TEMİZLİK ÜRÜNLERİNİN İNSAN SAĞLIĞINA ETKİLERİ
Temizlik ürünlerine dikkat
Temizlik malzemelerinin hatalı kullanımının içerdikleri kimyasallar nedeniyle insan ve çevre sağlığı açısından tehlike yaratabileceği uyarısında bulunuldu. Temizlik malzemelerinin çevre ve insan sağlığına etkileri Doğal Hayatı Koruma Vakfı ile Doğal Hayatı Koruma Derneği’nin birlikte hazırladığı ”Doğadaki Ayak İzlerimiz” adlı kitapta ele alındı.
Konuyla ilgili yazıda, kişisel bakım, çamaşır ve bulaşık malzemelerinin hatalı kullanımının içerdikleri kimyasallar nedeniyle yaratabileceği en büyük tehlikenin toksik zehirlenmeler olduğuna dikkat çekildi. Yazıda, bu malzemelerinin birbirine karıştırılması halinde ortaya çıkan gazların da hem zehirlediği hem de çevreye zarar verdiği vurgulandı.
Yazıya göre, günlük yaşamın vazgeçilmez kişisel temizlik ürünlerinden sabun, jel, saç ve vücut şampuanları fazla kullanma, yutulma ve gözle temas halinde alerjik reaksiyonlara, çocuklarda ise ciddi zehirlenmelere yol açıyor . Çamaşır deterjanlarında bulunan beyazlatıcıların içerdiği kimyasallar, uzun zaman ve direkt temas halinde, ciltte ve gözde tahriş, mide bulantısı ve baş ağrısı yaratıyor. Bulaşık deterjanlarının direkt teması gözde sulanma yaparken, otomatik makineler için üretilen deterjanların çıplak elle tutulması cilde zarar veriyor. Aerosolların içeriğinde bulunan gazlara yüksek dozda maruz kalınması da göz ve burun tahrişine, solunum yolu rahatsızlıklarına neden oluyor. Çok amaçlı toz ve sıvı temizlik ürünlerinin içeriğinde bulunan kimyasallar ise gözde tahriş, yüksek dozda maruz kalındığında ise ciltve solunum yollarında alerjik reaksiyonlara yol açıyor.
Cam temizleyicilerinin direkt teması cilt ve göz tahrişine yol açarken, solunduğu takdirde akciğere, böbreklere ve karaciğere zarar veriyor. Mutfak ve banyo temizleyicilerinin içerdikleri güçlü kimyasallar, direkt temas halinde göz ve cilt tahrişine, yanığa, solunması halinde ise baygınlık ve enfeksiyona neden oluyor. Metal temizleyicilerin içinde bulunan organik asitlerin gözlerle teması halinde tahriş, solunması ya da yutulması halinde ise zehirlenmeler meydana geliyor. Fırın temizleyicileri ise göz ve cilt yaralarına, geçici körlüğe, solunması halinde beyin, akciğer ve böbrek rahatsızlıklarına yol açıyor. Halı ve kumaş temizleyicileri ciltte kaşıntılara, solunması halinde ise burun, boğaz ve solunum yolu tahrişine neden oluyor. Tuvalet temizleyicilerinin direkt teması halinde geçici körlük, cilt, ağız ve boğaz tahrişi yaşanabiliyor. Lavabo açıcılarında bulunan asitler ise ciddi yanıklara, körlüğe, astım krizlerine ve zehirlenmelere neden oluyor.
Ne yapmalı?
Yazıda, temizlik ürünlerine yüksek dozda maruz kalındığı, solunduğu ya da yutulduğu takdirde yapılması gereken ilk yardım hakkında da şu bilgilere verildi.
Ne tür bir maddeyle temas edildiği, dozu ve süresi kesin olarak bilinmelidir.
Temizlik ürünleri yutan kişi kusturulmamalı. İlk önce bir bardak su içirilmeli sonra hemen hastaneye götürülmelidir.
Ciltle temas halinde elbiseler, gözle temas halinde varsa lenslerhemen çıkarılmalı, temas eden bölge bol su ile 15-20 dakika boyunca yıkanmalıdır.
