 Pazartesi

YAVUZ SULTAN SELİM HAN'IN İHANETE CEVABI

0 yorum | Devamını Oku...


Bir Gün Padişah Yavuz Sultan Selim pazarda gezerken keklik satılan bir tezgah görür ve keklik satılan tezgaha yönelir. Bütün keklikler 1 altındır fakat bir tanesi ayrı bir kafes içinde ve 100 altındır.

Yavuz Sultan Selim sorar:

-Bunlar 1 altın da bu neden 100 altın?

Satıcı:
-Hünkarım 100 altınlık olan ötüşüyle diğer keklikleri kendine çeker ve yakalanmalarını sağlar.

Yavuz Sultan Selim 100 altını çıkarıp adama verir ve
-Ver o kekliği bana! der.

Herkes şaşkınlık içinde napacak acaba koca Padişah bir kekliği diye düşünürken Yavuz Sultan Selim kekliğin kafasını tuttuğu gibi gövdesinden ayırıverir ve der ki:

-KENDİ IRKINA İHANET EDENİN SONU BUDUR!!!
 

18 Aralık 2013 Çarşamba

Dondurulmuş limonun şaşırtıcı faydası

0 yorum | Devamını Oku...


Dondurulmuş limonun şaşırtıcı faydası

Bunların tamamı donmuş limondadır.

Restoranlardaki çoğu bilinçli tüketiciler limonun tamamını kullanır veya tüketirler, hiç bir kısmını ziyan etmezler.

Ziyan etmeden limonun tamamını nasıl kullanırsınız?

Basit... Limonu (yıkayıp) buz dolabınızın buzluk bölümüne koyuyorsunuz. Donduktan sonra mutfak rendesini alıp limonun tamamını rendeleyebilirsiniz. Soymanız falan gerekmiyor. Rendelenmişini yemeklerinizin üzerine serpebilir, sebze salatasına, dondurmaya, çorbaya, makarnaya, makarna sosuna, suşiye, balık porsiyonlarına katabilirsiniz.
Yemeklerin tamamı, daha önce hiç tatmadığınız mükemmel bir lezzet kazanacaktır.
Büyük olasılıkla, limon denince sadece limon suyu ve vitamin C aklınıza gelir. Sadece bu kadar olduğunu düşünürsünüz. Artık limonun gizemlerini öğrenince onu kupada içeceğiniz hazır çorbalarınıza bile katabileceksiniz.

Limonun tamamını kullanmanın, bir kısmını ziyan etmeyip yemeklerinize yeni bir lezzet katması dışında asıl avantajı nedir?

Rendelenmiş limonunuz, limonun sadece suyunda bulunandan 5 veya 10 kat daha fazla vitamin içerir. Ve evet, şimdiye kadar bunu kaybediyordunuz. Ama bundan sonra, tüm limonu dondurmak gibi basit bir işlem sonrasında, onu rendeleyip yemeklerinizin üzerine serperek tüm besleyici özelliklerini kullanıyor olacak, yani daha sağlıklı besleniyor olacaksınız. Ayrıca rendelenmiş limonun dinçleştirici ve vücuttaki toksinleri giderici etkisinden yararlanacaksınız.

İşte bunun için limonunuzu buzluğa koyun, donsun ve her gün yemeklerinizin üzerine rendeleyin. Böylece, yiyecek ve içeceklerinizi daha leziz hale getirip daha sağlıklı ve uzun yaşamın anahtarını kullanıyor olun! İşte limonun gizemi budur! Geç bile olsa başlayın, HİÇ olmamasından İYİDİR! Limonun sürpriz yararlarından faydalanın!

Limon (Citrus) kanser hücrelerini öldüren mucizevi bir üründür. Kemoterapiden çok daha tesirlidir. Bunu nereden mi biliyoruz? Çünkü kendilerine yüksek kârlar sağlayacağını bildikleri için limon özütünün sentetik versiyonlarını üretmeye uğraşan laboratuvarlar var.

İhtiyaç duyacağını düşündüğünüz dostlarınıza, limonun hastalık önleyici etkisi olduğunu duyurarak yardımcı olabilirsiniz. Tadı hoştur ve kemo-terapinin korkunç etkilerini göstermez. Kemo-terapi ilaçları üretiminden fayda sağlayan multi-milyoner büyük şirketlerin çıkarlarını riske atmamak adına bu gizemin özenle saklı tutulduğu sürece ne kadar insanın öleceği bilinmez.

