Savaşın belirsizliği, insanları daha büyük bir sefalete sürüklerken Murat, mahkumların seslendikleri biçimiyle İstanbullu, hapis hayatının zorlukları içinde, giderek bayağılaşan, bayağılaştıkça her şeyi yapabilen insanların yaşamına tanık olur. Bu tanıklık, ‘kötü yola’ düşmüş kadınların, cezaevine gelmesiyle yeni bir biçim kazanır.
‘Ahlak ve namus kavramları, para ve güç karşısında elden ele gezer bir haldeyken tutuklu olmakla özgür olmak arasındaki fark nedir? ‘ diye sorar kendi kendine Murat. İdama mahkum edilen Hanım, Malatya Genelevi’nden gelen Tözey, Gardiyan Şefika ve küçük mahkum Aduş…
Her birinin birbirinden farklı hikayesi, Murat’ın sorgulamalarıyla birlikte, okura, Anadolu kadınının hapishanede de bitmeyen çilesini anlatıyor.
Kemal Tahir, 1910 yılında İstanbul’da doğdu. Öğrenimini lise yıllarında bırakarak çeşitli işlerde çalıştıktan sonra 22 yaşında gazeteciliğe başladı. Çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanan röportaj ve hikayeleri ile tanındı. 1938 yılında hapse girdi ve 13 yıl aralıksız hapiste kaldıktan sonra 1950 yılında çıkarılan genel afla özgürlüğüne kavuştu. Romanları 1955 yılından sonra yayımlandı. Yorgun Savaşçı ile Yunus Nadi, Devlet Ana ile Türk Dil Kurumu Roman Ödülü aldı. 1973 yılında İstanbul’da öldü. Kemal Tahir’in bazı eserleri ölümünden sonra yayınlandı. Kadınlar Koğuşu Kemal Tahir’in ölümünden sonra yayımlanmış romanlarından biridir. Kemal Tahir’in hapishanede yazdığı bu roman, Anadolu kadınının hapishanede sürdürdüğü acımasız yaşamı anlatıyor. Kadınlar Koğuşu, romancının hapishanede yakından tanığı olduğu olayların ve gerçek kişilerin dramı.
Kaynak: Bu okuduğunuz içerik internet üzerinden derlenmiştir. Sitemizde yer alan içerikler özgün içerik değildir. Bu içerik sizin içeriğinizse iletişim seçeneklerinden bize ulaşıp atıfta bulunabilirsiniz.
0 yorum:
Yorum Gönder