Şişme ve kızarma halinde doktora başvurmalıdır.
Temizlik ürünlerinden çıkabilecek gazların solunması durumunda ise hemen açık havaya çıkılmalı. Nefes darlığı görüldüğünde hastaneye başvurulmalı.
Temizlik ürünleri, içerdikleri kimyasal maddeler nedeniyle, çok dikkatli kullanılmalıdır. Yanlış, gereksiz ve aşırı miktarda kullanılmaları, insan ve çevre sağlığını tehlikeye atar. Kullandığımız temizlik ürünlerinin yaratabileceği en önemli tehlike, bir kimyasalın fazla miktarına uzun zaman maruz kalınmasıyla ortaya çıkan toksit zehirlenmelerdir. Temizlik maddeleri birbirine karıştırıldığında ortaya çıkan gazlar da hem insanları zehirlemekte, hem de çevreye zarar vermektedir.
Kişisel temizlik ürünleri dışındaki temizlik ürünlerinin hiçbirinin ciltle teması; el, yüz, vücut ve gıda maddelerinin temizliğinde kullanılmaları önerilmez. Özellikle çamaşır suyu, göz ve cilt yaralarına sebep olabilen fırın temizleyicileri, ciddi yanıklara ve körlüğe sebep olabilen lavabo açıcıları gibi maddelere asla çıplak elle dokunulmamalıdır; hiçbir temizlik ürünü solunmamalıdır.
Yanlışlıkla içilmesi hayati tehlike yaratacağından, bütün temizlik ürünlerinin çocukların ulaşamayacağı yerlerde saklanması gerekir.
İlk yardım
Temizlik ürünleri, insan sağlığına ancak yüksek dozlarda maruz kalındığı, solunduğu ya da yutulduğu zaman zarar verebilir. Böyle bir durumda, uyulması gereken kurallar aşağıdaki gibidir:
Ne tür maddeyle temas edildiği kesin olarak tespit edilmelidir.
Temas edilen doz ve süre çok önemlidir; mutlaka bilinmelidir.
Temizlik ürünlerini yutan kişiyi kusturmamalı, ilk önce bol miktarda su içmeli, sonra hemen hastaneye götürmelidir.
Ciltle temas halinde giysiler, gözle temas halinde -varsa- lensler çıkarılmalı, temas eden bölge bol suyla 15-20 dakika boyunca yıkanmalıdır. Şişme ve kızarma hallerinde doktora başvurulmalıdır.
Temizlik ürünlerinden çıkabilecek gazların fazla solunması durumunda hemen açık havaya çıkılmalıdır. Nefes darlığı görüldüğü takdirde hemen hastaneye başvurulmalıdır.
Üreticiler ne yapmalı?
Günümüzde, temizlik ürünü üreticileri insan sağlığında ve çevre kirliliğinde oynadıkları rolün bilincinde olarak, araştırma ve geliştirme çalışmalarına yatırım yapmalıdırlar.
Etiketlerinde, kullanılan kimyasalları açıkça belirtmelidirler. Kullandıkları hammaddelerin klor içermemesine, tropikal ya da doğal yaşlı ormanlardan sağlanmamasına dikkat etmelidirler.
Daha az hammaddeden daha fazla ürün üretmeli, daha fazla konsantre ürün sunmalıdırlar.
Ürettikleri maddelerin fosseptikler yoluyla yer altı sularına karışacağının bilinciyle, doğada parçalansa bile zararlı kimyasallara dönüşebilecek kimyasallar kullanmamalıdırlar.
Fosfat kullanımını olabildiğince azaltmalı, mümkünse tamamen bırakmalıdırlar.
Hiçbir üründe kloroflorokarbon (CFC) kullanmamalıdırlar.
Temizlik ürünlerinin ambalajlarını çocukların açamayacağı şekilde üretmelidirler.
Geri dönüşümlü ambalaj malzemesi kullanmalıdırlar.
Üretim merkezlerinde tam arıtma yöntemleri kullanmalıdırlar.
Yeniden doldurulabilen ambalajları tercih etmelidirler.