Bilindiği üzere, iki çeşit limon ağacı vardır. Limon ve misket limonu. (konu olan limondur, diğeri değil). Limon meyvesini farklı şekillerde tüketebilirsiniz. Pulpa'sı yenebilir. Sıkılarak suyu çıkarılabilir. Limonlu içecekler yapılabilir, dondurma vs.. Limonun birçok vasfı sayılabilir ama en ilginci URLAR, YUMRULAR, KİSTLER, TÜMÖRLER üzerindeki etkisidir.

Bu bitkinin her tür kansere iyileştirici etkisi kanıtlanmıştır. Bazıları onun her tür kanserin tedavisinde faydalı olduğunu söyler. Ayrıca geniş spektrumlu anti-bakteriyel olarak iltihaplara / enfeksiyonlara ve mantara karşı kullanılır. Dahili parazit ve bağırsak kurtlarına karşı etkindir. Çok yüksek tansiyona karşı kan basıncını düzene sokar. Anti-depresandır. Strese ve asabi bozukluklara karşı iyi gelir.

Bu bilginin kaynağı ise çok etkileyicidir: Dünyanın en büyük ilaç üreticisi firmalarından biridir. Bu firmanın beyanına göre 1970'den beri 20'nin üzerinde yapılan laboratuvar testlerinde limon ekstrelerinin uygulanmasıyla; içlerinde kolon / kalın bağırsak, meme, prostat, akciğer ve pankreas da olmak üzere 12 kanser tipinde başarılı sonuçlar alınmıştır.

Limon ağacından elde edilen bileşiklerin, bütün dünyada kemo-terapide kullanılan Adiamycin ürününden 10 000 kat daha iyi olduğu saptanmış, kanser hücrelerinin gelişmesini yavaşlattığı gözlemlenmiştir. Daha da şaşırtıcı gözlem şudur ki: Limon özü kötü huylu kanser hücrelerini tahrip ederken sağlıklı hücrelere hiç zarar vermemektedir.

10 Aralık 2013 Salı

YAŞLANMAYI KUŞBURNU İLE ÖNLEYİN....

0 yorum | Devamını Oku...


Kuşburnu Yaşlanmayı Geciktiriyor !
Kuşburnu bitkisi; İnsan sağlığı üzerindeki önemli etkileri
sayesinde binlerce yıldan beri birçok kültür tarafından
kullanılıyor. Vitamin ve minareler bakımından oldukça zengin
olan kuşburnunun, insan sağlığına zararlı hiçbir pestisit ve
ağır metal içermiyor.
Kuşburnunun en yüksek oranda C vitamini ve mineral
maddeler açısında yüksek oranda fosfor ve potasyum içerdiği
söyleyen Diyetisyen E. Funda Tuzgöl, hiç bilinmeyen
faydalarını da sıralıyor.
A vitamini olan karoten, B1 B2, E ve K vitaminleri de
içermektedir. Mineral madde yönünden de zengin olup
yapısında sodyum, kalsiyum, magnezyum, demir, mangan,
bakır, çinko gibi katyonlar yanında, sülfat, klorür, nitrat gibi
anyonlar da bulunmaktadır.

Kuşburnu Her Derde Deva...

• Dokulardaki sertleşmelere ve kemik erimesine karşı
tedavide,
• Bulaşıcı hastalıklarda,
• Profilaksi ve C vitamini eksikliğinin tedavisinde,
• Ateş, genel yorgunluk sırasında ve immün sistemin
güçlendirilmesinde,
• Gastrik spazımda, gastirik asit eksikliğinde ve ülserden
kaynaklanan şişkinliğin önlenmesinde,
• Bağırsak hastalıklarında ve ishalin önlenmesinde,
• Safra kesesi taşlarının önlenmesinde,
• Gut hastalığında, ürik asit metabolizma bozukluklarında,
• Kireçlenmelerde, siyatiklerde,
• Diyabette kan şekerini düzenlemede,
Karaciğer iltihabını gidermede,
• Gözleri kuvvetlendirmede ve gece körlüğünü önlemede (göz
banyosu şeklinde),
• Grip, sekresyonun azaltılmasında, solunum yolları
enfeksiyonunda ve öksürük tedavisinde,
• Genel enfeksiyonlar, kabızlık, safra kesesi, böbrek ve
mesane rahatsızlıklarında,
• Romatizmada ve bulaşıcı hastalıkların tedavisinde,
• İştah açmada,
• Vücudun yaşlanmasını geciktirmede,
• Tansiyonu düzenlemede,
• Hemoroit tedavisinde,
• Sindirim sistemimizde bulunan bazı parazit yapıların
atılımını kolaylaştırmada,
• Kemik kırılmalarında, raşitizmde, vücudun bağ dokularını
güçlendirmede,
• İrinli yaralarda, selülitte, akne ve cilt bozukluğunun
giderilmesinde, yara iyileştirici olarak ve yanıklarda,
• Kanser ve bazı rahim hastalıklarında, kanamalarda,
hamilelik dönemindeki kramplarda ve menapoz tedavisinde,
• Kanı inceltme, kan devir daimini hızlandırmada ve toksinleri
çözmede,
• Çeşitli kanamalarda (hemorojik diatez), kansızlıkta, ve kanı
temizlemede,
• Kavrama yeteneği ve beyin fonksiyonlarını güçlendirmede,
• Stresin azaltılmasında etkili olduğu bilinmektedir.

