ÖZET
Benim Küçük Dostlarım, adlı anı kitabı Halide Nusret Zorlutuna’nın yaşamış olduğu hikaye tarzı anılardan oluşmaktadır. Kitap okuduğunda Halide Nusret Zorlutuna’nın mesleğini ve öğrencilerini çok seven, kendini eğitime adamış idealist bir öğretmen olduğu görülür. Aşağıda, Halide Nusret Zorlutuna’nın yaşamış olduğu bu anılardan bazıları aktarılmaktadır.
Mefharet ve Arkadaşları
Halide Nusret Zorlutuna, öğretmen olarak girdiği bu sınıfta çok heyecanlanır. Bu anıda, sınıfta en çok dikkatini çeken Mefharet ve arkadaşlarından bahsetmektedir.
Halide Nusret Zorlutuna, öğretmenliğinin bu ilk yıllarında, öğretmenlere ait bir not defteri olmadığı için kendine ait bir ‘öğrenci defteri’ icat eder. Bu defterde her öğrenciye altı sayfa ayırır. Defterde, her öğrencinin; adı soyadını, babasının adını ve doğum yılını kaydettikten sonra öğrencinin tasvirini yapar. Sonra aile durumunu, öğrenebildiği kadar öğrenip oraya kaydeder. Daha sonra çocukların ruhları üzerine eğilir. Onların iç dünyalarını tanımaya çalışır ve onlar hakkında küçük notlar alır. İşte bunlardan birisi de Mefharet’tir.
Mefharet, hem çok güzel, hem de çok zeki olması nedeniyle Halide Hanımın dikkatini çeker. Mefharet, bu yönüyle de arkadaşları tarafından çok sevilir ve onlar tarafından üstün görülür. Herkes sınıfta onun üstünlüğünü kabul etmiştir. Bu nedenle de, Halide Nusret’in dikkatini celbeder.
Bu sınıf, öğretmenliğinin ilk öğrencileri olduğundan, Halide Nusret için özeldir ve kitabında bu öğrencilerinin birçoğunun ismini zikreder. Bursalı kız Fatma, Nurettin, Adnan, Sedat gibi…
Nadide
Halide Nusret Zorlutuna, sadece okulda bulunan öğrencilerle değil, öğretmen arkadaşlarının bahsetmesiyle tanıdığı Nadide isimli öğrencisiyle hastanede tanışır.
Nadide yetim ve öksüzdür. Hayatta kimseciği yoktur. Çok güzel keman çalmakla beraber, çok da güzel bir sesi vardır. Halde Nusret, Nadide’nin umutsuz bir hastalığa yakalandığını öğrenir ve onunla hastanede ilgilenir. Halide Nusret ile Nadide, kısa bir sürede çok iyi bir dost olurlar. Fakat, bu dostluk kısa sürer. Çünkü Nadide vefat eder.
İrfan
İrfan’ı, hiçbir öğretmeni anlamamıştır. Hepsi O’nun dışarı vurduğu serseriliği, serkeşliği ve tembelliğinden bahseder, fakat O’nun iç dünyasında neler olduğunu, nasıl bir hayat yaşadığını bilemez. Bu durum, ta ki Halide Nusret Zorlutuna’ya kadar devam eder.
Halide Nusret Hanım, İrfan’ı öğretmenlerin şikayetleri ile tanır ve dikkatini irfan üzerine yoğunlaştırır. İrfan, koca sınıfın içinde tek ödev yapmayan, suratsız, tembel, dalgın bir çocuktur.
Halide Nusret Hanım, İrfan ile ilgili gerçeği, okulda nöbetçi olduğu bir gün İrfan’ın duvar dibinde kuru ekmek yediğini görünce fark eder. Bu olaydan sonra ailesi hakkında daha detaylı bilgi edinir ve gerçekleri öğrendikten sonra O’na daha hassas davranır. Bu vesile ile, aralarında çok güzel bir dostluk oluşur.
Osman
Osman, on altı, on yedi yaşlarında, ortaokulun birinci sınıfında okuyan bir köy çocuğudur. Bu yaşta olmasına rağmen, bugüne kadar ne bir kitap, ne bir dergi, hatta günlük gazete bile okumamıştır. Okuma-yazma bilmediği için birkaç dersi zayıftır ama, çok güzel ve hayranlıkla ders dinlemektedir. Osman, bir gün, Halide Nusret’in, sınıfta okuduğu şiiri çok beğenir ve “Ben de böyle bir şiir okumak istiyorum, ” der. Halide Nusret Hanım da, Osman’ı şiir okumaya teşvik eder. Halide Nusret, Osman’ı, yazdığı bir kompozisyon dolaysıyla cesaretlendirip teşvik etmek için, yazılı kağıdına şöyle bir not yazar: “Biraz daha çalışırsanız başarırsınız. İstidadınız var.” Ayrıca, Halide Nusret Hanım, Osman’a, hep çalışmasını tavsiye eder ve O’na “Çalışan kazanır” der. Osman da, çalışır ve kazanır. Okuma-yazma öğrenir ve Türkçe dersini düzeltir.