Ürünlerin, soğuk suda da etkili olmasına özen göstermelidirler.
Siz ne yapabilirsiniz?
Temizlik ürünü satın alırken, ne tür temizlik için kullanacağınızı düşünün. Yalnızca gereksiniminiz olan ürünleri satın alın.
Temizlik ürünü satın alırken konsantre ürünleri tercih etmeniz hem tasarruf sağlar, hem de daha az ambalaj tüketmenize neden olur.
Ambalajı geri dönüştürülmüş ürünleri tercih edin.
Aldığınız ürünü kullanmadan önce, mutlaka kullanma kılavuzunu okuyun.
Temizlik ürünlerini kesinlikle birbiriyle karıştırmayın.
Kullanma dozunu etikette belirtildiği kadar ayarlayın. Fazla kullanmak daha iyi temizlik sağlamazken, hem sağlığınıza, hem de çevreye daha çok zarar verir.
Temizlik ürününü çocukların erişemeyeceği yerlerde saklayın.
Temizlik ürünlerinin kapaklarını sıkıca kapatın ve hiçbir temizlik ürününü yiyeceklerle aynı dolapta saklamayın.
Temizlik ürünlerini sonuna kadar kullanın. Ambalajları içinde kalan maddelerle çöpe atmayın.
Hiçbir temizlik ürününü kendi ambalajından başka bir ambalajda saklamayın.
Bulaşık makinesine koymadan önce yemek artıklarını iyice temizleyin.
Yanıcı maddeleri yaşam alanınızdan uzak bir yerde saklayın.
Temizlik ürünlerini oda sıcaklığında ve kuru bir yerde saklayın.
Fazla miktarda temizlik ürünü kullanılması gerektiğinde, ortamı iyice havalandırın.
Bulaşık ve çamaşır makinenizi aşırı doldurmamaya özen gösterirken, tam dolmadan da çalıştırmayın.
Temizlik ürünlerini her kullanışınızda koruyucu eldiven kullanma alışkanlığı edinin.
Hijyenik bir ev ortamı için kullandığımız onlarca çeşit temizlik ürünü hem sağlığımızı hem de çevreyi tehdit ediyor. Solunum yolu enfeksiyonlarına, geçici körlüğe, karaciğer sorunlarına ve astım krizine yol açabilen temizleyicileri bilinçli kullanmak gerekiyor.
Marketlerin temizlik ürünü reyonunda vecd hâlinde dolaşan kadınlara o mis kokulu yeni, yepyeni, her seferinde ‘ultra’ temizlikler vadeden kir sökücülerin, aslında ‘zehirli kimyasallar’ olduğunu ve hijyen tutkusunun beraberinde hastalıkları da getirdiğini anlatmak ne zor! Kaldı ki, bu satırların yazarları da vaktiyle, ambalajlara bakıp, limonlu bulaşık deterjanının mı yoksa amonyaklının mı daha iyi temizleyeceğini kestirmeye çalışmışlardı. Yerlere dağ esintisi mi iyi giderdi yoksa lavanta kokusu mu? Hele o reklâmlar! Akdeniz rüzgârında uçuşan beyaz çarşaflara, ışıldayan lavabolara, havluların üzerinde zıplayan sevimli ayıcıklara hangi kadın kayıtsız kalabilir ki?
Evlerimizin o ‘reklam evleri’ne hiç benzemediğini anlayanlar anladı. Yer kovasına parfümlü temizleyici döktük diye komşuların kapı önünde toplandığına da şahit olmadık daha; ama asıl anlaşılması gereken, raflardaki temizlik ürünlerinin hijyen sağlamaktan çok daha fazlasını yaptığı… Kronik yorgunluk sendromu, cilt rahatsızlıkları, karaciğer sorunları ve hatta lenf kanserinden söz ediyoruz. Çevreye verdikleri zarar da cabası. Evlerini onlarca çeşit temizlik ürünüyle doldurup, bulaşıklarını çamaşır suyuyla yıkayan ve sanki veba mikrobundan öç almak istercesine hınçla temizlik yapan kadınlar bir kez daha düşünmeli; “Temizlerken ölüyor muyum?”