25 Kasım 2013 Pazartesi

Sebzelerin Organlarımız ile Benzerlikleri ve Sağlık için Yararları

0 yorum | Devamını Oku...


Şekil olarak da sebze meyveler ve organlarımız arasında bir bağ olduğunu biliyor musunuz?

* Havuç dilimi insan gözüne benzer. Bilimsel araştırmalar havucun gözlerin kan akışını ve işlevini iyileştirdiğini göstermiştir.

* Domateste kalpte olduğu gibi dört odacık vardır ve kırmızı renklidir. Bütün araştırmalar domatesin kalp ve k
an için faydalı olduğunu göstermiştir.

* Üzüm salkımı kalp şeklindedir, her bir üzüm tanesi kan hücresi gibi görünmektedir ve araştırmalar üzümün ciddi kalp ve kan canlandırıcı bir gıda olduğunu göstermiştir.

* Ceviz küçük bir beyin görünümündedir. Beyin fonksiyonlar için faydalıdır.

* Fasulye böbrek görünümündedir ve böbrek fonksiyonlarını iyileştirir.

* Sap kereviz, Çin lahanası ve Rhubarb kemiklere benzer. Bu gıdalar kemikler için faydalıdır, sodyum oranları eşit ve %23 dür. Gıdanızda yeterli sodyum yok ise vücut kemiklerden çeker ve kemikler zayıflar. Bu gıdalar iskeletinize faydalıdır.

* Patlıcan, avokado ve armut kadınların rahim ve serviks sağlığı ve fonksiyonlarını hedefler ve görünümleri bu organlara benzerler. Araştırmalar kadınların haftada bir avokado yemeleri halinde hormonları dengelediğini, istenmeyen doğum sonrası kilolarını azalttığını ve serviks kanserini önlediğini göstermiştir.

* İncir tohum doludur ve ağaçta ikili olarak asılarak büyür. İncir sperm sayısını ve hareketliliğini arttırır ayrıca erkek kısırlığını önler.

* Tatlı patatesin görünümü pankreasa benzer ve şeker hastalarının glisemik indeksini dengeler.

* Zeytin yumurtalıkların sağlığına ve fonksiyonuna yardımcı olur.

* Greyfurt, portakal ve diğer narenciye meyveleri kadın göğüsüne benzer ve bunların sağlığına ve lenfin hareketine yardımcı olur.

* Soğan vücut hücreleri görünümündedir. Bütün vücut hücrelerinden atık maddelerin temizlenmesine yardım eder. Hatta gözlerin epitelyal katlarının yıkayan gözyaşlarına bile sebep olur..
 

28 Ekim 2013 Pazartesi

Aylara göre Karakteristik Özellikleriniz

0 yorum | Devamını Oku...
Hangi Ayda Doğdunuz?
Ocak
...Hırslı ve ciddi kişilik
......Öğrenmeyi ve öğretmeyi sever
İnsanların zaaflarını ortaya çıkarmayı sever
Çok eleştirir
Akıllı ve planlı programlıdır
Çok çalışır ve üretkendir
Duyarlı ve derin hisleri olan biridir
İnsani nasıl mutlu edeceğini bilir
Aşırı dikkatlidir
Bünyesi kuvvetlidir
Zor heyecanlanır
Romantiktir ama aşkını ifade etmekte zorlanır
Çocukları sever
Evcil ve sadık bir eş olur
Kolayca kıskanır
Sosyal yönden zayıftır