Bal gibi “isim tamlaması”
O yıl derse girdiği X şubesi çok başarısız bir sınıftır. Ne iki satır okuyabilirler, ne de bir satır bir şeyler yazabilirler. Birçok öğretmen sınıftaki öğrencilerden umutsuzdur ve onların sınıfta kalacağını söylemektedir.
Aradan aylar geçmesine rağmen çocuklar, isim ile sıfatı birbirinden ayıramazlar. Fiile bağ diyenler bile vardır. Halide Nusret Hanım X şubesi ile diğer sınıfı karşılaştırır ve “Çalışın, siz de yaparsınız; sizin onlardan ne eksiğiniz var?” diyerek onlara moral ve ümit verir. X şubesinden bir öğrenci “Hocam çalışıyorum ama unutuyorum” der. Halide Nusret Hanım, “Sen çalış, unutmazsın, çalış sana 7 vereyim” der ve haftaya onu sınav yapacağını söyler. Ertesi hafta çocuğu sınav yapar. Önce çocuğa, kitaptan istediği bir sayfayı okutur. Çocuk gayet iyidir. Daha sonra tahtaya çıkmasını ister. Çocuk tahtaya çıkarken, asıl sorunun tahtada olduğunu ve onların tahtadan korktuğunu fark eder. Çocuğa, “Ahmet’in arkadaşları yaramazdır”, diye yazdırır. Çocuk sevinir. Bunları bildiği anlaşılır ve anlatmaya başlar. “Ahmet özel isim, arkadaşı cins isim, Ahmet’in arkadaşı ‘bal gibi isim tamlaması’ ” der. Halide Nusret Hanım “Bal gibi isim tamlaması” ne demek diye sorar. Çocuk, defterde öyle yazıyor der ve o sayfayı gösterir. Hoca ne olduğunu anlamıştır. Bazen bir mısra, bazen bir deyim takılır, Halide Nusret Hanım’ın diline. O dönemde de “bal gibi” sözcüğü takılmıştır. Derste de isim tamlamasını bilemeyen öğrenciye, bu “Bal gibi isim tamlaması” deyip kızmıştır. Daha sonra küçük çocuğa “bal gibi” sözcüğünü açıklar ve sınıf içerisinde bir öğretmenin ağzından çıkacak kelimeleri özenle seçmesi gerektiğini, bir kere daha anlamış olur.
Anıların, eğitimin öğeleri açısından değerlendirilmesi:
1- Öğretmen
Öğretmen, öğrencileri arasında iyi kötü ayırımı yapmadan, tüm öğrencilerini çok sever.
Öğrencilerine bir abla, anne, arkadaş gibi davranır.
Başarısız öğrencileri teşvik edip, onları cesaretlendirir.
Öğrencileri hakkında söylenenlere göre hareket etmez, “Kendim ne yapabilirim?” diye düşünür.
Öğretmen için not önemli değildir. Öğretmen notu, öğrencileri korkutmak için değil, iyi yönde ve onları isteklendirmek için kullanmalıdır, düşüncesindedir.
Öğrencilerine güven verir ve onlara güvenir.
Öğrencileri ile ilgili tutmuş olduğu, onlara özel bir defteri vardır. Bu defterde, onlar ve aileleri ile ilgili bilgiler bulunmaktadır.
Öğretmen okulda, Okul Aile Birliği’ni kurar ve bununla ilgili çalışmalara öncü olur. Öğretmenin öğrencileriyle olan ilişkisi sadece okulda değil, okul dışında da devam eder.
Öğretmen öğrencilerini çok sever ve onlara elinden gelen her türlü desteği verir.
2- Öğrenci
Halide Hanım’ın bu kitabında anlattığı öğrenciler, daha çok başarısız ve sorunlu öğrencilerdir.
Öğrencilerin aileleri genelde ilgisiz ya da ailelerin de sorunlar vardır.
Öğrenciler öğretmene ilk tanıştıklarında kötü davranıp dertlerini anlatmazlar ama, daha sonra onu tanıdıkça çok severler ve ona her şeyi anlatırlar.
Bu kitaptaki başarısız, sorunlu öğrencilerin hemen hepsi (biri hariç) çok güzel yerlere gelirler.
3- Yönetici
Bu kitapta sadece, bir okuldaki müdürden bahsedilir. Müdür çok babacan bir kişidir ve öğretmeni, öğrencilerinden gelebilecek tehlikelere karşı uyarır.
4- Bina, Araç-Gereç
Eğitimde kullanılan araç gereçler; yazı tahtası, defter, kitaptır.
5- Eğitim Programı
Anılarda, eğitim programı ile ilgili kayda değer öğeler bulunmamaktadır.
Ölçme-değerlendirmeler, sözlü ya da yazılı olarak yapılır.
6- Çevre
Öğretmen köy, kasaba ve şehirde öğretmenlik yapar.
Anadolu’da öğretmenlik yaptığı zaman, buranın ve burada yaşayan insanların sıcaklığını ve içtenliğini dile getirir.
Kaynak: Bu okuduğunuz içerik internet üzerinden derlenmiştir. Sitemizde yer alan içerikler özgün içerik değildir. Bu içerik sizin içeriğinizse iletişim seçeneklerinden bize ulaşıp atıfta bulunabilirsiniz.
0 yorum:
Yorum Gönder