Çamaşır suyu-tuz ruhu karışımı geçtiğimiz ay Ankara’da bir anne ve kızın ölümüne sebep oldu. Hava soğuk olduğu için pencereleri açmayan Göknur, daha temiz olma uğruna hazırladığı terkibin kurbanı oldu. Kullandığı ürünler açıkta satılan ve içeriği asla bilinemeyen ürünlerdi; ama markalıların daha masum olduğunu kim söyleyebilir? Özellikle tehlikeli karışımlarda markanın hiç önemi yok. Memorial Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Füsun Soysal, temizlik yaparken zehirlenen iki hastasından birinin astımlı olduğunu, diğerinde de kimyevi maddelerin astımı ortaya çıkardığını söylüyor.
Temizlik ürünlerinin birbirine karıştırılması sonucu ortaya çıkan tahriş edici gaz, bronşların içindeki hücreleri tahrip edebiliyor ki bu durum, zatürree gibi ciddi enfeksiyonları kolaylaştırıyor. Ayrıca, sigara tiryakilerinde görülen kalıcı nefes darlığına ve balgamlı öksürüğe yol açabiliyor. Dr. Soysal özellikle alerjisi olan kadınları maskeli çalışmaları konusunda uyarıyor: “En güzeli, diş hekimlerinin kullandığı kalın maskeler. Bunları ecza depolarından bulabilirler. Eczanede satılan ince maskeler ise iki kat takılmalı. Alerjisi olanlar özellikle parfümlü temizleyicilerden kaçınmalı ve asla çamaşır suyu kullanmamalı.” Hoş kokulu ürünler Füsun Hanım’a göre yalnızca astım ya da kronik bronşit hastaları için değil, sağlıklı kadınlar için de zararlı.
Ürün etiketleri, karşılaşılması muhtemel zararlar hakkında ipuçları veriyor. Uyarılar çoğunlukla ciltle temasın mümkün olduğunca aza indirilmesi yönünde. Beyazlatıcıların içerdiği sodyum hipoklorit, klor, sodyum hidroksit, sodyum perborat gibi kimyasallar direkt temas hâlinde cilt ve göz tahrişlerine, mide bulantılarına ve baş ağrılarına yol açabiliyor. Otomatik makineler için üretilen deterjanların içeriğindeki sodyum silikat da cildi tahriş eden ürünlerden. Mutfak ve banyolar için kullandığımız güçlü temizleyicilerin, lavabo açıcıların ve fırın temizleyicilerinin baygınlığa, solunum yolu enfeksiyonlarına, geçici körlüğe, beyin, akciğer ve böbrek rahatsızlıklarına ve astım krizine yol açma ihtimali bir soruyu da beraberinde getiriyor; “Temizlemek için tükettiğimiz ürünler gerçekte ne içeriyor?”
“Deterjanların yüzde 80’i karanlık madde”
Reklam verenin en kolay cevap aldığı kesim ev hanımları ve çocuklar. Çarpıcı sloganlar ve gösterişli sunumlar karşısında savunmasız kalan bu grup, kolayca kanıyor pazarlama stratejilerine. Bu taktiklere bir de ev kadınlarının temizlik karşısındaki zaafları eklendiğinde her eve onlarca çeşit temizlik ürünü girmesinin sebeb-i hikmeti ortaya çıkıyor. Daha temiz, daha beyaz eşyalara sahip olmak için her şey. Peki, hakikaten iddia edildiği kadar mucizevî mi bu ürünler?
İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Bölümü Analitik Kimya Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Reşat Apak bu soruya “Hayır!” cevabını veriyor. İddiaları birbirinden çok farklı olan deterjanlara bakıldığında içeriklerinin aslında o kadar da farklı olmadığı görülüyor. Yani ilk hesaplamada, kullanılan ürünleri en azından yarı yarıya azaltmak mümkün. Ürün etiketleri bu benzerliğin yanında bir şeyi daha ortaya koyuyor: Tüketici, temizlik malzemelerinin içeriğini oluşturan maddelerin yüzde 80’ini bilmiyor. Aynı zamanda NATO Çevre Dairesi Türkiye Temsilcisi olan Apak da “Deterjanların üzerinde verilen formülasyonlara bakıldığında içeriğin yüzde 15-20’si belirtiliyor, gerisi karanlık madde. Yani ne olduğu belli değil.” sözleriyle bu belirsizliğe dikkat çekiyor.