Şubat
Somut şeylere önem verir
Değişkendir
Sessiz utangaç ve ağırkanlıdır
Kendine güveni pek yoktur
Dürüsttür
Özgürlüğüne düşkündür
Bazen saldırganlaşır
Kesin olmayan işlerden hoşlanmaz
İnatçıdır
Hayallerinin peşinden gider
Batıl inançlara eğilimlidir


Mart
Çekici kişilik
Utangaç ve tutucu
Esrarengiz
Cömert ve sempatik
Rahatına düşkün
Duyarlı
Hizmet etmekten zevk alır
Kolay sinirlenmez
Güvenilir
Nezakete önem verir
İyi bir gözlemcidir
İntikamcıdır
Seyahat etmeyi sever
Dikkat çekmeyi sever
Dekorasyona meraklıdır
Tempolu müzikleri sever
Çok değişkendir


Nisan
Aktif ve enerji doludur
Çabuk karar verip çabuk pişman olur
Şefkatlidir
Mantığını dinler
Diplomatiktir
İnsanları teselli etmeyi sever
Dostlarının sorunlarıyla yakından ilgilenir
Cesurdur
Maceraperesttir
Sevgisini ve ilgisini belli eder
Hafızası güçlüdür
Baş ve göğüs hastalıklarına eğilimlidir


Mayıs
Sert yapılı
Kolay sinirlenir
Kolay ilgi çeker
Fiziksel güzelliğe önem verir
Motivasyona ihtiyacı yoktur
Sistematik çalışır
Hayal kurmayı sever
İleri görüşlüdür
Kolay sakinleştirilir
Anlayışlıdır
Kulak ve boyun bölgesi hassastır
Edebiyat ve sanatla ilgilidir
Evde oturmayi sevmez
Çocukları pek sevmez


Haziran
Aynı anda birden fazla şey düşünür
Nazik ve tatlı dillidir
Hassastır
Kararsızdır
Komik ve eğlencelidir
Konuşkandır
Kolay arkadaş edinir
Kolay incinir
Gribe yatkın bünyesi vardır
Çok inatcıdır


Temmuz
İyi bir sırdaştır
Anlaşılması güç biridir
Aşırı gururlu
Başkalarının düşüncelerine aşırı önem verir
Sokulgandır
Kin tutmaz
Sempatiktir
Yanlız olmayı sever
Kolay öğrenir
Arkadaş sıkıntısı çekmez
Mide sorunları olabilir
Zor ikna olur
Ağır işleri sever


Ağustos
Şakalaşmayı sever
Duyarlı ve ilgilidir
Korkusuzdur
Liderlik özellikleri vardır
Ruhbilimle ilgilenir
Kolay provoke edilir
Dikkatli ve tedbirlidir
Bağımsızlığına düşkündür
Yol göstermeyi sever
Romantiktir

Eylül
İnsanların hatalarını yüzüne vurmayı sever
Detaylarla uğraşır
İyi bir konuşmacıdır
Sadık ve güvenilirdir
Sorumluluk almayı sever
Bilgi ve kültüre önem verir
Spor ve seyahati sever
İlişkilerinde seçicidir
Hislerini kendine saklar


Ekim
Herkesle sohbet etmeyi sever
İlgi odağı olmak ister
Yalancılığı yapmacıklığı sevmez
Arkadaşlarına çok önem verir
Çabuk kırılıp cabuk toparlanır
Kararsızdır
Duygusaldır
Kendine kolay güvenmez
Etrafından çabuk etkilenir


Kasım
Eğlenceli kişilik
İnsanları kolay etkiler
Çalışkan ve sorumluluk sahibi
Kontrolu ele almayı sever
Enerjik ve çevresini motive eden biridir
İyi bir liderdir
İçten ve yardımseverdir
Adil davranır
Sürprizleri sever
Hataları affetmez
İradesi güçlüdür
Derin duygularla sever
Herkesi oldugu gibi kabul eder
Sır saklamayı bilir


Aralık
Sadık ve cömert
Sabırsız
Birlikte vakit geçirmesi eğlenceli kişilik
Azimli
Sosyal yönü kuvvetli
Dostlarını kendinden fazla düşünür
Kızgınlığı uzun sürmez
Sevildiğini hissetmek ister
Espri anlayışı gelişmiştir

Hakkımızda

Bu Sayfa Üzerinde Aklınıza gelecebilecek tüm sorulara cevap arayacağız, sormak istediginiz birşey varsa iletişim kısmından yazabilirsiniz.

Takip Listemizden

İstatistikler


Sitemizde 33 kategoride toplam yazı bulunmaktadır!

Görüntülenme

back to top