Sadece küçük üreticilerin değil dünya pazarının büyük kısmını elinde bulunduran çokuluslu şirketlerin ürün etiketlerinde de bu belirsizlik var. Ariel, Alo, Ace gibi temizlik maddelerini üreten Procter & Gamble Dış İlişkiler Müdürü ve Türkiye Deterjan Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Melike Yenigün, etiketlerin geçtiğimiz eylül ayında yapılan teknik düzenlemelere uygun olduğunu söylüyor. “AB’ye uyum sürecinde yapılan değişiklik gereği hangi içeriğin etikete taşınacağı Sağlık Bakanlığı yönetmeliği ile belirlenmiştir. Tüm endüstri bu yönetmelik çerçevesinde hareket etmektedir.” diyen Yenigün, etiket bilgilerinde tüketiciyi içerik ve miktar hakkında bilgilendirme esasıyla yola çıktıklarını ve formülasyonun detayını vermek zorunda olmadıklarını belirtiyor. Bu durumda bir an önce yapılması gereken iki şey var: İlki, bu belirsizliği giderecek yasal düzenlemeler, ikinci ve belki de daha önemlisi tüketicilerin bilinç düzeyinin yükseltilmesi.
Temizlik ürünleri çok masum gerekçelerle satın alınıyor elbette. Tıkalı boruları açacak bir lavabo açıcının aslında bilim adamlarının korkulu rüyası olduğunu kim bilebilir ki! Tehlike, çözünürken körlüğe yol açabilecek gazlar çıkaran lavabo açıcılardan ibaret de değil. Tuz ruhu, kanserojen optik ağartıcılar vs. vs… Reşat Apak, “Ne kullandığının bilincinde olmayan bir insanın bu ürünleri kullanmaması gerekiyor.” dese de ürün içeriğinin tamamının bilinmesi de sorunun çözümü için yeterli değil. Hipoklorit, perborat, hidroksit, nitrit, nitrat… pek çoğumuz için bir anlam ifade etmiyor.
O hâlde yapılması gereken ne? Prof. Dr. Apak’a göre günlük hayatta maruz kalınan bu gibi tehlikeler, ilköğretimde vatandaşlık dersi kapsamında öğretilmeli. Öğrencilere verilecek hayatta kalma eğitiminin, il özel idaresindeki hiyerarşiden daha önemli olduğuna şüphe yok. Ancak gerekli düzenlemeler yapılana kadar daha dikkatli olmak ve temizlik ürünü fetişizminden uzak durmak dışında çare görünmüyor. Zira kimya sanayisi sağlıklı ürünler üretmeye teşvik edilene kadar bilinçsiz tüketicinin maruz kaldığı tehlike azalmayacak.
Alternatif arayışına çıkanların ilk karşılaştıkları seçenek, evlerde pazarlanan ve ekolojik olduğu iddia edilen ürünler. Reşat Apak, sağlıklı olduğu iddiasıyla piyasanın oldukça üzerinde rakamlara satılan bu ürünlerin de iddia edildiği gibi ekolojik olmadığı görüşünde; “Hedeflenen sonuç daha beyaz ürünse kullanabileceğiniz birkaç malzeme var. Bu karışımların hepsi insan ve çevre sağlığı üzerinde birbirine yakın sonuçlar verir. Her ne kadar aksi iddia edilse de birbirlerinden farklı olmaları mümkün değil.”
Kimyasal ürünlerin olumsuz etkileri insan sağlığı ile de sınırlı değil. Ambalajlarda kullanılan geri dönüşümsüz plastikler ve içerikteki kimyasallar çevreyi de tehdit ediyor. Zararlı kimyasalların en bilineni su kaynaklarında yosun üremesine sebep olan fosfat. Yosunlanma sonucu akıntının zayıf olduğu su kaynaklarında oksijen hızla tükeniyor ve canlı çeşitliliği azalıyor. Atık su kaynaklarında arıtım maliyetlerinin birkaç katına çıkmasının sebebi de fosfata bağlı köpükler. Taneciklerin bir araya gelerek dibe çökmesini engelleyen köpükler, arıtma işleminin uzamasına sebep oluyor. Bu etkileri nedeniyle yurtdışında fosfat bazlı ürünlere yasal sınırlar konmuş durumda. Kurşunlu benzine konan kota gibi bir düzenleme ile fosfat kullanımını Türkiye’de de sınırlandırmak mümkün.
Tuvalet ve fırını temizlemek için asit, banyoyu dezenfekte etmek için fenol, mobilyaları cilalamak için damıtılmış petrol ürünleri, çamaşırları beyazlatmak için klor ve diğerleri… Günlük hayatta 70 bine yakın kimyasal ürünle temas hâlindeyiz. Bunların çoğunun kansere ve diğer sağlık etkilerine yol açtığından şüphelenilse de sadece 600 tanesi yeterince test edilmiş durumda. Ülkemizde de hijyen amaçlı kimyasalların etkilerini ortaya koymak için yapılmış geniş kapsamlı bir çalışma yok. Ancak riskin boyutları yurtdışında hazırlanan raporlara bakılarak görülebilir: ABD’de her gün lağıma 32 milyon pound (752 milyar YTL) ev temizleyici ürün boşaltılıyor. Yaygın kullanılan ürünlerde görülen 17 bin kimyasalın sadece yüzde 30’u insan sağlığı açısından test ediliyor. ABD Federal Çevre Koruma Dairesi araştırmaları, ev içi havadaki kimyasal seviyesinin dışarıya göre 70 kat daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Temizleyici ürünlere maruz kalındıktan sonraki 26 saniye içinde bu kimyasalların izleri vücudun bütün organlarında bulunabilir.
Tavsiyeler ve alternatifler
Kimyasal ürünlerin zararlarından korunmak için çeşit sayısını azaltmak ya da klor ve optik ağartıcılar gibi kanserojen ürünlerden sakınmak bir yöntem olabilir; ama daha doğal olanı kullanmak isteyenler anneannelerinin devrine dönmek durumunda. Tek yapılması gereken hangi maddenin nereye kullanılacağını öğrenmek. İşte Buğday Dergisi’nden Victor Ananias’ın yaptığı araştırmadan birkaç pratik örnek:
İki tatlı kaşığı boraks ve bir tatlı kaşığı kadar arap sabunu 1 litre sıcak suyla karıştırılarak her yüzeyde kullanılabilir. Yağ lekelerini çıkarmak için bu karışıma bir çorba kaşığı sirke veya limon suyu eklemek yeterli. Özellikle buzdolabını temizlerken kimyasal ürünler yerine sirke kullanmak en doğrusu.
—Yarım bardak çamaşır sodası konmuş bir kova su; alüminyum, fiberglas ve cilalı zeminler hariç her yüzeye uygulanabilir.
—Bir bardak karbonat ve 2 kaşık boraksla hazırlanan karışım banyo ve tuvalet temizliği için ideal.
—Dezenfekte edilmek istenen yüzeyler içinse yarım bardak boraks eklenmiş 4 litre sıcak su kullanılabilir.
—Bulaşık makinesinin parlatıcı haznesine koyulacak elma sirkesi, makinenin içini temizleyecektir.
—Tuvalet ve su giderlerini açmak için kullanılan kimyasalların alternatifi ise yarım bardak sirke ile sulandırılmış yarım bardak karbonat.
Kaynak: Bu okuduğunuz içerik internet üzerinden derlenmiştir. Sitemizde yer alan içerikler özgün içerik değildir. Bu içerik sizin içeriğinizse iletişim seçeneklerinden bize ulaşıp atıfta bulunabilirsiniz.
0 yorum:
Yorum Gönder